Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2021/706 E. 2023/1607 K. 04.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2021/706
KARAR NO: 2023/1607
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 25/11/2020
NUMARASI: 2017/703 Esas – 2020/597 Karar
DAVA: Sigorta (Kaza Sigortası Kaynaklı)
KARAR TARİHİ: 04/10/2023
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacının, davalı aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı dosyası ile 224.489,64 TL ve 28.849,99 TL faiz olmak üzere toplam 253.339,63 TL için icra takibi başlatıldığını, davalı yanın itirazda bulunduğunu, müvekkili şirketin yaklaşık 6 yıldır malvarlıklarını davalı sigorta şirketi acentesi nezdinde sigortaladığını ve bununla ilgili bir çok sigorta poliçesinin mevcut olduğunu, müvekkili şirketin davalı sigorta şirketine ve/veya acentesine sigorta sözleşmelerinden kaynaklanan ve tahakkuk eden pirim ödemelerini cari hesap usulü ile ödediğini ve taraflarca bu usulün kabul edildiğini, davalı sigorta şirketinin acentası … Ltd.Şti. ile yapılan yazışmalar sonucunda davalı sigortanın poliçe numaraları ve hasar dosyası numaraları verilen ödemelerini yapmadığını, ekli listede olan … kasko poliçeli müvekkili şirkete ait … plakalı aracın geçirdiği kaza sonrası pert-total olan … marka aracın bir seneyi aşkın pert hasar ödemesi yapmadığını, aracın sovtaj bedelini ödemediğini, aracın daha fazla kazalı beklememesi için 25.000,00 TL sovtaj bedeli ile satıldığını ileri sürerek … plakalı aracın hasarlı satışından elde edilen 25.000,00 TL’nin mahsubu ile takibin iptaline, takibin İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası üzerinden mahkemece hesaplanan bedel üzerinden devamına, haksız itiraz eden borçlu aleyhine alacağın %20 den aşağı olmamak üzere inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili davaya cevap dilekçesinde özetle; Davaya konu tazminat talebine dayanak teşkil eden hasarların tamamının 2016 yılı içerisinde, müvekkili sigorta şirketi tarafından tanzim edilen poliçelerin vade tarihinden sonra meydana geldiğini, müvekkili şirket tarafından tanzim edilen poliçelerin primlerinin davacı şirket tarafından yüksek bulunduğunu, dava dışı … tarafından poliçe teslim ve tanzim edildikten sonra 3 ay sigorta primlerinin ödenmediğini, davacı şirket tarafından gönderilen e-mailde … tarafından verilen ücretin yüksek olduğunun ve bu sebeple ödenmediğinin belirtildiğini, taraflar arasında yapılan yazışma ve görüşmeler sonrasında 31.12.2015-31.12.2016 vade tarihli oto ve oto dışı poliçelerin müvekkili sigorta şirketi tarafından yenilenmemesine karar verildiğini, poliçelerin müvekkili sigorta şirketi tarafından iptal edildiğini ve açılan hasar dosyalarının kapatıldığını, davacı şirketin poliçelerini … A.Ş. den tanzim ettirdiğini, hatta 19.04.2016 tarihinde … Cd.no… deki adresinde bulunan merkez deposunda meydana gelen zararın … A.Ş. tarafından karşılandığını, davacı şirketin poliçe işlemleri … Acenteliği tarafından yapılmış olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir.Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; dava konusu hasarlardan … plakalı aracın kaza tarihi 28.03.2016 diğer hasarlar ise … poliçesinin yapıldığı 11.03.2016 tarihinden önce olduğunu yani poliçelere konu hasarların tamamının davalı şirketin poliçesinin yürürlükte olduğu dönemde gerçekleştiğini, eksper ataması yapıldığını, hasar dosyalarının ödeme aşamasına gelmesine rağmen davalı şirketin ödeme yapmadığını, bu hususun mahkemenin dikkatinden kaçtığını, sonradan yapılan poliçenin geçerli olduğu kabul edilse bile dava konusu hasarların diğer sigorta şirketinin poliçesinden önce gerçekleştiğini, bu nedenle gerekçede belirtilen poliçelerin başından beri iptal edildiği gerekçesinin hukuki dayanağının bulunmadığını, primlerinin yüksek bulunduğu için iptalinin talep edildiği yönünde gönderilen mail tarihinin 06.04.2016 olduğunu, ayrıca bu mailin hukuki sonucunun ancak karşı tarafın kabulü ve zeyilname ile fesih ve/veya iptal yapıldığı tarihten itibaren mümkün olacağını, poliçeler geçerli olduğundan tüm süreci eksiksiz yerine getirip sonradan baştan iptal ettik yaklaşımını hukukun korumayacağının tartışmasız olduğunu, bilirkişi raporunda poliçelerin usulüne uygun olarak başlangıç tarihinden itibaren geçerli olmak üzere iptal edildiği belirtilmişse de bu tespitin yerinde olmadığını, nitekim acente mail içeriklerinde 15.000 TL ödeme aldığını dahi