Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2021/673 E. 2023/1160 K. 15.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2021/673
KARAR NO: 2023/1160
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ: 10/11/2020
NUMARASI: 2017/705 Esas – 2020/625 Karar
DAVA: Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat
KARAR TARİHİ: 15/06/2023
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı … Sigorta A.Ş. tarafından 22.11.2016/2017 vadeli ZMSS Poliçesi ile teminat altında olan … plakalı araç sürücüsü davalı …’ın sevk ve idaresindeki aracın, yaya konumunda olan, davacıların desteği …u’na çarpması sonucu vefat ettiğini, müteveffanın emekli maaşının olduğunu, ev hanımı eşi …’ in beraberinde geçimini sağladığını ve çocuklarına destek olduğunu, davalı sigorta şirketine maddi zararın karşılanması amacıyla 31.05.2017 tebliğ tarihli dilekçe ile yazılı başvuruda bulunulduğunu ancak 15 gün içerisinde yazılı olarak cevaplandırılmadığını belirterek müteveffanın desteğinden yoksun kalan davacı eşi için fazlaya dair haklar saklı kalmak kaydıyla şimdilik 300,00 TL maddi / DYK tazminatın (cenaze ve defin masrafları da dahil – her bir davacı için ayrı ayrı 50,00 TL olmak üzere) davalı sigorta şirketi yönünden temerrüt tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte ve davacı eş … için 20.000,00 TL ve diğer davacılar için ayrı ayrı 10.000,00 TL olmak üzere toplam 70.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek faizi ile tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; trafik kazasının oluşumunda müteveffanın ağır kusurlu olduğunu, Antalya 9. Asliye Ceza Mahkemesinin 2017/436 E. sayılı dosyası ile yargılamanın devam ettiğini, maktulün davacılara olan desteğinin somut olarak ispatlanması gerektiğini, SGK ya müzekkere yazılarak herhangi bir ödeme alınıp alınmadığının sorulmasını, manevi tazminatı hakimin hak ve nefasete göre hükmedileceğini, kusur durumunun göz önüne alınması gerektiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir. Davalı Sigorta Şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle; … plakalı aracın, ZMMS ile sigortalı olduğunu, 2017 yılı için kişi başı ölüm teminatının 330.000,00 TL olduğunu, davalı sigorta şirketinin sigortalı sürücünün kusuru oranında sorumluluğu bulunduğunu, hesaplamanın TRH 2010 yaşam tablosu ve 1,8 teknik faiz ile hesaplanmasını, yerleşik Yargıtay içtihatlarına göre hak sahibi erkek çocuklarının DYK sınırının 18 yaş, kız çocuklarının ise 22 yaş olduğunu, davacıların kaza sebebiyle elde ettiği gelir ve tazminatların mahsubu gerektiğini, maktulün gelirinin ve desteğinde olduğu iddia edilen davacıların sürekli ve düzenli destek aldıklarının ispatlanması gerektiğini, cenaze ve defin masraflarının sigorta poliçesi teminatı içinde olmadığını, talep edilecek faizin yasal faiz ve temerrütün dava tarihi olarak belirlenmesi gerektiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davacılar …, …, …, …, …noğlu’nun manevi tazminat talebinin kabulü ile; her bir davacı için 5.000,00’er TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 06/05/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …dan alınarak davacılara ayrı ayrı verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, müteveffa davacı …nun mirasçıları (…, …, …, …, …’nun) manevi tazminat talebinin kabulü ile; 15.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 06/05/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’dan alınarak işbu davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, davacıların maddi tazminat taleplerinin yargılama devam ederken karşılanmış olması sebebiyle maddi tazminat talepleri yönünden dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacılar vekili ve davalı … vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Yargıtay tarafından manevi tazminata ilişkin verilen birçok kararda hükmedilecek manevi tazminat miktarının, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşıması gerektiğini, müvekkiller lehine hükmedilen manevi tazminat miktarının oldukça düşük olması, tarafların sosyal ekonomik durumları, hakkaniyet ilkesi, zenginleşme ve fakirleşme aracı olmaması yönünden bakıldığında babalarını ve eşini ani bir şekilde kaybeden müteveffanın çocukları açısından 10.000’er TL ve eşi açısından 20.000TL manevi tazminat talebinin oldukça makul ve