Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2021/854 E. 2023/2140 K. 23.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2021/854
KARAR NO: 2023/2140
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 22/01/2021
NUMARASI: 2019/413 Esas – 2021/22 Karar
DAVA: Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat
KARAR TARİHİ: 23/11/2023
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 17/11/2017 tarihinde müvekkilinin babası …’ün ölümüyle sonuçlanan trafik kazasında … San. ve Tic. A.Ş nin işleteni ve maliki olduğu … plaka numaralı aracın, …’nin sevk ve idaresinde iken, müvekkilinin babasının sevk ve idaresindeki … plakalı araca arkadan çapması sonucu çift taraflı yaralamalı kazanın meydana geldiğini, müvekkilinin babasının hayatını kaybettiğini, kaza tespit tutanağında …’nin tamamen kusurlu olduğunu, 10.000,00 TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tüm davalılardan tahsilini, 100.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan … ve … San. ve Tic. A.Ş den tahsili talep ve dava etmiştir. Davalı … Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili sigorta şirketine dava öncesi tam ve eksiksiz yapılmış bir başvuru bulunmadığını, müvekkil şirketin sorumluluğunun sigortalısının kusuru ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, dava tarihinden itibaren yasal faizden sorumlu olabileceğini, şirketin davaya konu edilen olayda temerrüde düşmüş olmadığını, müvekkil sigorta şirketinin kendisine yapılan başvuru neticesinde alınan aktüerya raporu doğrultusunda poliçe limiti ve sigortalısının kusuru oranında ödemesini yaptığını, davada ekonomik ve sosyal durumun araştırılmasının yapılmasını ve davada HGK kararları ışığında bahse konu edilen olayda müterafik kusurun tespiti halinde gerekli indirimlerin yapılmasını talep etmiştir. Davalı … San ve Tic. A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının davanın açılması aşamasında alacak iddiasını tespit etmesinin mümkün olduğunu, davacının, belirsiz alacak davası açmakta hukuki yararının olmadığını, müvekkilinin tacir olduğunu, Esenler adresinde mukim olduğunu, davanın Bakırköy Ticaret Mahkemelerinde açılması gerektiğini, davanın zamanaşımı süresinin dolduğunu, hak düşürücü sürelerin geçmiş olması nedeniyle reddine karar verilmesini, müvekkiline husumet tevcih edilmesinin hukuken mümkün olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın kısmen kabulü ile, davacı yanın maddi tazminat talebinin tüm davalılar yönünden reddine, manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile, 15.000 TL manevi tazminatın 29/11/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve … Sanayi ve Ticaret A.Ş.’den müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili ile davalı … San. Tic. A.Ş. vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; bilirkişi raporlarında destekten yoksun kalma tazminatının kız çocuğu için yalnızca 25 yaşına kadar verilebileceğinden bahsedilmiş ve bu doğrultu da hüküm konulduğunu, eşler ile ana-baba açısından, ihtiyaç süresi sonu olarak, onların muhtemel ömür süreleri esas alındığını, toplumumuzda kız çocuklarının çoğu kez evlenene kadar aileden yardım almaya devam ettiklerini, her ne kadar yargıtay kararlarında evlilik yaşının 25 olduğu belirtilmişse de bu hususun aksi ispat edildiği takdirde hakim tarafından makul süre tespit edilerek hesaplama yapılması gerektiğini, bilirkişi raporuna itirazlarını bu yönde sunduklarını, yerel mahkemece itirazlarının dikkate alınmadığını ve verilen kararda yanlış değerlendirme yapılan rapora istinaden hüküm kurulduğunu, hükmedilen miktarın çok düşük olduğunu belirterek istinaf talep etmiştir. Davalı … San. ve Tic.A.