Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2021/678 E. 2021/1214 K. 23.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2021/678
KARAR NO: 2021/1214
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ:İSTANBUL ANADOLU 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 08/11/2017
NUMARASI: 2014/1182 Esas – 2017/1040 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
KARAR TARİHİ: 23/06/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 06/09/2012 tarihinde davalının sahibi olduğu, davacının trafik sigortası teminatı altındaki … plakalı aracın sürücü …’nun yönetiminde iken …’nin yönetimindeki … plakalı araca çarptığını; sürücü …’nun kazanın meydana gelmesinde tam kusurlu ve kaza anında alkollü olduğunu, mağdur … plakalı aracın hasar tutarının sigorta şirketi tarafından ödendiğini ve sigortalıdan tahsili için başlatılan icra takibinin haksız itirazı ile durdurulduğunu, İstanbul … İcra dairesinin … E dosyası ile başlatılan icra takibine itirazı iptali talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalının … plakalı aracının hiçbir araç ile temasının olmadığını, … plakalı aracın … plakalı araca çarptığı iddiasının doğru olmadığını, kazanın meydana gelmesinde … plakalı araç sürücüsünün kusuru olmadığını, … plakalı aracın hasar tutarının fahiş hesaplandığı ve ödendiğini açıklayarak davanın reddini ve kötü niyetli takip tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda “davanın reddine, davalının kötü niyet tazminat talebinin de reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; hazırlanan bilirkişi raporunda izah edildiği ve kaza tespit tutanağından da anlaşılacağı üzere, trafik kazası sonucunda yapılan alkol ölçümünde … plakalı araç sürücüsü …’ nun kaza anında 0.73 promil alkollü olduğu tespit edildiği, davada yolun kaygan olduğuna dair beyanlar haricinde somut bir veri bulunmadığını, kaza münhasıran salt alkolün etkisinde gerçekleştiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, ZMMS poliçe teminatı dışı 3. kişilere ödenen tazminatın sigortalıdan rücuen tahsili için yapılan takibe itiraz üzerine açılmış itirazın iptali istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Mahkemece içlerinde nörolog bilirkişinin de bulunduğu bilirkişi heyetinden rapor alınmıştır. Bilirkişi heyeti raporda yaptığı incelemede, olayın münhasıran alkolün etkisi altında meydana gelmediği bildirilmiştir. Yargıtay HGK’nun 11.05.2011 tarih, 2011/17-182 Esas ve 2011/294 Karar sayılı kararında”… taraflar arasındaki Poliçenin Genel Şartlarına göre sigortacının rücu hakkının doğumu için kazanın salt (münhasıran) alkolün etkisiyle meydana gelmiş olması gerekmektedir; tek başına sürücünün alkollü olması sigortacıya rücu hakkı vermez. Aracı sürenin, alkolün tesiri altında olup, güvenli sürme yeteneğini kaybetmiş olması halinde, meydana gelen kazanın sürücünün alkollü oluşunun bir sonucu olması gerekir. Başka bir anlatımla sürücü alkollü olsa da olmasa da kaza meydana gelecektiyse bu durum sigortacının sigortalıya rücu edebilmesi için yeterli bir neden değildir. Bu kapsamda alkollü araç kullanma sebebiyle oluşan bir rizikoda sigorta tazminatı ödeyen sigortacı kendi sigortalısına rücu ederken TTK 1281. madde uyarınca böyle bir durumun varlığını ispat ile yükümlüdür. Yargıtay’ın yerleşik uygulamalarında; sürücünün aldığı alkol oranının her zaman doğrudan doğruya sonuca etkisi bulunmadığından, mahkemece nöroloji uzmanı, hukukçu ve trafik konusunda uzman bilirkişilerden oluşan bilirkişi kurulu aracılığıyla, olayın salt alkolün etkisiyle gerçekleşip gerçekleşmediğinin, alkol dışında başka unsurların da olayın meydana gelmesinde rol oynayıp oynamadığının saptanması, sonuçta olayın tek başına alkolün etkisi ile meydana geldiğinin saptanması durumunda, oluşan hasarın poliçe teminatı dışında kalacağının kabulü gerekeceği ilkesi benimsenmektedir. Yerel Mahkemece nörolog, hukukçu ve trafik uzmanından oluşan bilirkişi kurulundan alınan raporda davacının salt alkolün etkisi altında kalması dolayısıyla kazanın ortaya çıktığı belirtilmiş ise de bu tespit olayın yukarıda özetlenen oluşumu ve dosya kapsamı ile bağdaşmamaktadır. Alkollü olmayan bir sürücü de kavşakta geçiş önceliğine uymama nedeniyle kazaya sebep olabilir. Kaldı ki, davacının sigortalısı olayda %75 oranında kusurlu olup, … plaka sayılı araç sürücüsünün de olayın meydana gelmesinde %25 oranında kusuru bulunmaktadır. Açıkça görüleceği üzere ve yukarıda değinildiği gibi kaza, tek başına davacı şirket sigortalısı araç sürücüsünün alkollü olmasının etkisiyle meydana gelmemiştir. Olayda bu etmen yanında sigortalı araç sürücüsünün kavşakta geçiş önceliğine uymaması ve diğer araç sürücüsünün kavşağa aracın hızını azaltmadan girmesi şeklindeki davranışlar da rol oynamıştır. Hal böyle olunca, açıklanan nedenlerle davanın reddine karar vermek gerekirken; olayın oluş şekline, dosya içeriğine ve Yargıtay’ın yerleşik uygulamalarına aykırı bulunan bilirkişi raporundaki görüşlere itibar edilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. …” yönünde karar verilmiştir. Somut uyuşmazlıkta; Mahkemece içlerinde nöroloji uzmanı bilirkişinin de bulunduğu bilirkişi heyetinden rapor alınmıştır. Mahkemece hükme esas alınan hüküm kurmaya elverişli, denetimi mümkün , dosyadaki belge ve bilgilere dayanılarak düzenlenmiş bilirkişi heyet raporunda kazanın münhasıran alkolün etkisiyle meydana gelmediğinin tespit edilmiş olmasına göre mahkemece davanın reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır. Bu nedenlerle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davacı vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 59,30 TL harçtan peşin alınan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,40 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına, 3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.23/06/2021