Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2021/60 E. 2023/516 K. 27.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2021/60
KARAR NO: 2023/516
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 14/10/2020
NUMARASI: 2016/517 Esas – 2020/432 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ: 27/03/2023
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; ZMMS poliçesi olmayan … plakalı aracın 16.03.2013 tarihinde dava dışı ihbar olunan sürücü …’nın idaresinde iken direksiyon hakimiyetini kaybederek yoldan çıkması neticesinde araçta yolcu olarak bulunan müvekkilinin yaralandığı, %48 oranında sakat kaldığını, kazadan dolayı ailesinin bakımına muhtaç hale geldiğini, bulabildiği imkanlarla tedavi olmaya çalıştığını, başkalarının yardımına muhtaç kaldığını, sürekli bakım tazminatının hesaplanması için aktüer bilirkişisinden rapor alınmasını talep ettiklerini, sürekli bakım gideri tazminatının tahsili için dava açma gereği hasıl olduğunu fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik sürekli bakım gideri tazminatı olarak 2.000,00 TL’nin kaza tarihinden itibaren işleyecek reeskont faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili mahkememize sunmuş olduğu 17/03/2020 tarihli bedel artırım dilekçesi ile davanın başında fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak üzere 2.000,00-TL olan taleplerini 3.980,14-TL daha artırarak toplamda 5.980,14 TL bakıcı gideri tazminatının kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsilini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın dava şartı yokluğu sebebiyle reddi gerektiğini, dava konusu bakıcı gideri ile ilgili bir talep ve başvuru yapılmadığını, talebin iki yıllık zamanaşımına uğradığını, hasar dosyası açılarak aktüerya raporuna göre tespit edilen toplam 10.413,00 TL tazminatın 04.09.2014 tarihinde ödendiğini ve müvekkili kurumun ibra edildiğini, davaya konu olayda hatır taşıması ve davacının kazaya sebebiyet veren sürücü ile birlikte alkol alarak aracına binerek kusurlu davrandığından indirim olması gerektiğini, davacının yaşı itibariyle kaza ile illiyeti olmayan sorunlar ve bakıcı ihtiyacı mevcut olabileceğini, sağlık hizmet bedellerinin SGK tarafından karşılanacağını, kusur durumu ile zarar arasındaki illiyet bağının tespiti gerektiğini, temerrüdün söz konusu olmadığını, reeskont faizi isteminin haksız olduğu diğer hususlarla birlikte belirtirek davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın talep artırım dilekçesi doğrultusunda kısmen kabul, kısmen reddi ile, davacı … için bakıcı gideri tazminatı olarak hesap edilen 5.980,14-TL’den hatır taşıması ve müterafik kusur indiriminin ayrı ayrı yapılmak suretiyle (Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin 2018/3903 Esas 2020/3867 Karar) 3.827,28-TL sonuç bakıcı gideri tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; İstanbul 2. Adli Tıp İhtisas Kurulu tarafından düzenlenen 26.06.2019 tarihli rapora göre, müvekkilinin kazadan kaynaklanan sürekli iş göremezlik kaybı oranının %64 olduğunu, iş göremezlik süresinin 9 aya kadar uzayabileceğini fakat sürekli bakıma muhtaç kalmadığının tespit edildiğini, bu değerlendirmenin müvekkilinin gerçek durumunu yansıtmadığını, müvekkilinin yatalak durumda olduğunu, yatalak durumdaki kişi için sürekli bakıma muhtaç olmadığı değerlendirmesi yapmanın hatalı olduğunu, özür oranının Nazilli Devlet Hastanesinden alınan raporda %78, Adnan Menderes Üniversitesi Hastanesi’nden alınan raporda %96 olarak tespit edildiğini, bu raporlar ve hatta İstanbul 2. Adli Tıp İhtisas Kurulu tarafından yapılan muayenesinde dahi yardıma ihtiyacı olduğu belirtilmişken, kronolojik olarak açıkça sürekli yardıma muhtaç olma durumunun 2013 yılındaki kazadan itibaren ortaya çıktığı açıkça belli iken, sonuç kısmında sürekli bakıma ihtiyacı olmadığı değerlendirmesini kabul etmenin mümkün olmadığını dolayısı ile İstanbul 2. Adli Tıp İhtisas Kurulunun 26.06.2019 tarihli raporunun içeriğinden davacının sürekli bakıma muhtaç olduğunun açıkça belli olmasına rağmen sonuç kısmında, sürekli bakıma muhtaç olmadığı değerlendirmesi yapılmasının açıkça hatalı olduğunu, yargılama