Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2021/694 E. 2023/1162 K. 15.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2021/694
KARAR NO: 2023/1162
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 11/11/2020
NUMARASI: 2017/817 Esas – 2020/551 Karar
DAVA: Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat
KARAR TARİHİ: 15/06/2023
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; 11.09.2013 tarihinde 14:00 sıralarında müvekkilinin motosikletiyle seyir halindeyken aynı istikametten gelen ve sürücüsü tespit edilemeyen bir motosiklet ile çarpıştığını, çarpışma sonucu müvekkilinin yaralandığını ve malul kaldığını, tedavisi süresince çalışamadığı günler dolayısıyla kazanç kaybına uğradığını, davalının müvekkilinin zararlarını tazmin etmekle yükümlü olduğunu, 07/08/2017 tarihinde davalıya başvurulduğunu ancak sonuç alınamadığını ileri sürerek fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak, müvekkilinin geçici iş göremezlik süresinde uğradığı kazanç kaybı ile çalışma gücünün azalmasından doğan maddi zarar ve tedavi giderleri için şimdilik 25 TL, Geçici iş göremezlik 25 TL, sürekli iş göremezlik 25 TL, SGK tarafından karşılanmayan tedavi gideri ve bakıcı gideri için 25 TL olmak üzere toplam 100 TL maddi tazminatın sigorta şirketine başvuru tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiş, davacı vekili bu talebini 24/09/2020 tarihli dilekçesi ile Geçici İş Göremezlik Tazminatı 3.361,49 TL, Sürekli İş Göremezlik Tazminatı 38.803,47 TL olmak üzere toplam 42.164,96 TL olarak ıslah etmiştir. Davalı vekili davaya cevap dilekçesinde özetle; davacının eksik belge ile müracaat ederek dava şartını yerine getirmediğini, 2918 Sayılı Kanunun 97.maddesine göre davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini, bu duruma rağmen müvekkili kurum aleyhine yargılamaya devam edilmesi halinde kazaya sebebiyet verdiği iddia edilen taşıtın cinsinin ve araç plakası ile sürücüsünün tespit edilemediğinin ispatının gerektiğini, davaya konu kazanın oluşumunda kusur oranlarının tespitinin ve davacının daimi maluliyet durumunun tespiti adına Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Dairesi’nden maluliyete ilişkin özürlülük ölçütü sınıflandırılması ve özürlülere verilecek sağlık kurulu raporları hakkında yönetmeliğe göre düzenlenmiş sağlık raporu alınması gerektiğini, davaya konu maluliyet tazminatının uzman bilirkişilerce hesaplanması gerektiğini, geçici iş göremezlik talebi, tedavi ve bakıcı giderine ait tazminat talebinin reddinin gerektiğini, davacının müterafik kusurunun varlığı halinde bu hususun ayrıca indirim sebebi olduğunu, SGK tarafından davacıya ödenmiş veya ödenen rücuya tabi tazminat miktarının tespiti ile müvekkili kurum tarafından ödenecek tazminattan mahsubunun gerektiğini, müvekkilinin sorumluluğunun kaza tarihindeki teminat limiti ile kusuru oranında sınırlı olduğunu, müvekkili aleyhinde karar verilmesi halinde ancak dava tarihinden itibaren yasal faiz oranına hükmedilmesi gerektiğini beyan ederek davanın reddine, yargılama gideri ve avukatlık ücretinin davacı yan üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, ” Dava ve ıslah dilekçelerine göre davanın kabulü ile, 38.803,47 TL sürekli iş göremezlik tazminatı ile 3.361,49 TL geçici iş göremezlik tazminatı toplamı 42.164,96 TL’nin 18/08/2017 tarihinden itibaren işleyen yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı … vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; KTK 97. Maddesine göre usulüne uygun başvuru olmadığından dava şartı yokluğu nedeniyle davanın reddi gerekirken davanın kabulüne karar verilmesinin bir bozma sebebi olduğunu, davacının daimi maluliyet durumunun tespiti adına Adli Tıp Kurumu 3.