Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2021/540 E. 2023/1154 K. 15.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2021/540
KARAR NO: 2023/1154
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ: 19/01/2021
NUMARASI: 2018/1334 Esas – 2021/47 Karar
DAVA: Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat
DAVA TARİHİ: 23/02/2018
BİRLEŞEN İSTANBUL ANADOLU 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’NİN
2019/529 ESAS SAYILI DOSYASI
DAVA: Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat
DAVA TARİHİ: 23/05/2018
KARAR TARİHİ: 15/06/2023
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; 19/12/2017 tarihinde müvekkillerinin eşi ve babası olan …’in sevk ve idaresindeki … plaklı araca davalı tarafından sigortalanan … plakalı aracın çarpması neticesinde, …’in vefat ettiğini ve müvekkillerinin ölenin desteğinden mahrum kaldığını, kazanın meydana gelmesinde, davalı tarafından sigortalanan araç sürücüsünün kusurlu olduğunu ve müvekkilinin zararlarından sorumlu olduğunu, müvekkilinin davalıya başvuru yapmasına rağmen zararının ödenmediğini belirterek fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak davacı eş … için 500,00 TL, davacı çocuk … için 500,00 TL olmak üzere fazlaya ilişkin her türlü talep ve dava hakkı saklı kalmak koşulu ile şimdilik 1.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalıdan temerrüt tarihi olan 22/08/2018 tarihinden itibaren yasal avans faizi ile tahsiline karar verilmesini dava ve talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı vekili müvekkiline usulüne uygun müracaatın yapılmadığından davanın reddi gerektiğini, … plaklı aracın müvekkili tarafından ZMMS sigortası ile sigortalı olduğunu, sorumluklarının sigorta limiti kusur ve zarar ile sınırlı olduğunu, davacının kusur ve zararı kanıtlaması gerektiğini, ölenin zararın artmasında ve oluşmasında müterafik kusuru var ise değerlendirilmesi gerektiğini, motosiklet sürücüsü olan ölenin gerekli güvenlik malzemelerini kullanmaması nedeniyle zararın artmasına neden olduğundan bu hususta indirim yapılması gerektiğini, rücuya tabi ödeme var ise bunlarından indirilmesi gerektiğini, müvekkilinin temerrüdü söz konusu olmadığından davadan önce faiz talebi ile avans faizi talebinin de haksız olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir. Davacı vekili birleşen davada vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle; aynı kaza nedeniyle fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 500,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalından temerrüt tarihi olan 18/05/2018 tarihinden itibaren yasal avans faizi ile tahsiline karar verilmesini dava ve talep etmiştir. Davalı vekili birleşen davada vermiş olduğu cevap dilekçesinde; aynı yönde itiraz ederek davanın usulden ve esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Esas dava yönünden; davacı …’in maddi tazminat talebinin kabulü ile, ıslah dilekçesi doğrultusunda 185.702,58 TL destekten yoksun kalma tazminatının dava tarihi olan 23.02.2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle ile birlikte davalıdan alınarak işbu davacı tarafa verilmesine,(sigorta poliçesi limiti dahilinde) davacı …’in maddi tazminat talebinin kabulü ile, ıslah dilekçesi doğrultusunda 60.876,71 TL destekten yoksun kalma tazminatının dava tarihi olan 23.02.2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle ile birlikte davalıdan alınarak işbu davacı tarafa verilmesine, (sigorta poliçesi limiti dahilinde) birleşen dava yönünden; davacı …’in maddi tazminat talebinin kabulü ile, ıslah dilekçesi doğrultusunda 83.420,71 TL destekten yoksun kalma tazminatının dava tarihi olan 23.05.2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle ile birlikte davalıdan alınarak işbu davacı tarafa verilmesine, (sigorta poliçesi limiti dahilinde)” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; yerel mahkeme kararında hükme esas alınan bilirkişi raporunda TRH 2010 kadın/erkek mortalite tablosu ve %1,8 teknik faiz oranına göre tazminat hesaplaması yapılması usul ve yasaya aykırı olduğunu, Anayasa Mahkemesi’nin 17/7/2020 tarih 2019/40 Esas – 2020/40 Karar sayılı kararıyla ZMMS Genel Şartları iptal edildiğinden tazminat hesaplamasında 2010 kadın/ erkek mortalite tablosu dikkate alınamayacağını, PMF 