Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2021/550 E. 2023/1011 K. 18.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2021/550
KARAR NO: 2023/1011
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 04/11/2020
NUMARASI: 2018/592 Esas – 2020/644 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ: 18/05/2023
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 23/07/2012 tarihinde, dava dışı …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı aracı ile trafikte seyri sırasında, yine dava dışı …’in kullanmakta olduğu motosiklete çarpması neticesinde, müvekkillerinin murisi …’ın vefat ettiğini, müvekkillerinin …’in desteğinden yoksun kaldıklarını, gerek …’ın kullandığı aracın, gerekse …’in kullandığı motosikletin, kaza tarihi itibariyle zorunlu mali mesuliyet sigortalarının bulunmadığını, davalı …’nın, kaza tarihi olan 23/07/2012 tarihi itibariyle teminat limiti, kişi başı sakatlanma ve ölüm halinde 225.000,00 TL olup, her iki araç bakımından ayrı ayrı 225.000,00 TL’den sorumlu olduğunu fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile, … için 700 TL, … için 100 TL … için 100 TL, … için 100 TL olmak üzere 1.000 TL maddi tazminatın 19/10/2012 tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi ile birlikte davalıdan teselsülen (Her iki aracın kusuruyla sorumlu olduğundan) tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava öncesi başvuru üzerine açılan dosyada noksan belgelerin ikmalinin yapılmadığından davanın açılmasına sebebiyet vermediğini, müteveffanın yolcu olarak bulunduğu motorlu aracın tescilsiz ve plakasız olması nedeniyle aracın motorlu bisiklet olduğu yönünde güçlü bir fiili karine olduğundan müvekkili kuruma sorumluluk yüklenebilmesi için öncelikle bu hususun kesin olarak tespitinin gerektiğini, müvekkilinin sorumluluğunun kusur oranı ve kaza tarihindeki teminat limiti ile sınırlı olduğunu, temerrüt söz konusu olmadığından faizin başlangıç tarihi ve faizi kabul etmediklerini belirterek davanın reddini talep etmiştir.Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “1-A) Davacı … yönünden davanın kısmen kabulü ile, 293.376,19 TL tazminatın 23/10/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine, B) Davacı … yönünden davanın kabulü ile, 94.560,42 TL tazminatın 23/10/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine, C) Davacı … yönünden davanın kabulü ile, 34.537,72 TL tazminatın 23/10/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine, D) Davacı … yönünden davanın kısmen kabulü ile, 11.665,55 TL tazminatın 23/10/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine, 2-Kalan kısımlar yönünden davacıların davasının ayrı ayrı reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacılar …, … vekili ve davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Mahkemenin 10/02/2021 tarihli ek kararı ile “Dava ihbar olunan … ve …’in davada taraf sıfatı bulunmaması nedeniyle İstinaf başvurularının reddine” karar verildiği ihbar olunanların ek karara karşı istinaf başvurusunda bulunmadıkları anlaşılmıştır. Davacılar … ve … vekilleri istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Mahkemenin kararında hükme esas alınan rapor tam olarak belirli olmadığını, içeriğinden anlaşıldığına göre 01.07.2019 tarihli raporun hükme esas alındığını ancak bu raporun hatalı olduğunu, gerçekten de müteveffanın köy koruculuğundan elde ettiği bordrolu gelirinin hesaba dahil edilmemesinin kabul edilemeyeceğini Dairemizin kaldırma kararında açıkça karar tarihindeki en yakın asgari ücret verileri esas alınması gerektiği belirtilmesine rağmen 2019 verileri ile düzenlenen raporun 2020 yılındaki (11. ayındaki) hükme esas alınması hatalı olduğunu, … ve … adına davayı takip eden vekilin dosyada ilk gireceği 10.07.2020 tarihli duruşmadan hemen önce; “Dosyamızın bilirkişiye gönderilerek 08.01.2020 tarihli bilirkişi raporunda her ne kadar 