Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2021/85 E. 2023/418 K. 14.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2021/85
KARAR NO: 2023/418
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 20/10/2020
NUMARASI: 2018/188 Esas – 2020/668 Karar
DAVA: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 14/03/2023
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 16/06/2017 tarihinde yaya olarak ilerlerken … plakalı aracı ile davalı …’un müvekkiline çarptığını, müvekkilinin ağır şekilde yaralandığını ve maluliyete uğradığını, kazanın meydana gelmesinde araç sürücüsü tam kusurlu olup müvekkilinin herhangi bir kusuru bulunmadığını, … plakalı aracın ZMSS olan davalı sigorta şirketi ile davalı araç sürücüsü ve maliki müvekkilinin kazadan kaynaklı zararlarının karşılanması konusunda müşterek ve müteselsilen sorumlu olduklarını belirterek fazlaya ilişkin talep ve hakları saklı kalmak kaydıyla, müvekkili için 1.000,00 TL maddi (… Sigorta Şirketi’nin sorumluluğu teminat limitleri dahilinde ve yalnızca maddi tazminattan diğer davalı ile müşterek ve müteselsil sorumlu olmak kaydı ile, 30.000,00 TL manevi tazminat olmak üzere toplam 31.000,00 TL’nin kaza tarihi olan 16/06/2017 tarihinden itibaren reeskont (avans) faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; kazaya sebebiyet verenin davacı olduğunu, nitekim aynı tutanakta davacının KTY nın 68/1- b maddesine aykırı davrandığının belirtilmiş olduğunu, kaza krokisine bakıldığında kaza yerine çok yakın mesafede -19 metre- yaya geçidi bulunduğunu, davacının buradan geçmediği gibi yolu kontrol etmeden orta refüjden karşıya geçmeye çalışmış olduğunu bu kapsamda tam ve asli kusurlu olan davacının kusursuz olan müvekkilinden maddi/manevi tazminat talep etmesinin mümkün olmadığını, mahkemece kusur yönünden aksi kanaatte olunacaksa karşı yanın kusuru dikkate alınarak hak ve nesafet kurallarına uygun bir maddi ve manevi tazminatın takdir edilmesini talep etmiştir. Davalı … Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; somut olayda başvuru şartı yerine getirilmediğinden davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiğini, kazaya ilişkin kaza tespit tutanağı incelendiğinde davacı yayanın, yaya geçidi olmamasına rağmen tedbirsiz ve dikkatsiz bir şekilde yolun karşısına geçmeye çalıştığının, KTK md. 68/1-b-12 maddelerini ihlal ettiğinin tespit edilmiş olduğunu, dava konusu kazada sigortalı aracın sürücüsüne atfı kabil kusur bulunmadığını, müvekkili şirketin temerrüde düşmediği ve davanın açılmasına sebebiyet vermediğini belirterek davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Maddi tazminata ilişkin davanın kabulü ile Davacı taraf için 5.108,36 TL geçici iş göremezlik zararı, 51.373,29 TL sürekli iş göremezlik zararı, ıslaha bağlı olarak toplam 55.841,65 TL maddi tazminatın davalı … Sigorta A.Ş. yönünden dava tarihi olan 28/12/2017 tarihinden, diğer davalı … yönünden kaza tarihi olan 16/06/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı tarafa verilmesine, Manevi tazminata ilişkin davanın kısmen kabul kısmen reddi ile Davacı taraf için 15.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 16/06/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’tan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı … vekili ile davalı … Sigorta A.Ş. vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalı … Sigorta A.