Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2021/578 E. 2023/907 K. 11.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2021/578
KARAR NO: 2023/907
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 10/12/2020
NUMARASI: 2016/187 Esas – 2020/859 Karar
DAVA: Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat
KARAR TARİHİ: 11/05/2023
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalıların işleten, sürücü ve zorunlu mali mesuliyet sigortacısı oldukları … plakalı araç ile davacıların çocuğu …’ye 23/05/2014 günü saat 08:45 sıralarında çarptığı, bu olay nedeniyle …’nın sol ayak parmaklarında kaza nedeniyle uzuv kaybı riskinin meydana gelmesi nedeniyle ameliyat olduğu, bu olay nedeniyle davacıların maddi ve manevi anlamda zarar görmeleri nedeniyle fazlaya ilişkin dava ve talep hakları saklı kalmak kaydı ile dava konusu kaza nedeniyle müvekkili …’nin maruz kaldığı (çalışma gücü kaybı) maddi zarar toplamından şimdilik 10.000,00 TL maddi tazminatın kaza tarihi olan 23/05/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen, yine manevi zarar nedeniyle davacı … için 30.000,00 TL, … için 15.000,00 TL ve … için de 15.000,00 TL olmak üzere 60.000,00 TL manevi tazminatın yine kaza tarihi olan 23/05/2014 tarihinden tibaren işleyecek yasal faizi ile davalı sigorta şirketi dışında kalan davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … Sigorta şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle; Davadan önce davacılar tarafından müvekkili şirkete başvuruda bulunmadıklarını, müvekkili şirketin temerrüdünün söz konusu olmadığını, davayı ve müvekkili şirketin sorumluluğunu kabul etmemek kaydı ile… plaka sayılı aracın müvekkili şirket nezdinde 2261995 poliçe numaralı, 20/02/2014-2015 vade tarihleri olmak üzere ZMSS poliçesi ile sigortalı olduğunu, kusur ve maddi zararın belirlenmesi gerektiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; Öncelikle görev itirazında bulunduklarını, görevli mahkemenin Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemesinin görevli olduğunu, müvekkilinin hiç bir kusuru olmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir. Davalı İETT şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle; Meydana gelen kaza nedeniyle davacılardan …’nın asli kusurlu olduğunu, KTK nın 68/1-b-3 maddesini ihlal ettiğini, davalı …’nın ise kazanın meydana gelmemesi için gerekli çabayı gösterdiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “1-Davacı …’nin 36.408,98 TL sürekli iş göremezlik maddi tazminatının davalı sigorta şirketi yönünden dava tarihi olan 19/10/2015 tarihinden, diğer davalılar … ve İETT işletmeleri genel müdürlüğ yönünden kaza tarihi olan 23/05/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı …’ye verilmesine, 1-Davacı … için 10.000,00 TL, davacı … için 5.000,00 TL, davacı müteveffa … mirasçıları … ve …’ye 5.000,00 TL olmak üzere toplam 20.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 23/05/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve İETT işletmeleri genel müdürlüğü’nden müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı İETT İşletmeleri Genel Müdürlüğü vekili, davalı … vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalı İETT İşletmeleri Genel Müdürlüğü vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; 24.06.2019 tarihli raporda müvekkili idare şoförüne % 75 kusur, davacıya %25 kusur atfedilmiş olduğunu, bilirkişi raporu ile atfedilen ve hükme esas alınan kusur oranlarını kabul etmediklerini, yüksek maluliyet oranı ve tanzim edilen hesap raporunu da kabul etmediklerini hükmedilen manevi tazminat miktarının fahiş olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Müvekkilinin kaza anında ve öncesinde kurallara uygun olarak seyretmekte olduğunu, kusurlu bir hareketi bulunmadığını, düzenlenen bilirkişi kusur raporunda tanıkların beyanının hiç bir şekilde değerlendirmeye alınmadığını, yüzeysel şekilde rapor hazırlandığını, bilirkişi raporunun hatalı olduğunu, SGK ödemelerinin mahsup edilmesi gerektiğini, Mahkemece davacı küçük için ayrı anne ve babası için ayrı ayrı manevi tazminata hükmedilmesinin hakkaniyete aykırı olduğunu, manevi tazminatın zenginleşme aracı olamayacağını belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Mahkemece hükme esas alınan ATK Trafik İhtisas Dairesi’nden alınan 24/06/2019 tarihli bilirkişi raporunda “Davalı sürücü …, idaresindeki vasıta ile … Caddesi’ni takiben olay mahalli kavşağa geldiğinde sağa dönüşle … giriş yapmadan önce giriş yapacağı yolda yaya ve taşıt açısından olumsuz bir halin olup olmadığı kontrol etmesi, giriş yapacağı yolu karşıdan karşıya geçmek için yola intikal eden ya da geçiş hazırlığı yapan yaya var ise bu yayaların geçişini beklemesi, yol ve cevre koşullarını da dikkate alarak uygun hızla ve kontrollü bir şekilde sağa dönüşe geçmesi, görüş alanını kontrol altında bulundurup müteyakkız bir şekilde seyrini sürdürmesi gerekirken belirtilen bu kurallara gereği gibi riayet etmemiş, ifadesinden de anlaşıldığı üzere karşıdan karşıya geçiş yapmak için yola intikal eden yayaya rağmen bu yayaya geçiş hakkı bırakmayıp hareketine devam etmiş, olayda, dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı hareketleri ile asli kusurludur. Davacı yaya …, yolun karşısına geçmek için kaplamaya girdikten sonra kendi can emniyetini sağlama açısından yakınında bulunan kavşak istikametinden araç gelip gelmediğini gözetlemesi, karşıdan karşıya geçişini en kısa doğrultuyu