Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2021/746 E. 2022/1731 K. 28.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2021/746
KARAR NO: 2022/1731
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 13/10/2020
NUMARASI: 2017/1102 Esas – 2020/640 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ: 28/09/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 05/05/2014 tarihinde davalı …’in sürdüğü … plaka sayılı aracın davalı … isimli Makedonya Uyruklu şahsın hatalı olarak taşıt yolu üzerine park ettiği … plaka sayılı çekici … plakalı yarı römorka çarpması sonucu meydana gelen trafik kazasında … plakalı aracın ön tarafında yolcu olarak bulunan davacıların kızı ve ablası olan …’nın öldüğünü, …’nın ölümüne davalıların ortak kusurlarının sebep olduğunun Küçükçekmece 10. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2014/283 E. sayılı dosyasından anlaşıldığını, cenaze giderleri ve ölenin desteğinden yoksun kalan müvekkillerinin bu sebeple uğradıkları maddi zararların davalı …, … ve … yönünden kaza tarihinden, davalı sigortacı yönünden (yapılan 11.196,12 TL ödemeyi aşan kısım için) temerrüt tarihinden işletilecek yasal faiziyle birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu olarak davalılara ödetilmesi için HMK’nın 107. maddesi uyarınca (fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak üzere) belirsiz alacak davalarının kabulüne, …’nın ölümü nedeniyle davacıların uğradığı manevi zararların tazmini için toplam 200.000,00 TL manevi tazminatın ölüm tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; yargılama aşamasında dava konusu aracın davalı şirket nezdinde ZMMS poliçesi ile 27/09/2013-27/09/2014 tarihleri arasında sigortalı olduğunu, davalı şirketin sorumluluğunun dava konusu zararlara ilişkin kaza tarihindeki poliçe limiti olan 250.000,00 TL ile sınırlı olduğunu, davacı yanın müteveffanın ölmeden önceki sürekli ve düzenli desteğini maddi olgularla ispat etmesi gerektiğini, müteveffanın kaza esnasında araçta yolcu olarak bulunduğunu, dava konusu araçta davacının hatır taşıması olup olmadığının araştırılması gerektiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Açılan davanın kısmen kabul kısmen reddi ile, Davacı …’ın maddi tazminat talebinin reddine, Davacı …’ın davalılar … ve … (vefat etmiş olmakla mirasçılarına) yönelik maddi tazminat talebinin konusuz kaldığı anlaşılmakla karar verilmesine yer olmadığına, Davacıların davalı …a yönelik maddi ve manevi tazminat talepleri konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına, davacıların manevi tazminat taleplerinin kısmen kabulü ile, davacı … için 40.000,00 TL, davacı …vval için 20.000,00 TL olmak üzere toplam 60.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 05/05/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve …’den alınarak (vefat etmiş olmakla mirasçılarına) müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacılar vekili, davalılar … ve … tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Davacı … yönünden hükme esas alınan bilirkişi raporunda anne ve babası halen hayatta olduğundan davacı kardeşin bakım ve iaşesinden sorumlu oldukları destekten yoksun kalma tazminat şartları oluşmadığından hesaplama yapılmadığını rapora itiraz ettiklerini ancak ek rapor aldırılmadığını, müvekkili …’ın ev hanımı olduğunu, mesleği ve geliri bulunmadığını, ilk eşinin vefat ettiğini, ikinci eşinin de dava konusu kazadan yıllar önce aile konutunu başka bir kadınla kaçarak terk ettiğini, …’nın, vefatından önce küçük yaşlardan beri uzun yıllar sigortasız ve sigortalı olarak çeşitli işlerde çalışarak ve en son çocuk bakıcılığı yaparak düzenli çalışmasından elde ettiği kazançlar ile anne ve kardeşinin geçimini sağladığını, hükmedilen manevi tazminat miktarlarının az olduğunu, davalı sürücü …’in asli kusurlu olduğunu yargılamanın beş yıl sürdüğünü, bu süre zarfında enflasyonun arttığını belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalılar … ve … istinaf başvuru dilekçesinde özetle; …’in … ile gönül ilişkisinin bulunduğunu, sigorta şirketinin teminat poliçesinden zararın karşılanmasını, İstanbul 2. ve 4. Asliye Hukuk Mahkemelerinde açılan davaların reddedilmiş olmasının göz önüne alınarak davanın reddinin gerektiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, ölümlü trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2016/385 Esas ve 2016/3995 Karar sayılı ilamında “…Destekten yoksun kalma tazminatı Borçlar Kanunu’nun 45/II.maddesinde düzenlenmiş olup “Ölüm neticesi olarak diğer kimseler müteveffanın yardımından mahrum kaldıkları takdirde onların bu zararını da tazmin etmek lazım gelir.” şeklinde hükme bağlanmıştır.Yasa metninden de anlaşılacağı gibi destekten yoksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan zarardır. Buradaki amaç, destekten yoksun kalanların desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır. Olaydan sonraki dönemde de, destek olmasa bile, onun zamanındaki gibi aynı şekilde yaşayabilmesi için muhtaç olduğu paranın ödettirilmesidir. Yani haksız bir eylem sonucu desteğini yitiren kimse BK.’nun 45/II. maddesine dayanarak uğradığı zararın ödetilmesini isteyebilir. Ancak, destekten yoksun kalma tazminatına hükmedilmesi için öncelikle ölen ile destekten yoksun kalan arasında maddi yönden düzenli ve eylemli bir yardımın varlığı gerekir. Hukuk Genel Kurulu’nun 21.04.1982 gün, 979/4-1528 E., 412 K. sayılı kararında da belirtildiği gibi;BK.nun 45.maddesinde sözü geçen destek kavramı hukuksal bir