Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2021/606 E. 2022/363 K. 25.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2021/606
KARAR NO: 2022/363
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 23/11/2020
NUMARASI: 2019/479 Esas – 2020/953 Karar
DAVA: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 25/02/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı dava dilekçesinde özetle; arkadaşları taşıtı kullanan … ve … ile birlikte … plakalı araçla İkitelli … mevkiinde seyir halindeyken … plakalı ticari taksinin kendilerinin bulunduğu şeride ters yönden gelerek çarptığını, Küçükçekmece 20 asliye Ceza Mahkemesinin 2017/341 esas sayılı dosyası üzerinden yapılan keşif neticesinde tanzim edilen bilirkişi raporu ile çarpan sürücünün 8/8 hatalı olduğunu, kazada sol bilek ve dirseğinin arasındaki kol kısmının parçalandığını ve ameliyat olarak kendisine 60 gün istirahat raporu verildiğini, Küçükçekmece CB’nın 20/02/2018 tarih ve 918 sayılı ATK’dan almış olduğu rapora göre kırığın yaşam fonksiyonlarını orta (3) derecede etkilediğinin değerlendirildiğini, kaza sırasında 1500 TL ye almış olduğu cep telefonunun da kırıldığını, 60 günlük istirahat verilmesi nedeniyle kazanç kaybına uğradığını, kaza sonrası yaşadığı travma nedeniyle 20.000 TL manevi tazminat talebinde bulunduğunu, davada ticari taksi işleteninde sorumlu olduğunu, açıklanan nedenlerle maddi ve manevi tazminat bakımından davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … Sigorta AŞ. vekili cevap dilekçesinde özetle; Karayolları Trafik Kanunu 97. Maddesine göre dava şartı niteliğinde olup zarar görenin başvuru yapmadan dava açamayacağından başvuru yapmadan açılan davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, müvekkil şirketin talepten dava dilekçesi ile haberdar olduğunu Bu kapsamda usulüne uygun bir başvuru olmadığından davanın dava şartı nedeniyle reddine karar verilmesini, dava şartı yokluğundan dolayı red taleplerinin kabul görmemesi halinde dava dilekçesine görev yönünden itiraz ederek, dava konusu dikkate alındığında davaya bakmakla görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesi değil asliye ticaret mahkemesinin olduğunu. Davacının var ise geçici iş göremezlik tazminat taleplerinin ve diğer tedaviye ilişkin tazminat taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … cevap dilekçesinde özetle; maddi tazminat tutarının dava dilekçesinde net olarak belirtilmediğini, bu durumun hukuka aykırı olduğunu, davalılar arasında sigorta şirketi de gösterilmesine rağmen sigorta poliçe limitini aşan bir zararın olmadığının açık olduğu ve tazmin yerine tazminat talebinin usule uygun olmadığını, dava dilekçesinde anlatılan olaylar ve iddialarla ilgili olarak tarafına kusur yüklenmesini kabul etmediğini, kaza sonrası oluştuğu iddia edilen efor kaybı ve benzeri zararların iddia edildiği gibi olmadığını, ortada sadece bir kol kırıklığı olduğunu, fahiş zararların olduğunu iddia etmek ve olayı büyüterek yüksek miktarlarda tazminat istemenin hukuka aykırı olduğunu, manevi tazminatın da şartlarının oluşmadığını beyan ederek davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın kısmen kabulü, kısmen reddi ile; 51.344,12-TL Maddi Tazminatın davalılardan kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsili (davalı Sigorta şirketi yönünden sigorta poliçe limitleri ile sınırlı olmak üzere ve dava tarihinden itibaren) ile davacıya ödenmesine, Davacının manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile; 5.000,00-TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan … ve …’ten alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili, davalı … Sigorta A.Ş. vekili ile davalı … istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; trafik kazası nedeniyle açmış olduğu maddi ve manevi tazminat istemli davada maddi tazminat talebi bakımından sürücü …, işleten … ile sorumlu sigorta şirketi arasında, yine manevi tazminat talebi bakımından sürücü … ve … arasında müşterek ve müteselsil ilişki bulunmasına rağmen mahkemece bu hususun göz ardı edilerek kararda belirlenen tazminat tutarlarının davalılarca ödenmesine dair hüküm kurulmasının hatalı olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı … Sigorta A.