İhtisas Dairesi’nden Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmeliğe uygun olarak hazırlanmış sağlık raporu alınması gerektiğini, karara dayanak yapılan maluliyet raporunun hükme esas alınamayacağını Sağlık Bakanlığı tarafından yetkilendirilen hastaneden rapor alınması gerektiğini, kazaya sebebiyet verdiği iddia edilen taşıtın cinsinin tespiti ve araç plakası ve sürücüsünün tespit edilmesi gerektiğini, kazaya sebebiyet verdiği iddia edilen taşıtın cinsinin tespit edilmediğini, müvekkili kurumun geçici işgöremezlik tazminatından sorumluluğu bulunmadığını, yeni genel şartların yürürlüğe girmesi sonrası gerçekleşen kazalarda geçici işgöremezlik zararından Sosyal Güvenlik Kurumunun sorumlu olduğunu, müvekkili kurumun bu sebeple dava konusu tazminat ile ilgili herhangi bir sorumluluğu bulunmadığından geçici iş göremezlik tazminatı ile ilgili müvekkili kuruma yükletilen bu tazminat hukuka aykırılık teşkil ettiğinden bozma sebebi olduğunu, davacının müterafik kusuru nedeniyle hükmedilen tazminattan indirim yapılması gerektiğini, hükmedilen tazminattan müterafik kusur indirimi yapılmamış olmasının da bir bozma sebebi olduğunu, müvekkili kurumun geçici işgöremezlik tazminatından sorumluluğu bulunmadığını, davacının kaza tarihinde 51 yaşında, emekli ve yaşlılık aylığı almakta olup kaza tarihinde çalışmakta olduğunu ispatlayamadığını, Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından davacıya ödenmiş veya ödenen rücuya tabi tazminat miktarı tespit edilerek müvekkili kurum tarafından ödenecek tazminattan mahsup edilmesi gerektiğini, Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından davacıya ödenmiş veya ödenen rücuya tabi tazminat miktarı tespit edilerek müvekkili kurum tarafından ödenecek tazminattan mahsup edilmesi gerektiğini, müvekkili kurum aleyhine karar verilmesi halinde ancak dava tarihinden itibaren ve ancak yasal faiz oranlarına hükmedilmesi gerektiğini, temerrüt tarihinin hatalı olduğunu, yasaya, usule, Yargıtayımızın yerleşik içtihatlarına aykırı olan, yukarıda hukukun yanlış uygulandığına dair istinaf yoluna başvuru sebepleri yazılı olan ve eksik incelemeyle alınmış olan yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmesini talep ettiklerini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından, 11/09/2013 günü saat 14:00 sıralarında davacı sürücü …’un sevk ve idaresindeki plaksız motosiklet ile seyir halinde iken olay mahalli olan sol tarafındaki Çakmak Sokak Kavşağına geldiği sırada aracının arka kısımlarıyla, gerisinden gelen kimliği belirsiz sürücü idaresindeki plakası belirsiz motosikletle çarpışmaları neticesinde davacının yaralanmasına konu trafik kazasının meydana geldiği anlaşılmıştır. Bor Cumhuriyet Başsavcılığı hazırlık evrakındaki sürücü ve tanık ifadeleri, kaza tespit tutanağı ile tüm bilgi ve beyanlar incelendiğinde dava dilekçesinde anlatılan trafik kazasının gerçek olduğu anlaşılmakla ve kaza tespit tutanağında da karşı araç için motorlu bisiklet değil motosiklet yazılı olduğundan resmi mercilerce düzenlenmiş tutanak aksi ispat edilinceye kadar geçerli olduğundan bu yöne ilişkin istinafların reddi gerekmiştir. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 97. maddesinde 6704 sayılı Kanun’un 5. maddesiyle değişiklik yapılarak, zarar görenin, dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerektiği düzenlenmiş, aynı değişiklikle Sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması hâlinde, zarar gören dava açabileceği veya 5684 sayılı Kanun çerçevesinde tahkime başvurabileceği belirtilmiştir. 