Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2021/748 E. 2023/1116 K. 08.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2021/748
KARAR NO: 2023/1116
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 12/03/2020
NUMARASI: 2018/938 Esas – 2020/195 Karar
DAVA: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 08/06/2023
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalının sevk ve idaresinde olan dozerin 20/12/2016 tarihinde müvekkili şirkete ait seyir halinde … plaka sayılı araca %100 kusurlu olarak çarparak zarara uğrattığını, davalının hasar bedelini ödememesi üzerine aleyhine İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … e sayılı dosyası ile icra takibine geçildiğini, davalının takibe haksız itiraz ettiğini belirterek itirazın iptali ile %20 icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … Ltd. Şti. vekili cevap dilekçesinde özetle; yetkisiz mahkemede itirazın iptali davası ikame edildiğini, ne sebeple bu miktarda bir zararın istenildiği açıkça belli olmadığı gibi, müvekkili şirketin de bu tutardan sorumlu tutulamayacağını, müvekkili Şirketin, davacının zararıyla bir ilgisi olmadığından taraf ehliyeti bulunmadığını, müvekkili Şirkete ait araç sürücüsüne atfedilebilecek herhangi bir kusur söz konusu olmadığını, davacının tazminat talebinin açık ve net olmadığını, davacı tarafın başlatmış olduğu icra takibinde 4.674,29-TL hasar bedeli, 1.000,00-TL değer kaybı, 250,00-TL kira kaybı bedeli talep ettiğini, talep ettiği tutarların, neye istinaden istenildiği açıkça belirtilmediği gibi dilekçeden de anlaşılmadığını, davacının usulden ve esastan yasaya aykırı, yasal koşulları bulunmayan davasının tümden reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın kısmen kabulü ile, 1-İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasına vaki itirazın iptaline, takibin 4.250,00 TL onarım zararı, 4.292,00 TL değer kaybı ve 280,00 TL kira kaybı olmak üzere toplam 8.822,00 TL; davalı …’in %50 kusuru oranında 4.411,00 TL’den davalı …’nun ise %25 kusuru oranında 2205,50 TL’den sorumlu olmak üzere toplam 6.616,50 TL’nin ödeme emrinin …’e tebliğ tarihi 05/05/2018, davalı …’ya ödeme emrinin tebliğ tarihi olan 09/05/2018 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan kusurları oranında alınarak davacıya verilmesine, 2-Fazlaya dair talebin reddine, 3-Alacağın yargılamayı gerektirdiği anlaşılmakla icra inkar tazminatının koşulları oluşmadığından talebin reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili ile davalı … Tic. Ltd. Şti. vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin meydana gelen kazada herhangi bir kusuru bulunmadığını, buna rağmen kusur atfedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, davalı …’in, …’nun kullandığı iş makinesinin işleteni olduğundan, sürücünün kusurundan müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğunu, bu mefhum dikkate alınmaksızın sürücünün kusurundan işletenin sorumlu tutulmamasının hukuka aykırı olduğunu, davalı … Tic. Ltd. Şti.’nin, davalı …’nun kullandığı iş makinesinin işleteni sıfatına haiz olduğunu, davalı işletenin, davalı sürücünün kusuru oranında da sorumlu olacağını, buna rağmen ilk derece mahkemesinin, davalılar arasındaki müteselsil borçluluk ilişkisini dikkate almaksızın karar vermiş olduğunu, bu durumun hukuka aykırı olduğunu, davalı …’in sorumluluğunun kendi kusuru ile işleten sıfatı nedeniyle sürücünün kusurunun toplamı üzerinden değerlendirilmesi gerektiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı … Ltd. Şti. vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Davacının talebinin itirazın iptali davası olduğunu, Mahkemece talebinden daha yüksek miktar için hüküm kurulduğunu, Yerel Mahkeme eksik ve hatalı tanzim edilen bilirkişi raporunu dikkate alarak taleple bağlılık ilkesini göz ardı ederek hüküm kurmuş olduğunu, tanzim edilen bilirkişi raporunun eksik ve hatalı inceleme ürünü olduğunu; hatalı tespitler içerdiğini, müvekkili şirkete % 50 oranında asli kusur atfedilmesinin olaya uymadığını, kazanın oluş şekli itibariyle ne müvekkili şirkete ne de müvekkil şirkete ait araç sürücüsüne atfedilebilecek herhangi bir kusur olmadığını, davacının asli kusuru bulunduğunu, olayın davacı yanın anlattığı gibi olmadığını, davacıya ait aracın yolda dolgu çalışması