devam ederkende bu itirazların dile getirildiğini ancak mahkeme tarafından itirazlarının reddedildiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi tazminat( sürekli bakım gideri) istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından, 16.03.2013 günü saat 01:00 sıralarında, kazadan 59 dakika sonra yapılan ölçümünde 2,65 pramil alkollü olduğu tespit edilen sürücü …’nın sevk ve idaresindeki, kendi adına tescilli, ZMS sigorta poliçesiz, … ve davacı …’in yolcu olarak bulundukları, … plaka sayılı kamyonet ile Aydın ili, Nazilli içesi, … köyünde bölünmemiş, iki yönlü, iki şeritli köy yolunu takiben Hamidiye istikametinden … istikametine düz seyir halinde iken olay mahalli olan … köyü girişindeki sulama kanalı üzerinde bulunan sağa virajli köprü kesimine geldiğinde direksiyon hakimiyetini ve kontrolünü kaybederek virajı dönemeden düz ilerleyip yol dışına çıktıktan sonra ön kesimleri ile bahçe yolundaki toprağa çarpması seklinde meydana gelen trafik kazasında davacının yaralanması nedeniyle sürekli bakım gideri talep edildiği anlaşılmaktadır. Mahkemece davacının kaza nedeniyle maluliyeti ve bakıcı giderine ilişkin hükme esas aldığı ATK raporunda davacı hakkındaki tüm tedavi evrakları irdelenerek;”… Adnan Menderes Üniversitesi Hastanesi’nin 17.02.2017 tarihli Ortopedi ve FTR birimleri tarafından düzenlenen hasta konsültasyon raporlarında; Ortopedi konsültasyon muayenesinde; 2005 yılında araç içi trafik kazası geçiren hastanın sağ kalçasından Muğla’da 2 kez opere olduğunu, 2013 yılında tekrar araç içi trafik kazası geçiren hastanın sol kalça, sağ femur ve sağ tibia fraktürü nedeniyle ADÜ Hastanesi’nde opere olduğu,… Dosyaya ekli grafilerin Kurulumuzca değerlendirilmesinde; 16.07.2013 tarihli Ortoröntgenografide; Sağ femur alt diafiz kırığının distalden gönderilen İMN ile tespitli ve kırık hatlarının henüz kaynamamış olarak izlendiği, sağ tibia plato kırığının plak vidayla tespitli olarak izlendiği, sol kalçanın total protez ameliyatlısı olarak izlendiği, 29.01.2018 tarihli Ortoröntgenografide; Sağ femur subtrokanterik kırığın deforme kaynadığı, üzerinde tel izlendiği, kalçada sekonder koksartroz geliştiği (30.11.2005’deki olayla ilgili olup, dava konusu olayla illiyetsiz), sol kalça total protez ameliyatlısı, sağ femur alt diafiz kırığının kaynadığı, sağ tibia plato kırığının kaynadığı, plak vida üzerinde olduğuna göre; …’in 16.03.2013 tarihinde geçirmiş olduğu trafik kazasına bağlı gelişen yaralanması nedeniyle, 11.10.2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerinden yararlanılarak ve meslek grup numarası Grup 12 kabul olunarak: E cetveline göre: %64,0 oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı, İyileşme süresinin kaza tarihinden itibaren 9 aya kadar uzayabileceği, iyileşme süresi içerisinde ilk 6 ay bir başkasının yardımına ihtiyaç duyabileceği, sürekli bir başkasının bakımına muhtaç durumda olmadığı oybirliğiyle mütalaa olunur. ” şeklinde tespit edilmiştir. Maluliyet raporu kaza tarihinde geçerli yönetmelik hükümlerine, kaza ile illiyet bağı kurularak, muayene sonucu yapılan tüm tedavi evrakları da incelenerek düzenlendiğine göre hükme esas alınmasında usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır. Ancak davacı taraf dava dilekçesinde sürekli bakıcı gideri talep etmiş olduğu, hükme esas maluliyet raporunda sürekli bir başkasının bakımına muhtaç durumda olmadığı belirtildiğinden mahkemece davanın reddi yerine, maluliyet raporunda belirtilen 6 aylık süreye göre hesaplanan geçici bakıcı giderine karar verilmesi doğru olmamış ise de istinaf edenin sıfatına göre davacı vekili itirazları yerinde görülmemiştir. Bu nedenlerle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:1-Davacı vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 179,90 TL harçtan peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 125,50 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına,4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 361. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesine hitaben verilecek temyiz dilekçesi ile temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.27/03/2023