Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2021/707 E. 2023/1113 K. 08.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2021/707
KARAR NO: 2023/1113
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 16/12/2020
NUMARASI: 2017/211 Esas – 2020/642 Karar
DAVA: Tazminat
KARAR TARİHİ: 08/06/2023
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 16/02/2014 tarihinde plakası tespit edilemeyen araç sürücüsünün asli ve tam kusurlu olarak müvekkilinin kullandığı … plakalı araca çarpması sonucunda müvekkilinin basit tıbbi müdahale ile giderilemeyecek şekilde yaralandığını, söz konusu kazada kazaya sebebiyet veren araç nedeniyle davanın …na yöneltildiğini, dava konusu kaza sebebi ile davalıya başvuruda bulunulduğunu ancak dava tarihine kadar herhangi bir ödeme yapılmadığını, ilk aşamada 1.000,00 TL iş göremezlik tazminatının davalıdan alınarak müvekkiline verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin geçici iş göremezlik tazminatından sorumlu olmadığını, söz konusu kazada kazaya sebebiyet verdiği ve tespit edilemediği belirtilen aracın varlığının tespitinin gerektiğini, davacının kazada kasksız olması durumunda müterafik kusurunun dikkate alınması gerektiğini, ayrıca söz konusu kazada tarafların kusurlarının ve davacının maluliyetinin tespitinin Adli Tıp Kurumu tarafından yapılması gerektiğini, müvekkilinin dava açılmasına sebebiyet vermediğini beyan ederek öncelikle davanın reddine, müvekkili aleyhine hüküm kurulması halinde yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Dava ve ıslah dilekçelerine göre davanın kabulü ile 86.509,20 TL maddi tazminatın 27/01/2017 tarihinden itibaren işleyen yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Davacı tarafın başvuru şartını yerine getirmediğini, plakası ve sürücüsü tespit edilemeyen aracın varlığı ve kazaya sebebiyet verdiğinin somut delilerle ispatlanması gerektiğini, hükme esas alınan maluliyet raporunun salt tıbbi evraklar üzerinden davacının muayenesi yapılmadan tanzim edildiğini, tanzim edilen maluliyet raporunun hükme esas alınmasının mümkün olmadığını, temerrüt tarihinin hatalı hesaplandığını belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dava tarihi itibariyle 2918 sayılı KTK’nın 97. maddesinde yapılan değişiklik yürürlükte olup davalı tarafça dava tarihinden önce davalı sigorta şirketine başvurulduğu hususunda taraflar arasında bir ihtilaf bulunmamaktadır. Ancak eksik belge verildiğinden işlem yapılamadığı belirtilmektedir. Eksik belge ile müraacat yapılmış olsa dahi başvuru koşulunun yerine geldiğinin kabulü gerekeceğinden bu yöndeki istinafın reddi gerekmiştir. Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 18/10/2018 tarih, 2015/ 16222 E. ve 2018/9271 K.sayılı kararında açıklandığı üzere “… yönünden faizin başlangıç (temerrüt) tarihi belirlenirken, ilgililerce gerekli belgeler de ibraz edilerek … Yönetmeliği’nin 9, 14 ve 15. maddelerinde yazılı biçimde fona başvurulduğu halde ödeme yapılmamışsa başvuru tarihinden itibaren …nın temerrüde düştüğünün kabulü gerekir. Gerekli belgeler ibraz edilmeksizin başvuruda bulunulmuş ya da hiç müracaat edilmemiş ise …nın temerrüdünden bahsedilemeyeceğinden faiz başlangıcının dava tarihi olarak kabulü gerekir.”. Somut uyuşmazlıkta davacının eksik belge ile müracaatı nedeni ile …nın temerrüdünden bahsedilemeyeceğinden faiz başlangıcının dava tarihi olarak kabulü gerekmektedir. Davalı vekilinin bu yöne değinen istinaf başvurusu yerindedir. Trafik kazası nedeniyle açılan tazminat davalarında maluliyete ilişkin alınacak raporların nasıl düzenleneceğine ilişkin ne Karayolları Trafik Kanun’un da ne de Türk Borçlar Kanun’unda düzenleme yapılmamış, Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin içtihatları ile kaza tarihine göre dönemsel olarak uygulanması gereken Yönetmelikler açıklanmıştır. Buna göre maluliyete ilişkin alınacak raporların, 11/10/2008 tarihinden önce Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11/10/2008 tarihi ile 01/09/2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmelik’i, 01/09/2013 tarihi ile 01/06/2015 tarihleri arasında sonrada Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmelik’i, 01/06/2015 tarihi ile 20/02/2019 tarihleri