Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2021/839 E. 2023/1492 K. 13.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2021/839
KARAR NO: 2023/1492
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 24/02/2021
NUMARASI: 2019/466 Esas – 2021/181 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Haksız Eylem. Kaynak. Zarar Nedeniyle)
KARAR TARİHİ: 13/09/2023
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; 07/07/2018 tarihinde davalı … A.Ş.’ya ait olan … plakalı aracın sürücüsü …’un, … ait olan … plakalı araca arkadan çarpması neticesinde hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, dava konusu trafik kazasından dolayı müvekkili sigorta şirketi tarafından mağdur … plakalı araç için sigortalısı olan … Turizm için 10.001,00 TL ödendiğini, sigortalı araç olan … plakalı aracın trafiği aksatacak, tehlikeye düşürecek hareketler yaptığının tespit edildiğini, KTK 81. maddesi uyarınca sürücülerin sorumluluğun saptanmasında yararlı olacak kanıt ve izler dahil, kaza yerindeki durumu değiştirmemek yükümlülüğü altında olup aksi halde aynı kanunun 95. maddesi ve Trafik Sigorta Poliçesinin Genel Şartlarının B.4/f maddesi gereğince sorumlu olacağını, sigortalı araç sürücüsü olan davalı …’un olay yerini terk etmesi ağır kusuru nedeniyle müvekkili şirketin rücuen tazminat hakkı doğduğunu, kaza sonrası kazaya uğrayan araç sürücüsüne alkol testi yapıldığını ve (0) alkol çıkmışsa da sigortalı araç sürücüsünün olay yerinden firar ettiği için alkol testi yapılamadığını, müvekkili şirket tarafından ödenen tazminat bedeli için TTK hükümleri gereği, sigortalısına halef olup hasar bedelinin rücuen tahsili amacı ile davalı şirket ile diğer davalı … aleyhinde İstanbul …İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyası ile icra takibine geçildiğini, davalıların borca itirazı üzerine icra takibinin durduğunu belirterek itirazının iptali ile takibin devamına, takip bedelinin %20’sinden az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına hükmolunmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; dava ve takip dayanağı olarak gösterilen trafik kazasına karışan aracın … Sigorta A.Ş. tarafından sigortalandığını, cari poliçe altında meydana gelen hasarın sigorta firmasından talep ve tahsilinin gerektiğini, bu nedenle, aracın poliçe düzenleyicisi sigortacıdan hasar bedeli talep edilmeden ve üstelik TTK uyarınca hasar ile ilgili olarak sigortacı veya sigortaya ihbar yapılmadan faiz tahakkuk ettirilmesinin ve hasarın talebinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, kazada müvekkilinin kusurlu olmadığını, hasar bedelinin varlığının, miktarının da yargılamayı gerektirdiğini, talep olanan hasar bedelinin fahiş olduğunu, aracın … Sigorta A.Ş. tarafından sigortalandığı dikkate alınarak davanın bu şirkete ihbarı ile davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece yapılan yargılama sonucunda “Davanın kabulüne; davalıların İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takibine yaptıkları itirazın iptaline, takibin devamına, İcra inkar tazminatı talebinin reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davacı, karşı aracın hasar bedeli ödenmesi esnasında davalıları/müvekkili şirketi haberdar etmediğini, dava dosyasında ibraz etmiş oldukları ibraname ispatladığını, müvekkilleri hasar gördüğünü iddia edenler tarafından hasar tazmini yapıldığını, müvekkillerinin ibranameden kaynaklanan haklarını kullanmalarının engellendiğini, olayın değerlendirmesi ve kusur tespitinde, bilirkişi tarafından gerçeklere aykırı olarak kurmuş olduğu senaryoya göre rapor düzenlendiğini, müvekkile ait araç sürücüsünün neredeyse suçlu olarak tespit edildiğini, sürücünün yaralamalı bir trafik kazasına karıştığını, yaşadığı korku ve paniğin dikkate alınmadığını, bir taraftan müvekkile ait aracın pert olduğu tespit edilirken diğer taraftan aracın pert olmasına yol açıldığını, bir trafik kazası geçirmiş sürücüden günlük olağan tepkiler beklentileriyle hatta uyanıklıklarıyla olay çarpıtılarak farklı anlamlar yüklenmek suretiyle kabul edilmeyen anlamlarda sonuç çıkarıldığını, müvekkilinin olay mahallinden firar etmesini gerektirecek hiç bir gerekçe bulunmadığını, müvekkile ait aracın pert olduğu tespit edilirken diğer taraftan aracın pert olmasına yol açıldığını bir trafik kazası geçirmiş sürücüden günlük olağan tepkiler beklentileriyle hatta uyanıklıklarıyla olay çarpıtılarak hikaye edildiğini, müvekkilin olay mahallinden firar etmesini gerektirecek hiç bir gerekçe bulunmadığını, mahkemece bilirkişinin bir takım kusur ve zarar tespit ve değerlendirmelerinde hakkın varlığı yada yokluğu yönünden