Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2021/789 E. 2023/1119 K. 08.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A K A R A R
ESAS NO: 2021/789
KARAR NO: 2023/1119
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 22/12/2020
NUMARASI: 2016/1165 Esas – 2020/611 Karar
DAVA: Tazminat
KARAR TARİHİ: 08/06/2023
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 13/09/2016 günü plakası tespit edilemeyen aracın müvekkili sevk ve idaresindeki … plakalı motosiklete çarpması sonucu müvekkilinin malul-sakat kaldığı trafik kazası meydana geldiğini, davanın kabulü ile geçici ve daimi iş göremezlik (malullük/sakatlık) tazminatı olmak üzere 2.200,00 TL maddi tazminatın davalıdan tahsili ile taraflarına verilmesini, davalıya başvuru tarihinden itibaren 15 gün sonrası temerrüt tarihi olduğundan bu tarihten (23/11/2016) itibaren ticari temerrüt faizine-avans faize hükmedilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; kaza ile ilgili olarak plakası tespit edilemeyen aracın varlığının tespit edilmesi gerektiğini, davacının maluliyetine ilişkin kesin tespitin resmi makamlarca yapılması gerektiğini, geçici iş görmezlik-kazanç kaybı tazminatına ilişkin …nın herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığını, hesaplanan tazminattan müterafik kusur ve hatır taşıması indirimi yapılması gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davacının davasının kabulü ile; 210.123,82 TL maddi tazminatın (184.252,77 TL sürekli iş göremezlik ve 25.871,05 TL geçici iş göremezlik olmak üzere) dava tarihi olan 01/12/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı … vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Başvuru şartı yerine getirilmediğinden davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, maluliyet raporunun Karayolları Motorlu Araçlar ZMSS Genel Şartları A.5 (C) bendindeki şartları taşıması gerektiğini, mevcut kaza ile ilgili bir rapor alınabilmesi kaza ile ilgili tedavinin sona ermiş olması ve sonrasında yetkili ve resmi kurumdan rapor alınması gerektiğini, kazanın plakası tespit edilemeyen araç sürücüsünün kusuru ile meydana geldiği davacı tarafça ispat edilmesi gerektiğini, söz konusu kazada, plakası tespit edilemeyen araca ilişkin bir iz, delil, görgü tanığı, kamera kayıtlarına rastlanılmamış olduğunu, davacının kazadan sonra ifade vermiş fakat plakası tespit edilemeyen araca ilişkin ceza mahkemesi kararı hakkında bir bilgi bulunmadığını ayrıca söz konusu kazanın tek taraflı meydana gelebileceğinin dikkate alınması gerektiğini, söz konusu kazanın meydana gelmesinde kusurlu olduğu ileri sürülen plakası ve sürücüsü tespit edilemeyen aracın kusuru ve sorumluluğu tespit edilmemesi dolayısıyla davanın kabulünin mümkün olmadığını, maluliyet raporları arasındaki çelişkinin giderilmesi gerektiğini, müvekkili kurumun geçici iş göremezlik tazminatına ilişkin sorumluluğunun söz konusu olmadığını, sağlık gideri teminatından SGK’nın sorumlu olduğunu, müvekkil şirket olan güvence hesabının herhangi bir sorumluluğunun kalmadığını, kusur oranları belirlenirken …’in alkollü olması sebebiyle müterafik kusuru durumunun hesaplamada gözetilmesi gerektiğini, müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dava tarihi itibariyle 2918 sayılı KTK’nın 97. maddesinde yapılan değişiklik yürürlükte olup davalı tarafça dava tarihinden önce davalı sigorta şirketine başvurulduğu hususunda taraflar arasında bir ihtilaf bulunmamaktadır. Ancak eksik belge verildiğinden işlem yapılamadığı belirtilmektedir. Eksik belge ile müraacat yapılmış olsa dahi başvuru koşulunun yerine geldiğinin kabulü gerekeceğinden bu yöndeki istinafın reddi gerekmiştir. Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 18/10/2018 tarih, 2015/ 16222 E. ve 2018/9271 K.sayılı kararında açıklandığı üzere “… yönünden faizin başlangıç (temerrüt) tarihi belirlenirken, ilgililerce gerekli belgeler de ibraz edilerek … Yönetmeliği’nin 9, 14 ve 15. maddelerinde yazılı biçimde fona başvurulduğu halde ödeme yapılmamışsa başvuru tarihinden itibaren …nın temerrüde düştüğünün kabulü gerekir. Gerekli belgeler ibraz edilmeksizin başvuruda bulunulmuş ya da hiç müracaat edilmemiş ise …ının temerrüdünden bahsedilemeyeceğinden faiz başlangıcının dava tarihi olarak kabulü gerekir.”Somut uyuşmazlıkta davacının eksik belge ile müracaatı nedeni ile …nın temerrüdünden bahsedilemeyeceğinden faiz başlangıcının dava tarihi olarak kabulü gerekmektedir. Mahkemece de dava tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmiş olduğu görülmekle davalı vekilinin temerrüde düşmediğine