Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2021/698 E. 2023/1112 K. 08.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2021/698
KARAR NO: 2023/1112
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 15/09/2020
NUMARASI: 2018/751 Esas – 2020/391 Karar
DAVA: Tazminat
KARAR TARİHİ: 08/06/2023
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 26/08/2011 tarihinde sevk ve idaresindeki … plaka sayılı araç ile seyir halindeyken davalı …’ın sevk ve idaresindeki … ve … plaka sayılı çekici ve dorsenin arkadan çarpması sonucunda önündeki araca çarptığını, çarptığı aracın da önündeki araca çarptığını, müvekkilinin kaza sonucunda ağır şekilde yaralandığını fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 1.000 TL tedavi ve bakıcı giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı … Sigorta A.Ş vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının talebinin zamanaşımına uğradığını, müvekkili şirkete ancak sigortalısının kusuru oranında ve poliçe limiti kadar sorumluluk yüklenebileceğini, davacının zararının tespiti halinde tazminatın konusunda uzman kişiler vasıtasıyla hesaplatılması gerektiğini, müvekkilinin faizden sorumluluğunun sınırlı olduğunu beyan ile davanın reddi gerektiğini savunmuştur. Davalı … Ticaret Ltd Şti vekili cevabında, tedavi giderleri bilinen ve belirli masraflar olup, bu talep için belirsiz alacak davası açılamayacağını, davacının tedavi masrafları sgk tarafından karşılandığını, davacının, ömür boyu bakıma muhtaç olduğunu iddia ederek, bakım giderleri talep etmesinin mümkün olmadığını, davacı tarafça ileri sürülen maluliyet oranını kabul etmediklerini, davanın kasko sigortacısı … Sigorta A.Ş’ye ihbarını talep ettiklerini belirterek davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davacının davasının kabulüne, 1.000 TL’nin davalı … Sigorta A.Ş.’den dava tarihiniden itibaren, diğer davalılar … Ticaret Ltd Şti ve … dan 26/08/2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsili ile davacıya ödenmesine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Dosyanın belirsiz alacak davası olarak ikame edildiğini, kararın istinaf incelemesine açık olduğunu, yerel Mahkemenin hükme esas aldığı raporların yeterli olmadığını, dosyada alınan raporların kendi içlerinde ve yine birbirleri ile çelişkili olduğunu, hükme esas alınmasının mümkün olmadığını, olay sonrasında müvekkilinin 26.08.2011 tarihinde Ankara Atatürk Eğitim Hastahanesine ambulans uçak ile götürülmüş ve daha sonra ambulans ile 10.12.2011 tarihinde Okmeydanı Hastahanesine getirilmiş ve daha sonra yine ambulans ile 27.02.2012 tarihinde Cerrahpaşa Hastahanesine getirilmiş ve buradan ambulans ile evde yatarak tedavisine devam edilmek üzere 07.09.2102 tarihinde evine gönderildiğini, belirtilen sürenin 26/08/2011- 07/09/2012 tarihleri arasında 1 yıl 15 gün olduğunu, bu sürenin 6 ay olarak kabul edilmesinin yasaya aykırı olduğunu, yine müvekkilinin tedavisinin aralıklarla devam ettiğini, halen dahi bazı tedaviler gördüğünü, 2014 yılı baz alınsa dahi bu sürenin 3 yıldan fazla olduğunu, davanın iyileşme süreci değil, müvekkilin hayatını tek başına hiç kimsenin yardımı olmadan kendi kendine idame ettirebilmesinin mümkün olup, olmadığına bağlı olarak talep edilen bakıcı gideri olduğunu, müvekkilinin sürekli olarak bakıma muhtaç olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Mahkemece ek kararı ile kararın kesin olması sebebiyle reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.Davacı vekili ek karara karşı istinaf başvuru dilekçesinde özetle; İlk derece mahkemesinin kalıcı maluliyet bulunmadığı ifade edilerek sadece iş göremez olduğu dönem yönünden kabul kararı vermesinin hukuka aykırı olduğunu, kaza esnasında müvekkilinin vücudunda kırık ve çatlakların oluştuğu platin takıldığı müvekkilinin yaşının 53 olduğu kazadan ötürü davacının maluliyetine neden olacak düzeyde araz bırakmadan iyileşmesinin mümkün olamayacağını, 24.03.2016 tarihli Kartal Dr. Lütfi Kırdar Eğitim Ve Araştırma Hastanesi’nden verilen engelli sağlık kurulu raporuna göre müvekkilim %31 engelli olduğunu, davacının maluliyet oranın yeniden tespiti için davacının üniversite hastanesine sevki için dosyanın yerel mahkemeye iadesi gerektiğini, hükme