Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2021/572 E. 2023/1207 K. 20.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2021/572
KARAR NO: 2023/1207
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 17/11/2020
NUMARASI: 2018/483 Esas – 2020/691 Karar
DAVA: Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat
KARAR TARİHİ: 20/06/2023
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili …’ın 06/04/2018 tarihinde sokakta oyun oynarken plakası, marka ve modeli tespit edilemeyen aracın çarpması sonucu yaralandığını, vücudunda kırıklar oluştuğunu, geçici ve sürekli iş göremez duruma düştüğünü, kazanın sürücünün asli ve tam kusuru ile meydana geldiğini, davalıya 03/05/2018 tarihinde başvuruda bulunduklarını, davalının taleplerini karşılar bir cevap vermediğini belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik geçici ve sürekli iş görmezlikten kaynaklanan 1.000,00 TL maddi tazminatın kaza tarihi olan 06/04/2018 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsilini talep etmiştir. Davacı ıslah dilekçesi ile talebini 42.051,63 TL’ye yükseltmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; sigorta genel şartlarında belirtilen belgeler ile kendilerine başvurulmadığını, bu nedenle yargılama giderleri ve vekalet ücretinden müvekkilinin sorumlu olmayacağını, kazanın oluş şeklinin, kazada sürücünün kusurunun olup olmadığının ve oranının ve ayrıca davacının maluliyet oranının tespitinin gerektiğini, her halde müvekkilinin sorumluluğunun sürücünün kusuru ve limit ile sınırlı olacağını, geçici iş görmezlik zararının teminatı kapsamında olmadığını, davacının her halde dava tarihinden itibaren yasal faiz talep edebileceğini belirterek davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davacının davasının kabulüne, 42.051,63 TL’nin 16/05/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davacı tarafından dava tarihinden önce müvekkili kuruma gerekli belgelerle başvuru yapılmadığından başvuru şartı yerine getirilmeden açılan davanın usulden reddi gerektiğini, davanın ikame edilmesine sebebiyet vermeyen müvekkil kurum aleyhine yargılama gideri, vekalet ücreti ve faize hükmedilmesinin hatalı olduğunu, kazanın beyan edilen şekilde gerçekleştiğinin ispatlanması, kazaya sebebiyet verdiği iddia edilen, tespit edilemeyen aracın varlığının/türünün ve kazaya kusuru ile sebebiyet verdiğinin ispatının şüpheye yer bırakmayacak şekilde sağlanmadan davanın kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu, davacının ifadesi dışında tanık beyanı, kamera görüntüsü vs. hiçbir delil bulunmadığını, varlığı iddia edilen aracın verdiği zararların müvekkil kurumun sorumluluğu kapsamında olup olmadığının dahi tespiti mümkün değilken, davacının beyanı dışında hiçbir bilgi ve belgeye dayanmadan davanın kabulüne karar verildiğini, kabul anlamına gelmemek üzere, davacı için hükme esas alınan maluliyet raporunun haksız fiil tarihinde geçerli olan yönetmelik hükümlerine uygun olarak tanzim edilmediğini, davacının kaza tarihinde çocuk olup ve sakatlık oranının Çocuklar İçin Özel Gereksinim Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre belirlenmesi gerektiğini, yargılama aşamasında davacının maluliyetine ilişkin olarak alınan maluliyet raporlarında davacının maluliyet oranının %3,3 ve %6 olduğunun tespit edildiğini, raporlar arasındaki bu çelişki ve fark hakkındaki tereddüt giderilmeden kurulan hükmün eksik incelemeye dayandığını, mahkemece dava tarihinden önceki bir tarihe denk gelen temerrüt tarihinden itibaren faiz işletilmesine karar