hakkaniyetli olduğunu yerel mahkeme ilamının kaldırılması ile manevi tazminat taleplerinin tamamının kabulüne karar verilmesini talep ettiklerini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. İlk Derece Mahkemesince, davalı … vekilinin istinaf başvurusunun verilen kesin süre içerisinde istinaf harçlarının yatırmaması nedeniyle istinaf isteminden vazgeçmiş sayılmasına, dair karar verildiği, bu ek kararın istinaf edildiği görülmüştür. Davalı … vekilinin istinaf başvurusunun reddine ilişkin verilen kararı istinaf ettiği dilekçesinde özetle; kendilerine gönderilen ve dilekçe ekinde bulunan muhtırada hakim imzasının eksik olduğunu, bu nedenle gönderilen muhtıranın usule aykırı olduğunu, usule aykırı gönderilen muhtıra dayanak gösterilerek istinaf talebinden vazgeçildiği yönünde değerlendirme kararı verilmesinin açıkça hukuka aykırı olduğunu, bu nedenle değerlendirme kararının da yerel mahkemece verilen gerekçeli kararının da daha önce ve bu dilekçeleri ile sunulan sebeplerle istinaf ettiklerini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, ölümlü trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından, 06.05.2017 tarihinde sürücü …’ın sevk ve idaresindeki … plaka sayılı araç ile seyir halindeyken kaza mahalli olan … kavşağına ışık ihlali yapmak sureti ile girerek seyrini sürdürdüğü esnada, yine ışık ihlali yapmak sureti ile kaplamaya girerek yaya geçidinden koşar adım karşıdan karşıya geçmek isteyen müteveffa yaya …’na idaresindeki aracın sol ön kesimleri ile çarpması sonucu dava konusu ölümlü trafik kazasının meydana geldiği, davacıların açılan dava ile destekten yoksun kalma ve manevi tazminat talep ettiği anlaşılmıştır.Yargılama sırasında davacı eş vefat ettiğinden mirasçıları olan diğer davacılar davaya bu davacı adına da devam ettikleri anlaşılmıştır.Davalı … vekili kendilerine gönderilen muhtıranın hakim imzasını taşımadığını belirtmiş ise de dosyanın incelenmesinde harç tamamlama muhtırasının e imzalı olarak gönderildiği, usulüne uygun olduğu, davalı tarafından kesin süre içerisinde eksik harcı tamamlanmadığı anlaşıldığından İlk Derece Mahkemesince verilen ek kararda usul ve yasaya aykırılık görülmemiştir. Karayolları Trafik Kanunu’nda manevi tazminat konusunda özel bir düzenleme yapılmadığından trafik kazası nedeniyle oluşan cismani zarar nedeniyle manevi tazminat talep edilmesi halinde TBK’da manevi tazminata ilişkin hükümler uygulanacaktır. TBK’nın “manevi tazminat” başlıklı 56/2.maddesinde “Ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir.” şeklinde düzenleme yer almaktadır.Bu yasal hüküm gereğince, hükmedilecek para, zarara uğrayanda manevi huzur duygusunu doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer işlevi olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mal varlığı hukukuna ilişkin zararın karşılanması da amaç edinilmemiştir. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli, davacının uğradığı zararın kapsamı, davalının sorumluluğunun niteliği, kusur oranları ve özellikle caydırıcı bir etki doğuracak düzeyde olması gerektiği de göz önünde tutularak, meydana gelen trafik kazası sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amacıyla olay tarihindeki paranın alım gücüne uygun düşen tutarlara hükmetmesi gerekmektedir(Yargıtay HGK’nun 23/06/2004 tarih, 13/291-370 E.-K. sayılı kararı). Somut uyuşmazlıkta olay tarihi, kazanın oluş şekli, kusur durumu, tarafların dosyaya yansıyan ekonomik ve sosyal durumları, manevi tazminatın belirlenmesine hakim ilkelere göre manevi tazminat miktarının belirlenmesi, hükmedilen toplam tazminat miktarı göz önüne alındığında yeterli miktarda olduğu anlaşıldığından davacılar vekilinin istinaf talepleri yerinde görülmemiştir. Bu nedenlerle; davacılar vekili ve davalı … vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davacılar vekili ve davalı … vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-a-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 179,90 TL harçtan peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 120,60 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına, b-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 179,90 TL harcın peşin alınan 683,10 TL harçtan mahsubu ile fazla yatırılan 503,20 TL harcın davalı …’a iadesine, 3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.15/06/2023