2 poliçe limiti dahilinde hesaplama yapılmış ise de kazaya karışan motosikletin tescilsiz olması ve bulunamaması nedeniyle sadece … plakalı araç yönünden hesaplama yapılmasını vekaleten saygılarımla arz ederim” diye belirttiğini, esasen “kazaya karışan motosikletin tescilsiz olması ve bulunamaması nedeniyle sadece … plakalı araç yönünden hesaplama yapılması” şeklindeki talep açıkça tescilsiz motosiklet yönünden feragat olmasına rağmen ve bu durumda tescilsiz motorsiklet için …nın ödemek zorunda olduğu 225.000,00 TL lik limit bakımından … ve …’ın sadece … plakalı araç yönünden hesaplama yapılmasını talep ettiklerinden, sadece bu araç için azami limit olan 225.000,00 TL lik limit için hesaba dahil edilebileceğini yine feragat beyanları nedeniyle 225.000,00 TL lik limitten hiçbir tazminat alma hakları bulunmadığını, bu durumda müvekkillerinin … plakalı araçtan alabildikleri zararlarından arta kalan tüm zararlarını tescilsiz motosikletin limitinden alabileceğini, Mahkemece davacılar … ve …’ı kayırmak için bu ifadenin feragat olarak değerlendirilmemesinin hatalı olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle;Mahkemece aracın cinsinin araştırılması yoluna gidildiği ancak aracın hurdaya ayrılmış olması nedeniyle inceleme yapılamadığı belirtilmiş olmasına rağmen, iddianın ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilecek yer de, …nın sorumlu tutulmuş olması hakkaniyetli bir sonuç olmadığından, eksik incelemeyle vekil eden aleyhine verilen kararın kaldırılması gerektiğini, muris yolcu konumunda olduğundan araç tescilsiz ve plakasız olup sigorta yaptırması zorunlu olmayıp …nın sorumlu tutulamayacağından tek teminat limiti kabul edilmesi gerektiği halde kararda teminat limiti aşar şekilde hüküm kurulduğunu, murisin asgari ücretin üzerinde gelir getiren bir işte çalıştığı ispatlanmadığından yapılan hesaplamanın hatalı olduğunu, davacılar vekilinin 10.10.2015 tarihli dilekçesiyle talebini arttırıdığını bildirdiği oysa olay tarihi (23.07.2012) gözetildiğinde Karayolları Trafik Kanunu 109. Maddesi gereğince, ıslah edilen kısım yönünden talep zamanaşımına uğradığını, dava öncesi yapılan başvuru yasal inceleme süresi içinde tamamlanmış, ancak noksanlıklar bulunduğu tespit edildiğinden temerrüt söz konusu olamayacağını faizin başlangıç tarihinin hatalı hesaplandığını yine ıslah edilen miktara ancak ıslah tarihinden faiz yürütülebileceğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, ölümlü trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Mahkemece ilk verilen hükmün istinaf edilmesi üzerine Dairemizin 22/06/2018 tarih, 2017/1357 Esas ve 2018/990 Karar sayılı kararı ile ” ….Davacılar vekilinin istinaf itirazları bakımından;Dava konusu uyuşmazlıkta davacı tarafça talep edilebilecek toplam destekten yoksun kalma tazminat miktarı 573.638,00 TL olarak belirlenmiş olup, belirlenen tazminat miktarı, her iki araç için, kişi başı sakatlanma ve ölüm halinde poliçe teminat limiti olan 450.000,00 TL’nin üzerinde olduğundan, davalı …’nın, ayrı ayrı poliçe limitlerinin toplamı dikkate alınarak karar verilmesi gerekmektedir… .Davacılar desteğinin kazanın meydana gelmesinde kusuru bulunmadığından, kusur indirimi yapılarak tazminat miktarlarının belirlenmesi doğru olmayıp, öncelikle, müteveffanın kusursuz durumuna göre talep edilebilecek tazminat tutarları belirlenip, bilahare müterafik kusur ve hatır taşıması indirimi yapılıp yapılmayacağının değerlendirilmesi gerekmektedir. Bu durumda, kazanılmış haklar dikkate alınarak ve karar tarihine en yakın asgari ücret esas alınarak tazminat miktarlarının belirlenmesi gerekmektedir… Davacılar ihtiyari dava arkadaşları olduğundan, davacılar yararına ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, tüm tazminat toplamı üzerinden tek vekalet ücretine hükmedilmesi,.. davalı sigorta şirketi yararına hatır taşıması nedeniyle yapılan indirimden