Ş. vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; destekten yoksun kalma nedeniyle maddi zararların açıklanan nedenlerle reddi isabetli ise de aynı gerekçelerle manevi tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekirken kısmen kabul edilmesinin çelişkili olduğunu, manevi tazminat talebinin de yasal koşulları oluşmadığı ve manevi zarar ispatlanamadığından talebin kısmen kabulüne karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, müvekkilinin işleten sıfatını haiz olmadığı halde bu konuya ilişkin hukuka aykırı karar verildiğini, işleten araç sahibi olabileceği gibi sicilde araç sahibi olarak kayıtlı olmayan bir kişinin de olabileceğini, 2918 sayılı yasanın 3.maddesi işleteni tanımlarken şekli ölçüyü reddetmiş, maddi ölçüyü esas aldığını, böylece bir kişinin araç işleteni olup olmadığının tayininde, trafik sicilindeki kayıt ve tescil bir ölçü olmaktan çıktığını, kanuna göre maddi anlamda işletenin kim olduğunun araştırılması gerektiğini, müvekkilinin olay ile hiçbir ilgisi bulunmadığı gibi işleten sıfatının da olmadığını, kusur raporunun yetersiz olduğunu, zorunlu trafik sigorta poliçesi üzerinde eksik inceleme yapıldığını, zamanaşımı def’ilerinin de hak düşürücü süre itirazlarının da incelenmediğini, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin hatalı hesaplandığını belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı … vekilinin istinaf başvuru talebinin ek karar ile reddine karar verildiği ve bu karar tebliğ edildiği halde ek kararı istinaf etmediği anlaşılmıştır. Bu nedenle davalı … vekilinin istinaf talebi incelemeye alınmamıştır. Dava, ölümlü trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından, 17.11.2017 günü saat 19.15 sıralarında sürücü …’nin, yönetimindeki … plakalı aracı ile Silivri yönünden B.Çekmece yönüne sağ şerit üzerinde seyri esnasında Çatalca ayrımını 30 metre geçince sol şeritte seyreden bir aracın kendisini sıkıştırması üzerine önünde kendisi ile aynı yönde seyreden sürücü … yönetimindeki … plakalı aracın sol arka kısmına kendi aracının sağ ön kısmı ile çarpması ile … plakalı aracın sağındaki bariyerlere sıkışıp sağ kısımlarıyla bariyer üzerine çıkıp durması ve davacı murisi …’ün vefatı ile sonuçlanan trafik kazasının meydana geldiği anlaşılmıştır. Dava dosyasında bulunan Trafik Kazası Tespit Tutanağında sürücü …’nin 2918 sayılı KTK’nun 56/1-c maddesi ile tanımlanan, öndeki aracın emniyetli bir mesafeden izlenmesi kuralını ihlal etmiş olduğu ve KTY 157/a-4 ile tanımlanan arkadan çarpma kusurunu işlemiş olduğu belirtilmiştir. Mahkemece alınan bilirkişi raporunda davalı sürücünün asli ve %100 kusurlu olduğu, davacının murisinin kusursuz olduğu belirlenmiştir. Bilirkişi raporu Ceza Mahkemesinden alınan rapor ile istinaftan geçerek kesinleşen Ceza Mahkemesi kararı ile uyuştuğundan ve dosya kapsamı ile uyumlu bulunduğundan kusura ilişkin istinaf talebi yerinde görülmemiştir. KTK’nın 3. maddesinde, “İşleten: Araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehin gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Ancak, ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır.” şeklinde tanımlanmıştır. Aynı Kanun’un 85/1. maddesine göre “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar. ” maddenin son fıkrasına göre ise “işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” İşletenin bu sorumluluğu bir tehlike sorumluluğudur. 2918 sayılı KTK’nın 3. maddesinde işleten sıfatının belirlenmesinde şekli ve maddi ölçüt olmak üzere iki ayrı ölçüden yararlanılmıştır. Şekli ölçüye göre trafik sicilinde malik görülen kişi işletendir. Maddi ölçüye göre ise trafik sicilinde adı geçen kişinin önemi bulunmamakta olup önemli olan araç üzerindeki fiili hakimiyet, araçtan ekonomik yarar sağlama, masraf ve rizikolara katlanma gibi ölçütlerdir. İşletenin belirlenmesinde doktrin ve Yargıtay’ın kabul ettiği görüş maddi ölçüdür (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 28/02/2019 tarih, 2016/6712 E. ve 2019/2237 K. sayılı kararı). Davalı … plaka numaralı aracın maliki olduğuna göre, işleten olarak kaza anında bu aracı kullanan sürücünün kusurundan dolayı doğan zarardan davacıya karşı müteselsilen sorumludur. Aracın bir başkası tarafından işletilmesi de bu sorumluluğu kaldırmayacaktır. Bu nedenle Mahkemece davalı … San. ve Tic.A.