Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2021/715 E. 2023/1558 K. 22.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2021/715
KARAR NO: 2023/1558
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 13/11/2020
NUMARASI: 2018/513 Esas – 2020/526 Karar
DAVA: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 22/09/2023
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı … A.Ş.’nin malik ve işleteni olduğu … plakalı aracın sürücü davalı … sevk ve idaresi altındayken kırmızı ışık ihlali yapması neticesinde 02/03/2018 tarihinde müvekkiline ait … plakalı araca çarparak hasarlanmasına sebebiyet verdiğini, müvekkiline ait ticari taksinin hasar gördüğünü ve aracın hareket kabiliyetinin kaza sonucu tamamen ortadan kalktığını, bu nedenle … plakalı aracın tamir işlemleri dolayısıyla serviste kaldığını ve bu süre boyunca kullanılamadığını, müvekkilinin taksicilik yaparak geçimini sağladığını, aracın tamir süresince kullanılamaması nedeni ile, bilirkişi marifetiyle tespit edilmesinden sonra alacak miktarı artırılmak üzere şimdilik 100,00 TL mahrum kalınan kazanç kaybı bedelinin temerrüt itibaren yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin kazaya konu aracın maliki olduğunu, ancak işleteni olmadığını, müvekkilinin söz konusu aracı … San. ve Tic. A.Ş.’ye 14/11/2016 tarihli araç kiralama sözleşmesi ile 36 ay süreyle kiraya verdiğini, KTK m.3 ve m.85 uyarınca işleten kiracı olduğundan, müvekkili şirket açısından iş bu davanın husumet yokluğu nedeni ile reddi gerektiğini, davanın … San. ve Tic. A.Ş.’ye ihbarı ile davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı … cevap dilekçesinde özetle: tarafının kullandığı … plakalı aracın zorunlu trafik sigortası ve kaskosunun … A.Ş. tarafından yapıldığını, KTK’na göre öncelikle sigorta şirketine başvurulması gerekirken tarafının davalı olarak gösterilmesinin, davanın usul yönünden reddini gerektirdiğini, ayrıca kaza anında sürücüsü olduğu aracın malik ve işleteninin … A.Ş. olduğunu dolayısıyla tazminat davasının muhatabının ilgili sigorta şirketi ve diğer davalı olan … A.Ş. olduğunu, polis tutanaklarında tarafının kusurlu olarak gösterilmesine rağmen olay yerini gören mobese kameralarının incelenmediğini, öncelikle davanın usulden reddine, aksi takdirde tarafına karşı açılan davanın esastan reddini talep etmiştir.Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davalı … A.Ş.’ye karşı açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine, davalı … karşı açılan davanın müşterek müteselsil sorumluluk esasına göre kabulü ile, 5.500,00 TL kazanç kaybı maddi tazminatının kaza tarihi 02/03/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte bu davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili, davalı … ile ihbar olunan vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; kira sözleşmesi, davalı … A.Ş. ve ihbar olunan … A.Ş. arasında geçerli bir sözleşme olduğunu, davalı ve ihbar olunan arasındaki hukuki ilişkinin müvekkilini etkilemediğini, kazaya karışan araç maliki aleyhine dava açıldığını, araç maliki … A.Ş. ise dava dışı üçüncü kişi olan … A.Ş.’nin işleten olduğunu iddia ederek buna ilişkin araç kiralama sözleşmesini ibraz ettiğini, bu niteliği ile sözleşmenin sadece taraflarını bağlayacağını, taraflar arasında akdedilen iş bu sözleşmenin üçüncü kişileri etkilemeyeceğini, kaza anında veya davanın ikame edildiği tarihte kiralayan ile kiracı arasında araç kiralama sözleşmesi yapıldığının davacı tarafça bilinmesinin mümkün olmadığından açılan davanın haklı olarak ruhsat sahibine yöneltildiğini, taraf gösterilirken pasif dava ehliyetinin bulunmadığı yargılama devam ederken öğrenilse bile bu durumda taraf değişikliği