1931 Yaşam Tablosu’na göre hesaplama yapılması gerektiğini, PMF 1931 yaşam tablosuna göre dava konusu tazminat hesaplaması yapıldığında müvekkillerinin lehine hükmedilecek tazminat miktarının artacağı gerekçesiyle istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, ölümlü trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından, sürücü …’in, kullandığı … plakalı motosikleti ile sürücü …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı aracın çarpışması ile meydana gelen trafik kazasında motosiklet sürücüsü davacıların desteği …’in vefat ettiği anlaşılmıştır. Trafik kazası nedeniyle cismani zarar nedeniyle maddi tazminat ya da ölüme bağlı destekten yoksun kalma tazminat hesaplarında bakiye ömrün belirlenmesinde Anayasa Mahkemesinin 17/07/2020 tarih, 2019/40 Esas ve 2020/40 Karar sayılı iptal kararından sonra Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 24/05/2021 tarih, 2021/3033 Esas ve 2021/1560 Karar sayılı güncel kararında “… Davacı vekili, müvekkilinin meydana gelen kazada yaralandığını açıklayıp iş göremezlik tazminatı talebinde bulunmuş, tazminatın belirlenmesi amacı ile bilirkişiden rapor alınmış, alınan raporda davacının kaza tarihinden sonraki muhtemel yaşam süresi belirlenmesinde 1931 tarihli PMF yaşam tablosu dikkate alınarak hesaplama yapılmış, bu rapor hükme esas alınmıştır. Gerçek zarar miktarı; davacının olay tarihindeki bakiye ömrü esas alınarak aktif ve pasif dönemde elde edeceği kazançlar toplamından oluşmaktadır. Desteğin veya hak sahiplerinin bakiye ömürleri daha önceki yıllarda Fransa’dan alınan 1931 tarihli “PMF” cetvelleri ile saptanmakta ise de; Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı, Hacettepe Üniversitesi Fen Fakültesi Aktüerya Bilimleri Bölümü, … Danışmanlık, Marmara Üniversitesi ve Başkent Üniversitesi’nin çalışmalarıyla “TRH 2010” adı verilen “Ulusal Mortalite Tablosu” hazırlanmış olup, gerçek zarar hesabı özü itibariyle varsayımlara dayalı bir hesap olup, gerçeğe en yakın verilerin kullanılması esastır. Bu durumda diğer kurumlar ile Yargıtay Daireleri arasında tazminat hesabında birliğin sağlanması açısından ve yine bu tablonun ülkemize özgü ve güncel verileri içermesi de göz önüne alındığında, Dairemizce de tazminat hesaplarında bakiye ömrün belirlenmesinde TRH 2010 tablosunun esas alınmasının güncellenen ülke gerçeklerine daha uygun olacağına karar verilmiştir. Buna göre temyiz edenin sıfatına göre, davacı tarafından kararın temyiz edilmediği de dikkate alınarak, kazanılmış haklar gözetilerek (tazminata esas alınan gelir, esas alınan asgari ücret yılı, işlemiş/işleyecek dönem tarihleri gibi) davacının muhtemel bakiye yaşam süresinin TRH 2010 Yaşam Tablosu’na göre belirlenerek ve prograsif rant tekniği kullanılmak suretiyle tazminat miktarının hesaplanması için bilirkişiden ek rapor alınarak oluşacak sonuca göre karar verilmek üzere kararın bozulmasına karar vermek gerekmiştir.” yönünde karar verilmiştir. Buna göre tazminat hesaplarında bakiye ömrün belirlenmesinde TRH 2010 tablosu ve prograsif rant tekniği uygulanacaktır (Aynı yönde 14/01/2021 tarih, 2020/2598 E. ve 2021/34 K. sayılı kararı). Somut uyuşmazlıkta, davacıların bilirkişi raporunda uygulanan yaşam tablosuna itirazları bulunmadığından, davalı yararına usulü kazanılmış hak oluşmuştur. Kaldı ki emsal alınan Yargıtay ilamına göre de PMF yaşam tablosunun hesaplamaya alınmayacak bakiye ömrün belirlenmesinde TRH 2010 tablosu ve progresif rant uygulanacağından davacı vekilinin tazminat hesabında PMF yaşam tablosunun esas alınması gerektiği yönündeki istinaf talebi yerinde görülmemiştir. Kaldı ki TRH 2010 yaşam tablosundaki yaşam süreleri daha uzun olup davacı lehinedir. Dosyada yargılama sırasında usulüne uygun bir müdahale talebinde bulunulmamış, bu konuda karar alınmamış ve fer’i müdahale talep eden hakkında hüküm de kurulmadığından istinaf dilekçesi olarak verilen dilekçe değerlendirmeye alınmamıştır. Bu nedenlerle; davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davacılar vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 179,90 TL harçtan peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 120,60 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına, 3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.15/06/2023