Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2021/743 E. 2023/1331 K. 11.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2021/743
KARAR NO: 2023/1331
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ: 04/02/2021
NUMARASI: 2018/376 Esas – 2021/142 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kayn. Zarar Nedeniyle)
KARAR TARİHİ: 11/07/2023
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkilinin sigorta ettireni davalı olan … plakalı aracın ZMMS sigortacısı olduğunu, sigortalı araç sürücüsünün kusuru ile sebebiyet verdiği trafik kazası neticesinde dava dışı … plakalı aracın malikine 33.000,00 TL hasar tazminatı ödendiğini, bu bedelin davalıdan faizi ile birlikte tahsili amacıyla Beykoz İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalının aracın satıldığını gerekçe göstererek takibe itiraz ettiğini, davalı yanın dava konusu aracın sigorta ettireni olduğunu, aracın satılmış olmasının hukuken itibar edilebilir bir yönü olmadığını, kazanın sigortalı araç sürücüsünün kusuru ile meydana geldiğini, 08/02/2017 tarihli kaza tespit tutanağında araç sürücüsünün 0,92 promil alkollü olduğunun tespit edildiğini, Genel Şartlar md. 4/d gereğince davalının dava dışı kişiye ödenen hasar bedelinden sorumlu olduğunu, davalıya 29/05/2017 tarihinde rücu yazısının gönderildiğini, davalı tarafça takibe haksız olarak itiraz edildiğini belirterek; itirazın iptali ile takibin devamına, %20 oranından az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; … plakalı aracın müvekkiline ait iken 08/02/2017 tarihinde noter vasıtası ile …’a satıldığını, …’un aracı teslim aldıktan sonra kazanın meydana geldiğini, sözleşme süresi içinde araç işleteninin değişmesi halinde sigorta sözleşmesinin işletenin değiştiği tarihten itibaren on gün içinde herhangi bir işleme gerek kalmaksızın ve prim ödemeksizin yeni işleten için de geçerli olduğunu, müvekkilin kaza tarihinde aracın işleteni olmadığını, kazadan ve rücu alacağından sorumlu olmadığını belirterek; davanın reddine ve %20 oranından az olmamak üzere tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın kabulü ile, sabit olan 33.000,00TL asıl alacak, 1.674,86 TL işlenmiş faiz olmak üzere toplam 34.674,86 TL alacağın, asıl alacağa takip tarihinden itibaren uygulanacak yasal faizi ile birlikte ve isabet eden takip giderleri ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmek üzere, borçlu davalının Beykoz İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasına yapılan itirazın iptaline, takibin devamına, likit bir alacak bulunmadığından icra tazminatı isteminin reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin, aracın noterden satılması ve alıcıya teslimiyle birlikte, araç üzerinde fiili hakimiyeti, zilyetliği ve ekonomik yararlanmasının sona erdiğini, kazanın hemen akabinde olay yerinde kolluk kuvvetlerinin tespit ettiği trafik kaza tutanağında her iki araç sürücüsünün de kusurlu olduğunun açıkça belirtildiğini, İlk Derece Mahkemesinin görevlendirdiği bilirkişilerin, sürücü …’un %100 kusurlu olduğu sonucuna nasıl ulaştıklarına dair bir gerekçe ortaya koymadıklarını, … plakalı aracın sürücüsünün de ” 47/1-b (ışık ihlali, Yeşil Işıktan sarı ışığa döndüğü esnada kavşak içine girmek ve 52/1-a (Kavşaklara yaklaşırken hızını azaltmamak)”, şeklinde kusurlu olduğunun olay yeri ekiplerince tespit edildiğini, bilirkişi heyetinin ek raporunda “kazanın münhasıran alkolün etkisinde meydana gelip gelmediği” konusunda ortak