Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2021/581 E. 2023/1093 K. 08.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2021/581
KARAR NO: 2023/1093
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 17/11/2020
NUMARASI: 2018/664 Esas – 2020/556 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
KARAR TARİHİ: 08/06/2023
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalıya ait … plakalı aracın 24/11/2016-24/11/2017 tarihleri arasında geçerli olmak üzere zorunlu mali sorumluluk sigortası ile sigortalı olduğunu, 07/04/2017 tarihinde sigortalı aracın seyir halinde iken sağ ön kesimleri ile park halindeki … ve … plakalı araçlara çarparak trafik kazası meydana gelmesine neden olduğunu, kaza sonrası sigortalı araç sürücüsünün olay yerini terk ettiğini, kaza sonucu araçlardaki hasarların belirlenerek müvekkili şirketin … plakalı araç için 3.561,79 TL, … plakalı araç için ise 5.191,82 TL ödediğini, davalıya ait araç sürücüsünün kusurlu olduğunu ve olay yerini terk etmesi sebebiyle poliçe şartları gereği rücu şartlarının gerçekleştiğini ve ödemenin talep edildiğini, ödeme yapılmaması üzerine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile takibe girişildiğini, itiraz üzerine takibin durduğunu belirterek, itirazın iptali ile takibin devamına, davalının alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkumiyetine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı cevap dilekçesi sunmamıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın kısmen kabulü ile; Davalının İstanbul … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasındaki itirazının 8.753,61 TL üzerinden iptali ile, takibin 8.753,61 TL olan asıl alacağa takip tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmak suretiyle devamına, Fazlaya ilişkin talebin reddine, Alacağın likid olmaması nedeniyle davacının icra inkar tazminatı talebinin reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davaya konu aracın her ne kadar müvekkili şirketçe davacı şirkete sigorta ettirilmiş olsa da hadisenin gerçekleştiği tarihte aracın müvekkil şirketin hakimiyetinde olmayıp dava dışı …’in hakimiyetinde olduğunu, aracın müvekkili şirket ile dava dışı … isimli şahıs arasında yapılan 01/04/2017 tarihli satış sözleşmesi ile …’e teslim edildiğini, her ne kadar kayıtlarda kaza tarihinde aracın müvekkil şirkete ait olduğu gözükse de Mahkeme’ye sunulan satış sözleşmesinde kaza tarihinde aracın müvekkili şirketin hakimiyetinden çıktığını, somut olayda …’in araç işleteni konumunda olup işbu davaya konu zararın sorumlusu olduğunu, Karayolları Trafik Kanunu’nun 85. maddesine göre aracın işletenini tespit etmek için öncelikle aracın trafik kaydına bakılacağını, genel olarak trafik sicilinde araç sahibi olarak görünen kişinin işleten olduğunu, bu hususun yasal karine olduğunu, ancak kayıtta araç sahibi olarak görünen kişinin aracını noterde satmamış olsa dahi, adi satışla satın alanın aracı fiili ve ekonomik hâkimiyeti altında bulunduruyor ise örneğin aracı karayollarına, trafiğe çıkarma kararını veriyorsa, aracın vergilerini ve sigorta primlerini ödüyorsa bu kişinin aracı noter satışıyla satın almamasına rağmen aracın işleteni sayılacağını belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, maddi hasarlı trafik kazası nedeniyle sigorta şirketi tarafından ödenen hasar bedelinin rücuan tahsili istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Davalı vekili, davaya konu aracın her ne kadar müvekkili şirket tarafından davacı şirkete sigorta ettirilmiş olsa da olay tarihinde aracın müvekkil şirketin hakimiyetinde olmayıp dava dışı …’in hakimiyetinde olduğunu, söz konusu aracın müvekkil şirket ile dava dışı … arasında yapılan 01/04/2017 tarihli satış sözleşmesi ile …’e teslim edildiğini, müvekkili şirketin sorumluluğunun bulunmadığını öne sürmektedir. İşleten tanımı, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 3. maddesinde “Araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehni gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Ancak ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır” şeklinde yapılmıştır. 2918 sayılı KTK’nın 3. maddesinde işleten sıfatının belirlenmesinde şekli ve maddi ölçüt olmak üzere iki ayrı ölçüden yararlanılmıştır.Şekli ölçüye göre trafik sicilinde malik görülen kişi işletendir. Maddi ölçüye göre ise, trafik sicilinde adı geçen kişinin önemi bulunmamakta olup önemli olan araç üzerindeki fiili hakimiyet, araçtan ekonomik yarar sağlama, masraf ve rizikolara katlanma gibi ölçütlerdir. İşletenin belirlenmesinde doktrin ve Yargıtay’ın kabul ettiği görüş maddi ölçüttür. KTK 20/d maddesi içeriğine göre araçların satışı noter sözleşmeleri ile mümkündür. Harici satış geçersizdir. Haricen satın alanın menfaati olmadığından sigorta poliçesi tanzim ettiremez. Aynı Yasanın 24. maddesi ise, Zorunlu Mali Mesuliyet Sigorta poliçesi ibraz edilmeden bir aracın trafiğe tescilinin yapılmayacağını düzenlemiştir. Bir an için araç satışının yasanın aradığı şartlarda gerçekleştiğinin kabul edilmesi halinde dahi K.T.K. 94.maddesi uyarınca gerekli ihbarı sigortacıya yapıp sigorta sözleşmesinin iptali imkanını sigortacıya vermediği sürece, aracı takip eden sigorta poliçesinin geçerli olduğu, malikin sigorta poliçesinin tarafı olmaya ve yükümlülüklerinin devam edeceği Yargıtay istikrar kazanmış uygulamalarındandır. Somut uyuşmazlıkta Mahkemece Edirne İl Emniyet Müdürlüğünden gelen yazı cevabında kaza tarihinde … plakalı aracın davalı şirket adına kayıtlı olduğu bildirilmiştir. Davalı vekili, sigortalı aracın 01/04/2017 tarihli satış sözleşmesi ile satılarak …’e teslim edildiğini iddia ederek adi yazılı sözleşme sunmuş ve tazminat sorumluluğu bulunmadığını savunmuştur. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 20/d maddesinde, trafikte kayıtlı motorlu araçların her çeşit satış ve devirlerinin araç sahibi adına düzenlenmiş tescil belgesi esas alınarak noterce yapılacağı, noter tarafından yapılmayan satış ve devirlerin geçersiz olduğu düzenlenmiş olup, dosyadaki bilgi ve belgelere göre davacının aracı kaza tarihinden önce yasal prosedüre uymaksızın harici olarak sattığı yönündeki savunması hukuki sorumluluğu kaldırmayacağından davalının 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunun 85. maddesi gereğince araç maliki, işleten sıfatıyla sorumluluğu devam edecektir. Bu nedenle İlk Derece Mahkemesince yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığından davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalı vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 597,96 TL harçtan peşin alınan 149,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 448,96 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına,4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi. 08/06/2023