Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2021/674 E. 2022/731 K. 13.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2021/674
KARAR NO: 2022/731
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ: 10/03/2020
NUMARASI: 2014/1309 Esas – 2020/197 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan )
KARAR TARİHİ: 13/04/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı … A.Ş.’ye ait … plakalı kamyonun 26.11.2004 tarihinde sürücüsü … yönetimindeyken davacı …’ü çarpması nedeni ile …’ün ağır şekilde yaraladığını, kazanın davacının karşıdan karşıya geçmesi sırasında kamyon sürücüsünün önündeki yayaya bakmaması ve hızla hareket etmesi nedeniyle gerçekleştiğini, davacının cezai anlamda sürücüden şikayetçi olmadığını, davacının tedavisinin uzun süre bitmemesi nedeniyle özürlülük raporunun alınamadığını, kazanın meydana gelmesinde davalı firmaya ait aracın sürücüsünün kusurlu olduğunu, davacının uğramış olduğu maddi ve manevi zararların giderilmediğini belirterek şimdilik 25.000 TL maddi ve manevi tazminatın 26.11.2004 tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalı … Sigorta A.Ş. yönünden manevi tazminat hariç olmak üzere davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu olay 26.11.2004 tarihinde gerçekleştiğinden davacının dava hakkının zamanaşımına uğradığını, kaza tarihi dikkate alındığında 8 yıllık ceza zamanaşımı süresinin dahi dolduğunu, maluliyetin tespiti için ATK’dan rapor alınması gerektiğini, tedavi giderlerinin davalı sorumluluğunda olmadığını, davalının temerrüte düşmediğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … Nak. Tic. A.Ş. adına tasfiye memuru beyan dilekçesinde özetle; davalı şirketin tasfiye edildiğini, davanın zamanaşımına uğradığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … cevap dilekçesi sunmamıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, ” Davanın davalı… Ticaret A.Ş. yönünden HMK 114/1-d maddesi gereği usulden reddine, Davanın davalılar … Sigorta A.Ş. ve … yönünden esastan reddine, ” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Kadıköy 2. Sulh Ceza Mahkemesi 2005/84 Esas ve 2005/17 Karar sayılı ilamının eksik, haksız ve hukuka aykırı olduğunu, davacının, davalının kullandığı araçla çarpması sonucu yaralandığı ve davalının hızlı gelerek çarptığını ve tam kusurlu olduğunu, raporlara dayanılarak hüküm verilmemesi gerektiğini, keşif ve her türlü araştırma ve incelemenin mahkemece yapılması gerektiğini, Adli Tıp Kurumu dışında aynı konuda rapor verebilecek İstanbul Teknik Üniversitesi Trafik Kürsüsü ile Karayolları Genel Müdürlüğüne bağlı fen heyeti bulunduğunu, belirlenen olgular karşısında mahkemece takdir hakkının kusura ilişkin rapor alındıktan sonra hükmünü vermesi gerektiğini, bu durumda yeni bir bilirkişi incelemesi yaptırılması gerektiğini, net bir kusur tespiti yapılmasını ve deliller toplandıktan sonra hüküm verilmesi gerektiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından 26/11/2004 tarihinde davalı … Tic. A.