Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2021/795 E. 2023/281 K. 23.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2021/795
KARAR NO: 2023/281
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 22/12/2020
NUMARASI: 2020/356 Esas – 2020/853 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ: 23/02/2023
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 28/08/2012 tarihinde müvekkili … idaresindeki … plakalı motosiklete, plakası belirlenemeyen bir aracın arkadan çarpması sonucu meydana gelen trafik kazasında müvekkilinin yaralanıp sakat kaldığını, müvekkiline çarpan araç ve sürücüsü belirlenemediğinden kazaya bağlı talep edilebilecek tazminat muhatabının davalı … olduğunu, dava konusu olayda davalının tam tazminatla mükellef olduğunu, kazaya bağlı olarak tazminat alınması için davalı şirkete 05/03/2013 tarihinde müracaat edildiğini, fakat davalı tarafın herhangi bir ödeme yapamayacağını beyan ettiğini, müvekkilinin kalıcı işgücü kaybından doğan halihazırda ve geleceğe dönük maddi kaybının giderilmesi için fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 100,00 TL maddi tazminatın ve müvekkilinin mutad iştigalinden geri kalan ve çalışamayacak gelir kaybına uğradığı için 100,00 TL olmak üzere toplam 200,00 TL’nin davalıya başvuru tarihini müteakip 8. iş günü bitimi tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte tahsilini talep etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının yargılama öncesi maluliyet tazminatının tazmini adına 13/03/2013 havale tarihli dilekçesi ile müvekkil kuruma eksik belgelerle başvuruda bulunduğunu, bu başvuruya ilişkin olarak müvekkili şirket nezdinde hasar dosyası oluşturulduğunu, müvekkili şirketinde 15/03/2013 ve 28/03/2014 tarihli dilekçeler ile eksik belgelerin tamamlanmasının talep edildiğini, ancak davacı tarafın bu durumu dikkate almadığını ve müvekkili şirketin tazminat ödeme konusundaki kararını beklemeksizin huzurdaki davayı açtığını davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davacının davasının kabulüne,10.322,53 TL nın 25/03/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya ödenmesine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Plakası tespit edilemeyen aracın varlığı ve dava konusu kazaya plakası tespit edilemeyen aracın sebebiyet verdiğinin ispat edilmemiş olduğunu, ispat külfetinin davacı tarafta olup, hem dava konusu trafik kazasının oluşunu hem de oluşumunda dava dışı kimliği belirlenemeyen sürücünün kusurunun bulunduğunu kanıtlamak durumunda olduğunu, davacının kazaya ilişkin şikayet hakkını kullanmadığını, Kovuşturmaya Yer Olmadığına Dair karar verildiğini, davacının kaza esnasında sürücü olarak bulunduğu motosiklette koruyucu ekipman (kask) takmadığı ve zararın artmasına sebebiyet vermek suretiyle müterafik kusurlu olduğunun sabit olduğunu, temerrüt tarihinin hatalı tespit edildiğini, …nın, temerrüde düşmediğini, faizin ancak dava tarihinden itibaren yürütülmesi gerektiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Mahkemece ilk verilen 23/01/2018 tarihinde 2015/242 Esas 2018/30 Karar sayısı ile ” davacının davasının kabulüne, 200,00 TL’nin 25/03/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine” dair karara karşı davacı tarafça hükmün istinaf edilmesi üzerine Dairemizin 26/06/2020 tarih, 2018/1625 Esas ve 2020/764 Karar sayılı kararı ile ” … Dava, her ne kadar 6100 Sayılı HMK döneminde açılmış ise de dava dilekçesinde, davanın açıkça belirsiz alacak davası olarak açıldığı belirtilmemekle ve/veya HMK 107. maddesinden bahsedilmemekle dava kısmi alacak davasıdır. Kısmi davada bir kez ıslah yapılması mümkündür… Somut olayda davacı vekili karar duruşmasında