Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2021/772 E. 2021/944 K. 21.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2021/772
KARAR NO: 2021/944
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 07/03/2018
NUMARASI: 2014/1033 Esas- 2018/322 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ: 21/05/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkillerinden …’nun maliki olduğu … plakalı 2006 model … marka otomobile 12/09/2007 tarihinde Samsun’dan İstanbul istikametine giderken, davalılardan …’in maliki bulunduğu … plakalı kamyon ile diğer davalı sürücü …’in çarptığını, araçta yolcu olarak bulunan …’nun ağır sakatlık geçirecek şekilde yaralandığını, diğer müvekkilin maliki olduğu … plakalı aracın ise pert olacak şekilde hasarlandığını, daha önce hasar yönünden İstanbul 7.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/39 Esas sayılı dosyası ile davalılar … ve … ile karşı araç sigortacısı … Sigorta A.Ş.’ye dava açıldığını, davalıların yargılama neticesinde %100 kusurlu olduğundan bahisle araç hasarının 24.950,00 TL olduğuna karar verildiğini ancak davayı 15.000,00 miktarla ıslah ettiklerinden o davada 15.000,00 TL’nin karar altına alındığını, dolayısıyla 9.950,00 TL fark oluştuğunu belirterek bakiye maddi hasar bedeli ile müvekkillerinden … yönünden 1.000,00 TL maluliyet zararı ile 10.000,00 TL manevi zararın tahsilini talep ve dava etmiştir. Davacı ıslah dilekçesi ile talebini 38.846,30 TL’ye yükseltmiştir. Davalı … vekili ile davalı …, maddi ve manevi tazminatlar yönünden zaman aşımının söz konusu olduğunu, Asliye Hukuk mahkemesinde görülen davanın hala derdest olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … Sigorta A.Ş. vekili, müvekkilinin sorumluluk gerektiren herhangi bir durumu olmadığını, davacının müvekkiline başvurmadığını temerrüde düşürülmediklerini talebin zaman aşımına uğradığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın kısmen kabulü ile; 1- … yönünden; 9.950,00 TL bakiye araç hasarı bedelinin bir kısım davalılar yönünden kaza tarihi 12/09/2007 tarihinden itibaren (davalı … davalı sigorta yönünden dava öncesi temerrüt oluşmadığından dava tarihinden) işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak bu davacıya ödenmesine, 2-… yönünden; 38.846,30 TL’nin kaza tarihi 12/09/2007 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılar … ve …’den alınarak bu davacıya ödenmesine; davalı … sigorta şirketi yönünden davanın reddine, 3- … yönünden; manevi tazminat talebinin kabulü ile 10.000,00 TL tazminatın kaza tarihi 12/09/2007 tarihinden itibaren işleyecek ve hesaplanacak yasal faiziyle birlikte davalılar … ve …’den alınarak bu davacıya ödenmesine,” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davalı …. vekili tarafından sunulan istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Yeterli inceleme yapmadan karar verildiğini, bilirkişi raporunun denetime elverişli olmadığını, mahkemenin herhangi bir kusura ilişkin rapor aldırmadan karar verdiğini, olayda mağdur olan tarafın müvekkili olduğunu, davacının yıllar sonra güç kaybı raporu aldığını, bu güç kaybının kazadan kaynaklanıp kaynaklanmadığının da açık olmadığını, olayın meydana geldiği tarihe bakıldığında kazadan kaynaklanan tüm taleplerin zamanaşımına uğradığını, zamanaşımı itirazlarının mahkeme tarafından değerlendirmeye alınmadığını belirterek hukuka aykırı yerel mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Dava trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından; … Plakalı aracın sürücüsü, maliki ve ihtiyari mali mesuliyet teminatını da bulunan kasko sigortacısından 12/09/2007 tarihinde meydana gelen çift taraflı trafik kazası sonucu … plakalı araçta meydana gelen hasar için 9.950.00 TL ve …’ nun yaralanmasına bağlı olarak, beden gücü kaybından doğan maddi ve manevi tazminat talep edildiği anlaşılmaktadır. 