arasında Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması Ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine, 20/02/2019 tarihinden sonrada Erişkinler için Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun olarak düzenlenmesi gerekir. (Yargıtay 4.Hukuk Dairesinin 2021/12907 E. ve 2022/6237 K., 2021/12288 E. ve 2022/6235 K., 2021/11515 E. ve 2022/5238 K. sayılı kararları). İlk Derece Mahkemesince hükme esas alınan maluliyet raporunun davacının maluliyet oranının tespiti açısından kaza ile yaralanma arasındaki illiyet bağı da açıklanarak, yeni tarihli muayene evrakları da incelenerek, maluliyetin %60 ‘ın altında olması nedeni ile kaza tarihi itibari ile yürürlükte bulunan Yönetmelik hükümlerine uygun şekilde düzenlenmiş olmasına göre bu yöne değinen istinaf itirazı yerinde değildir. Dosyada kaza nedeniyle düzenlenen kaza tespit tutanağı bulunmadığı, davacının kendisine çarptığını iddia ettiği araç sürücüsü hakkında Cumhuriyet Savcılığı tarafından kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği, aynı gün aynı bölgede aynı şekilde gerçekleşen bir trafik kazasının daha mevcut olduğu, o kazayı gören tanıkların dinlendiği, kazayı gören kamera kaydının bulunmadığının tespit edildiği, dosyada daimi aramaya kararı verildiği görülmüştür. Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür (4721 sayılı Türk Medeni Kanunu m. 6/1). 4721 sayılı Kanun’un bu hükmü 6100 sayılı Kanun’un 190. maddesinin birinci fıkrasında bir başka biçimde yinelenmiş olup; “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir” denilmiştir. Kendisine ispat yükü düşmeyen taraf, karşı (kendisine ispat yükü düşen) tarafın iddiasını (olguyu) ispat etmesini bekleyebilir. Kendisine ispat yükü düşen taraf iddiasını ispat edemezse, diğer (ispat yükü düşmeyen) tarafın onun iddiasının aksini ispat etmesine gerek yoktur; o olgu ispat edilememiş (yani dava bakımından yok) sayılır. Diğer taraf, ispat yükünü taşıyan tarafın iddiasının doğru olmadığı hakkında delil sunabilir. Karşı ispat faaliyeti için delil sunan taraf, ispat yükünü üzerine almış sayılmaz (HMK m. 191/1). İspat yükü kendisine düşen taraf bir vakıayı ispat ettikten sonra, artık ispat yükü aksini iddia eden karşı tarafa geçer. Bunun üzerine karşı tarafın o olgunun doğru olmadığını veya başka bir olgu nedeniyle hükümsüz kaldığını ispat etmesi gerekir. Somut olayda; davacı kaza tarihinde plakası ve sürücüsü tespit edilemeyen aracın çarpması nedeni ile kazanın meydana geldiğini , kaza nedeniyle yaralanarak malul kaldığını beyan ederek maddi tazminat isteminde bulunmuştur. Sigorta kapsamında kalan rizikonun gerçekleştiğini ispat yükü davacıda olup gerçekleşen rizikonun teminat dışında kaldığını ispat yükü sigortacıdadır. Dosya kapsamına göre kazanı meydana geliş şekli, özellikle plakası tespit edilemeyen aracın çarpması ile kazanın gerçekleştiğine dair davacının beyanı dışında kaza sonrası tutulan kaza tespit tutanağı, olay yeri tespit tutanağı, olay anına ilişkin mobese kayıtları, olayı gören tanık vs bulunmadığı, olay sonrasında kaza mahallini gösteren fotoğraflarında ibraz edilmediği, davacının motorsikletinde da kaza sonrası darbe alan yerlerini de gösteren fotoğrafların dosyada bulunmadığı görülmektedir. Öyle ise yapılan araştırma karar vermek için yeterli değildir. O halde İlk Derece Mahkemesince yapılması gereken; Olayın davacının beyanında açıkladığı şekilde, plakası tespit edilemeyen bir aracın sebebiyet vermesi sonucu gerçekleşip gerçekleşmediğinin tespiti bakımından davacı isticvap edilerek kazanın oluşumuna ilişkin ayrıntılı beyanı alınarak, davacının kullandığı motorsikletin hasarlı ve darbe almış yerlerini gösteren fotoğrafları olup olmadığı sorularak, alınan detaylı beyan ve fotoğraf sunulması halinde bu fotoğraflardamotorun hasarlı ve darbe almış yerleri, hastane müracaat evrakındaki davacı beyanı tüm dosya kapsamına göre kazanın varlığı, kazanın başka bir aracın davacının aracına çarpması ile meydana gelip gelmediği konularında illiyet bağı ortaya koyacak şekilde kusur konusunda uzman bilirkişi veya bilirkişi heyetinden ayrıntı gerekçeli kusur raporu alınarak sonucuna göre karar verilmesi olmalıdır. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.08/06/2023