hazır olduğu, maluliyete ilişkin yeniden rapor alınması talebinin reddine karar verildikten sonra son diyecekleri sorularak hüküm verildiği ancak, tahkikatın bittiği ve sözlü yargılama aşamasına geçileceği belirtilmeden ve taraflara bu yönde bir ihtaratta bulunulmadan karar verildiği anlaşılmış olup, mahkemece 6100 sayılı HMK ile öngörülen yargılama aşamalarına uyulmadan, usulüne uygun sözlü yargılama yapılmadan davacının haklarının kısıtlanmasına sebebiyet verecek şekilde, eksik incelemeyle ve adil yargılanma hakkını etkileyecek şekilde yargılamaya devamla yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.( yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2016/18672 Esas ve 2019/7840 Karar sayılı ilamı). Davacı vekilinin bu yönden istinaf itirazı yerinde görülmüştür… davacı vekilinin maluliyet raporuna ilişkin istinaf itirazı yerinde değildir… davacı vekilinin maddi tazminatın hesaplanmasına yönelik istinaf itirazları yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır…” gerekçesiyle kararın kaldırılmasına karar verilmiştir. Kaza nedeniyle düzenlenen trafik kaza tespit tutanağında, davacının kullandığı motorsikletin arkadan çarpma sonucu hasarlı olduğunun yazılı olduğu yine soruşturma hasarın fotoğrafı çekildiği, olay yerinde kamera kaydı bulunamadığına ilişkin tutanak tutulduğu, müşteki sıfatıyla davacının alınan ifadesi ve şikayetçi olmadığından Kovuşturmaya Yer Olmadığına dair verilen karar, hastane kayıtları ile davacının trafik kazası sonucu yaralandığı ve arkadan çarpan aracın plakası ve sürücüsü tespit edilemediğinden davalının sorumluluğuna karar verilmiş olmasında usul ve yasaya aykırılık görülmemiştir. Savcılık aşamasında davacının ceza anlamında şikayetçi olmaması tazminat davasından feragat etmiş sayılmayacağından istinaf talepleri yerinde görülmemiştir. HMK’nın 357/1. maddesinde de Bölge Adliye Mahkemesince re’sen göz önünde tutulacaklar dışında, İlk Derece Mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunmaların dinlenemeyeceği, yeni delillere dayanılamayacağı düzenlemesine yer verilmiştir. Hükme esas kusur ve hesap bilirkişi heyet raporunda davalı araç sürücüsü tam kusurlu olduğu tespit edilmiş, davalı vekilinin rapora karşı itirazlarının da kusura itirazı bulunmadığından HMK’nın 357/1 gereği kusurun ispat edilmesi gerektiğine ilişkin itirazı yerinde görülmemiştir. Davacının kaza nedeniyle yaralanma bölgesi, maluliyet raporunda sol köprücük kemiği nedeniyle düzenlendiğinden koruyucu ekipman ve kask takılı olup olmadığı yaralanma bölgesine etkisi olmayacağından mahkemece müterafik kusur nedeniyle tazminattan indirim yapılmamış olmasında isabetsizlik görülmemiştir. KTK’nın 99.maddesine göre, ZMSS Genel Şartları ile belirlenen belgeler ile birlikte sigorta kuruluşuna başvuru tarihinden itibaren 8 iş günü içinde sigortacının tazminatı ödeme yükümlülüğü bulunmaktadır. Bu sürenin sonunda ödememe halinde temerrüdün gerçekleştiği ve davalının temerrüt faizinden sorumlu olduğunun kabulü gerekir. Somut olayda; davacı tarafından davalıya 13/03/2013 tarihinde başvuruda bulunulmuş olup bu tarihten sonraki 8. işgününün sonu olan 25/03/2013 itibariyle davalı sigorta şirketi temerrüde düşmüştür. Sigortacı yönünden bu tarihten itibaren temerrüt faizine hükmedilmiş olmasında isabetsizlik bulunmadığından istinaf talebi yerinde değildir. Bu nedenlerle; davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:1-Davalı vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 705,13 TL harçtan peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 645,83 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına,4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.23/02/2023