dolayı reddedilen kısım için vekalet ücretine hükmedilmesi doğru görülmemiştir. ….Davalı … vekilinin istinaf itirazları bakımından;…. mahkemece araç üzerinde gerektiğinde bilirkişi incelemesi yaptırılmak sureti ile aracın cinsi, modeli, silindir hacmi, trafik sigortası yaptırması zorunlu araçlardan olup olmadığı belirlenerek, sonucuna göre karar verilmesi gerekir iken, eksik inceleme ile karar verilmesi doğru görülmemiştir…. traktör ile taşımacılık, ekip, biçme, hasat ve patoz işleri ile uğraşan desteğin, bedensel ve yönetsel katkısının ve bu kişinin yerine başkasının çalıştırılması halinde ona ödenecek ücretin ne kadar olduğu araştırılarak, belirlenmeli, desteğin traktör ile ilgili çalışmalarında fiili emeği ile elde edeceği net gelirin ne kadar olacağı tespit edilip, gerekirse bu hususta uzman bilirkişiden rapor alınıp, sonucuna göre hesap bilirkişisinden ek rapor alınarak, karar verilmelidir… davacı eşin evlenme ihtimalini rapor tarihindeki yaşına göre belirleyen rapora istinaden karar verilmesi doğru görülmemiştir…” gerekçesiyle kararın kaldırılmasına karar verilmiştir.Dairemiz kararı doğrultusunda mahkemece motosiklet üzerinde keşif yapılarak söz konusu motosikletin tescile tabi motosiklet olup olmadığı, motor gücü vesaire hususunda inceleme yapılması amacıyla talimat yazılmış ise de ihbar olunan …’ın beyanı ile tescilsiz motosikletin kaza sonrası hurdaya döndüğü ve hurda fiyatıyla bilinmeyen bir kişiye satıldığı bu nedenle kazaya karışan motosiklet üzerinde bu doğrultuda bir inceleme yapılamadığı ancak kaza sonrası tutulmuş olan trafik kaza tespit tutanağındaki kazaya karışan motosikletin tescile tabi olmayan bir motosiklet olmadığı hususunda tutanağa yansımış bir düzenlemenin bulunmaması bu kapsamda …nın motosikletin tescile tabi olmadığı yönündeki iddiasının soyut nitelikte kaldığı ve tutanağa göre motosikletin tescile tabi ancak tescil edilmemiş motosiklet konumunda olduğu kabul edilerek … sorumlu tutulmuştur. Bu konuda Dairemizce yapılan yazışmalar sonucu kazaya karışan motosiklet için düzenlenen Trafik Men Tutanağında aracın men nedeni olarak KTK 20/1-a/1 maddesi olarak belirtildiğine göre aracın tescili zorunlu araçlardan olduğu anlaşılmakla davalı …nın bu yönden istinaf itirazı yerinde görülmemiştir. Sigorta şirketlerinin sorumluluğu, 2918 s. KTK’nun 88. maddesi hükmü uyarınca müteselsil sorumluluk olarak düzenlenmiş olup, her borçlu iç münasebet bakımından hissesi ne olursa olsun borcun tamamını ifa etmekle yükümlüdür. Bu itibarla, kazaya neden olan her iki aracın zorunlu mali sorumluluk sigortalarının ayrı ayrı poliçe limitlerinin toplamı esas alınarak, her bir sigortanın kendi sigortalısının kusuruna göre ve toplam gerçek destek zararları karşılanana kadar ayrı ayrı kendi limitlerine göre sorumlu oldukları gözetilerek hüküm kurulması gerekir.(Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 10.06.2015 Tarih 2013/17-2441 E. 2015/1541 K. Sayılı İlamı ) Somut uyuşmazlıkta, belirlenen tazminat miktarı her iki araç için kişi başı sakatlanma ve ölüm halinde poliçe teminat limiti her bir limit 225.000,00 TL den toplam 450.000,00 TL’nin üzerinde olduğundan, davalı …’nın ayrı ayrı poliçe limitlerinin toplamı dikkate alınarak karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık görülmemiştir. İlk Derece Mahkemesinin 15/03/2017 tarih, 2014/528 Esas ve 2017/353 Karar sayılı kararına karşı davalı tarafından verilen istinaf dilekçesinde ıslah zamanaşımı ve faiz başlangıcına ilişkin istinaf talebi bulunmadığından karşı taraf lehine bu hususlarda usuli kazanılmış hak oluşmuştur. Bu nedenle davalı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmemiştir. Davacılar … ve … vekilinin yargılama sırasında “Dosyamızın bilirkişiye gönderilerek 08.01.2020 tarihli bilirkişi raporunda her ne kadar 2 poliçe limiti dahilinde hesaplama yapılmış ise de kazaya karışan motosikletin