kullanarak mümkün olan en kısa sürede gerçekleştirmesi, dönüşe geçen araç var ise bu araçtan uygun tarzda korunma tedbiri alması, sürücüsü tarafından kontrolsüzce sağa dönüşe geçirilerek karşıdan karşıya geçmeye çalıştığı yola giriş yapan aracın manevra alanından bir an önce çıkması gerekirken, belirtilen bu hususlara gereği gibi riayet etmemiş, hareket alanını kontrolü altında bulundurmadan çapraz bir şekilde ve kontrolsüzce karşıdan karşıya geçmeye çalışmış, hareket halinde olan araca rağmen yürüyüşüne devam etmiş, olayda dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı hareketleri ile tali derecede kusurludur.” şeklinde değerlendirme yapılarak davalı sürücünü % 75 davacı yayanın %25 kusurlu olduğu belirtilmiştir. Mahkemece alınan kusur raporu ile ceza yargılaması sırasında alınan kusur raporlarının birbiriyle örtüştüğü ve olayın oluşuna uygun düştüğü nazara alındığında kusura yönelik istinaf itirazı yerinde görülmemiştir. Haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybının olduğu iddiası ile bir talepte bulunulması halinde zararın kapsamının belirlenmesi açısından malûliyetin varlığı ve oranının belirlenmesi esaslı unsurdur. Bu belirlemenin ise; Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşlardan, çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikayetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden, haksız fiilin gerçekleştiği tarih 11/10/2008 tarihinde önce ise Sosyal Sigortalar Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11/10/2008 tarihi ile 01/09/2013 tarihleri arasında ise Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01/09/2013 tarihinden sonra Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği hükümleri dikkate alınarak düzenlenmiş raporla yapılmış olması gerekir. Somut uyuşmazlıkta Adli Tıp Kurumu 2.İhtisas Kurulundan alınan 21/11/2018 tarihli maluliyet raporunda, kaza tarihine göre uygulanması gereken Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümleri esas alınarak davacı …’de dava konusu edilen trafik kazasına bağlı olarak oluşan yaralanmanın maluliyet oluşturup oluşturmadığı konusunda illiyet bağını da ortaya şekilde yapılan değerlendirmeye göre davacının meslekte kazanma gücünü %4.2 oranında kaybettiği ve geçirdiği kaza nedeniyle 2 aya kadar geçici iş göremez hale geldiği tespit edilerek bildirilmiştir. İlk Derece Mahkemesince hükme esas alınan maluliyet raporunun davacının maluliyet oranının tespiti açısından kaza ile yaralanma arasındaki illiyet bağı da açıklanarak, maluliyetin %60 ‘ın altında olması nedeni ile kaza tarihi itibari ile yürürlükte bulunan Yönetmelik hükümlerine uygun şekilde düzenlenmiş olmasına göre bu yöne değinen istinaf itirazı yerinde değildir. Davacı yayanın SGK kaydı bulunmadığı görülmekle rücuya tabi ödeme bulunup bulunmadığının araştırılmasına ilişkin istinaf talebi yerinde değildir. Karayolları Trafik Kanunu’nda manevi tazminat konusunda özel bir düzenleme yapılmadığından trafik kazası nedeniyle oluşan cismani zarar nedeniyle manevi tazminat talep edilmesi halinde TBK’da manevi tazminata ilişkin hükümler uygulanacaktır. TBK’nın “manevi tazminat” başlıklı 56/1.maddesinde, “Hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir. “. Yine 56/2.maddesinde ise “Ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir.” şeklinde düzenleme yer almaktadır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli, davacının uğradığı zararın kapsamı, davalının sorumluluğunun niteliği, kusur oranları ve özellikle caydırıcı bir etki doğuracak düzeyde olması gerektiği de göz önünde tutularak, meydana gelen trafik kazası sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amacıyla olay tarihindeki paranın alım gücüne uygun düşen tutarlara hükmetmesi gerekmektedir(Yargıtay HGK’nun 23/06/2004 tarih, 13/291-370 E.-K. sayılı kararı). Bu açıklamalar çerçevesinde, somut uyuşmazlıkta olay tarihi, kazanın oluş şekli, kusur durumu, davacı …’nın yaralanmasının mahiyeti ve iyileşme süresi ile tarafların dosyaya yansıyan ekonomik ve sosyal durumları ile manevi tazminatın belirlenmesinde hakim olan ilkeler ile İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesi birlikte değerlendirildiğinde, TBK’nın 56/1. maddesi kapsamında davacı … lehine verilen manevi tazminat miktarının; yaralanmanın ağır bedensel zarar mahiyetinde olmasına göre TBK’nın 56/2. maddesi kapsamında davacı …’nın kalıcı maluliyet oluşacak şekilde yaralanmış olması nedeni ile anne ve babası olan diğer davacılar lehine verilen manevi tazminat miktarının, manevi tazminat müessesinin amacına ve hakkaniyete uygun, yeterli ve makul olduğu kanaatine varılmıştır. Bu nedenlerle; davalı İETT İşletmeleri Genel Müdürlüğü vekili, davalı … vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1- Davalı İETT İşletmeleri Genel Müdürlüğü vekili, davalı … vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-a-)Davalı İETT İşletmeleri Genel Müdürlüğü Yönünden; Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 3.853,30 TL harçtan peşin alınan (341,60 TL+621,80 TL)=963,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.889,90 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,b-)Davalı … Yönünden; Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 3.853,30 TL harçtan peşin alınan (341,55 TL+621,78 TL)=963,33 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.889,97 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına,4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.11/05/2023