verildiğini, müvekkili kurum aleyhine ancak dava tarihinden itibaren yasal faiz işletilebileceğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır.Dosya kapsamından 06/04/2018 tarihinde plakası, marka ve modeli tespit edilemeyen aracın davacı …’a çarpması ile meydana gelen trafik kazasında davacının yaralandığı ve bu yaralanması nedeni maddi tazminat talep ettiği anlaşılmıştır. Kazanın varlığını ispat yükü davacıda olup, dosya içinde bulunan Gültepe Polis Merkezi Amirliğinin 20/04/2018 tarihinde saat 18.00 ‘de tanzim ettiği tutanağın; “2018/769 suç nolu kasten yaralanma konusu ile ilgili olarak merkeze bağlı 87321 kodlu ekip olarak olayın gerçekleştiği Telsizler Mahallesi Balta sokak ve çevresinde yapmış oldukları çalışmalarda, olaya ait ve olay görür herhangi bir güvenlik kamerasının olmadığı, ayrıca olaya tanık herhangi bir bilgi sahibinin olmadığı, şüpheli araç sürücüsü ve araç hakkında çalışmaların devam ettiği” belirtilmiş, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca başlatılan soruşturma kapsamında daimi arama kararı alınmıştır. Bu doğrultuda davacının yaralanmasına neden olan kazada bir aracın/sürücünün de varlığı, soruşturma konusunda yetkili resmi makamın da kabulündedir. Bu durumda davacı soruşturma dosyası ile kazanın varlığını ve kazaya başka bir aracın/sürücünün neden olduğunu ispatlamıştır. Bu durumda kazaya karışan başka bir aracın bulunmadığını ispat yükü, bunu iddia eden davalı taraftadır. Somut olayda, kazaya plakası tespit edilemeyen bir aracın sebep olmadığı hususu davalı tarafça aynı nitelikte bir delil ile ispatlanamadığından davalı vekilinin istinaf başvurusu yerinde değildir.(Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2020/786 Esas – 2021/2254 Karar sayılı ilamı). Dosya kapsamından hükme esas alınan ATK 2. İhtisas Kurulundan alınan maluliyet raporunun istinaf talep eden davalı vekiline HMK 281. maddesi gereğince ihtarat içeren tebligat ile tebliğ edildiği halde davalı tarafın süresi içerisinde rapora itiraz etmediği anlaşılmaktadır. Bu durumda HMK’nın 281. maddesi çerçevesinde maluliyet oranı bakımından davacı lehine usuli kazanılmış hak oluştuğu gibi HMK’nın 357/1. maddesi gereğince Bölge Adliye Mahkemesince re’sen göz önünde tutulacaklar dışında İlk Derece Mahkemesinde ileri sürülmeyen iddialar ve savunmalar dinlenemeyeceğinden maluliyete ilişkin istinaf itirazı yerinde görülmemiştir. KTK’nın 99.maddesine göre, ZMSS Genel Şartları ile belirlenen belgeler ile birlikte sigorta kuruluşuna başvuru tarihinden itibaren 8 iş günü içinde sigortacının tazminatı ödeme yükümlülüğü bulunmaktadır. Bu sürenin sonunda ödememe halinde temerrüdün gerçekleştiği ve davalının temerrüt faizinden sorumlu olduğunun kabulü gerekir. Somut olayda; davacı tarafından dosya kapsamına göre davalı Güvence Hesabına 04/05/2018 tarihinde başvuruda bulunulmuş olup bu tarihten sonraki 8. işgününün sonu olan 16/05/2018 itibariyle davalı temerrüde düşmüştür. Davalı yönünden bu tarihten itibaren temerrüt faizine hükmedilmiş olmasında isabetsizlik bulunmadığından bu hususa değinen istinaf talebi yerinde değildir. İlk Derece Mahkemesince hükmedilen tazminata zaten yasal faiz uygulandığından istinaf talebi yerinde değilir. Bu nedenlerle; davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalı vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 2.872,55 TL harçtan peşin alınan 658,83TL harcın mahsubu ile bakiye 2.213,72 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına,4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi. 20/06/2023