tescilsiz olması ve bulunamaması nedeniyle sadece … plakalı araç yönünden hesaplama yapılmasını vekaleten saygılarımla arz ederim” şeklindeki beyanı ile açıkça tescilsiz araç yönünden davadan feragat etmediği ve vazgeçme beyanında bulunmadığı anlaşılmakla istinaf itirazında bulunan diğer davacılar vekilinin bu yöndeki istinaf itirazları yerinde görülmemiştir.Mahkemece Dairemiz kaldırma kararı doğrultusunda alınan bilirkişi raporunda; Gercüş Polis Merkezi Amirliği nin 19/12/2018 tarihli yazı cevabı ekinde sunduğu araştırma tutanağına göre; bir traktör sürücüsünün traktör ile taşıma, ekip biçme, hasat ve patos işleri için traktörün günlük kazancının 200-250 TL civarında olduğu, sürücünün yevmiyesinin işin durumuna göre günlük 50-80 TL civarında olduğu, işbu rakamların güncel değerler olduğu tespit edilmiş olup, kaza yılı olan 2012 yılına ait sağlıklı değerler tespit edilemediği belirtilmiş, buna göre; desteğin yerine başkasının çalıştırılması halinde ödenecek aylık net ücret 1.950-TL (65 TL x 30 gün) olarak hesaplamanın işbu ücret miktarı esas alınarak yapılmış olması doğru olmamıştır.Desteğin Gercüş İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğünün 21/04/2022 tarihli cevapta Çiftçi Kayıt Sisteminde kaydının olduğunu belirterek ilçeye ait 2012 yılı maliyet cetvelindeki değerler doğrultusunda tablo hazırlandığı bildirilmiştir. Gelen yazı cevabına göre Dairemizce yapılan tensip kararıyla Gerçüş İlçe Tarım Müdürlüğünden desteğin çiftçi kaydının bulunup bulunmadığını ve ikamet yeri Kömürcü Köyü’nde kaza tarihinde traktör ile ekme, biçme ve hasat işlevlerinin günlük, aylık gelir ve giderleri (işçilik, mazot gibi) sorularak bilirkişiden desteğin ölüm tarihi olan 2012 yılı verilerine göre gelirinin tespiti ile bu gelir üzerinden hükme esas alınan rapor tarihi itibariyle tazminat hesaplanması için ek rapor alınmıştır. Sonuç olarak tüm dosya kapsamına göre desteğin gelirinin hem koruculuktan elde ettiği gelir hem de çiftçilikten elde ettiği gelire göre hesap edilmesi gerektiği kanaatine varılmış bu kanaate göre alınan aktüerya bilirkişi ek raporunun dosya kapsamına uygun gerekçeli ve yeterli olduğu, hüküm kurmaya da elverişli olduğu görüldüğünden bu rapora itibar edilmiştir. Bu kabule göre istinafa gelen davacılar için bilirkişi ek raporundaki hesaplamaya göre … için 40.135,21 TL, davacı … için 10.892,16 TL hesaplama yapılmış olup davacı … için ıslah dilekçesinde belirtilen taleple bağlı kalınarak 34.537,72 TL üzerinden davanın kabulüne karar verilmiş ancak davalı … için hesaplanan tazminat ilk derece mahkemesince kabul edilen tazminat miktarının altında olup davalı tarafın maddi tazminat miktarına ilişkin istinafı bulunmadığından davacı yararına oluşan usuli kazanılmış hak da gözetilerek davacı … için ilk derece mahkemesi kararında olduğu gibi 11.665,55 TL üzerinden davanın kabulüne karar verilmesi gerekmiştir. Yine diğer davacılar … ile …’ın istinaf talebi bulunmadığından davalılar yararına oluşan usuli kazanılmış hak ve ilk derece mahkemesi kararının tazminat miktarı bakımından kesinleşmiş olması gözetilerek ilk derece mahkemesi tarafından kabul edilen tazminat miktarı oluşturulan yeni hükme aynen aktarılmıştır. Bu nedenle; davalı … vekilinin istinaf başvurusunun reddine, davacılar … ve … vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince, İlk Derece Mahkemesi kararı düzeltilerek aşağıda yazılı olduğu şekilde esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: A-Davalı … vekilinin istinaf başvurusunun REDDİNE, B-Davacılar … ve … vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere KALDIRILMASINA, Buna göre: 1-A) Davacı … yönünden davanın KISMEN KABULÜ ile, 293.376,19 TL tazminatın 23/10/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine, A.a)Kabul edilen talep yönünden, Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince takdir olunan 28.986,33 