Ş.’ye ait … plakalı aracın davalı sürücü …’un, sevk ve idaresindeyken yaya olarak karşıdan karşıya geçmeye çalışan davacıya çarpması ile meydana gelen yaralamalı trafik kazası nedeniyle davacının maddi ve manevi tazminat talep ettiği anlaşılmıştır. Olay ile ilgili kaza tespit tutanağı düzenlenmemiştir. Kadıköy C. B.Savcılığınca yapılan soruşturma aşamasında da kusur raporu alınmamış, davacının şikayetçi olmaması nedeniyle tehlikeli vasıta kullanmaktan ön ödeme teklifi çıkarıldığı, ödeme olmayınca ceza kararnamesi düzenlendiği, 5252, 5237, 5326 sayılı Yasa değişikliği nedeniyle Kadıköy C. B.Savcılığı yazılı talebiyle yapılan değerlendirme sonucu ceza kararnamesinin kaldırılmasına, sanığın eyleminin sonradan yapılan düzenlenme ile suç olmaktan çıkarıldığı için beraatine dair karar verildiği anlaşılmıştır. İlk Derece Mahkemesince, ATK Trafik İhtisas Dairesinden kusur raporu alınmasına karar verilmiş ise düzenlenen raporda “Dosya içinde olay sonrası düzenlenmiş bir kaza tespit tutanağının bulunmadığı, trafik ışığı bulunduğu belirtilen mahalde kazanın ışıklara ne mesafede meydana geldiğine (davalı sürücü, kırmızı ışıkta önünde duran araçların da yeşile dönen ışık nedeniyle harekete geçtiğini ve kendisi de seyre geçtiği sırada olayın gerçekleştiğini belirtmiş), yol genişliğinin ne olduğuna, çarpma noktasının konumunun ne olduğuna, taraflardan hangisinin istikameti için ışıkların kaza sırasında yeşil yanmakta olduğuna (davalı sürücü kendisine, davacı vekili ise müvekkiline yeşil ışık yandığını belirtmiş), kazaya karışan taşıt ve yayanın hareket istikametlerine dair dosyada bir tespit bulunmadığı görülmüş olup, mevcut verilerle sağlıklı rapor tanzimi mümkün olmadığı” açıklanarak kusur tespiti yapılamamıştır. Mevcut dosya kapsamına göre, tarafların hazır bulunmaları ve İTÜ otomotiv ana bilim dalı başkanlığından seçilecek üç kişiden oluşacak bilirkişi heyeti ile yerinde keşif yapılmak suretiyle rapor alınmadan eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru olmamıştır. Davalı … A.Ş.’nin davanın açılmasından iki yıl önce 25/06/2012 tarihinde sicilden terkin edildiği sicil kayıtlarından anlaşıldığı halde teb. Kan. 35. Maddeye göre tebliğ yapılması doğru olmamıştır. Şirketin tasfiye memuru ilgili tebliğ üzerine süresinde cevap dilekçesi vermiş ve davanın ehliyet yokluğundan reddini talep etmiştir. Davacı vekilinin talebi üzerine bu şirket yönünden 01/10/2015 tarihli oturumda HMK’nın 150. maddesi gereği dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilmiş, daha sonra 29.03.2016 tarihli 4.celsenin 7 numaralı ara kararında ise takipsiz bırakılan dosyanın yenilenmediği belirtilmiş olmasına göre davanın bu şirket yönünden açılmamış sayılmasına dair karar vermek gerekirken, taraf teşkili sağlanamadığı belirtilerek davacı vekiline davalı şirketin işbu dava ile sınırlı olmak üzere ihyası için ihya davası açmak üzere (1) bir aylık kesin süre verilip, verilen kesin süre içerisinde ara karar yerine getirilmemiş olması nedeniyle 6100 sayılı HMK 114/1-d maddesine göre taraf ehliyeti yokluğundan dava şartlarının davanın başlangıcından sonuna kadar bulunması gerektiği belirtilerek bu davalı yönünden davanın usulden reddine karar verilmesi doğru olmamıştır. O halde mahkemece yapılması gereken, davacı ve davalı sürücüye isticvap davetiyesi çıkartılarak keşif sırasında beyanlarının alınacağı belirtilmek suretiyle keşifte hazır bulunmalarını sağlamak, seçilecek bilirkişi heyeti ile birlikte keşif mahallinde çarpma noktasını belirlemek, alınacak kusur raporuna göre tüm dosya kapsamı da değerlendirilerek ve gerekirse aktüerya bilirkişisinden de rapor alınarak karar vermekten ibarettir. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.13/04/2022