2918 Sayılı KTK.nun 109/1. maddesinde “Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve her halde, kaza gününden başlayarak 10 yıl içinde zamanaşımına uğrar” hükmü, yine aynı Kanun’un 109/2. maddesinde ise “dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve Ceza Kanunu bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş ise bu süre maddi tazminat talepleri için de geçerlidir” hükmüne yer verilmiştir. Bu hükümde, ceza zamanaşımının uygulanması bakımından, sürücü ve diğer sorumlular arasında bir ayrım yapılmamış, kuralın bunların tümü için geçerli olduğu, hepsi için aynı zamanaşımı süresinin uygulanacağı öngörülmüştür. Ceza Kanunu’nda öngörülen daha uzun ceza zamanaşımı (uzamış zamanaşımı) süresi, olay tarihinden itibaren işlemeye başlar. Sürenin işlemeye başlaması için zarar görenin zararı ve onun failini öğrenmesi gerekmez. Ancak zarar ve onun faili, uzamış zamanaşımı süresinin bitmesinden sonra öğrenilmiş ise davanın, öğrenme tarihinden itibaren 2 yıllık süre içerisinde açılması gerekir. Eyleme uyan taksirle yaralama suçunun ceza davası zamanaşımı süresi 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 66/1-e maddesine göre 8 yıl olduğundan açılan dava 8 yıllık dava zamanaşımı süresine tabidir. Somut uyuşmazlıkta yaralamalı trafik kazası 12/09/2007 tarihinde gerçekleşmiş, dava 11/09/2012 tarihinde açılmıştır. İstinaf eden davalı … vekilinin, dosyada ve uyap ortamında ıslah açısından zamanaşımı define rastlanmamış, süresinde verilen cevap dilekçesi ile zamanaşımı definde bulunulmuş ise de, dava tarihi itibariyle 8 yıllık uzamış ceza zamanaşımı süresi dolmamıştır. Bu hususa değinen davalı … vekilinin istinaf talebi yerinde değildir. Davacıları …, …, …, … ve …, davalıları …, … ve … Genel Sigorta A.Ş. olan, Beyoğlu Asliye 1. Hukuk Mahkemesinde görülen 2007/493 E. ve 2009/427 K. sayılı dosyasında aynı kazaya ilişkin görülen davada “davalı sürücü …’in % 100 kusurlu olduğunun kabulü ile verilen karar, davalılar … ve … tarafından diğer talepler yanında kusur yönünden de temyiz edilmiş, Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2009/10287 E. 2010/3066 K. sayılı ilamı ile temyizen incelenmiş, davalı … ile …’in yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile “… tedavi giderlerine ilişkin maddi tazminat istemleri hakkında, BK’nın 42 ve 43. maddeleri de nazara alınarak, açıklanan hususlarda davacı tarafa ispat imkanı tanınması ve sonucuna göre hüküm kurulması” gerekçesiyle davacı yararına bozulmuştur. Bu itibarla meydana gelen trafik kazasındaki kusur ve kusur oranı Yargıtay denetiminden de geçerek kesinleşmiş ve eldeki uyuşmazlık bakımından kuvvetli delil oluşturmuştur. Bu nedenle İlk Derece Mahkemesince yeniden kusur raporu alınmadan karar verilmiş olmasında usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır. İlk Derece Mahkemesince hükme esas alınan ATK 3. İhtisas Kurulunca düzenlenen 02/05/2016 tarihli maluliyet raporunda kaza tarihine göre uygulanması gereken Sosyal Sigortalar Sağlık İşlemleri Tüzüğü hükümleri esas alınarak davacı …’nun dava konusu edilen trafik kazasına bağlı olarak oluşan yaralanmanın maluliyet oluşturup oluşturmadığı konusunda illiyet bağını da ortaya şekilde yapılan değerlendirmeye göre davacının meslekte kazanma gücünü % 24.2 oranında kaybetmiş sayılacağı, iyileşme (geçici iş göremezlik) süresinin olay tarihinden itibaren 9 (dokuz) aya kadar uzayabileceği tespit edilerek bildirilmiştir. İlk Derece Mahkemesince hükme esas alınan maluliyet raporunun dosya kapsamı ve davacının kaza nedeniyle düzenlenen tüm tıbbi belgeleri de incelenerek maluliyet oranının tespiti açısından kaza ile yaralanma arasındaki illiyet bağı da açıklanarak kaza tarihi itibari ile yürürlükte bulunan Yönetmelik hükümlerine uygun şekilde düzenlenmiş olmasına göre bu yöne değinen istinaf itirazı da yerinde değildir. Bu nedenlerle; davalı … vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalı … vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 4.016,37 TL harçtan peşin alınan 1.005,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 3.011,37 TL harcın davalı Vedullah Güney’den tahsili ile Hazineye irat kaydına, 3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.21/05/2021