Ş. (… Sigorta A.Ş.) vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin geçici iş göremezlik tazminatından sorumlu olmadığı halde sorumlu tutulduğunu, ATK tarafından tespit edilen 4 aylık geçici iş göremezlik süresince davacının kurum avukatlığı mesleğine devam edip etmediği ve bu süre içinde ücret alıp alınmadığının araştırılmadığını, davacının sigortalı araçta hatır taşınması nedeniyle seyahat ettiği sabit olmasına rağmen bu konuda değerlendirme yapılmadığını belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı … istinaf başvuru dilekçesinde özetle; bilirkişi raporunun eksik ve yetersiz olduğunu, hiçbir kusuru olmamasına rağmen sorumlu tutulduğunu, davalılar arasında sigorta şirketi de gösterilmesine rağmen sigorta poliçe limitini aşan bir zararın olmadığı açık iken bu şekilde tazmin yerine tarafına tazminat talebinin usule uygun olmadığını, Anayasaya göre yeterli ve doyurucu gerekçeye dayanmayan hükümlerin yanlış olduğunu, sadece kol kırıklığı var iken fahiş zararların olduğunu iddia etmek ve olayı büyüterek yüksek miktarlarda tazminat istenmesinin mahkemece kabul gördüğünü, kusuru olmadığını, illiyet bağının koptuğunu, sigorta poliçesi limitleri dahilinde olan bir zarar olmasına ve aracın trafik sigortası bulunması nedeniyle kendisinden tazminat istenemeyeceğini, manevi tazminat yönünden istenen ve belirlenen miktarın fahiş olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Davalı … istinaf dilekçesinde aracın ZMSS poliçesi bulunduğunu, bu nedenle zararın sigorta şirketinden tazmin edilmesi gerektiğini belirterek istinaf talep etmiştir. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. maddesine göre işletenlerin, bu Kanun’un 85/1. maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur. Aynı Kanun’un 85/1. maddesinde ise bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olacağı düzenlenmiştir. Kaza tarihinde yürürlükte olan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nda haksız fiil halinde müteselsil sorumluların dış ilişkisi 61.maddede düzenlenerek birden çok kişi birlikte bir zarara sebebiyet verdikleri veya aynı zarardan çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu oldukları takdirde, haklarında müteselsil sorumluluğa ilişkin hükümler uygulanacağı kabul edilmiş; müteselsil sorumlar arasındaki iç ilişkisi ise 62.maddede düzenlenmiştir. Müteselsil sorumluluğa ilişkin TBK’nın 162/1.maddesine göre ise müteselsil borçlulardan her biri, alacaklıya karşı borcun tamamından sorumludur. Aynı Kanun’un 163.maddesi gereğince borç tamamen ifa edilinceye kadar alacaklıya karşı bütün borçluların sorumluluğu devam eder. Alacaklı, borçluların birinden, bir kısmından veya hepsinden alacağını talep etme ve dava açma hakkına sahiptir. Bu nedenle yukarıda belirtilen KTK’nın 85 ve 91. maddelerindeki düzenlemeler gereğince trafik kazası sonucu oluşan maddi zararlardan işleten, sürücü ve trafik sigortacısı zarar görene karşı müteselsilen sorumludur. Zarar gören davacı, TBK’nın 162 ve 163. maddesi gereğince müteselsil sorumluların hepsine karşı dava açabileceği gibi bunlardan sadece birine karşıda tazminat davası açabilir. Davalılar zarara sebebiyet veren aracın zmms sigortacısı, işleteni ve sürücüsü olduğuna göre aleyhlerine dava açılmasında usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından bu yöndeki istinaf itirazının reddine karar verilmiştir. Kaza nedeniyle davalı sürücünün yargılandığı ceza mahkemesinde tam kusurlu bulunarak cezalandırılmasına dair verilen kararın kesinleştiği, davalı …’in yargılama sırasında kusura ve aktüer rapora itirazının bulunmadığı, kaldı ki, davacının yaralanması ile ilgili ATK dan alınan raporun hükme esas alındığı göz önüne alındığında, davalı …’in kusur ve illiyet bağının bulunmadığına, davacıda kaza nedeniyle zarar oluşmadığına (mahkemece zaten efor kaybından değil geçici iş göremezlikten hüküm kurulduğu) ve soyut olarak kararın doyurucu gerekçe içermediğine yönelik itirazlarının da reddi gerekmiştir. 