Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2021/576 E. 2023/1060 K. 06.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2021/576
KARAR NO: 2023/1060
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 11. Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ: 09/11/2020
NUMARASI: 2019/191 Esas – 2020/436 Karar
DAVA: Tazminat (Trafik Sigorta Sözleşmesi Kaynaklı Rücuen)
KARAR TARİHİ: 06/06/2023
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 09/08/2018 günü … adına kayıtlı bulunan … plakalı aracın davacı müvekkiline ait … plakalı araca çarparak maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, sigortalı araç sürücüsü …nın kazanın meydana gelmesinde asli kusurlu olduğunu, kusurlu araç … plakalı aracın davalı … Sigorta A.Ş. tarafından KTK zorunlu mali sorumluluk poliçesi tarafından sigortalı olduğunu, kaza sonucu davacı müvekkilinin aracının bazı kısımlarında önemli derecede hasarlar meydana geldiğini, bu zararların 15/08/2018 tarihli ekspertiz raporu ile tespit edildiğini, rapor uyarınca toplam tamirat masrafının 4.468,02 EURO olarak belirlendiğini ayrıca bu ekspertiz raporunu ve yeminli Türkçe tercümesi için davacı müvekkilinin 530,45 Euro ödeme yaptığını, davalı sigorta şirketi tarafından tamirat masrafı olarak 12/12/2018 tarihinde 137,00 TL lik ödeme yapıldığını, toplam zarardan kısmi ödeme miktarı düşüldüğünde 4.445,45 Euro zararının bulunduğunu, davalı sigorta şirketi tarafından davacı müvekkilinin zararına ilişkin herhangi bir ödeme yapılmadığını ve davalı sigorta şirketinin 04/08/2019 tarihinde temerrüde düştüğünü, davanın kabulüne karar verilmesini, davacı müvekkilinin zararının 4.445,45 Euro olduğunun tespiti ile ZMSS poliçe limitlerini geçmemek kaydıyla davalı sigorta şirketinden aynen tahsiline, aynen tahsilin mümkün olmaması halinde fiili ödeme günündeki Merkez Bankası döviz satış kuru üzerinden hesaplanacak Türk Lirası karşılığı olarak tazminine, iş bu maddi zarar miktarına sigorta şirketinin temerrüde düştüğü 04/08/2019 tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 4/a maddesi uyarınca faiz işletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu uyuşmazlık bakımından tazminat hesaplamasında Almanya piyasasının esas alınmayacağını, kabul anlamanı gelmemek kaydı ile zararın TL olarak hesaplanması gerektiğini aksi halde haksız fiilin gerçekleştiği tarihte geçerli olan kur esas alınarak TL karşılığı üzerinden karar verilmesi gerektiğini, kusur ve hasar miktarını bilirkişinin belirlemesi gerektiğini, davalı müvekkil şirketin sigorta poliçesinden kaynaklanan bir sorumluluğunun bulunmadığını davanın usulden ve esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın kısmen kabul, kısmen reddine; 565,00 EURO araç hasar onarım bedelinin davalıdan 04.08.2019 tarihinden itibariyle 3095 sayılı yasanın 4/A maddesi gereğince Devlet Bankalarının Euro için bir yıl vadeli mevduata ödediği en yüksek faizi ile birlikte alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine ,200 EURO eksper bedelinin davalıdan 04.08.2019 tarihinden itibariyle 3095 sayılı yasanın 4/A maddesi gereğince Devlet Bankalarının Euro için bir yıl vadeli mevduata ödediği en yüksek faizi ile birlikte alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine ,” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili ile davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; kaza sonucu müvekkilinin aracının, sağ önlük, yan arka duvar ve sağ arka lambası ve diğer kısımlarında önem teşkil eden hasarlar meydana geldiğini ve bu hasarların müvekkilinin ikamet ettiği Almanya’da yetkili bilirkişi bürosu olan …” tarafından düzenlenen 15.08.2018 tarihli ekspertiz raporu ile tespit ettirildiğini, raporda toplam tamir masrafı 4.468,02 Euro olarak tespit edildiğini, ayrıca; müvekkilinin bu ekspertiz raporunu çıkarttırmak için 530,45 Euro ekspertiz ücreti ödemek zorunda kaldığını, ekspertiz ücretinin de dava dilekçesi ve diğer bayanlarında açıkladığı üzere Yargıtay kararları uyarınca yargılama gideri olarak davalılardan tahsili gerektiğini, kazada hasara uğrayan aracın değerinin, Almanya’daki malvarlığı değeriyle değerlendirilmesi gerektiğini, hem parça hem işçilik bedeli açısından Almanya’daki değerlerin esas alınması, değer kaybının da Almanya piyasasına göre belirlenmesi gerektiğini, bilirkişilerin Almanya’daki tamir masrafını ve ekspertiz bedelini hesaplamak için herhangi bir uzmanlığa sahip olmadıklarını, raporda yer alan tespitlerin herhangi bir dayanağının bulunmadığını, bilirkişi raporunda hasar değerlendirmesinin nasıl yapıldığı, hangi kaynaklardan yararlanıldığının belirtilmediğini, bilirkişi raporunda her ne kadar menşei ülkedeki onarım masrafları kabul edilerek belirlendiği belirtilmişse de rapor incelendiğinde hangi fiyat listesi esas alınarak bir değerlendirme ve hesaplama yapıldığının belirtilmediğinin görüldüğünü, dosyaya sunulan müvekkili tarafından yaşadığı ülke olan Almanya’da yaptırılan eksper raporu incelendiğinde söz konusu raporda açıkça ön bilgilendirme başlıklı 4.sayfasında belirtildiği üzere yapılan hesaplamada Berlin Merkezli … A.