yönelik istinaf başvurusu yerinde değildir. Trafik kazası nedeniyle açılan tazminat davalarında maluliyete ilişkin alınacak raporların nasıl düzenleneceğine ilişkin ne Karayolları Trafik Kanun’un da ne de Türk Borçlar Kanun’unda düzenleme yapılmamış, Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin içtihatları ile kaza tarihine göre dönemsel olarak uygulanması gereken Yönetmelikler açıklanmıştır. Buna göre maluliyete ilişkin alınacak raporların, 11/10/2008 tarihinden önce Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11/10/2008 tarihi ile 01/09/2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmelik’i, 01/09/2013 tarihi ile 01/06/2015 tarihleri arasında sonrada Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmelik’i, 01/06/2015 tarihi ile 20/02/2019 tarihleri arasında Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması Ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine, 20/02/2019 tarihinden sonrada Erişkinler için Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun olarak düzenlenmesi gerekir. (Yargıtay 4.Hukuk Dairesinin 2021/12907 E. ve 2022/6237 K., 2021/12288 E. ve 2022/6235 K., 2021/11515 E. ve 2022/5238 K. sayılı kararları). İlk Derece Mahkemesince hükme esas alınan maluliyet raporunun davacının maluliyet oranının tespiti açısından kaza ile yaralanma arasındaki illiyet bağı da açıklanarak, yeni tarihli muayene evrakları da incelenerek, kaza tarihi itibari ile yürürlükte bulunan Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması Ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları HakkındaYönetmelik hükümlerine uygun şekilde düzenlenmiş olmasına göre diğer maluliyet raporunun kaza tarihinde yürürlükte bulunmayan Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmelik hükümlerine göre düzenlendiği nedenle iki rapor arasında çelişki yaratmayacağı nedenle bu yöne değinen istinaf itirazları yerinde değildir. Kazanın varlığını ispat yükü davacıda olup, Gaziantep Cumhuriyet Başsavcılığınca taksirle yaralamaya neden olma suçu iddiası ile yapılan soruşturmada, dava dışı sürücü Orhan hakkında iddianame düzenlendiği, mahkemece ve savcılık aşamasında düzenlenen bilirkişi raporlarında da dava dışı sürücünün tam kusurlu olduğu belirtilmiştir. Bu doğrultuda kazanın çift taraflı olduğu, diğer bir anlatımla davacının yaralanmasına neden olan kazada bir başka aracın/sürücünün de varlığı, soruşturma konusunda yetkili resmi makamın da kabulündedir. Bu durumda davacı soruşturma dosyası ile kazanın varlığını ve kazaya başka bir aracın/sürücünün neden olduğunu ispatlamıştır. Bu durumda kazanın tek taraflı olduğu, kazaya karışan başka bir aracın bulunmadığını ispat yükü, bunu iddia eden davalı taraftadır. Somut olayda, kazaya plakası tespit edilemeyen bir aracın sebep olmadığı hususu davalı tarafça aynı nitelikte bir delil ile ispatlanamamıştır. Bu yöne değinen davalı vekilinin istinaf başvurusu yerinde değildir.(Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2020/786 Esas – 2021/2254 Karar sayılı ilamı). Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin KTK’nın 98. maddesinin kapsamının belirlenmesi bakımından vermiş olduğu 02/03/2022 tarih, 2022/312 E. ve 2022/3685 K. sayılı kararında Sigorta şirketinin, işleten ve sürücünün yasadan ve sözleşmeden doğan bu yükümlülüğü, 6111 sayılı Kanun ile getirilen düzenleme ile sona erdirilmiş bulunduğunu, KTK’nın 98. maddesinde belirtilen tedavi giderleri yönünden sorumluluğun dava dışı Sosyal Güvenlik Kurumuna geçtiğini belirlemiş ancak geçici iş göremezlik ve geçici bakıcı gideri yönünden sigorta şirketlerinin sorumluluğunun devam ettiğini vurgulamıştır. Bu nedenle davalı vekilinin geçici iş göremezlik tazminatına ilişkin istinaf başvurusu yerinde değildir. (Benzer yönde Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2021/6911 E. ve 2021/10351 K., 2021/5305 E. ve 2021/7685 K. sayılı kararları Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2021/8915 Esas ve2022/1996 K. Sayılı kararında “… sürücü desteğin alkol alarak araç kullanması karşı araç sürücüsünün de kusurlu bulunması nedeniyle müterafik kusur oluşturmamaktadır…” belirtildiği üzere somut olayda karşı araç sürücüsünün tam kusurlu olması nedeni ile davalının müterafik kusura ilişkin istinaf başvurusu yerinde değildir. Bu nedenlerle; davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:1-Davalı vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 14.353,56 TL harçtan peşin alınan 3.588,39 TL harcın mahsubu ile bakiye 10.765,17 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.08/06/2023