talebinde bulunma ve ihbar olunanı davaya dahil etmek için yerel mahkeme tarafından taraflarına süre verilmesi gerektiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur.Davalı … istinaf başvuru dilekçesinde özetle; kazanç kaybına uğradığını iddia eden davacı … davacı taraf olarak gösterilmişse de … plakası taksinin kaza günü hangi şahsın sevk ve idaresinde bulunduğu ticari araç sahibinin işleten veya işlettiren sıfatlarından hangisine sahip olduğu taksinin herhangi bir durağa bağlı olup olmadığı ve vergi usul kanunu kapsamında mükellef olup önceki dönemlere ait kazanç gösterimleri incelenmeden bilirkişi tarafından hiçbir dayanağı olmayan varsayıma dayalı emsal ücret belirlenmesinin hukuka aykırı olarak gerçekleştirildiğini, davalının belirtmiş olduğu aracın hareket kabiliyetinin kaybolmasının söz konusu olmadığını, mahkemenin delil istemesi sonucu mahalle kaportacısından alınan A4 e yazılı alelade bir yazının mahkemede kabul gördüğünü, yasal bir belge olan banka dekont tarihi 09.03.2018 yazan banka dekontunun dikkate alınmamasının şaşırtıcı olduğunu, tarafın beyan ettiği ve resmi bir belgeye dayanmayan ekstradan 7 gün ilaveleri sebepsiz zenginleşme olarak kabul görüldüğü gibi kişinin yine resmi kaydı olan vergi beyannamesinde belirtmiş olduğu yıllık 7.435,17 TL matrahın göz ardı edildiğini, bilirkişi raporlarına itirazlarının dikkate alınmadığı gibi sigorta şirketinin kiralama şirketinin bünyesinde çalıştığı … A.Ş.’nin de haklı itirazlarının dikkate alınmamasının adil yargılama kurallarına aykırı olduğunu, olayın vuku bulduğu hafta (02.03.2020-08.03.2020) Vergi Dairesine ve Taksiciler ve Şoförler Odasına sorduğunda ortalama günlük 50-100 TL arasında gelir elde ettiklerini bildirdiklerini, davalının vergi dairesinden alınan beyanname incelendiğinde de yıllık 32 bin hasılat ve 16 bin gider düşüşlerinden sonra 16 bin lira aylık 1.5 civarına yakın tutarın gözükmesi piyasadaki genel kanıyı doğruladığını, bu durumda günlük ortalama 50 TL ye gelmesi gereken kazanç kaybının, 500 TL olan tespitinde zorunlu giderler düşülmeden hesap edildiğini, gerçek ve emsal rakamların çok üzerinde olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Her ne kadar mahkemenin kararı ihbar olunan … A.Ş. vekili tarafından da istinaf edilmiş ise de, ihbar olunanın davanın tarafı olmadığı ve hakkında hüküm kurulmadığı anlaşılmakla istinaf itirazları incelenme konusu yapılmamıştır. Dava, maddi hasarlı trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. 2918 sayılı KTK hükümlerine göre, trafik kaydı “işleteni” kesin olarak gösteren bir karine değilse de, onun kim olduğunu belirleyen güçlü bir kanıt niteliğindedir. Ancak, trafik kaydına rağmen işletenliğin 3. kişi üzerinde bulunmasını engelleyen bir yasa hükmü yoktur. Aynı yasanın 3. maddesinde, “İşleten: Araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehin gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Ancak, ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır.” şeklinde tanımlanmıştır. Aynı kanunun 85. maddesinde ise, “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen bilet ile işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.” hükmüne yer verilmiştir.Bu yasal düzenleme karşısında, kazaya karışan araçların meydana getirdikleri zararlardan araç sahiplerinin hukuken sorumlu olacağı ilkesi benimsenmiş ise de, araç malikleri tarafından herhangi bir sebeple yararlanılması için bir başka kimseye devir edilmesi halinde (kısa bir süre için kiralanmaması kaydıyla) artık üzerindeki fiili hakimiyeti kalmaması ve bu sebeple ekonomik yönden de bir yararlanma olanağının kalktığı durumlarda, o araca kaza sırasında fiili hakimiyeti altında bulunduran