Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2021/655 E. 2023/1556 K. 22.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2021/655
KARAR NO: 2023/1556
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANA. 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 22/10/2020
NUMARASI: 2018/1048 Esas – 2020/555 Karar
DAVA: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 22/09/2023
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket … A.Ş. nezdinde sigortalı … plakalı, sürücüsü … idaresindeki araç, sürücü … kullanmış olduğu … plakalı araca çarpması sonucu yaralamalı/maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiği, kazanın oluşumunda sürücü belgesiz …’in 2918 Sayılı KTK’nun 46/2 -c kuralını ihlal ettiğinden kusurlu olduğu ve sürücü belgesiz araç kullanılmış olması nedeniyle KTK 36/3 -a maddesi gereğince işlem yapıldığının, Trafik Kazası Tespit Tutanağı ile sabit olduğunu, hasara uğrayan … plakalı araç sahibine 27.05.2014 tarihinde 5.000 TL ve Sigorta Tahkim Komisyonu 02.13.2014-2014 K.4331sayılı Uyuşmazlık Hakem Heyeti kararına istinaden de 16.01.2015 tarihinde İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü … E. sayılı dosyaya 10.557,00 TL olmak üzere toplam 15.557,00 TL ödeme yapıldığını, davalının haksız ve mesnetsiz itirazları neticesinde takibin durdurulduğunu, rücu şartlarının oluştuğunu fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile davalı/borçlunun haksız ve kötü niyetli borca ve faize itirazlarının iptali ile %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: Müvekkilinin aracın işleteni olmadığını, aracı kaza tarihinde üçüncü kişiye kiraladığını husumet itirazında bulunduğunu, kazayı yapan kişi …’in kaza anında ehliyetli olup olmadığının da araştırılması gerektiğini, kazayı yapan kişi … ile müvekkili arasında zorunlu dava arkadaşlığı da mevcut olup sadece müvekkiline karşı açılan işbu davanın usulden reddi gerektiğini, kötü niyetle takip başlatan davacı aleyhine dava değerinin %20 sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın kısmen kabulü ile, 10.557,00 TL’nin ödeme tarihi olan 26/01/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … Şirketi’nden alınarak davacıya verilmesine, fazlaya dair talebin reddine, alacağın yargılamayı gerektirdiği, alacak miktarının davalı tarafından belirli ve bilinebilir olmadığı anlaşılmakla koşulları oluşmayan icra inkar tazminatı ve kötü niyet tazminatı talebinin reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili ve katılma yoluyla davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Rücu şartlarının gerçekleşmediğini her ne kadar kazayı yapan sürücü …’in ehliyetsiz olduğu iddia edilmiş ise de, kaza anında ki ehliyetinin varlığı gibi hususların Mahkemece irdelenmediğini, müvekkilinin aracın işleteni olmadığını, müvekkili şirketin faaliyet alanlarından bir tanesi de araç kiralama işi olduğunu, müvekkilinin bu aracı kaza tarihinde üçüncü kişiye kiraladığını, husumet itirazında bulunduklarını, müvekkilinin sorumluluğunun bulunmadığını, kazayı yapan kişinin … ile müvekkili arasında zorunlu dava arkadaşlığının bulunduğunu, sadece müvekkiline karşı açılan bu davanın usulden reddi gerektiğini, müvekkilinin sorumluluğu kabul edilecekse bile, bu sorumluluğun oranının belirlenmesi gerektiğini, davacının iddia ettiği alacak rakamının likit olmadığını, kazaya karışan tarafların bulunmadığı bir davada hazırlanan kusur raporuna karşı yapılabilecek bir itirazın afaki olacağı gibi bu rapor ile araç sahibi aleyhinde hüküm kurmanın da hukuka aykırı ve hakkaniyete uygun düşmeyeceğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur.Davacı vekili katılma yoluyla istinaf başvuru dilekçesinde özetle; söz konusu kazada sürücü …’in ehliyetsiz araç kullanılması neticesinde meydana gelen zararlardan ve kazadan sorumlu olduğunu, yalnızca 10.557,00 TL üzerinden davanın kabulüne karar verilmesinin haksız olup müvekkil şirket hasara uğrayan diğer araç sahibine, 27.05.2014 tarihinde 5.000,00 TL ve Sigorta Tahkim Komisyonu 02.13.2014-2014 K. 4331 sayılı Uyuşmazlık Hakem Heyeti kararına istinaden de 16.01.2015 tarihinde İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü … E. sayılı dosyaya 10.557,00 TL olmak üzere toplam 15.557,00 TL ödeme yaptığını, ödeme belgeleri iş bu dosyada bulunduğunu, davalı sigortalı araç sürücüsünün %100 kusurlu olması neticesinde müvekkil şirketçe yapılan ödemelerin de tamamı rücu edilmesi gerektiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, yaralamalı ve maddi hasarlı trafik kazası nedeniyle sigorta şirketi tarafından ödenen hasar bedelinin istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır.Dava, davalının trafik sigortacısı olan davacının, zarar gören 3. kişiye ödediği bedelin, KTK’nun 95/2. maddesi ve ZMSSGŞ’nın B.4-b maddesi gereği, sigortalısı olan davalıdan rücuen tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.Trafik sigortacısı, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 95/2. maddesi ve zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartlarının B-4 maddesi gereğince, tazminat yükümlülüğünün azaltılması veya kaldırılmasına ilişkin halleri üçüncü kişilere karşı ileri süremeyeceğinden, zarar görene ödeme yaptıktan sonra, sigorta sözleşmesine ve bu sözleşmeye ilişkin kanun hükümlerine göre kendi sigorta ettirenine rücu edebilir. Araç maliki ve sigorta şirketi arasındaki sigorta sözleşmesi gereğince, sürücünün ağır kusuru, yeterli ehliyete sahip olmaması veya alkollü olması sonucu zarara neden olunması hallerinde, sigortacının kendi akidine rücu hakkı bulunmaktadır.Somut uyuşmazlıkta, davalı davacının sigortalısı olduğuna göre, sigortacı zarar görene ödeme yaptıktan sonra, sigorta sözleşmesine ve bu sözleşmeye ilişkin kanun hükümlerine göre kendi sigorta ettirenine rücu edebileceğinden husumete ve sürücüyle birlikte dava açılması gerektiğine yönelik istinaf itirazları yerinde değildir.Kaza tespit tutanağı ve Mahkemenin yazışma sonuçlarına göre, sigortalı araç sürücüsünün kaza anında ehliyeti bulunmadığı, kazadan sonra alındığı araştırılmış olduğundan bu yöndeki itiraz da yerinde değildir.Mahkemece alacak likit kabul edilmeyerek bilirkişi raporuyla sigortalı araç sürücüsünün tam kusurlu olduğunu ve kaza tespit tutanağı ile de örtüşen raporun hükme esas alınarak ve alacak miktarının davalı tarafından belirli ve bilinebilir olmadığı anlaşılmakla koşulları oluşmayan icra inkar tazminatı ve kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık görülmemiştir.Dava konusu rücu olup ancak gerçek zarar miktarının rücu edilebileceğinden, Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda belirlenen zarar miktarına göre hüküm kurulmuş olmasında isabetsizlik görülmemiştir.Bu nedenlerle; davacı vekili ve davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:1-Davacı vekili ve davalı vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-a-)Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 721,15 TL harçtan peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 661,85 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına, b-) Harcın tamamı yatırıldığından davacı tarafından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına,4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.22/09/2023