Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2021/651 E. 2021/2132 K. 09.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2021/651
KARAR NO: 2021/2132
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 25/11/2020
NUMARASI: 2014/1483 Esas 2020/596 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ: 09/12/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 02/10/2013 tarihinde plakası tespit edilemeyen bir aracın müvekkili …’a çarpması sonucu müvekkilinin ağır şekilde yaralandığını ve sürekli sakat kaldığını, müvekkilinin sakat kalmasının hastane raporları ile tespit olunduğunu, müvekkilinin sürekli yatalak kaldığını, davalının müvekkilinin zararlarını tazmin etmekle yükümlü olduğunu ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla müvekkili … için sürekli bakım gideri tazminatı olarak 5.000,00 TL’nin poliçe limitiyle sınırlı olmak üzere kaza tarihinden itibaren işleyecek reeskont avans faiziyle birlikte davalıdan alınarak müvekkiline verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiş, ıslah dilekçesi ile talebini 250.000,00 TL’ye yükseltmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Dava öncesinde, 24.01.2014 tarihinde dilekçe ile … Danışmanlık … tarafından davacı adına tazminat talebinde bulunulduğunu, eksper raporu ve kusur incelemesi raporunda varılan sonuca göre hesaplanabilen % 98 özürlülük ve 2/8 kusur oranı gözetilerek diğer belgeler üzerinde aktüeryal hesap incelemesi yaptırıldığını, tazminat miktarının 215.320,00-TL olabileceğinin belirlendiğini ve bu miktarının 22.07.2014 tarihinde davacı … hesabına ödendiğini, “Makbuz ve İbraname” başlıklı belgenin küçük …’a velayeten annesi … tarafından imzalandığını, aslen veya bölüşük kusurları oranında talep edilen tazminat miktarından indirim yapılması gerektiğini, kabul anlamına gelmemek kaydı ile vekil edeninin herhangi bir temerrüdünün söz konusu olmadığını, davanın açılmasına sebebiyet verilmediğini beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Dava ve ıslah dilekçelerine göre davanın kabulü ile 250.000,00 TL bakıcı giderinin ödeme tarihi olan 22/07/2014 tarihinden itibaren işleyen yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Dosyada mevcut belgelerde, zararlandırıcı olay öncesinde …’ın zeka geriliği bulunduğu belirtilmiş olduğunu, yalnız başına dışarı çıkmasında ebeveyn kusuru olacağından müterafik kusur indirimi uygulanması gerektiğini, Genel Şartlar gereğince sürekli sakatlık teminatının vekil eden kurum tarafından ödenmiş olduğunu, müvekkilinin ayrıca bakıcı gideri ile sorumlu olmadığını, kazadan kaynaklı maluliyet oranının bakıcı gerektirip gerektirmediğinin araştırılması gerektiğini, maluliyet raporunda bakıcı ihtiyacı gerektiğinin tespit edilmemiş olduğunu, mahkemece kaza öncesi mevcut hali ve kazadan kaynaklı maluliyet oranının bakıcı gerektirip gerektirmediğinin tartışılmamış olduğunu, bakıcı giderinin brüt tutar üzerinden hesaplanabilmesi için fiilen bakıcı tutulduğunun ispatı ve bakıcı ihtiyacının karşılandığına ilişkin harcamayı gösterir usulüne uygun resmi nitelikte belge sunulması gerektiğini, böyle bir ihtiyacın karşılandığı belgelenmemiş ve bu yönde harcama yapıldığı ispatlanmamış olmasına rağmen bakıcı giderinin tahsiline karar verilmesinin hatalı olduğunu, SGK tarafından ödeme yapılıp yapılmadığı yönünde araştırma yapılmadığını, rücuya tabi ödemelerin tespit edilen tazmınat miktarından düşürülmesi gerktiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından; 02.10.2013 tarihinde sürücüsü ve plakası tespit edilemeyen otomobilin, seyrine göre yolun solundan sağına geçmek isteyen davacı yaya …’a çarpması sonucunda, davacının yaralanmasına bağlı olarak sürekli bakıcı gideri talep edildiği anlaşılmaktadır. İlk Derece Mahkemesince ATK Trafik İhtisas Dairesinden alınan 25/01/2019 tarihli kusur raporunda; A-Sürücüsü ve plakası tespit edilemeyen otomobil sürücüsü idaresindeki vasıtası ile yola gereken dikkati vermemiş, mahal şartlarını dikkate alarak seyrini müteyakkız bir şekilde yolun solundan sağına geçen ve geçişini tamamlamış olan davacı yayaya banket üzerinde önlemsiz vaziyette çarpmış, dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranmış olmakla olayda asli ve tam kusurlu olduğu. B-Davacı yaya …, geçişini tamamlayıp banket üzerinde bulunduğu sırada karıştığı olayda kusuru görülmediği kanaati açıklanmış olup, yaya davacıya “yoldan geçişini tamamlamış ve banket üzerinde iken” çarpmak suretiyle kaza meydana gelmiş olduğundan, diğer bir ifade ile davacının yalnız başına dışarı çıkması ile kazanın oluşumu yada zararın meydana gelmesi arasında illiyet bağı bulunmadığı gibi, davacının yalnız başına dışarı çıkmasının kazanın oluşuna veya zararı arttırıcı bir etkisi bulunmadığından, müterafik kusura değinen istinaf talepleri yerinde değildir. Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Adli Tıp Kurulunun 24/01/2020 tarihli raporunda özetle; …’ın 02.10.2013 tarihinde geçirmiş olduğu kazadan dolayı maluliyete uğrayıp uğramadığı, maluliyete uğramış ise maluliyet oranının ne kadar olduğu, bakıcıya ihtiyacı olup olmadığı, bakıcıya ihtiyacı var ise süresinin ne kadar olduğu hususlarında kaza tarihinde yürürlükte olan Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği hükümlerine göre rapor tanzimi istenmekte olduğu da açıklanarak; …’a ait tibbi evrakın incelenmesi sonucunda, 03.08.2013 tarihli 28727 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Maluliyet Tespit İşlemleri Yönetmeliğine göre kişilerin sadece malul olup olmadıklarını saptamanın mümkün olduğu, buna göre meslekte azalma gücü oranının hesaplanamayacağı, bu nedenle bu yönetmelikten önce yürürlükte olan 11.10.2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit işlemleri Yönetmeliği hükümlerinden yararlanılarak; Sağ Alt ekstremitede kısalık için (A cetveli XII. Liste, Arıza sıra no:20’e’ye göre) arıza ağırlık ölçüsü 0 olduğu, Hastada geliştiği belirtilen sağ hemiparezi için (A cetveli I. liste, Arıza sıra no6Bb’ya göre) arıza ağırlık ölçüsü 57 olduğu, Kişinin mesleği düz işçi kabul edilerek ve yaş (olay tarihinde 9) göre hesaplandığında meslekte kazanma gücü azalma oranının % 60 ve kalıcı olduğu, olay tarihi itibariyle geçici iş göremezlik süresinin 18 ay olduğunu, olay tarihinde mevcut yaralanmalar sonucu, hastada sağ hemiparezi olması nedeniyle sürekli olarak bir başkasının bakım ve gözetimine muhtaç olduğu kanaati açıklanmıştır. Hükme esas alınan maluliyet raporunda kaza ile yaralanma arasında illiyet bağını da açıklar şekilde trafik kazası nedeniyle olay tarihinde davacı da mevcut yaralanmalar sonucu, hastada sağ hemiparezi olması nedeniyle sürekli olarak bir başkasının bakım ve gözetimine muhtaç olduğu kanaati açıklanmış olması nedeniyle maluliyet raporuna; Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin yerleşik içtihatları gereğince bakıcı giderinin hesaplanmasında asgari ücretin brüt tutarının (tamamının) esas alınması gerektiğinden ve yine harcamaya ilişkin belge sunulmasına gerek bulunmadığından bakıcı giderinin brüt tutar üzerinden hesaplanabilmesi için fiilen bakıcı tutulduğunun ispatı ve bakıcı ihtiyacının karşılandığına ilişkin harcamayı gösterir usulüne uygun resmi nitelikte belge sunulması gerektiğine; Davacı kaza tarihinde çocuk olup SGK’lı olmadığı gibi meydana gelen kaza trafik iş kazası niteliğinde de olmadığından SGK tarafından ödeme yapılıp yapılmadığının araştırılmamış olmasına yönelik istinaf talepleri yerinde değildir. Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin KTK’nın 98.maddesinin kapsamının belirlenmesi bakımından vermiş olduğu 07/02/2018 tarih, 2015/7503 E. ve 2018/943 K. sayılı kararında “25.02.2011 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 13.02.2011 tarih, 6111 sayılı Yasa’nın 59. maddesi ile değişik 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 98. maddesinin açık lafzından da anlaşıldığı üzere, yapılan değişiklik ile trafik kazaları sebebiyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer bütün resmi ve özel sağlık kurum ve kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedelleri, Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacak, hastanelerce sunulan sağlık hizmet bedelleri yönünden sigorta şirketlerinin ve …nın yükümlülükleri sona erecektir. Kazazedelerin, bunun dışında kalan bakıcı veya tedaviye bağlı sair harcamaları, sigorta şirketlerinin ve …nın tedavi teminatları kapsamında, yine sigorta şirketleri ve … tarafından karşılanmaya devam edecektir.” yönünde karar verilmiştir. (Benzer yönde Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 27/03/2014 tarih, 2013/ 4616 E. ve 2014/4465 K. sayılı kararı). Somut uyuşmazlıkta dava dilekçesinde davalıdan sürekli bakıcı gideri talep edildiği açıklanmıştır. Yukarıya aktarılan emsal Yargıtay ilamında da açıklandığı üzere 2918 sayılı Yasa’nın 98. maddesi kapsamı dışında kalan bakıcı veya tedaviye bağlı sair giderlerden Sigorta Şirketleri ve …nın sorumlulukları devam edeceğinden İlk Derece Mahkemesince bu kapsamda davanın kabulüne karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur. Daimi işgücü kaybı tazminatı ile yaşam boyu bakım giderleri farklı tazminat kalemleri olup yaşam boyu bakıcı giderlerinin sakatlık teminatı kapsamında değerlendirilmesi mümkün değildir. Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin kökleşen içtihatları da bu yöndedir (Benzer yönde Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 16/12/2020 tarih, 2020/2821 E. ve 2020/8505 K. sayılı kararı). Davalı tarafından davacı için 22/07/2014 tarihinde yapılan 215.320,00 TL ödeme “maluliyet” açıklaması ile yapılmış olup, yukarıda da açıklandığı şekilde, sağlık gideri teminatından mahsubu olanaklı değildir. Kaza tarihinde zorunlu mali sorumluluk sigortasında 250.000,00 TL sakatlanma ve ölüm, 250.000,00 TL sağlık gideri teminatı bulunmaktadır. Bu miktar üzerinden davanın kabulüne karar verilmiş olmasında usul ve yasaya aykırılık yoktur. Bu nedenlerle; davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalı vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 17.077,50 TL harçtan peşin alınan 4.270,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 12.807,50 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına, 3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 361. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesine hitaben verilecek temyiz dilekçesi ile temyiz yasa yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.09/12/2021