Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2021/806 E. 2023/1562 K. 22.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2021/806
KARAR NO: 2023/1562
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 16/02/2021
NUMARASI: 2017/762 Esas – 2021/106 Karar
DAVA: Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat
KARAR TARİHİ: 22/09/2023
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacılar vekili dava dilekçesinde; 31/12/2014 tarihinde saat 23:40 sıralarında …’ün Kemerburgaz Yolu Bahçeli Kavşağından Bahçeli yönüne doğru davacı … adına kayıtlı … plakalı motosikleti ile seyir halindeyken motosikletin ön lastiğinin patlaması neticesinde meydana gelen tek taraflı, ölümlü ve maddi hasarlı bir trafik kazasında müvekkilleri en büyük destekleri olan …’ü kaybettiğini belirterek kesin olarak belirlenmesinin mümkün olduğu anda arttırmak ve fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla davacı … 100,00 TL ve … için 100,00 TL toplamda 200,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının başvuru tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davacılar vekili ıslah dilekçesi ile talebini … için destekten yoksun kalma tazminatı olarak 66.497,25 TL, … için 95.527,65 TL olarak ıslah etmiştir. Davalı cevap dilekçesi sunmamıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın kabulü ile; davacı … için 66.497,25 TL ve davacı … için 95.527,65 TL destek tazminatının davalıdan 19.07.2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizleri ile birlikte (poliçe teminat limiti içinde kalmak üzere) alınarak davacılara ödenmesine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacılar vekili ile davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davanın belirsiz alacak davası olduğunu, müvekkillerin kaza nedeniyle gördüğü zarar için istenilecek tazminat miktarının hem objektif hem de sübjektif açıdan belirlenmesinin mümkün olmadığını, uzman bilirkişiler tarafından miktarlara ilişkin tespitler yapıldığını ve harcın tamamlandığını ancak 27.10.2020 tarihli duruşmada esas bilirkişi raporunun 2019 tarihli olması ve hesap tarihinden günümüze asgari ücretin değişmiş olması nedeniyle yeniden rapor aldırıldığını, buradan dava değerinin kesin ve net olarak belirlenebilmesi adına işlem yapıldığını, yapılan işlemlerin usule aykırılık teşkil etmediğini, kanun hükmünün açık olduğunu, miktarın kesin ve net belirlenmesinin 04.01.2021 tarihli rapor ile mümkün hale geldiğini, dolayısıyla kendilerine izafe edilecek bir kusur bulunmadığını, aksi durumda müvekkilinin hakkı zayi olacağını, belirsiz alacak davasında tek bir kez ıslah yapılabileceği konusunda herhangi bir hukuki kaide bulunmadığını belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur.Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; sigortalının kendi kusuruyla ölümüne neden olması nedeniyle poliçe teminatı kapsamında olmadığını, trafik sigortası kusurlu bir sürücünün bir üçüncü kişiye zarar vermesi halinde devreye girmediğini, kendi kusuru ile kendi ölümüne neden olan sürücünün yakınlarının destekten yoksun kalma tazminatı taleplerinin teminat dışında olduğunu, sigortalı araç sürücüsünün dava konusu kazanın meydana gelmesinde tam ve asli kusurlu olduğunu, bilirkişi raporunda kusur durumu belirtilirken kazanın oluşumunda müteveffanın %70 oranında kusurlu olduğunu, lastik patlamasının ise kazanın oluşumuna tali derecede etkili olduğunun belirlendiğini, ancak müteveffanın kaza sırasında yasal sınırın üzerinde alkollü olmasının, motosiklete hakim olamaması ve viraja hatalı girmiş olması sebebiyle lastik patlamasının da sorumlunun kendisi olduğunu, dolayısıyla iki ayrı kusur oranı gibi gösterilen bu durumların ikisinin de sürücüde birleştiğini ve sürücünün %100 asli kusurlu olduğu sonucunun ortaya çıktığını, sigortalı araç sürücüsünün yasal sınırın üzerinde alkollü olması işletene rücu sebeplerinden olduğunu, davacı … bakımından alacaklı borçlu sıfatının birleşmesi nedeniyle herhangi bir tazminat talebinde bulunulmasının hukuka aykırı olduğunu, TBK’nın 135.maddesinde alacaklı ve borçlu sıfatlarının birleşmesi ile borcun sona