Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2021/612 E. 2023/1208 K. 20.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2021/612
KARAR NO: 2023/1208
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 19. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 18/01/2021
NUMARASI: 2018/766 Esas – 2021/54 Karar
DAVA: Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat
KARAR TARİHİ: 20/06/2023
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; Sürücü …’ın sevk ve idaresindeki … … sayılı araçta direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu 04/05/2018 tarihinde trafik kazası meydana geldiğini, kazada… ve kızı …in vefat ettiklerini, murislerin ölümünün ardından geriye mirasçı olarak …’in eşi … ile oğlu …’in kaldığını, müteveffaların yolcu olarak bulunduğu … plaka sayılı aracın, davalı … Sigorta A.Ş. tarafından 21/09/2017-2018 tarihli olarak ZMSS poliçesi ile sigortalandığını, … Sigorta A.Ş.’ye yapılan başvuru üzerine taraflarına bir miktar ödeme yapıldığını ancak ödemenin yeterli olmadığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 10.000,00TL maddi tazminatın davalıdan tahsiline, davalı sigorta şirketinin poliçe limiti ile sorumlu tutulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacılar ıslah dilekçesi ile talebini 121.521,84 TL’ye yükseltmiştir. Davalı süresi içerisinde cevap dilekçesi sunmamış beyan dilekçesinde özetle; müvekkili sigorta şirketi tarafından dava öncesi şirkete yapılan başvuru ile açılan hasar dosyalarında davacı taraflara tazminat ödemesi yapıldığını, davalı müvekkilinin ödediği tazminat miktarı ile poliçeden doğan herhangi bir sorumluluğunun kalmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın ıslah edilmiş haliyle kabulüne; Davacı … yararına 101.102,30TL destekten yoksun kalma tazminatının davalı sigorta şirketinin ödeme tarihi olan 04/10/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine; Davacı … yararına 20.419,54TL destekten yoksun kalma tazminatının davalı sigorta şirketinin ödeme tarihi olan 04/10/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müvekkili davalı tarafından … yönünden toplam 44.859,17TL, … yönünden toplam 157.680,00 TL destekten yoksun kalma tazminat ödemesi yapılmakla, davacıların gerçek zararlarının karşılandığını, 01/01/2020 tarihli bilirkişi raporu ile 07/11/2020 tarihli bilirkişi ek raporunun hatalı olduğunu, denetime elverişsiz raporun hükme esas alındığını, kazada vefat eden …’in arabada seyir esnasındayken emniyet kemeri takmayarak araçtan fırlaması sonucu hayatını kaybettiğini, …’in zararın meydana gelmesindeki %20 müterafik kusuru dikkate alınmaksızın kurulan hükmün hukuka ve yerleşik içtihatlara aykırı olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, ölümlü trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. 2918 sayılı KTK’nin “sorumluluğa ilişkin anlaşmalar” başlığını taşıyan 111. maddesi gereği, “Karayolları Trafik Kanunu ile öngörülen hukuki sorumluluğu kaldıran veya daraltan anlaşmalar geçersizdir. Tazminat miktarlarına ilişkin olup da, yetersiz veya fahiş olduğu açıkça belli olan anlaşmalar veya uzlaşmalar yapıldıkları tarihten başlayarak iki yıl içinde iptal edilebilir”. Bu madde hükmü gereğince, tazminat miktarlarına ilişkin olup da yetersiz veya fahiş olduğu açıkça belli olan anlaşmalar veya uzlaşmalar yapıldıkları tarihten itibaren 2 yıl içinde iptal edilebilirler. Yasanın bu hükmünden yararlanmak için ibra belgesinin iptalinin açıkça ve ayrıca istenmesine gerek olmayıp, dava sırasında bu husus ileri sürülebileceği gibi yapıldığı tarihten itibaren 2 yıl içinde hükümlerinin kabul edilmediğine ilişkin bir irade açıklaması da yeterlidir. Yasada belirtilen 2 yıllık süre hak düşürücü süre olup, mahkemece res’en dikkate alınması gerekir. Somut uyuşmazlıkta desteğin ölümü nedeniyle davacılara 04/10/2018 tarihinde 41.448,00 TL ve 157.680,00 TL tutarında ödemeler yapıldığı tarafların kabulündedir. İbranamede de davacılar fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmuşlardır. Eldeki dava ise 26/12/2018 tarihinde açılmıştır. Bu durumda usuli kazanılmış haklarda gözetilerek davalının davadan önce ödediği bedelin, ödemenin yapıldığı tarih ile zarar hesabının yapıldığı tarih arasında işleyen yasal faiz hesaplanarak güncellenmesi ve güncellenmiş miktarın, tazminat miktarından mahsup edilmesi suretiyle karar vermek gerekirken güncelleme yapılmadan ödemenin düşülmesi suretiyle eksik inceleme ile karar verilmiş olması doğru olmamıştır. Müterafik kusur; aynı şartlar altındaki makul, dürüst ve ortalama bir kişinin, kendi menfaati icabı, zarara uğramamak için kaçınacağı veya kaçınması gereken bir davranış tarzını ifade etmektedir. (EREN, Fikret, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, Y. 2015. S. 582) Müterafik kusur indiriminde her somut olayın özelliğine göre olayın meydana geliş tarzı ve zararın artmasında zarar görenin kusurlu davranışının sonuca etkisi değerlendirilerek uygun oranda bir indirim yapılmasını gerektirir ve zarar görenin müterafik kusurunun tespiti halinde tazminattan uygun bir indirim yapılması, gerek öğretide gerekse Yargıtay İçtihatlarında benimsenmiş ve yerleşmiş bulunmaktadır. Somut uyuşmazlıkta davacıların desteği olan müteveffa …’in arabada seyir esnasındayken emniyet kemeri takmayarak araçtan fırlaması sonucu hayatını kaybettiği, müterafık kusurlu sayılması gerektiği ileri sürülmektedir. İlk Derece Mahkemesince desteğin emniyet kemeri takıp takmadığı ve müterafik kusuru bulunup bulunmadığı gerekçeli kararda tartışılmadan karar verilmesi eksik incelemeye dayalı olmuştur. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere : 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine,4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 20/06/2023