Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2021/885 E. 2023/422 K. 14.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2021/885
KARAR NO: 2023/422
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ: 26/11/2020
NUMARASI: 2015/12 Esas – 2020/658 Karar
İHBAR OLUNAN: MAPFRE SİGORTA ANONİM ŞİRKETİ
DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 14/03/2023
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkiline ait … plakalı … marka 2004 model çekici araç ile … plakalı 2011 model … marka yarı römork aracın sahibi bulunduğunu, müvekkilinin araçların 13/01/2015 tarihinde işçisi … sevk ve idaresinde iken davalıya ait aracın …’ın sevk ve idaresinde bulunan araç ile davalı sürücüsünün % 100 kusuru ile meydana gelen kazada müvekkili şirket çalışanı …’nın kazada vefat ettiğini, römorkta hasar meydana geldiğini, … plakalı aracın ise 24/06/2015 tarihinde hasarın giderildiğini ve müvekkiline teslim edildiğini, müvekkiline ait araçların nakliye hizmetinde kullanıldığını, günlük 350 TL kar elde edildiğini, … plakalı aracın 13/01/2015 kaza tarihi ile aracın teslim edildiği 24/06/2015 tarihi arasında 164 gün … plakalı aracın pert ödeme tarihi olan 06/07/2015 tarihi arasında 177 gün boyunca kazanç kaybına uğradığını, … plakalı araçta meydana gelen hasar sebebi ile değer kaybının meydana geldiğini, sigorta şirketi nezdinde tespit edilen araç bedelinin 40.000,00 TL olduğunu ileri sürerek her iki aracın kar kaybı için 2.000,00 TL’nin … plakalı araç için değer kaybı için 2.000,00 TL’nin kaza tarihi itibariyle avans faizi üzerinden tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin personelinin kazada tam kusurlu olduğu iddiasını kabul etmediklerini, ceza davası sonuçlanmadığından kesinleşmiş bir kusur miktarından bahsetmenin mümkün olmadığını, davacının maddi tazminat taleplerinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, geç müracaat edilmesi veya sigortanın geç ödemede bulunması sebebi ile kaza tarihi ile ödeme tarihi arasında geçen süre için kazanç kaybı talebinde bulunulmasının mümkün olmadığını, davacının hem müspet hem de menfi zararlarının tazminini talep ettiğini, iki talebin bir arada yer almasının mümkün olmadığını, çekici vasfı olmayan römorkta bir değer azalmasının mümkün olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın kabulü ile; 2.750,00 TL değer kaybı tazminatı ve 8.250,00 TL kazanç kaybı tazminatının kaza tarihi olan 13/01/2015 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesince zamanaşımı itirazlarının dikkate alınmadığını, haksız fiil sebebiyle yasal faiz uygulanmasına yönelik itirazlarının reddedilerek avans faizi uygulanmasına karar verildiğini, bilirkişi raporunda gelir kaybı bakımından aracın tamir süresine ilişkin hesaplamaların hatalı olduğunu, dosyada bulunan bilirkişi raporlarına itirazların dikkate alınmadığını belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, ölümlü ve maddi hasarlı trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dava konusu maddi hasara ilişkin değer kaybı ve kazanç kaybı olduğu kazanın aynı zamanda ölümlü ve yaralamalı kaza olduğundan KTK 109 maddesi ve uzamış ceza zamanaşımı geçerli olduğundan, dava kısmi dava olarak açılmış olsa da, kaza tarihi olan 13/01/2015 tarihi ile 17/11/2020 ıslah tarihinde 15 yıllık ceza zamanaşımı dolmadığı anlaşılmaktadır. (16. celsede ıslah dilekçesi tebliği üzerine süresinde defide bulunulmuş) Mahkemenin gerekçesinde davayı belirsiz alacak davası olarak görmesi ve buna göre değerlendirmesi doğru olmamış ise de sonuç itibariyle ıslah zamanaşımının reddine karar verilmiş olması nedeniyle davalı vekilinin bu yönden itirazı yerinde değildir. Kazaya karışan araçlar ticari araç olduğundan ve dava dilekçesinde avans faizi talep edildiğinden mahkemece talep gibi avans faizine hükmedilmesinde usul ve yasaya aykırılık görülmemiştir. Hasar bedelinin belirlenmesi için alınan 03/01/2020 tarihli bilirkişi raporunun davacıya ait aracın değerinin piyasa araştırması ve ekspertiz rapor içeriği nazara alınarak yapıldığı, bu durumda bilirkişi raporlarının ayrıntılı, gerekçeli, denetime elverişli ve dosya kapsamına uygun olduğunun anlaşılmasına; Mahkemece davalı vekilinin bilirkişi raporuna itirazı hakkında karar verilmiş olmasına göre Mahkemece bu bilirkişi raporunun hükme esas alınmasında usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından hasar raporuna ilişkin istinaf itirazları yerinde değildir. Bu nedenlerle; davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:1-Davalı vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 751,41 TL harçtan peşin alınan 187,85 TL harcın mahsubu ile bakiye 563,56 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına,4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.14/03/2023