ereceğini, sürücünün alkollü olması nedeniyle sigorta şirketi tarafından aracın işleteni …’e rücu edileceği için desteklerin aynı zamanda borçlu konumuna gelmesi nedeniyle sigorta şirketinin herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığını belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, ölümlü trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından, 31.12.2014 tarihinde davacı …’un işleteni olduğu, davalı sigorta şirketine ZMSS ile sigortalı … plakalı motosikletin davacıların desteği …’ün sevk ve idaresindeyken gerçekleşen tek taraflı trafik kazasında desteğin vefat ettiği, desteğin anne ve babası olan davacıların bu vefat nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı talep ettiği anlaşılmaktadır.Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2016/19844 Esas ve 2019/8286 Karar sayılı kararında; “…Belirsiz alacak davasında davacı, alacağının tam ve kesin olarak belirlenmesinden sonra HMK’nın 107.maddesine dayalı olarak bir kez alacağını artırabilir. Ayrıca davasını HMK’nın 176. ve devamı maddelerine göre bir kez de ıslah edebilir. Somut olayda, dava tarihi 12.11.2012 olup, dava tarihinde yürürlükte olan HMK’ya göre belirsiz alacak davası olarak açılmıştır. Mahkemece alınan bilirkişi raporunda zarar toplamı 68.815,51 TL olarak belirlenmiştir. Davacı vekili, 05.12.2013 tarihinde vermiş olduğu dilekçe ile alacağını fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 40.500,00 TL olarak ıslah etmiştir.Daha sonra ıslah edilmeyen 28.815,51 TL için tamamlama harcını 06.03.2015 tarihinde yatırmıştır. Belirsiz alacak davası olarak açılan davada harcını yatırarak bedel artırma talebinde bulunulabilir. Ayrıca bundan bağımsız olarak HMK’nun 176. maddesi gereği ıslah yapmak hakkı da mevcuttur. Mahkemece davacının ıslah dilekçesi ve bedel artırım talebi esas alınarak bir karar vermek gerekirken sadece ıslah dilekçesindeki talep gibi karar verilmesi ve bedel artırım talebinin dikkate alınmaması doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.” belirlemesinde bulunmuştur (Benzer yönde Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2021/6162 E. ve 2021/9730 K. sayılı kararı). Eldeki davada, davacı vekili, davasını belirsiz alacak davası şeklinde açmıştır. Davacılar vekili tarafından 10.01.2019 tarihli harç tamamlama dilekçesi ile dava değerini davacılar için toplam 48.607,48 TL olarak belirlemiş, 19.09.2019 tarihli dilekçesi ile dava değerini toplam 162.024,9 TL olarak ıslah etmiştir. Bu durumda davanın 6100 sayılı HMK’nın 107. maddesi gereği belirsiz alacak davası olarak açılmış olması nedeni ile davacı vekili tarafından 10.01.2019 tarihli harç tamamlama dilekçesinin HMK’nın 107/2. maddesi kapsamında, davacı vekili tarafından sunulan 19.09.2019 tarihli dilekçe ise HMK’nın 176.vd maddeleri gereği ıslah dilekçesi olarak değerlendirilerek ,davacı vekili tarafından 16.02.2021 tarihli son duruşmadan önce 15.02.2021 tarihli harç tamamlanması açıklaması ile yeniden 2.kez ( toplam 3) ıslah mümkün olmadığının kabulü ile davacılar vekilinin 15.02.2021 tarihli dilekçesinin dikkate alınmayarak karar verilmesinde isabetsizlik görülmemiştir. Davacı … bakımından değerlendirme yapıldığında; Somut olayda kazaya karışan … plakalı aracın, 19/11/2014-2015 başlangıç ve bitiş tarihli ZMMS poliçesi ile … Sigorta A.Ş.’ye sigortalıdır. Davaya konu trafik kazası 31/12/2014 tarihinde gerçekleşmiştir. Karayolları Trafik Kanununun 92.maddesinde değişiklik yapan 6704 sayılı Kanun 26/04/2016 tarihinde, yeni Genel Şartlar ise 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Bu halde davalının sorumluluğunun kapsamı 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigortası Genel Şartları’na göre değil, 12.08.2003 tarihli ve 25197 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’na göre belirlenecektir. 