6704 sayılı Kanun’un 26.04.2016 tarih, 29695 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanması ile yayım tarihi olan 26.04.2016 tarihinden itibaren KTK’nın 97. maddesinde yapılan değişiklik yürürlüğe girmiştir. Yasal değişiklikle birlikte, artık mahkemeye dava açılmadan önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı olarak başvuru yapılması zorunlu hale getirilmiştir. KTK’nın 97. maddesi ile getirilen bu başvuru koşulu HMK’nın “dava şartlarını” düzenleyen 114/2. maddesinde yer alan “Diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümler saklıdır.” hükmü kapsamında özel bir dava şartıdır. Somut uyuşmazlıkta davacı tarafça başvuru dilekçesinin PTT ile davalıya gönderildiği, gönderinin 17/08/2017 tarihinde davalıya ulaştığı alındı belgesinden anlaşılmakla başvuru koşulu yerine getirilmiş olduğundan davalı Güvence Hesabının başvuru şartına ilişkin istinaf itirazının reddi gerekmiştir. Trafik kazası nedeniyle açılan tazminat davalarında maluliyete ilişkin alınacak raporların nasıl düzenleneceğine ilişkin ne Karayolları Trafik Kanun’un da ne de Türk Borçlar Kanun’unda düzenleme yapılmamış, Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin içtihatları ile kaza tarihine göre dönemsel olarak uygulanması gereken Yönetmelikler açıklanmıştır. Buna göre maluliyete ilişkin alınacak raporların, 11/10/2008 tarihinden önce Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11/10/2008 tarihi ile 01/09/2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmelik hükümleri, 01/09/2013 tarihi ile 01/06/2015 tarihleri arasında sonrada Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmelik hükümleri, 01/06/2015 tarihi ile 20/02/2019 tarihleri arasında Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması Ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümleri, 20/02/2019 tarihinden sonrada Erişkinler için Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun olarak düzenlenmesi gerekir. (Yargıtay 4.Hukuk Dairesinin 2021/12907 E. ve 2022/6237 K., 2021/12288 E. ve 2022/6235 K., 2021/11515 E. ve 2022/5238 K. sayılı kararları). İlk Derece Mahkemesince ATK 2. İhtisas Kurulundan alınan maluliyet raporunda Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmelik hükümlerinin uygulanması gerektiği halde tazminatın belirlenmesinde kaza tarihinde yürürlükte bulunmayan Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmelik’i hükümlerine göre belirleme yapılmışsa da, Maluliyet Tespit İşleri Yönetmeliği 01/09/2013 tarihinde yürürlüğe girmiş olup, 4.maddesinin k bendinde maluliyet tanımına yer verilmiştir. Buna göre ” Maluliyet: Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentleri kapsamındaki sigortalılar için çalışma gücünün veya iş kazası veya meslek hastalığı sonucu meslekte kazanma gücünün en az %60’ını, (c) bendi kapsamındaki sigortalılar için çalışma gücünün en az %60’ını veya vazifelerini yapamayacak şekilde meslekte kazanma gücünü kaybetme hali” olarak tanımlanmış yine Yönetmeliğin sigortalıların çalışma gücü kaybı tespitini düzenleyen 9 ve 10 maddelerinde %60 maluliyet ve üzeri için maluliyet tespitine ilişkin esaslar düzenlenmiştir. Başka bir ifadeyle bu yönetmelik sadece %60 maluliyet ve üzeri için hükümler ve ekli cetvel içermekte olup %60’ın altında maluliyet bulunması halinde bu Yönetmelik hükümlerinin uygulanması olanaklı değildir. Yine Yönetmeliğin 23.maddesi ile Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğinde yer alan; çalışma gücü kaybı, vazife malullüğü, harp malullüğü ile erken yaşlanma durumlarının tespiti ile ilgili tüm hükümler yürürlükten kaldırılmış düzenlemesine yer verilerek Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğinin tümden kaldırılmadığı anlaşılmaktadır. Keza ek cetveller ilişkin yeni bir düzenleme de yapılmamıştır. Sonuç olarak davacının maluliyetinin %60’ın altında (%11,3) olması ve kaza tarihine göre uygulanması gereken Maluliyet Tespit İşleri Yönetmeliği hükümlerine göre maluliyet belirlenirken aynı cetvellerin (Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğine ekli cetveller) esas alınması gerektiğinden maluliyetin tespitinde Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğinin uygulanmış olmasının, maluliyet oranına bir etkisi olmayacağından hükme esas alınan maluliyet raporunda usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır. Bu açıklamalara göre davalının, Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmeliğe uygun olarak hazırlanmış sağlık raporu alınması gerektiği yönündeki istinafı yerinde değildir. Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin KTK’nın 98.maddesinin kapsamının belirlenmesi bakımından vermiş olduğu 02/03/2022 tarih, 2022/312 E. ve 2022/3685 K. sayılı kararında; 25/02/2011 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 13/02/2011 tarihli 6111 sayılı Kanun’un 59. maddesi ile KTK’nın 98. maddesi değiştirilmiş, buna göre “trafik kazaları nedeniyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer resmi ve özel sağlık kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedellerinin kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı”, geçici 1. maddesi ile de “Bu Kanunun yayımlandığı tarihten önce meydana gelen trafik kazaları nedeniyle sunulan sağlık hizmet bedellerinin Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı, söz konusu sağlık hizmet bedelleri için bu Kanun’un 59. maddesine göre belirlenen tutarın %20’sinden fazla olmamak üzere belirlenecek tutarın üç yıl süreyle ayrıca aktarılmasıyla anılan dönem için ilgili sigorta şirketleri ve …nın yükümlülüklerinin sona ereceği” öngörülmüştür. Sigorta şirketi, motorlu aracın işletilmesinden kaynaklanan kaza nedeniyle zarar görenlerin tedavisi için ödenen giderleri zorunlu olarak teminat altına alır. Sigorta şirketinin, işleten ve sürücünün yasadan ve sözleşmeden doğan bu yükümlülüğü, 6111 sayılı Kanun ile getirilen düzenleme ile sona erdirilmiş bulunmaktadır. KTK’nın 98. maddesinde belirtilen tedavi giderleri yönünden sorumluluğun dava dışı Sosyal Güvenlik Kurumuna geçmiştir. … Yukarıda açıklandığı üzere geçici iş göremezlik ve geçici bakıcı gideri yönünden sigorta şirketlerinin sorumluluğu devam etmektedir. Bu nedenle davalı vekilinin geçici iş göremezlik tazminatına ilişkin istinaf başvurusunun reddine karar verilmesi gerekmiştir (Benzer yönde Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2021/6911 E. ve 2021/10351 K., 2021/5305 E. ve 2021/7685 K. sayılı kararları). Dosya kapsamından hükme esas alınan aktüerya raporunun istinaf talep eden davalıya HMK 281. maddesi gereğince ihtarat içeren tebligat ile 21/09/2021 tarihinde tebliğ edildiği halde davalının süresi içerisinde rapora itiraz etmediği anlaşılmaktadır. Bu durumda HMK’nın 281. maddesi çerçevesinde geçici iş göremezlik hesaplanması bakımından davacı lehine usuli kazanılmış hak oluştuğu gibi HMK’nın 357/1. maddesi gereğince Bölge Adliye Mahkemesince re’sen göz önünde tutulacaklar dışında İlk Derece Mahkemesinde ileri sürülmeyen iddialar ve savunmalar dinlemeyeceğinden geçici iş göremezlik hesaplanmasına ilişkin istinaf itirazı yerinde görülmemiştir. Uyap üzerinden davcının hizmet döküm cetveli çıkartılmış olup incelenmesinde olay tarihinde sigortalı çalışmasının bulunmadığı, olayın iş kazası olmadığı anlaşılmış olmakla SGK’nın rücuya tabi bir ödemesi olmayacağından bu konudaki istinafın reddi gerekmiştir. Davacının olay sırasında kaskının olmadığı kaza tespit tutanağında işaretlenmiş ise de ATK’dan alınan maluliyet raporuna göre davacının ayak bileği kırıklarının bulunduğu tespit edilmiştir. Bu durumda, davacı yolcunun kask takmaması zararın artmasına neden olmadığına göre mahkemece tazminattan müterafik kusur indirimi yapılmamış olmasında usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından istinaf itirazı yerinde değildir. Davacı tarafın KTK 97 Maddesine göre davalıya başvuru sonucu 8 gün içinde ödeme yapılmadığından faizin başlangıcına ve yasal faiz uygulandığından bu yönlere ilişkin istinafın reddi gerekmiştir. Bu nedenlerle; davalı … vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalı … vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 2.880,28 TL harçtan peşin alınan 720,10 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.160,18 TL harcın davalı …’ndan tahsili ile Hazineye irat kaydına, 3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.15/06/2023