Ş. vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davacının Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik çerçevesinde düzenlenmiş sağlık kurulu raporu ve maluliyetin tespit edilebilmesi için gerekli olan muayene raporlarını eklemeden başvuru yaptığından davanın usulden reddi gerektiğini, adli tıp kusur raporu ile kaza tespit tutanağı arasında çelişki bulunduğu halde kusur oranlarının tespit edilebilmesi için konusunda uzman bilirkişi heyeti aracılığıyla yeniden inceleme yapılmasını gerektiğini, maluliyet oranının belirlenmesinde esas alınan yönetmelik ve maluliyet oranının belirlenmesi yöntemi konularında eksik ve hatalı inceleme yapıldığını, davacının özür oranının (maluliyetinin) tam olarak tespit edilebilmesi için gerekli ve yeterli bir inceleme yapılmadığını, bilirkişi raporunda maddi ve hesap hatalı olduğuna ilişkin itirazda bulunulduğu halde itirazlar dikkate alınmayarak karar verildiğini, bilirkişi tarafından hazırlanan raporun çoğu yerinde kaza tarihi 16.06.2017 olarak belirtilmesine karşın, hesaplamanın 16.06.2016 tarihinden itibaren başlatıldığını, geçici iş göremezlik ve tedavi giderleri tazminatının sağlık gideri teminatı kapsamında SGK’nın sorumluluğunda olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Mahkemece, kazada müvekkilimiz asli kusurlu gibi hüküm kurduğunu oysa ki gerek kaza tespit tutanağında gerekse Büyükçekmece 10. Asliye Ceza Mahkemesi’ nin 2017/510 E. sayılı dosyasından alınan 01.05.2018 tarihli raporda davacı …’ın asli kusurlu, davalı sürücünün ise tali kusurlu olduğu belirtildiğini, Adli Tıp Kurumu Başkanlığı’ ndan alınan raporda müvekkilinin asli kusurlu olduğu belirtilmişse de hatalı bir tespit olduğunu, çelişkinin giderilmesi gerektiğini, davacıda %14,2 oranında maluliyet oluşması bilimsel olarak imkansız ve hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, 30.07.2018 tarihli ATK Büyükçekmece Şube Müdürlüğü raporunda katılanın yaşamını tehlikeye sokan bir durumun olmadığının açıkça belirtildiğini, 20.02.2019 tarihli 2574 nolu Adli Tıp 2. İhtisas Kurulu raporunun sonuç kısmının ilk paragrafında ise ”ayrıntılı ortopedi raporu ve grafilerinin gönderilmesi halinde yeniden değerlendirileceği” açıkça belirtilmiş olmasına rağmen bu yapılmadan karar verildiğini, hesap bilirkişisi tarafından yapılan hesaplamada da hatalar olduğunu, kaza tarihi 16.06.2017 olmasına rağmen hesaplamanın 16.06.2016 tarihine – yani 1 yıl önceye- göre yapıldığını, 4 aylık geçici iş görmezlik dönemine ait hesaplama yapılmışsa da bu dönemde davacının SGK dan geçici iş göremezlik ödeneği alıp almadığının araştırılmadığını ve alınan ödemelerin mahsup edilmediğini, hükmedilen manevi tazminat miktarının yüksek olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından, 16.06.2017 günü davalı sürücü … sevk ve idaresindeki … plakalı otomobil ile Birlik sanayi sitesi istikametinden Adakent yönüne doğru … caddesini takiben seyrini sürdürürken, olay mahalli Nehir sokak kavşağına geldiği esnada, seyre göre sağ taraftan kaplamaya giriş yapıp karşıdan karşıya geçiş yapan davacı yaya …’ a aracın sol ön kısmı ile çarpması sonucu dava konusu yaralamalı kaza meydana gelmiştir. Kaza nedeniyle düzenlenen kaza tespit tutanağında; davalı sürücü …’un, araçların hızlarını yol ve trafiğin gerektirdiği şartlara uydurmamak KTK 52/1-B, davacı yayanın ise yaya geçidine işaretlere uymamak KTK68/1-B/2 maddelerini ihlal ettiklerinin tespit edildiği, olay nedeniyle ceza yargılamasında tek bilirkişinin düzenlediği 01/05/2018 tarihli raporda aynı olay anlatımı ve maddeleri de kapsayan anlatım ile davalı tali, davacı asli kusurlu olduğu belirtilmiş ancak ceza dosyasında alınan ATK dan alınan raporda davalı sürücü …’ un asli kusurlu olduğu, davacı yaya …’ ın alt düzeyde tali kusurlu olduğu belirtilmiş, mahkemece