görüş açıklanmadığını, yalnızca ek raporun son sayfasının altında eki: 05.08.2020 tarihli Dr. … tarafından hazırlanan bilirkişi raporu (alkol yönünden) ibaresi bulunduğunu, mahkemece sunulan rapor üzerinde bilirkişi heyet ek raporu yazmış olsa da oluşturulan heyetin, Yargıtay’ın kast ettiği manada teşkil edilmemiş ve verilen raporun da bu anlamda davayı aydınlatacak bir rapor olmadığını, davacı … şirketinin rücu talebinin gerekçesinin (yeni zilyed-yeni malik-yeni-işleten-yeni sürücü) …’un 0,92 promil alkollü olmasından kaynaklanmadığını, dosyada mevcut diğer evraklara bakıldığında kazayı yapan sürücünün … olarak gözüktüğünü, müvekkili şirketin noter satışını yaparak devir yaptığı araç sürücüsünün kusurlu olduğu kabul edilse dahi kazanın, münhasıran alkol etkisi ile meydana gelmediğini, aynı kaza sebebiyle bir adet dava daha açıldığını, ikisinin de arabulucu aşamasında olduğunu, müvekkili şirketin sorumlu olmadığı bir konuda bu üç dosyadaki talepleri ödemekle karşı karşıya bırakılırsa iflas ile karşı karşıya kalacağını, mahkeme lüzum görürse haklılık izahı açısından duruşma taleplerinin olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, yaralamalı ve maddi hasarlı trafik kazası nedeniyle sigorta şirketi tarafından ödenen maddi hasar bedelinin sigortalısından tahsili için yapılan takibe itiraz üzerine açılmış itirazın iptali istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır.Dosya kapsamından, 08/02/2017 tarihinde, davalı tarafa ait araç sürücüsü dava dışı …’un yönetimindeki … plaka sayılı kamyonet ile yerleşim yerinde gündüz vakti orta ayırıcı ile bölünmüş Çevreyolunu takiben Üniversite istikametinden Tomarza istikametine seyir halinde iken olay yeri ışık kontrollü Tekir kavşağına geldiğinde kamyonetin ön kısımları ile, istikametine göre sağ taraftan gelerek kavşağa giren dava dışı sürücü … yönetimindeki … plaka sayılı otomobilin sol yan kısmına çarpması sonucu, yaralanmalı ve maddi hasarlı kaza meydana geldiği anlaşılmıştır. Trafik Kazası Tespit Tutanağında özetle; olay mahalli yerleşim yeri ,hava açık, vakit gündüz, yüzey kuru, zemin asfalt, yatay güzergah düz, düşey güzergah eğimsiz, olay yeri ışık kontrollü kavşak, trafik lambası var, yol şerit çizgisi ve trafik işaret levhası(DUR) var, hız limiti S0 km/s, fren izi ve aracın hızının tespit edilemediği, kamyonet sürücüsünün 0,92 promil alkollü olduğu, kamyonet sürücüsünün kural ihlali olarak 47/1-b, 52/1-a ve 48/5 maddelerinin ihlal ettiği, diğer otomobil sürücüsü …’ın 47/1-b ve 52/1-a maddelerini ihlal ettiği belirtilmiştir. Dava konusu olay nedeniyle Adli Tıp Kurumu Ankara Trafik İhtisas Dairesi tarafından Savcılığa hitaben hazırlanan 23/03/2017 tarih ve 1608-4075 Sayılı raporda, “Develi Belediye Başkanlığına ait sinyalizasyon yanış sürelerini gösterir yazı incelendiğinde, otomobilin seyir yönüne sarı ışık (3 sn) yanmakta iken, diğer yönlere kırmızı ışığın yanmakla olduğu, bu yöne kırmızı ışık yandığında dahi tüm yönlere ‘2 sn/ kırmızı ışığın yanmakta olduğunun anlaşıldığı, Trajik Kazası Tespit Tutanağı ve dosyada yer alan diğer bilgi. belge ve ifadeler, C.D’de yer alan olayın oluş tarzını gösterir görüntü ile Develi Belediye Başkanlığına ait sinyalizasyon yanış sürelerini gösterir yazı incelenip, otomobilin seyir yönüne sarı ışık (3 sn) yanmakta iken, diğer yönlere kırmızı ışığın yanmakta olduğu, bayiine kırmızı ışık yandığında dahi tüm yönlere (2 sn) kırmızı ışığın yanmakta olduğu dikkate alındığında. ışık