yapmakta olan iş makinesine dikkatsiz ve tedbirsiz bir şekilde yaklaşmış ve kazaya sebebiyet verdiğini, müvekkili şirkete ait aracın yol çalışmasında çalışan bir dozer yani iş makinesi olduğunu, davacının kiralamış olduğu aracın ise otomobil sınıfında bir arazi taşıtı olduğunu, davacının ileri sürdüğü gibi iş makinesine 10 metre mesafede duran bir otomobile iş makinesi çarpamayacağını, kazanın meydana gelmesine davacı şirkete ait … plaka sayılı araç sürücüsünün asli kusurunun sebep olduğunu, kusurlu tarafın tazminat isteme hakkı bulunmadığını, müvekkili şirketin, davacının zararıyla bir ilgisi olmadığından taraf ehliyeti de bulunmadığını, müvekkil şirkete ait araç sürücüsünün de herhangi bir kusuru bulunmadığını, kazanın meydana gelmesinde iş makinelerin çalışma sahasında dikkatsiz ve özensiz olarak araç kullanmakta olan davacıya ait aracın kusurlu olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, maddi hasarlı trafik kazası nedeniyle başlatılan icra takibine karşı itirazın iptali istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. 6098 sayılı TBK’nın 61. (818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 51.) maddesindeki “Birden çok kişi birlikte bir zarara sebebiyet verdikleri veya aynı zarardan çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu oldukları takdirde, haklarında müteselsil sorumluluğa ilişkin hükümler uygulanır” düzenlemesine göre de, zarar gören 3. kişi konumunda olan davacı zararın tamamını, isterse sorumluların hepsinden isterse bir kısmından isteyebilir. Davalı … Tic. Ltd. Şti. işleten konumunda olup davacıya karşı aracın işletilmesinden doğan maddi ve manevi zararın tamamından müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğundan aleyhine dava açılmasında usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır. İlk Derece Mahkemesince kusurun belirlenmesi için alınan bilirkişi raporunda olay yeri, kaza tespit tutanağı, aracın hasarlı parçaları dikkate alınarak değerlendime yapıldığı, bu durumda bilirkişi raporunun, ayrıntılı, gerekçeli, denetime elverişli, kazanın oluş şekli ve dosya kapsamına uygun olduğu anlaşıldığına göre Mahkemece bu bilirkişi raporunun hükme esas alınmasında usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından taraf vekillerinin kusur raporuna ilişkin istinaf itirazı yerinde değildir. Davalı tarafından yargılama sırasında ihbar dilekçesi sunulmadığı gibi ihbar talebinde de bulunulmadığı görülmekle bu yöne ilişkin istinaf başvurusu yerinde değildir. HMK’nın 26.maddesi gereği hakim taleple bağlı olup, talepten fazlasına karar veremez. Davacı vekili dava dilekçesi ile aracında meydana gelen hasar , değer kaybı nedeni, kira kaybı bedeli olarak davalılar hakkında 6.664,89 TL üzerinden başlatılan icra takibine karışı yapılan itirazın iptalini talep ve dava etmiştir. İlk Derece Mahkemesince, kısa karar ve hüküm gerekçeli kararın hüküm fıkrasında “Davanın kısmen kabulü ile, İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasına vaki itirazın iptaline, takibin 4.250,00 TL onarım zararı, 4.292,00 TL değer kaybı ve 280,00 TL kira kaybı olmak üzere toplam 8.822,00 TL; davalı …’in %50 kusuru oranında 4.411,00 TL’den davalı …’nun ise %25 kusuru oranında 2205,50 TL’den sorumlu olmak üzere toplam 6.616,50 TL’nin ödeme emrinin …’e tebliğ tarihi 05/05/2018, davalı …’ya ödeme emrinin tebliğ tarihi olan 09/05/2018 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan kusurları oranında alınarak davacıya verilmesine, fazlaya dair talebin reddine, alacağın yargılamayı gerektirdiği anlaşılmakla icra inkar tazminatının koşulları oluşmadığından talebin reddine..” karar verilmiştir. Mahkemece talepten fazla karar verildiği gibi yine talep olmadığı halde kusur sorumluluğuna göre infazda tereddüt uyandıracak şekilde karar verilmesi HMK 26. maddesinde düzenlenen taleple bağlılık kuralına aykırılık teşkil etmektedir.Mahkemece işlemiş faiz yönünden ek rapor alınmadan karar verilmesi de eksik incelemeye dayalı olmuştur. Açıklanan nedenlerle, davacı vekili ile davalı … Tic. Ltd. Şti. vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davacı vekili ile davalı … Tic. Ltd. Şti. vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davacı vekili ile davalı … Tic. Ltd. Şti. tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.08/06/2023