alınan ATK raporunda da; davalı sürücü …’un, idaresindeki araç ile seyir halinde iken, yola gereken dikkati verip görüş alanını kontrol altında bulundurarak müteyakkız bir şekilde seyrini sürdürmesi, olay mahalli kavşağa yaklaştığında mevcut hızını yeterince azaltması, seyre göre sağ taraftan kaplama giriş yapıp karşıdan karşıya geçiş yapmakta olan yayayı fark ederek yayaya karşı zamanında etkili tedbir alması, ilk geçiş hakkını kavşak başından geçiş yapmakta olan yayaya vermesi gerekirken bu hususlara riayet etmemiş olduğu anlaşılmakla olayda; dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranışı ile asli kusurlu olduğu, davacı yayanın, kavşak başında her ne kadar ilk geçiş hakkına sahip ise de, karşıdan karşıya geçiş yaparken taşıt yolunu yeterince kontrol etmemiş, yaklaşan araca karşı korunma tedbirine başvurmamış olduğu anlaşılmakla olayda; dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranışı ile alt düzeyde tali kusurlu olduğu, sonuç olarak; davalı sürücü …’ un %85 oranında kusurlu olduğu, davacı yaya …’ın %15 oranında kusurlu olduğu kanaatini bildirilmiştir. Bu durumda tüm raporlarda olayın oluşu ve ihlal edilen kurallar aynı olmakla kusura yönelik istinaf talebi yerinde görülmemiştir. Mahkemece ATK dan alınan maluliyet raporunda davacının %14.2 oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı, iyileşme (iş göremezlik) süresinin olay tarihinden itibaren 4 aya kadar uzayabileceği bildirilmiştir. İlk Derece Mahkemesince hükme esas alınan maluliyet raporunun dosya kapsamı ve davacının kaza nedeniyle düzenlenen tüm tıbbi belgeleri de incelenerek maluliyet oranının tespiti açısından kaza ile yaralanma arasındaki illiyet bağı da açıklanarak kaza tarihi itibari ile yürürlükte bulunan Yönetmelik hükümlerine uygun şekilde düzenlenmiş olmasına göre bu yöne değinen istinaf itirazı yerinde değildir. Kazanın oluş şekli, kusur durumu, davacının yaralanması, maluliyet oranı ve iyileşme süresi, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ve İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesi birlikte değerlendirildiğinde, TBK’nın 56/1.maddesi kapsamında davacı lehine verilen manevi tazminat miktarı, manevi tazminat müessesinin amacına ve hakkaniyete uygundur. Bu nedenle davalı vekilinin bu yöndeki istinaf iddia ve itirazı da yerinde değildir. Davacı vekili, 01/07/2021 tarihli dilekçesi ile maddi tazminat yönünden sulh olduklarını bu nedenle maddi tazminat talebinden feragat ettiğini beyan etmiştir. HMK’nın 307. maddesine göre feragat, davacının talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesidir. HMK’nın 309 ve 310. maddelerine göre davadan feragat; dava hakkında verilen kararın kesinleşmesine kadar her zaman yapılabilir ve feragat davayı neticelendiren tek taraflı hukuki işlemlerden olup karşı tarafın kabulüne bağlı değildir. Yine HMK’nın 310/2. maddesine göre feragat veya kabul, hükmün verilmesinden sonra yapılmışsa, taraflarca kanun yoluna başvurulmuş olsa dahi, dosya kanun yolu incelemesine gönderilmez ve ilk derece mahkemesi veya bölge adliye mahkemesince feragat veya kabul doğrultusunda ek karar verilir. Dosyanın istinaf incelemesi için Dairemizde bulunduğu sırada vekaletnamesinde davadan feragat yetkisi bulunan davacı vekili tarafından maddi tazminat yönünden davadan feragat dilekçesi verildiğinden, HMK’nın 310/2. ve 353/1-b.2 maddeleri gereğince İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve HMK’nın 307 vd. maddeleri gereğince maddi tazminat yönünden davanın feragat nedeniyle reddine, davacı vekili, dava tarihinden sonra yargılama devam ederken davalı