belirttiğini, bu konuda davalı yan müvekkili şirkete ve mahkemeye poliçeleri iptal ettiğine ilişkin bir evrak sunmadığını, müvekkili şirketi bilgilendirdiğine dair evrak sunduğunu, poliçelerin cari hesap ilişkisi nedeniyle davalının rızasıyla yürürlüğe girdiğinden artık sigorta şirketinin TTK 1434.maddesindeki hükme uygun davranması gerektiğini, dosyada buna yönelik herhangi bir ihtar vs. bilgi yokken gerekçeli kararda buna yönelik bir değerlendirme ve gerekçe de bulunmamasının mahkemenin bu hususa dikkat etmediğini ortaya koyduğunu, davalının iddialarının aksine poliçeler verildikten sonra muaccel olan prim ödeme borcu da cari hesap üzerinden yerine getirildiğini ve dolayısıyla da talep edilen kalemlerin sigorta sözleşmesinin himayesi devam ederken muaccel olduğunu, kararda bu hususa yönelikte bir değerlendirme bulunmadığını belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, poliçe kapsamında hasar bedelinin tazmini istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır.Dosya kapsamından, mahkemece, taraflar arasındaki uyuşmazlığın mal varlığı davalı şirkete sigortalatmış olan davacının mallarındaki hasarın ödenmemesinden dolayı davalıdan alacağı olup olmadığı, alacağı varsa miktarı, 31/12/2015-31/12/2016 dönemi için davacının davalıdan sigorta poliçesi tanzim ettirme iradesinin bulunup bulunmadığı ve poliçelere … AŞ’ye tanzim ettirip ettirmediği, davacı tarafça peşin prim ödemelerinin yapılıp yapılmadığı, ödemelerin cari hesap usulü ile yapılıp yapılmadığı şeklindeki tespite taraf vekillerinin katıldığı anlaşılmıştır.Davacı ile ihbar olunan arasında 30/12/2014 tarihinde cari hesap sözleşmesi imzalandığı buna göre 1.maddede; “Alacaklı ve borçlu arasında alacaklının borçluya kestiği poliçelerden ötürü cari hesap tutacaktır. Borçlu lehine kesilen poliçelerin bedellerinin hesaplanmasıyla tespit edilecek tutarı cari hesap şeklinde ödeyecektir. Ödemeler alacaklıya veya ilgili şirketin genel müdürlüğü hesabına veya tahsilat makbuzu ile tahsilat edilecek şeklinde ödenecektir.” şeklinde olup sigorta primlerinin cari hesap şeklinde ödeneceği kararlaştırılmıştır.Dava konusunu oluşturan 18 adet adet poliçe ile ilgili olarak, davacı şirkete ait oto ve oto dışı branşlara ilişkin 31.12.2015-31.12.2016 vade tarihli poliçeler davalı sigorta acente kanalı ile tanzim edilerek davacı şirkete gönderilmiş ancak yine davacı şirket tarafından acenteye gönderilen e-mail gereği poliçeler mebdeinden (poliçenin başlangıç tarihinden geçerli olmak üzere) iptal edildiği bilgisi verilmiştir. Dava ile ilgili sigorta poliçelerinin davalı tarafından düzenlendiği ancak taraflar arasındaki mailler kapsamında davalı tarafından iptal edildiği anlaşılmıştır. TTK’nın 1421. maddesinde “aksine sözleşme yoksa sigortacının sorumluluğu primin veya ilk taksitin ödenmesi ile başlar” düzenlemesine yer verilmiştir. Dosya kapsamından, taraflar arasında eski yıllara dayanan sigortalı/sigortacı ilişkisi mevcut olduğu sabittir. Ancak sigortalı ile davalı sigorta şirket arasında yeni dönem olan 31.12.2015-2016 için de sigorta poliçesi yaptırılması yönünde görüşmeler olmuş ise de prim bedelinin yüksek olması nedeniyle davacı, poliçe düzenletmekten vazgeçmiş, hatta başka sigorta şirketinden poliçe yaptırmıştır. Davalı sigorta şirketi de yeni dönem prim tekliflerinin yüksek bulunması nedeni ile poliçeleştirilen tekliflerin iptali yönünde irade bildirerek poliçeleri de başlangıcından iptal etmiştir. O halde taraflar arasında görüşmeler sırasında sözleşmenin yapılması için verdiği teklif üzerine geçerli ve ilk primi de ödenerek düzenlenen poliçe ile kurulan sigorta ilişkisi bulunmadığından TTK’nın 1421. maddesi gereğince davalının sorumluluğu doğmamıştır. Bu nedenle İlk Derece Mahkemesince gerek ilk prim ödemesi (ilk taksidin) yapılmaması gerekse de poliçelerin başka bir sigorta şirketinden broker aracılığı ile yapıldığına ve iptaline yönelik yazışmalar yapıldığı dikkate alınarak davanın reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:1-Davacı vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 269,85 TL harçtan peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 210,55 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına,4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 361. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesine hitaben verilecek temyiz dilekçesi ile temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.04/10/2023