2918 sayılı KTK 98. maddesinde SGK’nun sorumlu olduğu tedavi giderleri açıkça sayılmış olup bu giderler kapsamında geçici iş göremezlik tazminatının bulunmadığı açıktır. Yeni Genel Şartların A.5.b maddesinde açıklanan sağlık giderleri teminatının Sosyal Güvenlik Kurumunun sorumluluğunda olduğu düzenlenmesi ile aynı yönde değişiklik 2918 sayılı KTK’da yapılmadığından Anayasa Mahkemesinin 17/07/2020 tarih, 2019/40 Esas ve 2020/40 Karar sayılı iptal kararı gereğince yeni Genel Şartların A.5.b maddesi sigorta şirketinin sorumluluğunu daraltan nitelikte olduğundan uygulanamayacaktır. Bu nedenle davalı sigorta vekilinin geçici iş göremezlik zararının poliçe teminatı kapsamında olmadığına yönelik istinaf itirazları yerinde değildir. Davalı sigorta şirketi vekili cevap dilekçesinde davacının hatır için taşındığı yönünde iddia ve savunma ileri sürmemiştir. Mahkemece, taşımanın hatır için olduğu değerlendirilerek tazminattan hatır indirimi yapılabilmesi için davalının bu yönde savunma getirmesi ve taşımanın hatır için olup olmadığı, tarafların yakınlığı, varsa hatır için taşımanın kimin arzusu ve ne amaçla yapıldığı gibi olayın özel şartlarını ortaya koyması gerekmektedir. Davalı tarafın, süresinde dosyaya sunulan cevap dilekçesinde hatır taşıması olduğuna dair iddiası ve savunması olmadığına göre İlk Derece Mahkemesince hatır indirimi yapılmamış olmasında bir isabetsizlik yoktur. Mahkemece hükme esas alınan aktürya raporunda, davacının maaş bordrolarına göre geçici 4 aylık iyileşme süresindeki maluliyeti hesaplanmış ise de, davacının iyileşme döneminde maaş almaya devam ettiğinden, bu dönemde aldığı ücretlerden kesinti yapılıp yapılmadığı ve iyileşme döneminde mahrum kaldığı gelir bulunup bulunmadığı araştırılmadan yapılan hesaplamadaki tazminata karar verilmesi doğru olmamıştır. Bu nedenle mahkemece buna ilişkin ayrıntılı ücret bordrolarının varsa kesintiye ilişkin belgelerin getirtilerek bilirkişiden alınacak ek rapora göre değerlendirilerek karar verilmesi gerekmektedir. Bu yönden davalı sigorta vekilinin itirazı yerinde görülmüştür. Davacı taraf dava ve ıslah dilekçesinde maddi tazminat için tüm davalılardan, manevi tazminat için ise sürücü ve işletenden müşterek ve müteselsilen talep etiği halde mahkemece yazılı olduğu şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır. Davacı vekili istinaf itirazı yerindedir. Somut uyuşmazlıkta olay tarihi, kazanın oluş şekli, kusur durumu, davacının yaralanması, maluliyet oranı ve iyileşme süresi, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, manevi tazminatın belirlenmesine hakim olan ilkeler ile İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesi birlikte değerlendirildiğinde, TBK’nın 56/1.maddesi kapsamında davacı lehine belirlenen manevi tazminat miktarının, manevi tazminat müessesinin amacına ve hakkaniyete uygun, yeterli ve makul olduğu kanaatine varıldığından bu yöne değinen istinaf itirazının reddi gerektiği sonucuna varılmıştır. Açıklanan nedenlerle, davalı …’ın istinaf talebinin reddine, davacı vekili ile davalı … Sigorta A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-a-Davalı …’ın istinaf talebinin REDDİNE, b-Davacı vekili ile davalı … Sigorta A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 2- Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 3.848,87 TL harçtan peşin alınan 963,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.885,87 TL harcın davalı …’dan tahsili ile Hazineye irat kaydına, 3-Davalı … tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4-Davacı ve davalı … Sigorta A.Ş. tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 5-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.25/02/2022