Ş. şirketlerinin saat ücretlerinin esas alındığını, yedek parça ücretlerinin ise üreticinin tavsiyelerine dayandığını, dolayısı ile tamamen Almanya piyasası esas alınarak hazırlanan işbu ekspertiz raporunun hükme esas alınması gerekirken teknik değerlendirmeden tamamen uzak ve keyfi değerlendirmelerin yer aldığı Almanya piyasasına hakim olmayan uzmanlık alanı dışında kalan bir konu ile ilgili rapor tanzim eden bilirkişiler tarafından tanzim edilen bilirkişi raporunun hükme esas alınmasını kabul etmediklerini, dosyada iki rapor bulunduğunu, iki rapor arasındaki çelişkinin giderilmesi için 3.raporun alınması gerektiğini, bilirkişi raporunda ekspertiz ücretinin 200 Euro olduğu belirtilmişse de müvekkili Almanya’da yaşadığından ekspertiz raporunu da Almanya’dan aldığını 430,45 Euro ekspertiz ücreti ödediğini mahkeme tarafından gerekçe belirtilmeden yalnızca yargılama sırasında alınan bilirkişi raporuna atıf ile yetinilmesinin bozma sebebi olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; başvuru üzerinde müvekkili şirket nezdinde hasar dosyası açıldığını ve gerekli araştırmalar yapıldıktan sonra alınan ekspertiz raporu ile aracın hasar gören parça ve işçilik olmak üzere toplam 137.00 EURO (829,84 -TL) maddi zarar tespiti yapıldığını, tazminat ödemesi ile müvekkili şirket poliçe kaynaklı tüm sorumluluğunu yerine getirdiğini, müvekkili şirket tarafından yapılan ödemenin dikkate alınmadan bakiye hasar tespiti yapıldığını, Almanya piyasasının esas alınmasının mümkün olmadığını, zararın kaza tarihindeki Türkiye piyasası üzerinden değerlendirilmesi gerektiğini, aksi halde kazanın meydana geldiği andaki kur değeri üzerinden müvekkili şirket tarafından yapılan ödemenin tenzili ile bakiye hasar miktarının hesaplanması gerektiğini, davacı tarafın poliçe teminatı dışında kalan bakiye tutara ilişkin haksız olarak açmış olduğu işbu davanın müvekkili şirketin herhangi bir sorumluluğu bulunmaması sebebi ile reddini gerektiğini, mevzuat hükmü ve müvekkilinin tedarik parça uygulamaları gereği, başvuru sahibine ilgili hususa ilişkin bilgilendirme yapıldığını, dolayısıyla yüksek işçilik ücretlerinden kaynaklanan bakiye hasar bedelinden sorumluluklarının bulunmadığını, davacının talepleri karşılanmış olmakla, bakiye tazminat talepleri bakımından kazadan kaynaklanan gerçek zararının tespiti gerektiğini, bu nedenle dosyanın yeniden bilirkişi incelemesine gönderilmesi gerektiğini, Genel Şartlar gereğince müvekkili şirketin yalnızca anlaşmalı servislerde uygulanacak tedarik ve işçilik bedelleri ile sorumlu olması sebebiyle zararın tespitinde bu hususun da göz önünde bulundurulması gerektiğini, Genel Şart hükümlerine göre öncelikli olarak eşdeğer parça kullanımının uygun görüldüğünü, yalnızca eşdeğer veya yeniden kullanılabilir parça ile onarımın mümkün olmaması halinde orijinal parça kullanılmasının mümkün kılındığını yine sigortacının anlaşmalı servislerinde geçerli tedarik ve işçilik tutarları ile sınırlı olarak sorumlu olduğunun kabul edildiğini, davacı tarafından alınmış ekspertiz raporu fahiş ve gerçek zararı yansıtır nitelikte olmadığını, genel şart hükümlerinden bağımsız olarak da BK’na ilişkin zarar görenin zararı artırma yasağı ilkesi kapsamında davacının müvekkili şirket tarafından iskontolu olarak tedarik edilen aynı kalitede parçaları kabul etmemek suretiyle zararı artırdığı gözetilmeli ve bu sebeple de parça bedellerine iskonto uygulanması gerektiğini, kazanın haksız fiil niteliğinde olduğunu, davacı tarafın tazminat talebi ticari bir işten elde edilen kazanca ilişkin olmadığından bu talebin reddine karar verilmesini ve faiz sorumluluğunun yasal faiz olması gerektiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, maddi hasarlı trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından, 09.08.2018 günü saat 02:28 sıralarında davacı sürücü sevk ve idaresindeki … plaka sayılı araç ile Bursa ili Osmangazi ilçesindeki Çekirge Caddesi üzerinde seyir halinde iken olay mahalline gelip durakladığında aracının sağ arka kısımlarına, gerisinden