ilişkiyi değil, eylemli bir durumu hedef tutar ve ne hısımlığa ne de nafaka hakkındaki hükümlere dayanır, sadece eylemli ve düzenli olarak geçimini kısmen veya tamamen sağlayacak şekilde yardım eden ve olayların olağan akışına göre eğer ölüm vuku bulmasaydı, az çok yakın bir gelecekte de bu yardımı sağlayacak olan kimse destek sayılır. O halde destek sayılabilmek için yardımın eylemli olması ve ölümden sonra da düzenli bir biçimde devam edeceğinin anlaşılması yeterli görülür…”şeklinde karar verilerek destek kavramı açıklanmıştır. Somut uyuşmazlıkta, dosya kapsamından desteğin düzenli ve sürekli bir geliri olduğu ispatlanamadığı ve ekonomik gücünün yeterli olmadığı, desteğin kardeşi olan davacı …’in anne ve babasının halen hayatta olduğu ve bakım ve iaşesinden anne ve babasının sorumlu oldukları anlaşılmakla mahkemece bu davacı yönünden destekten yoksun kalma tazminat şartları oluşmadığından talebin reddine karar verilmiş olmasında isabetsizlik görülmemiştir. Davacı vekilinin bu yönden istinaf itirazları yerinde değildir. Davalılar istinaf dilekçesinde aracın ZMSS poliçesi bulunduğunu, bu nedenle zararın sigorta şirketinden tazmin edilmesi gerektiğini belirterek istinaf talep etmiştir. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. maddesine göre işletenlerin, bu Kanun’un 85/1. maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur. Aynı Kanun’un 85/1. maddesinde ise bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olacağı düzenlenmiştir. Bu nedenle yukarıda belirtilen KTK’nın 85 ve 91. maddelerindeki düzenlemeler gereğince trafik kazası sonucu oluşan maddi zararlardan işleten, sürücü ve trafik sigortacısı zarar görene karşı müteselsilen sorumludur. Zarar gören davacı, TBK’nın 61., 162 ve 163. maddesi gereğince müteselsil sorumluların hepsine karşı dava açabileceği gibi bunlardan sadece birine karşıda tazminat davası açabilir. Davalılar … ve …, zarara sebebiyet veren aracın işleteni olan …’ın mirasçıları olup, …’ın ölümü ile husumet yöneltilmesinde ve yine açılan davada müteselsil sorumlu olan zmms sigortacısı, işleteni ve sürücüsünün aleyhlerine dava açılmasında usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından bu yöndeki istinaf itirazının reddine karar verilmiştir. TBK’nın “manevi tazminat” başlıklı 56/2.maddesinde “Ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir.” şeklinde düzenleme yer almaktadır.Bu yasal hüküm gereğince, hükmedilecek para, zarara uğrayanda manevi huzur duygusunu doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer işlevi olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mal varlığı hukukuna ilişkin zararın karşılanması da amaç edinilmemiştir. O halde, tazminatın miktarı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerektiği kadar olmalıdır. Hakim, bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Manevi tazminat takdir edilirken, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli, davacının uğradığı zararın kapsamı, davalının sorumluluğunun niteliği, kusur oranları ve özellikle caydırıcı bir etki doğuracak düzeyde olması gerektiği de göz önünde tutularak, meydana gelen trafik kazası sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amacıyla olay tarihindeki paranın alım gücüne uygun düşen tutarlara hükmedilmesi gerekmektedir. Bu açıklamalar çerçevesinde, somut uyuşmazlıkta olay tarihi, kazanın oluş şekli, kusur durumu ile tarafların dosyaya yansıyan ekonomik ve sosyal durumları, yukarıda açıklanan ilkeler ile İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesi birlikte değerlendirildiğinde, TBK’nın 56/2.maddesi kapsamında davacılar lehine verilen manevi tazminat miktarının, manevi tazminat müessesinin amacına ve hakkaniyete uygun, yeterli ve makul olduğu kanaatine varıldığından bu yöne değinen davacılar vekilinin istinaf itirazının yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır. Davacılar vekilinin davanın ilk açıldığı Küçükçekmece 4. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen görevsizlik kararına karşı dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesi için vermiş olduğu 22.11.2017 tarihli dilekçesinde davalı Makedonya uyruklu … yönünden davayı takip etmeyeceklerini belirtmesi üzerine bu davalıya tebligat yapılmaksızın dosyanın kesinleştirilerek Ticaret Mahkemesine gönderildiği ve istinafa konu kararda bu davalının gerekçeli karar başlığında yer almadığı ancak hakkında hüküm kurulmuş ise de bu maddi hatanın sonuca etkili olmadığı hükmün tashihi suretiyle yerinde düzeltilebileceği anlaşıldığından eleştiri konusu yapılmakla yetinilmiştir. Bu nedenlerle; davacılar vekili ile davalılar … ve … vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davacılar vekili ile davalılar … ve … vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-a-Davacılar yönünden; Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 80,70 TL harcın peşin alınan (54,40+54,40=)108,80 TL harçtan mahsubu ile fazla alınan 28,01 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesi tarafından yatırana iadesine, b- Davalılar … ve … yönünden; Harçlar Yasası’na göre alınması gereken (341,55+4.098,60=)4.440,15 TL harçtan peşin alınan 1.024,65 TL harcın mahsubu ile bakiye 3.415,50 TL harcın davalılar … ve …den tahsili ile Hazineye irat kaydına, 3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 361. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesine hitaben verilecek temyiz dilekçesi ile temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.28/09/2022