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile bu davacıya verilmesine, A.b) Red olunan talep yönünden, Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince takdir olunan 3.400,00TL vekalet ücretinin davacı …’dan tahsili ile davalıya verilmesine, B) Davacı … yönünden davanın KABULÜ ile, 94.560,42 TL tazminatın 23/10/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine, B.a)Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince takdir olunan 12.933,24TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile bu davacıya verilmesine, C) Davacı … yönünden davanın KABULÜ ile, 34.537,72 TL tazminatın 23/10/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine, C.a)Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince takdir olunan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile bu davacıya verilmesine D) Davacı … yönünden davanın KISMEN KABULÜ ile, 11.665,55 TL tazminatın 23/10/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine, D.a)Kabul edilen talep yönünden, Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince takdir olunan 3.400,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile bu davacıya verilmesine (ilk derece mahkemesi kararı ile aynı yönde karar verildiğinden oluşan usuli kazanılmış hak nedeniyle aynı miktarda vekalet ücretine hükmedilmiştir), D.b) Red olunan talep yönünden, Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince takdir olunan 3.400,00 TL vekalet ücretinin davacı …’dan tahsili ile davalıya verilmesine (ilk derece mahkemesi kararı ile aynı yönde karar verildiğinden oluşan usuli kazanılmış hak nedeniyle aynı miktarda vekalet ücretine hükmedilmiştir), 2-Kalan kısımlar yönünden davacıların davasının ayrı ayrı REDDİNE, 3)-Harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 29.656,09 TL nispi karar harcından peşin alınan 1.574,71 TL (21,15 TL dava açılırken+1.553,56 TL ıslah ile)den mahsubu ile bakiye 28.081,38 TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına, 4)-Davacılar tarafından yapılan istinaf bozma öncesi ve sonrası bilirkişi ücreti, posta giderleri olmak üzere toplam 4.823,75 TL giderinden davanın red ve kabul oranına göre hesaplanan 4.653,73 TL’sinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine, bakiye kısmın davacılar üzerinde bırakılmasına, Ayrıca davacılar tarafından dava açılırken peşin harç olarak ve ıslah harcı olarak yatırılan toplam 1.554,71 TL’nin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine, 5)-Davalı tarafından yapılan 120,00 TL yargılama giderinin davanın kabul ve red oranına göre hesaplanan 4,22 TL’sinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine, 6-)Davacılar tarafından yatırılan ve kullanılmayan gider avansının talep halinde ve karar kesinleştiğinde İADESİNE,
C-İSTİNAF İNCELEMESİ BAKIMINDAN; 1-a-Davacılar … ve … tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının, istem halinde İlk Derece Mahkemesi tarafından kendisine iadesine, b-Davalı … yönünden; alınması gereken 29.656,09 TL harçtan peşin alınan (7.354,72+59,30=)7.414,02 TL harçtan mahsubu ile bakiye 22.242,07 TL harcın davalı …’ndan tahsili ile Hazineye irat kaydına, 2-a-İstinaf aşamasında davacılar … ve … tarafından yapılan 800,00 TL bilirkişi ücreti ile 519,70 TL posta ve tebligat gideri olmak üzere toplam 1.319,70 TL yargılama gideri ile 162,10 TL istinaf başvuru harcının davalıdan tahsili ile davacılar … ve …’a verilmesine, b-Davalı … tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, 3-Duruşma yapıldığından karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümleri gereğince 11.000,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacılar … ve …’a verilmesine, 4-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 361. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesine hitaben verilecek temyiz dilekçesi ile temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.18/05/2023