Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2021/571 E. 2023/1206 K. 20.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2021/571
KARAR NO: 2023/1206
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 12/11/2019
NUMARASI: 2018/457 Esas – 2019/1141 Karar
DAVA: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 20/06/2023
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirketin ZMMS ile sigortaladığı … plakalı aracın davalı sürücüsü …’in tam kusurlu olarak müvekkiline ait … plakalı araca çarptığını, araçta 24.158,56 TL değer kaybı meydana geldiğini, davalı şirketin 3.900,00 TL ödemede bulunduğunu kalan miktarı ödemeyi reddettiğini, değer kaybının belirlenmesi için bilirkişi incelemesi yapılması gerektiğini belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, sigorta şirketinden teminat ve limiti kapsamında şimdilik 5.000,00 TL değer kaybı alacağının 08/06/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili ıslah dilekçesi ile talebini 21.010,54 TL’ye yükseltmiştir. Davalı …Ş vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının Kasko İMMS teminatı kapsamındaki değer kaybı tazmin talebinin, Motorlu Kara Taşıt Araçları İhtiyari Mali Mesuliyet Sigortası Genel Şartları Kapsamında değer kaybı teminatı bulunmaması nedeniyle haksız olduğunu, davanın usul ve esastan esastan reddi gerektiğini, davanın ispatı halinde müvekkili şirketin poliçe limitiyle sorumlu tutulması ve faizin en erken dava tarihinden başlatılması gerektiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir. Davalılar … ve … vekili cevap dilekçesinde özetle; olayda müvekkillerinin tam kusurlu olmadığını, kazaya karışan diğer araçlarla davacının da kusur oranının belirlenmesi, likit bir alacak olmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davacının davasının kısmen kabulüne, 4.484,52 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen (davalılar … ve … yönünden 4.484,52 TL’nin 08/06/2016 tarihinden geçerli olmak üzere yasal faizi ile davalı …Ş 584,52 TL’den sorumlu olmak üzere 27/04/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile ) tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; 2918 sayılı KTK’nın 88. Maddesi ve TBK’nın 163. maddesi gereğince müteselsil sorumluluk halinde zarar görenin dilediği borçluya başvurma hakkı bulunduğunu ve borçlulardan her birinin borcun tamamından sorumlu olduğunu, mahkemenin kararında ise tüm bu kanun hükümleri göz ardı edilerek 24/04/2019 tarihli bilirkişi raporunda plakası tespit edilemeyen aracın %75 oranında asli, davalı şirkete sigortalı … plakalı aracın %25 oranında tali kusur oranına göre oranlama yapılarak karar verildiğini, oysa davalıların zararın tamamından müteselsil olarak sorumlu olduklarını, davalıların hükme esas alınan 17.938,09 TL’nin tamamından sorumlu olmaları gerekirken yalnızca %25’inden sorumlu tutulduklarını, mahkemenin gerekçeli kararında eksik ve hatalı ifadeler kullanılarak hüküm kurulduğunu, bilirkişi tarafından iki farklı hesaplama metoduyla oluşturulan sayısal değerlerin hatalı olarak birleştirildiğini, 24/04/2019 tarihli bilirkişi raporunda, davaya konu olay sonrası müvekkiline ait araçta meydana gelen değer kaybının hesaplanması için iki farklı metod kullanıldığını, birinin Yargıtay 17. Hukuk Dairesince benimsenen metodoloji, diğeri ise Sigorta Genel Şartları ekinde yer alan hesap yöntemi olduğunu, hüküm de esas alınması gerekenin Yargıtay 17. Hukuk Dairesince benimsenen metodoloji sonucu ortaya çıkan hesaplama olması gerekirken, mahkeme kararının gerekçe kısmında iki yöntem beraber zikredilerek hataya düşüldüğünü, aracın hasarlanmadan önceki rayiç değerinin 430.000,00 TL, hasara uğradıktan sonraki rayiç değerinin ise 405.000,00 TL olduğunu kabul eden mahkemenin oluşan zararın 25.000,00 TL ve yapılan ödeme sonrası bakiye değer kaybının 21.100,00 TL olduğunu gözden kaçırarak diğer hesap yöntemi sonucu oluşan miktarı hükme esas aldığını, mahkemenin yalnızca değer kaybı üzerinden eksik ve hatalı karar verdiğini, hasar kaybının ise tamamen dışlandığını, mahkemenin davalı … şirketince 3.900,00 TL ödeme yapıldığından bahisle yalnızca 584,52 TL’den, diğer davalıları ise 4.484,52 TL’den sorumlu tuttuğunu, vekalet ücretinin Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi Genel Hükümler’in 3. maddesinin 2. fıkrasına aykırı şekilde kısmen kabulle sonuçlanan davada, davalılar bakımından aynı nedenle kabul ve ret olması nedeniyle tek vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken ayrı ayrı hükmedildiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Dava, trafik kazasında hasar gören davacıya ait araçta oluşan değer kaybının davalılar ve sigortacı davalı … şirketinden ZMMS poliçesi ve kasko poliçesi kapsamında tahsili istemine ilişkindir.Dava dilekçesinde üçüncü bir araçtan bahsedilmemiş ve zararın üçüncü aracın kusurunu da kapsar şekilde müştereken müteselsilen