kendisiyle aynı istikametten seyirle gelen davalıya zmms ile sigortalı araç sürücüsü … sevk ve idaresindeki … plaka sayılı aracın sol ön kısımları ile çarpması sonucu davacının aracında oluşan hasarın bakiye zararın tazmini talep edildiği anlaşılmaktadır. Kaza yeri Türkiye olsa bile yurtdışında kayıtlı aracın meydana gelen kaza nedeniyle tamir ettirilmeden yurtdışına götürülmesi halinde, tamir bedelinin yurtdışındaki malzeme ve işçilik fiyatları ile değerlendirilmesinde yasaya aykırı bir yön bulunmamaktadır. Davacı taraf bu açıdan aracını Türkiye’ de tamir ettirmeye yada Türkiye koşullarındaki hasar bedeli ile tazmine zorlanamayacağından davalı vekilinin istinaf talebi yerinde görülmemiştir. (Benzer yönde Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 18.6.2013 tarih, 2013/8078 Esas ve 2013/9341 Karar sayılı kararı). 6098 sayılı TBK’nın 99. maddesine göre, yabancı para borcunun vadesinde ödenmemesi halinde alacaklı, bu borcun vade veya fiili ödeme günündeki rayice göre Türk parası olarak ödenmesini isteyebilir. Yabancı para cinsinden yapılan harcamalar, yabancı para alacağı olarak dava edilebilir ve ödeme günündeki kura göre işlem görür. Davacı alacağı, yabancı para cinsinden meydana gelmiş olup fiili ödeme tarihindeki döviz kuru üzerinden TL karşılığının tahsiline karar verilmesi gerekir. Davacı yabancı plakalı aracını, kayıtlı olduğu Almanya’da tamir ettirmiş ve orada araç mühendisi bilirkişi tarafından düzenlenen rapora göre belirlenen ve ödenen araç hasarının tahsil tarihindeki kur üzerinden tahsilinin hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Yukarıda ifade olunan yasal düzenlemeler de göz önünde bulundurulduğunda, yabancı para borcunun alacaklısı olan davacı tarafın, fiili ödeme günündeki kur üzerinden talepte bulunma hakkına sahip olduğu gözetilerek ve davacının talebiyle de bağlı kalınarak karar verilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır. (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2016/1715 E. ve 2016/6513 K.sayılı kararı). Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2021/15201 E. ve 2021/3717 K. sayılı ilamında “… sigortalı aracı hasar gören davacının hasar onarımını davalının belirlediği anlaşmalı serviste yaptırma zorunluluğu bulunmadığından, sigorta sözleşmesindeki “servis muafiyet uygulamaları” başlıklı özel şarta göre zarar hesabı yapılmasına ilişkin temyiz itirazlarının yerinde görülmemesine, … ” yönünde ve Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2021/3294 E. 2021/4214 K. sayılı ilamında “… Davalı ile anlaşmalı ya da yetkili servisleri arasında yapılan anlaşmalara göre iskonto uygulanması, davacı sigortalıyı bağlamaz. Dosya kapsamına göre, bilirkişi raporunda belirtilen %5 oranında iskonto yapılmadan, davacının gerçek zararının tespiti gerekir. …” yönünde karar verilmiştir. Aktarılan Yargıtay kararlarında da açıklandığı üzere, davacının hasar onarımını davalının belirlediği anlaşmalı serviste yaptırma zorunluluğu bulunmadığından muafiyet kaydı oranında tazminattan indirim yapılmaması ve parça bedellerine iskonto uygulanması gerektiğine yönelik istinaf itirazı yerinde görülmemiştir. Hasar bedelinin belirlenmesi için alınan bilirkişi raporunun ekspertiz raporu ve fotoğraflar incelenerek aracın hasarlı parçaları, kazanın oluş şekli, illiyet bağı dikkate alınarak uzman bilirkişi tarafından ayrıntılı, gerekçeli, denetime elverişli olarak hazırlandığının anlaşılmasına göre hasar raporuna yine davacı tarafından talep edilen 530,45 Euro ekspertiz bedelinin Almanya Piyasası için çok fazla olduğunu, talep edilen bedelin hasar bedeline yakın olduğunu, benzer çok sayıda dosyada Almanya ekspertiz ücretinin KDV dahil 200 Euro Ekspertiz bedelinin bilindiğini belirten bu bilirkişi raporunun Mahkemece hükme esas alınmasında usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından ilişkin istinaf itirazları yerinde değildir. Bu nedenlerle; davacı vekili ile davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davacı vekili ile davalı vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-a-Davacı yönünden; Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 179,90 TL harçtan peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 120,60 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına, b-Davalı yönünden; Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 388,21 TL harçtan peşin alınan 97,05 TL harcın mahsubu ile bakiye 291,16 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına, 3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.06/06/2023