Ş. yönünden davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur. Bilirkişi raporu tüm dosya kapsamında bulunan ve poliçe de dahil olmak üzere belgeler incelenerek hazırlanmış olduğundan davalının bu yöndeki istinaf itirazı yerinde bulunmamıştır. KTK’nın 109/2.maddesine göre “Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin, zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yıl ve herhalde, kaza gününden başlayarak on yıl içinde zamanaşımına uğrar. Dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve ceza kanunu bu fiil için daha uzun bir zaman aşımı süresi öngörmüş bulunursa, bu süre, maddi tazminat talepleri için de geçerlidir.” Dava konusu kaza tarihinde yürürlükte bulunan 5237 sayılı TCK’nın 85/1 ve 66/1-d maddelerine göre, ceza dava zamanaşımı 15 yıldır. Kaza tarihi olan17.11.2017 tarihi ile dava tarihi olan 26/09/2018 tarihi dikkate alındığında 15 yıllık ceza dava zamanaşımının dolmadığı anlaşılmaktadır. Davalı tarafın zamanaşımına yönelik istinaf itirazı yerinde değildir. Vekalet ücreti ve yargılama giderine ilişkin açıkça istinaf sebebi belirtilmediğinden ve İlk Derece Mahkemesi tarafından kurulan hükümde hata da olmadığı anlaşıldığından bu yöndeki davalı istinafı yerinde değildir. Karayolları Trafik Kanunu’nda manevi tazminat konusunda özel bir düzenleme yapılmadığından trafik kazası nedeniyle oluşan cismani zarar nedeniyle manevi tazminat talep edilmesi halinde TBK’da manevi tazminata ilişkin hükümler uygulanacaktır. TBK’nın “manevi tazminat” başlıklı 56/2.maddesinde “Ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir.” şeklinde düzenleme yer almaktadır. Yasa metninden açıkça anlaşıldığı üzere manevi tazminata yasa gereği hükmedilmesi gerektiğinden bu yöndeki davalı istinafının reddi gerekmiştir.Davacı üniversite öğrencisi olduğunu iddia etmediği gibi buna ilişkin belge de sunmamış olduğundan destekten yoksun kalma tazminat talebinin açıklanan gerekçe doğrultusunda reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır. TBK’nın “manevi tazminat” başlıklı 56/2.maddesinde “Ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir.” şeklindeki yasal hüküm gereğince, hükmedilecek para, zarara uğrayanda manevi huzur duygusunu doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer işlevi olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mal varlığı hukukuna ilişkin zararın karşılanması da amaç edinilmemiştir. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli, davacının uğradığı zararın kapsamı, davalının sorumluluğunun niteliği, kusur oranları ve özellikle caydırıcı bir etki doğuracak düzeyde olması gerektiği de göz önünde tutularak, meydana gelen trafik kazası sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amacıyla olay tarihindeki paranın alım gücüne uygun düşen tutarlara hükmetmesi gerekmektedir(Yargıtay HGK’nun 23/06/2004 tarih, 13/291-370 E.-K. sayılı kararı). Somut uyuşmazlıkta olay tarihi, kazanın oluş şekli, müteveffanın kusursuz olması, müterafik kusurunun bulunmaması, tarafların dosyaya yansıyan ekonomik ve sosyal durumları, manevi tazminatın belirlenmesine hakim ilkeler ile İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesi birlikte değerlendirildiğinde, mahkemece belirlenen manevi tazminat miktarının bir miktar düşük olduğu; aynı ilkelere göre yapılan değerlendirme sonucunda takdiren davacı … lehine 70.000,00 TL, manevi tazminata hükmedilmesinin uygun olacağı kanaatine varılmıştır. Bu nedenle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince, davalı … San. Tic. A.Ş. vekilinin istinaf başvuru talebinin HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine, İlk Derece Mahkemesi kararı düzeltilerek aşağıda yazılı olduğu şekilde esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