esas alınan raporda davacının tedavi masraflarının hesaplanmadığı gerekçesiyle mahkemece bu yönden bir değerlendirme yapılmaması hukuka aykırı olduğunu, mahkemece TBK 50/2’ye göre zarar ve kapsamını tespitine yönelik uzman bilirkişiden rapor alınarak hüküm kurulması gerektiğini, eksik inceleme verilen kararın kaldırılması gerektiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. HMK’nın 93.maddesi gereğince ve davacı taraf fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak dava açtığına göre, mahkemece “Davacı vekilinin istinaf talebinin süre yönünden ve kararın kesin olması sebebiyle reddine” dair verilen ek karar doğru olmamış, bu nedenle davacı vekilinin istinaf başvurusu incelenmiştir. Trafik kazası nedeniyle açılan tazminat davalarında maluliyete ilişkin alınacak raporların nasıl düzenleneceğine ilişkin ne Karayolları Trafik Kanun’un da ne de Türk Borçlar Kanun’unda düzenleme yapılmamış, Anayasa Mahkemesinin 17/07/2020 tarih, 2019/40 Esas ve 2020/40 Karar sayılı iptal kararından sonraYargıtay 4. Hukuk Dairesinin içtihatları ile kaza tarihine göre dönemsel olarak uygulanması gereken Yönetmelikler açıklanmıştır. Buna göre maluliyete ilişkin alınacak raporların, 11/10/2008 tarihinden önce Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11/10/2008 tarihi ile 01/09/2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmelik’i, 01/09/2013 tarihi ile 01/06/2015 tarihleri arasında sonrada Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmelik’i, 01/06/2015 tarihi ile 20/02/2019 tarihleri arasında Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine, 20/02/2019 tarihinden sonrada Erişkinler için Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun olarak düzenlenmesi gerekir. (Yargıtay 4.Hukuk Dairesinin 2021/12907 E. ve 2022/6237 K., 2021/12288 E. ve 2022/6235 K., 2021/11515 E. ve 2022/5238 K. sayılı kararları). Somut uyuşmazlıkta Cerrahpaşa Üniversitesi Hastanesinden alınan 19/02/2020 tarihli maluliyet raporunda davacının, Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmelik hükümleri ve Maluliyet Tespit İşleri Yönetmelik Hükümleri esas alınarak davacıda dava konusu edilen trafik kazasına bağlı olarak oluşan maluliyeti nedeni ile başka birisinin sürekli bakımına muhtaç durumda olmadığı, iyileşme süresi içerisindeki ilk 6 (altı) ay boyunca başka birisinin yardımına ihtiyaç duyabileceği tespit edilerek bildirilmiştir. ATK 2. İhtisas Kurulundan alınan 05/09/2019 tarihli raporda davacının, 26/08/2011 tarihinde geçirmiş olduğu trafik kazasına bağlı yaralanması nedeniyle kaza tarihine göre uygulanması gereken Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmelik hükümleri esas alınarak davacıda dava konusu edilen trafik kazasına bağlı olarak oluşan yaralanmanın maluliyet oluşturup oluşturmadığı konusunda illiyet bağını da ortaya şekilde yapılan değerlendirmeye göre” başka birisinin sürekli bakımına muhtaç durumda olmadığı, ancak iyileşme süresi içerisindeki ilk 6 (altı) ay boyunca başka birisinin yardımına ihtiyaç duyabileceği” tespit edilerek bildirilmiştir. İlk Derece Mahkemesince hükme esas alınan 05/09/2019 tarihli ATK maluliyet raporunun dosya kapsamı ve davacının kaza nedeniyle düzenlenen tüm tıbbi belgeleri de incelenerek sürekli bakıcı ihtiyacının tespiti açısından kaza ile yaralanma arasındaki illiyet bağı da açıklanarak kaza tarihi itibari ile yürürlükte bulunan Yönetmelik hükümlerine uygun şekilde düzenlenmiş olmasına, ATK 2. İhtisas Kurulunun 05/09/2019 tarihli raporu ile Cerrahpaşa Üniversitesi Hastanesinden alınan 20/02/2020 tarihli maluliyet raporu arasında çelişki bulunmamasına göre bu yöne değinen istinaf itirazı yerinde değildir. Bu nedenlerle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:1-Davacı vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 179,90 TL harçtan peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 120,60 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına, 3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına,4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 361. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesine hitaben verilecek temyiz dilekçesi ile temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.08/06/2023