ve ondan iktisaden yararlanan kimsenin işleten sıfatıyla meydana gelen zarardan sorumlu tutulması gerekir. Bunun sonucu olarak da, araç maliki sorumlu tutulmamalıdır. Gerek doktrinde, gerekse Yargıtay’ın uygulamalarında, kiracının işleten sıfatının belirlenmesinde, kira sözleşmesinin uzun süreli olması, araç üzerinde fiili hakimiyet ve ekonomik yararlanma unsurlarının birlikte bulunması gerekmektedir.Somut uyuşmazlıkta; dosyada bulunan 14/11/2016 tarihli sözleşmeye göre davalı şirkete ait … plakalı aracın ihbar olunan şirkete 36 ay süre ile kiralandığı ve teslim edildiği anlaşılmaktadır. Bu durumda kayıt maliki olan davalı şirket aracını uzun süreli kiraya verdikten sonra sözleşme süresi içerisinde tazminata konu trafik kazası gerçekleştiğine göre uzun süreli olarak aracı kiralayan (kiracı), bu aracın işleteni olup davalı işleten olmayacağından İlk Derece Mahkemesince yazılı şekilde davanın davalı … A.Ş. yönünden pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır. HMK’nun 124/3. maddesinde yer alan “maddi hatadan kaynaklanan ve dürüstlük kuralına aykırı olmayan taraf değişikliği talebi, karşı tarafın rızası aranmaksızın hakim tarafından kabul edilir” düzenlemesi dışında dahili dava yolu ile taraf değişikliğine gidilmesi mümkün değildir. Usul hukukumuzda dahili dava müessesesi bulunmayıp, HUMK’nun 49-52. maddeleri (6100 sayılı HMK’nun 61 vd. md.) uyarınca, dava dilekçesinde davalı olarak gösterilmeyen kişi, dava açıldıktan sonra ihbar ya da dahili dava dilekçesi ile davada taraf sıfatını kazanamayacağı gibi, ıslah yoluyla dahi davada taraf değişikliğinin olanaklı bulunmadığı ve husumetin mahkemece re’sen dikkate alınması gerektiği açıktır.Bu nedenlerle, hakkında usulüne uygun olarak açılmış bir dava bulunmayan ve davada taraf sıfatı taşımayan ihbar olunan hakkında, davacı vekili yargılama sırasında taraf değişikliği talebi bulunmadığından bu konuda mahkemece kendiliğinden süre verilmesi gerektiğine ilişkin davacı vekili itirazı da yerinde değildir. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda; Davalı … kullandığı aracın kırmızı ışık ihlali yapması neticesinde davacının ticari taksisine çarpması ve aracın savrularak başka bir araca çarpması ile meydana gelen kazada davalı sürücünün %100 kusurlu olduğu, davacının sürücüsünün kusursuz olduğu, İstanbul Taksiciler Esnaf Odası tarafından gönderilen yazı cevabı dikkate alınarak, İstanbul ilinde 24 saat usulüyle çalışan bir ticari taksinin katettiği ortalama km, taksimetre açılış ücretleri ve yaklaşık indi-bindi sayıları esas alındığında kaza tarihinde günlük kazancının 500-600 TL olabileceği görüşüyle birlikte, aracın gördüğü hasara ilişkin 10 gün serviste tamirde kaldığı, bu nedenle toplam kazanç kaybının ortalama 550,00 TL’den hesaplandığında 5.500,00 TL olabileceğinin tespit edildiğine göre; kaza nedeniyle düzenlenen tespit tutanağında da davalı sürücü kusurlu bulunduğu ve her iki raporun birbiriyle örtüştüğü, dosya kapsamı ve olayın oluşuna uygun olduğu anlaşılmakla kusura ve hesaplamaya ilişkin davalı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmemiştir.Bu nedenlerle; davacı vekili ve davalı … vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:1-Davacı vekili ve Davalı … vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 269,85 TL harçtan peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 210,55 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 375,70 TL harçtan peşin alınan 94,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 281,70 TL harcın davalı … tahsili ile Hazineye irat kaydına,3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına,4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.22/09/2023