A-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere KALDIRILMASINA,
B-Davalı … San. Tic. A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, Buna göre: 1-Davanın kısmen kabulü ile davacı yanın maddi tazminat talebinin tüm davalılar yönünden reddine, Manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 70.000 TL manevi tazminatın 29/11/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve … Sanayi ve Ticaret A.Ş.’den müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, 2-Maddi tazminata yönelik olarak alınması gerekli 59,30 TL karar harcından davacının peşin yatırdığı 34,15 TL’nin mahsubu ile bakiye 25,15 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına, 3-Manevi tazminata yönelik olarak alınması gerekli 4.781,7 TL karar harcından davacının peşin yatırdığı 341,55 TL’nin mahsubu ile bakiye 4.440,15 TL ilam harcının davalılar … ve … San. ve Tic. A.Ş.’den müştereken ve müteselsilen tahsili ile Hazineye irat kaydına, 4-Manevi tazminata yönelik olarak davacı tarafından yatırılan 35,90 TL başvurma harcı ile 341,55 TL peşin harç olmak üzere toplam 377,45 TL’nin davalılar … ve … San. ve Ticaret A.Ş.’den müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, 5-Maddi tazminata yönelik olarak davalılar kendilerini vekille temsil ettirmiş olmakla, karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.’nin 13/4. maddesine göre hesaplanan 4.080 TL ücreti vekaletin davacıdan tahsili ile tüm davalılara verilmesine, 6-Manevi tazminata yönelik olarak davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.’ne göre hesaplanan 17.900,00 TL’nin davalılar … ve … Sanayi ve Ticaret A.Ş.’den müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, 7-Manevi tazminata yönelik olarak davalılar … ve … Sanayi ve Ticaret A.Ş. kendilerini vekille temsil ettirmiş olduklarından A.A.Ü.T.’nin 10/2. maddesine göre hesaplanan 17.900,00 TL’nin davacıdan tahsili ile bu davalılara verilmesine, 8-Davacı tarafından yapılan 1.699,90 TL (bilirkişi ücreti, posta masrafı v.s.) yargılama giderinin, maddi tazminata tekabül eden 154,53 TL’sinin davacı üzerinde bırakılmasına, manevi tazminata yönelik olarak bakiye 1.545,37 TL’nin ret ve kabul oranına göre hesap edilen 1.081,75 TL’sinin davalılar … ve … Sanayi ve Ticaret A.Ş.’den müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, manevi tazminata yönelik olarak bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına, 9-Davalı … Sigorta A.Ş. (Türkiye Sigorta A.Ş.) tarafından yapılan 42 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile bu davalıya verilmesine,10-Davalı … Sanayi ve Ticaret A.Ş. tarafından yapılan 38 TL yargılama giderinin ret ve kabul oranına göre hesap edilen 11,4 TL’sinin davacıdan tahsili ile bu davalıya verilmesine, 11-Taraflarca yatırılan gider avanslarından artan kısmın karar kesinleştikten sonra yatıran tarafa iadesine,
C-İSTİNAF İNCELEMESİ BAKIMINDAN ;1-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının, istem halinde İlk Derece Mahkemesi tarafından kendisine iadesine,2-a-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan 127,50 TL posta ve tebligat giderinden ibaret yargılama gideri ile 162,10 TL istinaf başvuru harcının davalı davalı … San. Tic.’den tahsili ile davacıya verilmesine, b-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 1.024,65 TL harçtan peşin alınan 256,16 TL harcın mahsubu ile bakiye 768,49 TL harcın davalı … San. Tic. A.Ş.’den tahsili ile Hazineye irat kaydına,3-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 4-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, Davacı yönünden; HMK’nın 361. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesine hitaben verilecek temyiz dilekçesi ile temyiz yasa yolu açık olmak üzere, davalı … San. Tic. A.Ş. yönünden; HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.23/11/2023