01.06.2015 tarihli yeni ZMSS Genel Şartları’nın yürürlüğünden önce meydana gelen trafik kazalarındaki ölümler bakımından, HGK’nın 15.6.2011 gün ve 2011/17-142 Esas-411 Karar, HGK’nın 22.2.2012 gün 2011/17-787 Esas- 2012/92 Karar, HGK’nın 16.1.2013 gün ve 2012/17-1491 Esas- 2013/74 Karar sayılı ilamlarında vurgulandığı üzere davacılar, 3. kişi sıfatı ile yansıma yolu ile oluşan destekten yoksun kalma zararlarını talep edebilecektir. Davacı …’ün talebi ve iddia ettiği zarar, ölenin mirasçısı sıfatına değil, destekten yoksun kalan üçüncü kişi sıfatına dayanmaktadır. Dolayısıyla, davacıların ölenin mirasçısı sıfatına dayanmayan, doğrudan davacı üzerinde doğan destekten yoksunluk zararının oluşumundaki desteğin kusuru davacılara yansıtılamayacak ve desteğin kusuru onun desteğinden yoksun kalan davacı anneyi etkilemeyecektir. Bu durum karşısında; Davacı …’ün, zarar gören 3. kişi sıfatına dayanan zarar giderim talebi nedeniyle, desteğinin kazadaki kusuru davacılara yansıtılamayacağı, kazaya karışan desteğin sürücüsü olduğu aracın ZMSS poliçesini düzenleyen davalı sigortacının zarardan sorumlu olduğu sonucuna varıldığından davalı sigorta şirketi vekilinin bu yöne değinen istinaf talebi yerinde görülmemiştir. (Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2021/13342 E.- 2022/1821 K., 2022/5153 E. – 2022/10663 K. sayılı kararları). Davacı … bakımından değerlendirme yapıldığında; Davacı … kazaya neden olan … plakalı motosikletin aynı zamanda işletenidir. Davalı sigorta şirketi kazaya neden olan aracın Trafik Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortacısı olup, poliçe tanzim tarihine göre uygulanması gereken (15 Ağustos 2003 yürürlük tarihli) ZMSS genel şartlarının “A.3- Teminat Dışında Kalan Haller” başlıklı kısmının b bendinde, “İşleten tarafından ileri sürülecek tazminat talepleri” teminat dışında bırakıldığından, başka bir ifadeyle işleten, sigorta sözleşmesi kapsamında 3. kişi konumunda olmadığından davacı … tarafından, açılmış olan maddi tazminat davasının reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile motosikletin müteveffa adına tescilli olduğunun kabulü ile işleten … içinde davanın kabulüne karar verilmiş olması doğru olmamıştır. Bu nedenle; davacılar vekilinin istinaf başvurusunun reddine, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince, İlk Derece Mahkemesi kararı düzeltilerek aşağıda yazılı olduğu şekilde esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: A- Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun reddine; Davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere KALDIRILMASINA, Buna göre:1- Davacı … için davanın KABULÜ İLE; 95.527,65 TL destek tazminatının 19.07.2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizleri ile birlikte (poliçe teminat limiti içinde kalmak üzere) davalıdan alınarak davacı …’e verilmesine, b) Davacı …’ün davasının REDDİNE, 2-)Alınması gereken 6.525,49 TL karar ve ilam harcının davacılar tarafından peşin ödenen toplam 585,4 TL harçtan mahsubu ile bakiye 5.940,09 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına, 3-)Davacı … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereği hesap olunan 13.025,12 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı Davacı …’e ödenmesine, 4-) Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereği hesap olunan 17.900,00 TL vekalet ücretinin davacı …’den tahsili ile davalıya ödenmesine, 5-) Davacı … tarafından bu yargılama nedeni ile yapılan 31,40 TL başvuru harcı, 585,4 TL peşin harcın ile 2.184,00 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacı Davacı …’e ödenmesine, 6-)Gider avansı bakiyesinin karar kesinleştiğinde iadesine,
B-İSTİNAF İNCELEMESİ BAKIMINDAN; 1-a.Davalı yönünden; Davalı tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının, istem halinde İlk Derece Mahkemesi tarafından kendisine iadesine,b. Davacılar yönünden; Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 269,85 TL harçtan peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 210,55 TL harcın davacı …’den tahsili tahsili ile Hazineye irat kaydına,2-a-İstinaf aşamasında davacılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, b-İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan 162,10 TL istinaf başvuru harcının davacılardan tahsili ile davalıya verilmesine, 3-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 4-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.22/09/2023