Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2021/65 E. 2023/417 K. 14.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2021/65
KARAR NO: 2023/417
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 17/11/2020
NUMARASI: 2018/701 Esas – 2020/736 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ: 14/03/2023
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 11/07/2016 tarihinde dava dışı …’in sevk ve idaresindeki … plaka sayılı aracın,…’ın sevk ve idaresindeki … plaka sayılı aracın çarpışması sonucu çift taraflı trafik kazasının meydana geldiğini, kaza sonucu … plaka sayılı araçta yolcu olarak bulunan davacının yaralandığını, kazaya karışan … ve … plaka sayılı araçların davalı sigorta şirketi nezdinde sigortalı olduğunu belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 100,00 TL geçiçi iş göremezlik, 100,00 TL kalıcı iş göremezlik olmak üzere toplam 200,00 TL, … sigorta A.Ş’nin … plaka sayılı aracın poliçeçisinden ve … plaka sayılı aracın poliçesinden 100,00 TL geçici ve 100,00 TL kalıcı iş göremezlik olmak üzere toplam 200,00 TL maddi tazminatın kaza tarihinden, aksi halde ihbar tarihindini müteakip 8 işgünün bitiminden olanaklı değilse son tahlilde dava tarihinden başlayarak işleyecek ticari faiziyle veya yasal faiziyle ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, sigorta şirketinin yerleşim yeri adresinin İstanbul olduğunu, yerleşim yeri İstanbul olması nedeni ile İstanbul Asliye Ticaret Mahkemelerinin yetkili olduğunu, kazaya karışan … plaka sayılı aracın müvekkil şirket nezdinde 29/05/2016/2017 tarihleri arasında, … plakalı aracın müvekkil şirket nezdinde ZMSS poliçe ile 30/03/2016-2018 tarihleri arasında sigortalı olduğunu, dava öncesinde müvekkil şirkete yapılan başvuru doğrultusunda 09/11/2017 tarihinde 6.057,10 TL, 25/10/2017 tarihinde 18.144,47 TL tutarında ödeme yapıldığını, yapılan ödemeler nedeni ile gerçek zarar ödemeleri nedeni ile davanın konusuz kaldığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın kabulüne, 7.892,85 TL geçici iş göremezlik tazminatı ile 115.029,54 TL sürekli iş göremezlik tazminatının, davalının temerrüde düştüğü 09.11.2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizleriyle birlikte davalıdan ( trafik kaza tarihi olan 2016 yılı poliçe limitiyle sınırlı olmak üzere ) alınarak davacıya verilmesine,” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müvekkili şirket tarafından … plakalı araç poliçesinden 25/10/2017 tarihinde 18.144,47 TL ödeme yapıldığını, … plakalı araç poliçesinden 09/11/2017 tarihinde 6.057,10 TL ödeme yapıldığını, bilirkişi tarafından öncelikle ödeme tarihi göz önüne alınarak o tarihte ödenmesi gereken tazminat tutarının hesaplanması ve bulunan tutar ile gerçekte ödenen tutar karşılaştırılması gerektiğini, raporda ödeme tarihindeki verilere göre müvekkili şirketin ödediği ve ödemesi gereken tutarın belirlenmediğini ve arada fahiş bir fark olup olmadığı tespit edilmeksizin doğrudan güncelleme yapıldığını, davacı için bakım ve iyileşme (iş göremezlik) süresi öngörülse dahi bu döneme ilişkin taleplerden müvekkili şirketin sorumluluğunun bulunmadığını, davacının bakım ve geçici iş göremezlik zararı ile tedavi giderleri “Sağlık Giderleri Teminatı” kapsamında olduğundan SGK tarafından karşılanacağını, maluliyet tespitinin “Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik” hükümlerine göre yapılması gerektiğini, yargılamaya konu olayda şahsın olay anında emniyet kemeri takarak kendi can güvenliği için gereken önlemi alıp almadığının araştırılması, takmamış ise hesaplanacak tazminattan olay tarihinde yürürlükte bulunan yasaya uygun bir hakkaniyet indirimi yapılması gerektiğini, iddia ve savunmaları ve delilleri belirtilmeksizin ve değerlendirilmeksizin, tartışılmadan hüküm verildiğini, yargılama sırasında belirttikleri itirazların hiçbirinin gerekçeli kararda irdelenmediğini ve tartışılmadığını belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından, 11/07/2016 tarihinde, davalıya zmms ile sigortalı … plakalı araç ile yine davalıya zmms ile sigortalı olan ve davacının yolcu olarak bulunduğu … plakalı aracın karıştığı kaza neticesinde davacının yaralanması nedeniyle davadan önce yapılan ödemenin yetersiz olduğundan maddi tazminat talep edildiği anlaşılmaktadır. Mahkemenin hükme esas aldığı aktüerya raporunda; 09.11.2017 ödeme tarihindeki verilere göre yapılan hesaplamada davacının geçici ve sürekli iş göremezlik maddi zararları toplamı (7.892,85 TL * 87.342,68 TL) * 95.235,53 TL olup, yapılan 24.201,47 TL ödeme ile davacının maddi zararının %25 oranında karşılandığı ve ödeme tarihindeki verilere göre davacıya 71.034,06 TL eksik ödeme yapıldığı ve yapılan ödemenin yetersiz olduğu kanaatine varıldığı belirtildiğine göre bu yöndeki davalı vekili istinaf talebi yerinde görülmemiştir. Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin KTK’nın 98.maddesinin kapsamının belirlenmesi bakımından vermiş olduğu 02/03/2022 tarih, 2022/312 E. ve 2022/3685 K. sayılı kararında; geçici iş göremezlik ve geçici bakıcı gideri yönünden sigorta şirketlerinin sorumluluğu devam ettiği yönünde karar vermiştir. Bu nedenle davalı vekilinin geçici iş göremezlik tazminatına ilişkin istinaf başvurusu yerinde görülmemiştir (Benzer yönde Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2021/6911 E. ve 2021/10351 K., 2021/5305 E. ve 2021/7685 K. sayılı kararları). Trafik kazası nedeniyle açılan tazminat davalarında maluliyete ilişkin alınacak raporların nasıl düzenleneceğine ilişkin ne Karayolları Trafik Kanun’un da ne de Türk Borçlar Kanun’unda düzenleme yapılmamış, Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin içtihatları ile kaza tarihine göre dönemsel olarak uygulanması gereken Yönetmelikler açıklanmıştır. Buna göre maluliyete ilişkin alınacak raporların, 11/10/2008 tarihinden önce Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11/10/2008 tarihi ile 01/09/2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmelik’i, 01/09/2013 tarihi ile 01/06/2015 tarihleri arasında sonrada Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmelik’i, 01/06/2015 tarihi ile 20/02/2019 tarihleri arasında Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine, 20/02/2019 tarihinden sonrada Erişkinler için Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun olarak düzenlenmesi gerekir. (Yargıtay 4.Hukuk Dairesinin 2021/12907 E. ve 2022/6237 K., 2021/12288 E. ve 2022/6235 K., 2021/11515 E. ve 2022/5238 K. sayılı kararları).İlk Derece Mahkemesince tazminatın belirlenmesinde kaza tarihinde yürürlükte bulunmayan Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmelik hükümlerine göre düzenlenen maluliyet raporunun hükme esas alınmış olması usul ve yasaya aykırı olmuştur. O halde İlk Derece Mahkemesince yapılması gereken, ATK’dan ya da başka bir Üniversite Hastanesinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümünden oluşturulacak aralarında adli tıp uzmanı da bulunan uzman doktor heyetinden, kaza tarihi itibari ile yürürlükte bulunan Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun olarak davacıda var olduğu ileri sürülen yaralanmaya bağlı geçici iş göremezlik oluşup oluşmadığı, oluşmuş ise süresi, kalıcı işgöremezlik durum ve oranının ne olduğu ve tespit edilecek maluliyetin kaza ile illiyeti bulunup bulunmadığı konularında, dosya içerisinde bulunan tedavi evrakları ile dosyada mevcut olan taraflarca sunulan delilleri de irdeler biçimde denetime elverir nitelikte maluliyet raporu alınması ve tespit edilecek maluliyet oranına göre hükme esas alınan rapor tarihi itibariyle aktüer bilirkişiden ek rapor alınması ve sonucuna göre usuli kazanılmış haklarda gözetilerek karar verilmesi olmalıdır. Mahkemenin gerekçeli kararında; “…Dosya kapsamındaki bilgi ve belgeler, bilirkişi raporları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, kazanın oluş şekli, tarafların kusur oranı, kaza sonrasında davacının yaşadığı acı, elem hepbirlikte değerlendirildiğinde, dosya kapsamına uygun bilirkişi raporları doğrultusunda belirlenen iş göremezlik tazminatları yönünden, kaza yapan araçların davalı sigorta şirketince zorunlu mali mesuliyet sigortası ile sigortalı oluşu, kazaya karışan motorlu aracın ZMMS’nin, kaza sebebiyle oluşan zarardan, araç sürücüsünün kusuru oranında sorumlu olması gerektiği sonucuna varılarak, ZMMS şirketinin temerrüde düştüğü tarihten itibaren işleyecek yasal faizleriyle birlikte poliçe limitleri dahilinde alınarak davacıya verilmesine yönelik aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. Ayrıca 2918 Sayılı Yasanın 92. Maddesinin 1/i bendi, Anayasa Mahkemesinin 17/7/2020 tarih, 2019/40 E. ve 2020/40 K. sayılı Kararı ile iptal edilmiş ise de Anayasanın 153. Maddesine göre Hukuk davaları yönünden, hak ihlali kararları hariç, iptal kararlarının geriye yürümemesi ve 6100 Sayılı Yasaya göre de bir davanın, açıldığı tarihteki durum, koşullar ve Yasal mevzuat hükümlerine göre değerlendirilip sonuçlandırılması ilkeleri gereğince dava açılış tarihi itibariyle yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre karar verilmiştir.” şeklinde dosya üzerinde somutlaştırılma yapılmadan yetersiz gerekçe ile karar verilmesi de doğru olmamıştır. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine,4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.14/03/2023