ihlali yapan tarafın kamyonet sürücüsü olduğu görüş ve kanaatine varıldığı, otomobil sürücüsü …’ın CD’de yer alan görüntüler ile sinyalizasyon yanış süreleri dikkate alındığında, yeşil ışık sonrası sarı ışıkta kavşağa giriş yaptığı, bu esnada diğer yönlere kırmızı ışığın yanıyor olması nedeniyle, ışık ihlali yapmadığından, mevcut oluş şartlarında meydana gelen olayda, kusursuz olduğu, kamyonet sürücüsü …’un yönetimindeki kamyonet ile seyri sırasında yola gereken dikkatini göstermediği, kavşağa yaklaşırken hızını azaltmadığı,, seyir hızı ile kırmızı ışık yanmasına rağmen hızını azaltmadan kavşağa girdiği, yeşil ışığın yanmasını beklemeden geliş hızı ile kavşağa girdiği sarı ışıkta kavşağa giren otomobilin sol yan kısmına çarptığından asli kusurlu olduğu ” belirtilmiştir. Mahkemece trafik kazaları uzmanlığı da bulunan bir makine mühendisi ve bir mali müşavirden oluşan heyetten alınan raporda Adli Tıp Kurumu Ankara Trafik İhtisas Dairesi ile aynı doğrultuda kanaat belirtildiği görülmüştür. Daha sonra aralarına nörolog bilirkişi dahil edilmiş ve bu bilirkişi ayrık rapor vermek sureti ile ” Develi Kocatürk Devlet Hastanesi’nde alkolmetre cihazı ile yapılan alkol düzeyi ölçümünde kamyonet sürücüsü … “un kazadan 30 dk sonra saat 17.00 “da 0.92 promil alkollu oldugu kayıt altına alınmıştır. Alkol düzeyı saat başına 0.15 promil azaldığından kaza anında …yaklasık 1 (bir) promil alkollüdür. Kroki incelendiginde fren izi tespit edilmediği kamyonetin devrilmis olduğu görülmüştür. Sinyalizasyon kayıtlarında otomobil için sarı yanmakta iken diğer yönlere kırmızı ışığın yanmakta olduğu anlaşılmıştır. Alkol alan sürücüler almayanlara göre 24 kat daha fazla kaza yapmaktadır. Reaksiyon zamanında azalma, dikkat azalması, görme keskinliğinde azalma, 0.50 promilden sonra başlamaktadır. 0.70 promilden sonra denge bozukluğu, hareketlerde dengesizlik baslamaktadır. Psikomotor koordinasyonda azalma, direksiyon ve fren kontrolunu kaybetme, takip yeteneği, hız ve mesafe tayini alkol alan sürücülerde belirgin azalmaktadır.(kaynak.Tıbbı Farmakoloji Oğuz Kayaalp) Sürüş yeteneginde azalma, emasyonel düzensizlik, uyuklama, daha yüksek konsantrasyonlarda hafıza kaybı ve güvenli sürüş yeteneğinin kaybı sık olarak rastlanmaktadır. Bir promil cıvarı alkollü olan sürücülerde güvenli sürüş yetenegi artık belirgin olarak bozulmaktadır. … 1.0 Promil alkol etkisi altında aracını kullanırken güvenli sürüş yetenegini kaybederek eğimsiz düz kuru asfalt yolda gündüz vakti .kavşağa geldiğinde ışık kontrollü kavşakta kırmızı ışık yanmasına rağmen yeşil ışığın yanmasını beklemeden, zamanında aracının hızını azaltmayarak, trafik kuralları açısından gereken önlemi almayıp alkolun etkisiyle hızlıca kavşağa girdiğinden aracın kontrolünü kaybederek … yönetimindeki otomobille çarpışarak maddi hasarlı ve yaralanmalı kazanın meydana gelmesine neden olmuştur. Kaza oluşumunda çevresel faktörler, yola engel cisim gibi dış etkenler gözlenmemiştir. Nörolojik açıdan kazanının munhasıran alkol etkısi ile meydana geldiğine karar verilmiştir.” beyanında bulunmuştur. Dosya kapsamından davalının maliki olduğu … plaka sayılı aracın davacı … Şirket nezdinde 16/12/2016-2017 tarihleri arasında geçerli olmak üzere ZMMS Poliçesi bulunduğu anlaşılmıştır. Davalının Niğde …. Noterliğinden dava konusu aracı 08/02/2017 tarihinde 37.000,00 TL bedelle dava dışı …’a satıp devrettiği anlaşılmıştır. Satıştan önce davacı … şirketine bilgi verildiği iddia edilmiş ise de belgesine rastlanmamıştır. Dava konusu olayın aracın satışının yapıldığı gün aracı satın alanının kullanımında iken gerçekleştiği anlaşılmaktadır. 