davalılardan tahsili talep edilmemiştir. Bu nedenle yargılama sırasında alınan bilirkişi raporunda kusurlu olduğu belirlenen plakası tespit edilemeyen aracın kusuru nazara alınmaksızın, sadece davalıların işleten sürücü ve sigortacısı olduğu … plakalı araç sürücüsünün % 25 oranındaki kusur oranına göre karar verilmiş olmasında isabetsizlik yoktur. Yine dava dilekçesindeki anlatım ve talep kısmında açıkça sadece değer kaybı talep edildiğinden hasar kaybının tamamen dışlandığına değinen istinaf talebi yerinde görülmemiştir. Mahkemece alınan aktüer bilirkişi raporunda; Yargıtay 17. Hukuk Dairesince benimsenen metodoloji ve Sigorta Genel Şartları ekinde yer alan hesap yöntemi ile hesaplama yapılmış, mahkeme her iki yöntemi de esas alarak hüküm kurmuştur. Yargıtayın yerleşik içtihatlarına göre değer kaybının belirlenmesinde fark yöntemi kullanılacaktır. Bu nedenle terditli hesaplama içeren bilirkişi raporundaki fark yöntemine göre belirlenen tazminat yerine ZMSS genel şartlarındaki formüle göre belirlenen tazminatın kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır. Davalı … şirketinin yapılan ödemelerden sonra kalan limiti 89,46 TL olduğundan bu miktar üzerinden sorumlu olacaktır. Müteselsil sorumlulardan biri tarafından yapılan ödeme tüm davalılardan mahsup edilmelidir. Bilirkişi raporunda fark yöntemine göre belirlenen değer kaybı olan 25.000,00 TL’nin %25’i olan 6.250,00 TL’den yapılan ödeme tutarı olan 3.900,00 TL çıkartıldığında geriye kalan 2.350,00 TL üzerinden davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği gözetildiğinde (istinafa gelen davacının sıfatına ve davalıların istinaf talebi bulunmadığından kabul edilen miktar nedeniyle lehine oluşan usuli kazanılmış hakta da gözetilerek) daha yüksek tazminata hükmedildiğinden istinaf talebi yerinde görülmemiştir. Vekalet ücretine yönelik istinaf talebi bakımından inceleme yapıldığında; Karar tarihinde uygulanması gereken AAÜT’nin 3/2.maddesi gereğince müteselsil sorumluluk da dahil olmak üzere, birden fazla davalı aleyhine açılan davanın reddinde, ret sebebi ortak olan davalılar vekili lehine tek vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesi doğru olmadığından bu yöne değinen istinaf talebinin kabulüne ve hükmün vekalet ücreti bakımından düzeltilmesine karar verilmesi gerekmiştir. Bu nedenlerle; davacı vekilinin istinaf talebinin vekalet ücreti yönünden kabulüne, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince İlk Derece Mahkemesi kararının düzeltilerek aşağıda yazılı olduğu şekilde esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
A- Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere KALDIRILMASINA,
Buna göre: 1-Davacının davasının KISMEN KABULÜNE, 4.484,52 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen (davalılar … ve … yönünden 4.484,52 TL’nin 08/06/2016 tarihinden geçerli olmak üzere yasal faizi ile davalı …Ş 584,52 TL’den sorumlu olmak üzere 27/04/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile ) tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, 2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince hesaplanan 306,34 TL nispi karar ve ilam harcından, başlangıçta yatırılan 85,39 TL peşin ve 275,00 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 360,39 TL’nin mahsubu ile fazla harç olan 54,05TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine, 3-Davacı tarafından yatırılan 306,34 TL harç ile yine davacı tarafından aşağıda dökümü yapılan 1.578,70 TL yargılama giderinden davanın kabul edilen kısmı üzerinden hesaplanan 336,96 TL’nin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına, (davalı …Ş.’nin bu miktarın 43,88 TL’sinden sorumlu olması kaydıyla) 4-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, davanın kabul edilen kısmı üzerinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 2.725,00 TL nispi vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, (davalı …Ş.’nin bu miktarın 584,02 TL’sinden sorumlu olması kaydıyla) 5-Davalı …Ş. ile davalılar … ve … kendilerini vekil ile temsil ettirdiklerinden, davanın reddedilen kısmı üzerinden yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 2.725,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara müştereken ve müteselsilen verilmesine, 6-Davacı tarafından yatırılan gider avansından bakiye kalan kısmın, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
B-İSTİNAF İNCELEMESİ BAKIMINDAN;1-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının, istem halinde İlk Derece Mahkemesi tarafından kendisine iadesine,2-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan 63,00 TL posta ve tebligat giderinden ibaret yargılama gideri ile 162,10 TL istinaf başvuru harcının davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine, 3-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 4-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 20/06/2023