hakim yerine geçerek yönlendirmenin de ötesinde tarafsızlığını kaybedecek surette etki altında kalarak hukuki kanaat bildirmiş olmasının dikkate alınmadan dosyanın başkaca bir bilirkişiye tevdii ile itirazlar doğrultusundan yeniden rapor alınmasına karar verilmesi gerekmekteyken gerekçesiz olarak tüm taleplerinin reddedildiğini, dosyadaki verilerin tarafsız değerlendirilemediği gibi adeta mevcut veriler ve gerçekler olayın maniple edilmesine yol açtığını, dosyada taraf teşkili dahi sağlanmadan karar verildiğini, delil listesindeki delillerin toplanmadan tesis edilmiş yerel mahkemenin hak kaybına yol açar mahiyetteki kararının kaldırılması gerektiğini, avukatlık ücreti hesaplaması ve yargılama giderlerinin paylaştırılmasında ve hesaplanmasında da hataya düşüldüğünü belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur.Dava, maddi hasarlı trafik kazası nedeniyle sigorta şirketi tarafından ödenen hasar bedelinin sigortalısından rücuen tahsili istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır.Dosya kapsamından 07/07/2018 tarihinde sürücüsü davalı … olan ve diğer davalı … Ticaret A.Ş.’ye ait … plakalı aracın, sürücüsü … olan … plakalı araca, arkadan çarpması neticesinde yaralamalı ve maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiği, … plakalı aracı Zorunlu Trafik Sigorta Poliçesi ile sigortalayan davacının, bu kazadaki kusuru nedeniyle diğer araç malikine ödediği bedelin rücuen tahsili için davalı sigortalısı ve sigortalı araç sürücüsü aleyhine icra takibi yaptığı davalıların itirazı üzerine de vaki itirazın iptalinin talep edildiği anlaşılmıştır.Davacı ile davalı … Ticaret A.Ş. arasında 08/12/2017-2018 vade tarihli ZMMS poliçesi düzenlenmiştir. Bu halde dava konusu uyuşmazlıkta poliçe tarihinde yürürlükte bulunan ve 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren ZMMS genel şartlarına göre değerlendirme yapılması gerekmektedir. 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarında zarar görenlerin haklarının saklı tutulması ve sigortacının sigortalıya rücu hakkının düzenlendiği B.4. maddesi f bendinde bedeni hasara neden olan trafik kazalarında sigortalının veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin, tedavi veya yardım amaçlı sağlık kuruluşuna gitme, can güvenliği nedeniyle uzaklaşma gibi zorunlu haller hariç olmak üzere, olay yerini terk etmesinin rücu sebebi olduğunu düzenlenmiştir. Davaya konu trafik kazasına ilişkin düzenlenen kaza tespit tutanağında sigortalı araç sürücünün firar ettiğinin açıkça belirtildiği görülmektedir.Dosya kapsamına sunulan tüm beyan ve belgelerden dava dışı sigortalı araç sürücüsünün olayın ardından hastaneye gittiğine dair kayıt bulunmadığı gibi olaydan yaklaşık 10 saat sonra gittiği polis merkezinde verdiği ifadesinde de hastaneye gittiğine ilişkin beyanda bulunmamıştır. Sürücünün oluşan kaza yerini terk sebebinin ZMMS Genel Şartları B.4/f bendi kapsamında “tedavi” veya “yardım amaçlı sağlık kuruluşuna gitme”, “can güvenliği nedeniyle uzaklaşma” gibi zorunlu hallerden olmadığı ifadesinden anlaşılmakla olay yerini terk etmiş olması nedeni ile rücu koşullarının oluştuğu soncuna varılarak karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığından bu yöne değinen istinaf talebi yerinde görülmemiştir. Hasar bedelinin belirlenmesi için alınan bilirkişi raporunun hasarlı olan ekspertiz raporu, aracın hasarlı parçaları, aracın darbe aldığı yerler, ödeme belgesi, aracın değişen ve tamir edilen parçaları tek tek yazılarak, malzeme ve işçilik bedelleri ile olayın oluş şekli de incelenerek konusunda uzman bilirkişi tarafından ayrıntılı, gerekçeli, denetime elverişli olarak hazırlandığı, hasarın kaza ile uyumu, illiyet bağı ile hasar miktarının gerekliliği konusunda değerlendirme içerdiğinin anlaşılmasına göre Mahkemece bu bilirkişi raporunun hükme esas alınmasında usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından hasar raporuna ilişkin istinaf itirazları yerinde değildir.Davanın kabulüne karar verildiğinden yargılama giderlerinin davalıdan tahsiline ve kabul edilen dava değeri üzerinden AÜT’nin 13/1 maddesi gereğince davacı lehine vekalet ücreti belirlenmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır. Bu nedenlerle; davalılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:1-Davalılar vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 786,86 TL harçtan peşin alınan 197,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 589,56 TL harcın davalılardan tahsili ile Hazineye irat kaydına,3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına,4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.13/09/2023