2918 sayılı KTK’nun 94. maddesinde; “Sigortalı aracı işletenlerin değişmesi halinde, devreden kişi 15 gün içinde sigortacıya durumu bildirmek zorundadır. Sigortacı sigorta sözleşmesini durumun kendisine tebliği tarihinden itibaren onbeş gün içinde feshedebilir. Sigorta fesih tarihinden onbeş gün sonrasına kadar geçerlidir.” maddesi kapsamında davalı ile davacı arasındaki sigorta poliçesi feshedilmediğinden dvalının sorumluluğu kaza tarihi itibari ile devam etmektedir. Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasında sigortacının rücu hakkı, 2918 sayılı KTK’nın 95/2 maddesi ile Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarında düzenlemeye tabi tutulmuştur. ZMSS Poliçe Genel Şartları’nın 4. maddesinde düzenlenen ağır kusur veya kasıt hali, oto yarışına katılma, ehliyetnamesiz motorlu araç kullanmak, uyuşturucu veya alkollü olarak araç kullanmak, istiap haddinin aşılması, aracın çalınması veya gasp edilmesinde işleteninin kusuru gibi haller sigortacının sigortalısına rücu sebeplerindendir. Hasarın teminat dışı kalabilmesi için kazanın meydana geliş şekli itibariyle sürücünün salt (münhasıran) alkolün etkisi altında kaza yapmış olması gerekmektedir. Diğer bir anlatımla, sürücünün alkollü olması tek başına hasarın teminat dışı kalmasını gerektirmez. Üstelik, böyle bir durumda hasarın teminat dışı kaldığını ispat yükü, 6762 sayılı TTK’nun 1281. maddesi hükmü gereğince sigortacıya düşmektedir. Yargıtay’ın yerleşik uygulamalarında; sürücünün aldığı alkolün oranının doğrudan doğruya sonuca etkisi bulunmadığından, mahkemece nöroloji uzmanı, sigorta uzmanı ve trafik konusunda uzman bilirkişilerden oluşan bilirkişi kurulu aracılığıyla olayın salt alkolün etkisiyle gerçekleşip gerçekleşmediğinin, alkol dışında başka unsurların da olayın meydana gelmesinde rol oynayıp oynamadığının saptanması, sonuçta olayın tek başına alkolün etkisiyle meydana geldiğinin belirlenmesi durumunda, oluşan hasarın poliçe teminatı dışında kalacağından davanın kabulüne, aksi halinde reddine karar verilmesi gerekeceği ilkesi benimsenmektedir. Somut olayda kaza tespit tutanağında dava dışı sürücünün de ışık ihlali yaptığı belirtildiği halde Mahkemece alınan bilirkişi raporunda davalı sürücünün ışık ihlali yaptığı yaptığı dava dışı sürücünün ışık ihlali yapmadığı belirtilmiş olup kaza tespit tutanağı ile çeliştiği anlaşılmıştır. Ayrıca nörolog bilirkişinin tek başına düzenlediği raporun heyet raporu olarak gösterilmesi de Yargıtayın aradığı heyet incelemesi niteliğinde olmadığından eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır. O halde İlk Derece Mahkemesince, yukarıda ayrıntılı olarak açıklanan yasal düzenlemeler ve hukuki olgulara göre, daha evvel rapor düzenleyen bilirkişiler dışında nöroloji uzmanı, sigorta uzmanı ve trafik konusunda uzman bilirkişiden oluşan üçlü bilirkişi heyetinden alkol durumu ve kusur durumu birlikte değerlendirilerek müştereken, kazanın münhasıran alkolün etkisi altında gerçekleşip gerçekleşmediğinin ve başka unsurların da kazanın meydana gelmesinde etkili olup olmadığının tespiti ile dosya kapsamı ve mevcut tıbbi evraklar da irdelenmek suretiyle ayrıntılı, gerekçeli ve denetime elverişli bir rapor aldırılarak sonucuna göre karar verilmesi olmalıdır. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.11/07/2023