sigorta şirketi tarafından ödeme yapılması nedeniyle maddi tazminat talebinden feragat etmiştir. Burada hakkın özünden feragat söz konusu olmayıp davacı alacağına yargılama sırasında kavuştuğu için feragat etmiş esasen dava konusuz kalmıştır. Davalılar kendilerine karşı dava açılmasına yine kendileri sebebiyet vermiş olduğundan feragat sebebiyle reddedilen maddi tazminat yönünden davalılar lehine davacı aleyhine vekalet ücretine hükmedilmemiştir (Yargıtay 17.Hukuk Dairesi 2017/3046 Esas ve 2019/9892 Karar sayılı ilamı). Maddi tazminat bakımından dava feragat ile sonuçlandığından maddi tazminata ilişkin istinaf talepleri konusuz kaldığından incelenmesine gerek görülmemiştir. Bu nedenlerle, davalı … vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine, davalı … Sigorta A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince, İlk Derece Mahkemesi kararı düzeltilerek aşağıda yazılı olduğu şekilde esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:A-Davalı … vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan REDDİNE,B-Davalı … Sigorta A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere KALDIRILMASINA, Buna göre:A) Maddi tazminata ilişkin davada: 1-HMK’nın 307 vd. maddeleri gereğince maddi tazminat talebi için açılan davanın feragat nedeniyle reddine, 2-Alınması gereken 119,93 TL ilam harcının 529,41 TL peşin harç ve 947,48 TL ıslah harç toplamı 1.476,89 TL harçtan mahsubu ile fazla alınan 1.356,96 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine, 3-Yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, 4-Davalıların lehine vekalet ücretine hükmolunmasına yer olmadığına, 5-Davacı tarafından yatırılan gider avansı ve davalı tarafından delil avansından kalan kısımların karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
B)Manevi tazminata ilişkin davanın kısmen kabul kısmen reddi ile,1-Davacı taraf için 15.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 16/06/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’tan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,2-Alınması gereken 1.024,65 TL’nin davalı …’tan alınarak hazineye gelir KAYDINA, 3-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden davacı yararına A.A.Ü.T. gereğince takdir edilen 3.400,00 TL ücreti vekaletin davalı …’tan alınarak davacıya VERİLMESİNE, 4-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden davalı yararına A.A.Ü.T. gereğince takdir edilen 3.400,00 TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE, 5-Davacı tarafından yapılan ATK ve bilirkişi masrafı, tebligat ve posta masrafı 3.157,00 TL’nin kabul oranı (%82,45) ret oranı (%17,55) dikkate alınarak hesaplanan 2.602,95 TL’nin 1/2’sine tekabül eden 1.301,48 TL’sinin davalı …’tan alınarak davacıya VERİLMESİNE, bakiye kısmın davacı üzerinde BIRAKILMASINA, 6-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgilisine İADESİNE,
B-İSTİNAF İNCELEMESİ BAKIMINDAN ;1-a-Davalı … Sigorta A.Ş. tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının, istem halinde İlk Derece Mahkemesi tarafından kendisine iadesine,b-Davalı … yönünden; Alınması gereken 1.024,65 TL harçtan peşin alınan (54,40+256,17+947,49=)1.258,06 TL harcın mahsubu ile fazla alınan 233,41 TL harcın talep halinde ilk derece mahkemesi tarafından davalı …’a iadesine, 2-İstinaf aşamasında davalılar tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin üzerilerinde bırakılmasına, 3-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 4-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine,Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.14/03/2023 alıdır.