Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2021/67 E. 2023/687 K. 14.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2021/67
KARAR NO: 2023/687
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 13/07/2020
NUMARASI: 2018/1189 Esas – 2020/345 Karar
DAVA: Tazminat (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 14/04/2023
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili sigorta şirketine kasko poliçesi ile sigortalı bulunan … plakalı aracın 25/05/2017 tarihinde davalılardan …’ün sevk ve idaresindeki … plakalı aracın çarpması sonucunda ağır hasara uğradığını, meydana gelen hasar sebebiyle müvekkili sigorta şirketi tarafından dava dışı sigortalısına 23/06/2017 tarihinde 113.100,00 TL hasar bedeli ödendiğini, ödenen tazminat sebebiyle TTK.’nun 1472/1 maddesi gereğince müvekkili sigorta şirketinin sigortalısının, zarardan mesul olanlarla zarara sebebiyet verenlere karşı dava ve talep haklarına halef olduğunu, davalı şirketin KTK.’nun 85/1. maddesine göre araç işleten sıfatıyla, davalı sürücü …’ün ise kazanın meydana gelmesinde kusurunun bulunması dolayısıyla sorumlu olduklarını, ZMMS Trafik sigortasının azami poliçe teminatı olan 33.000,00 TL’nin davalılara ait aracın zorunlu trafik sigortacısı olan şirketten tahsil ediliğini, bakiye 80.100,00TL’nin kendilerine ödenmesi için davalılara müracaat ettiklerini ancak herhangi bir ödeme yapılmaması üzerine davalılar aleyhine ilamsız icra takibi başlattıklarını, sonrasında davalılarca icra takibine itiraz edilerek takibin durdurulduğunu belirterek, fazlaya ilişkin haklarını da saklı tutarak 80.100,00 TL tazminatın ödeme tarihi olan 23/06/2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın kısmen kabulü ile; 64.080,00 TL’nin ödeme tarihi olan 23/06/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı şirkete ödenmesime, davacının fazlaya ilişkin isteminin reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı … Tic.Ltd.Şti. vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalı … Tic.Ltd.Şti. vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Ara karar ve duruşma tarihi davalıya usulüne uygun tebliğ edilmediğini, savunma hakkı kısıtlanmış ve adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini, bilirkişilerce davalının %80 kusurlu olduğuna dair yapılan tespitin yerinde olmadığını, hurda olarak belirtilen aracın davalılarca da görülmesi, kontrol edilmesinin zorunluluk arz ettiğini, bu açıdan da bilirkişi raporunun hukuka aykırı olduğunu, sigorta eksperi raporuna dayanan bilirkişi raporunda aracın tamir edilmesinin 212.000,00 TL civarında olduğunun belirtildiğini, bu miktarın neye göre belirlendiğinin rapora yansıtılmadığını, bilirkişi raporunda aracın önceden 5 adet kazaya karıştığı ve değer kaybının 10.000,00 TL olduğunun belirtilmiş olduğunu, raporun denetime elverişli olması için aracın karıştığı 5 adet kazanın tramer sorgusunun yapılması, kazaların niteliğinin, yapılan masraf ve işlemlerin ayrı ayrı belirtilmesi gerektiğini, aracın değerinin serbest piyasa şartlarına göre belirlenmesinin zorunlu olduğunu, aracın değeri belirlenirken serbest piyasa şartlarının değerlendirilmemiş ve kasko değeri üzerinden bir değer biçilmiş olduğunu, aracın gerçek değerinin de hatalı hesaplandığını, aracın değerinin 135.000,00 TL 155.000,00 TL aralığında olduğu belirtilmiş olmasına rağmen, davalılar aleyhine bir miktarın ne sebeple belirlendiğinin açıklanmadığını, bilirkişi raporunun denetime elverişsiz olduğunu, davalılara bildirim yapılmadan hurda aracın satılmasının, mahkemenin delillere ulaşmasını engellediği gibi davalıların ön alım hakkını da ortadan kaldırdığını, yasal faizin dava tarihinden itibaren işletilmesi gerekirken 23/06/2017 tarihinden itibaren işletilmesine karar verilmesinin de hukuka aykırı olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, maddi hasarlı trafik kazası nedeniyle sigorta şirketi tarafından ödenen hasar bedelinin istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Anayasa’nın 36. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsuru olan hukuki dinlenilme hakkı, adil yargılanma hakkı içinde teminat altına alınmıştır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 27. maddesinde belirtilen hukuki dinlenilme hakkı, bu ifadeleri de kapsayan daha geniş bir anlama sahiptir. Kamu düzeni ile ilgili olan bu hak çerçevesinde, tarafların gerek yargı organlarınca gerekse karşı tarafça yapılan işlemler konusunda bilgilendirilmeleri zorunludur. Yargılamanın hukuka uygun ve sağlıklı bir biçimde sürdürülebilmesi, iddia ve savunmanın özgürce ileri sürülebilmesi ve delillerin eksiksiz olarak toplanıp tartışılabilmesi, öncelikle tarafların yargılamadan haberdar edilmeleri ile mümkündür. Hasımsız davalar hariç olmak üzere, dava dilekçesi ile duruşma gün ve saati karşı tarafa tebliğ edilmeden ve taraf teşkili sağlanmadan davaya bakılamaz ve yargılama yapılamaz. Davanın tarafları ile vekillerinin davaya ilişkin işlemleri öğrenebilmesi için tebligatın davanın taraflarına usulüne uygun olarak yapılması, duruşma gün ve saatinin kendilerine bildirilmesi gerekmektedir. Duruşma günü ile tebligatın yapıldığı tarih arasında makul bir süre olmalıdır (HMK’nın 144.maddesi). Aksi takdirde tarafların hukuksal hakları kısıtlanmış olur (Yargıtay 13.Hukuk Dairesinin 12/06/2019 tarih, 2016/17072 Esas ve 2019/7123 Karar sayılı ilamı). Dosya kapsamında dava dilekçesinde davalı … Tic.Ltd.Şti.’nin adresinin … Mah. … Sok. No:… … Kat Bahçelievler/ İstanbul olarak gösterildiği, söz konusu adrese 17/01/2019 tarihinde dava dilekçesinin amir …’a , 14/05/2019 ve 21/05/2019 tarihlerinde ara kararların çalışanı olduğunu beyan eden …’a, 22/11/2019 tarihli inceleme kararının işçisi …’a 13/02/2020 tarihinde bilirkişi raporunun çalışanı olduğunu beyan eden …’a tebliğ edildiği, dosyada bulunan davalı vekili tarafından sunulan vekaletnamede aynı adres bilgilerinin yazılı olduğu görülmektedir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde tebligat yapılan kişilerin müvekkili şirket çalışanı olmadığını beyan ettiğinden Dairemizce davalı şirketin tebliğ tarihindeki çalışanlarının bildirilmesi için SGK’ya yazı yazılmıştır. Gelen yazı cevabından davalı şirkete yapılan tebligatlarda tebliğ alan şahısların davalı şirket çalışan listesinde yer almadığı anlaşıldığından davalı şirkete çıkartılan tebligatların usulsüz tebliğ edildiğinin kabulü gerekir. O halde İlk Derece Mahkemesince yapılması gereken davalı şirket kendisini vekille temsil ettirdiğinden davalı şirket vekiline dava dilekçesi, duruşma günü ve bilirkişi raporlarının usulüne uygun tebliği ile yargılamaya devam edilerek tüm dosya kapsamına göre karar verilmesi olmalıdır. Kabule göre de; 6102 sayılı TTK’nın 1472. maddesi (6762 sayılı TTK’nın 1301. maddesi) hükmü gereğince halefiyet ilkesine dayalı olarak davalardan ödeme yapan sigorta şirketinin, ödeme tarihinden itibaren temerrüt faizi isteyebilmesi mümkündür. Trafik kazaları, nitelikleri itibariyle haksız fiillerdendir. Haksız fiillerde temerrüt tarihi, haksız fiilin meydana geldiği tarih olup, zarar sorumlusunun ayrıca ihbar ve ihtar edilmesine gerek yoktur. Sigorta ettirenin dava hakkı tazmin ettiği bedel nispetinde sigortacıya intikal eder. Ödeme tarihi aynı zamanda 3. şahsa rücu edebilme tarihidir. Bu nedenle işleten ve sürücünün faizden sorumluluğunun başlangıcının halefiyet başlangıcı olan ödeme tarihi olarak kabulü gerekir. Bu yöne değinen istinaf başvurusu yerinde değildir. Açıklanan nedenlerle, davalı … Tic.Ltd.Şti. vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalı … Tic.Ltd.Şti. vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davalı … Tic.Ltd.Şti. tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.14/04/2023