Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2021/490 E. 2023/2138 K. 23.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2021/490
KARAR NO: 2023/2138
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 28/10/2020
NUMARASI: 2017/253 Esas – 2020/836 Karar
DAVA: Tazminat (Maddi-Manevi Tazminat)
DAVA TARİHİ: 15/03/2017
Birleşen Küçükçekmece 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin
2015/353 E, 2017/256 K. sayılı Dosyası
DAVA: Trafik Sigorta Sözleşmesi Kaynaklı Rücuen Tazminat)
DAVA TARİHİ: 19/08/2015
KARAR TARİHİ: 23/11/2023
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin 2008 doğumlu kızı …’ın daha henüz 7 yaşındayken trafik kazası sonucu vefat ettiğini, müvekkillerinin ölümüne sebebiyet veren aracın sürücüsünün …, ruhsat sahibinin ise … olduğunu, plakası… olan aracın kazanın meydana geldiği tarih olan 03/08/2015 tarihinde … Sigorta A.Ş nezdinde ZMMS poliçesi ile teminat altına alındığını, olayın olduğu esnada güvenlik kameralarının kaza anını çektiklerini, gerek CD ortamındaki kamera görüntülerinin gerekse tanık beyanlarının kaza tespit tutanağı ve kazanın geri gidilmesi neticesinde vukubulmasının kazada tek kusurlunun araç şoförünün olduğunu gösterdiğini, …’ın 7 yaşında olduğu için kendisine kusur atfının mümkün olmadığını, ölüme sebebiyet veren … hakkında Küçükçekmece 16. Asliye Ceza Mahkemesinde 2015/1028 esasında dava açıldığını, kazadan hemen sonra müvekkilleri adına Küçükçekmece 3. Asliye Hukuk Mahkemesinde araç şoförü ve araç sahibine karşı tazminat davası açıldığını, bahse konu açılmış tazminat davasında esasen zorunlu mali mesuliyet poliçesinden kaynaklanan tazminatın da talep edildiğini ancak … Sigorta A.Ş’nin sehven gösterildiğini, iş bu dava ile trafik kazası sebebiyle oluşan diğer maddi ve manevi hak ve teminatları saklı kalmak kaydıyla zorunlu mali sorumluluk sigortasından kaynaklanan kısmi olarak açılan iş bu davada şimdilik davacı … için 8.000,00 TL ve diğer davacı … için 7.000 TL olmak üzere toplam 15.000,00 TL maddi tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; birleştirme talebinin reddi gerektiğini, davacı tarafın dava dilekçesinde maddi tazminat talebinden bulunmakla birlikte talebinin açık olmadığını, delilerin genişletilmesi yasağına dönük hiçbir talebe muvafakatlerinin olmadığını, kazaya karışan … plaka sayılı aracın 09/03/2015-2016 döneminde müvekkili şirket tarafından ZMSS poliçesi (trafik sigortası) ile sigortalı olup müvekkili şirketin sorumluluğunun iş bu poliçe ile verilen teminatlar ile sınırlı olduğunu, kusurun belirsiz olduğunu ve davacıların müterafik kusur ihtimallerinin değerlendirilmesi gerektiğini, çocuklardan sorumlu olanların, onları risklerden korumak, gerekli özeni göstermek yükümlülüğünü taşıdıklarını, bu sorumluluğun eksik yerine getirilmesi, taşıt trafiği ya da pekçok riskte açık alanlarda tek başına ve gözetimsiz bulundurmama yükümlülüklerinin hayatın olağan gereği olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Birleştirilen Küçükçekmece 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/353 esas, 2017/256 Karar sayılı dosyasında davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; davalılar açısından zorunlu mali sorumluluk sigorta tazminatından kaynaklanan tüm hukuki hakları saklı kalmak kaydıyla kısmi olarak açtıkları bu dava ile cenaze giderleri için 1.000,00 TL ve destekten yoksun kalma tazminatı olmak üzere her bir davacı için 4.500,00 TL olmak üzere toplam 10.000,00 TL maddi tazminata; … ve … açısından müvekkili … için 100.000,00 TL ile diğer müvekkili … için 100.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, davacının davasının ispatı halinde müvekkili şirketin asıl alacak,yargılama giderleri ve avukatlık ücreti açısından ayrı ayrı poliçe limiti ile sorumlu tutulmasına, faizin dava tarihinden başlatılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; müteveffa küçüğün kusurlu hareketleri ve küçüğün anne babasının sorumluluklarını yerine getirmemesi sebebiyle ihmalkar ve kusurlu hareketleri sonucunda kazanın meydana geldiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; haksız ve yersiz davanın reddine karar verilmesini bildirmiştir.Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; “Davanın kısmen kabul kısmen reddi ile, davacılar vekilinin açtığı davanın davacı … ile ilgili destekten yoksunluk davasının kısmen kabulü ile, 88.648,74 TL’nin davalılar … ve … yönünden 03/08/2015 tarihinden, davalı … Sigorta A.Ş yönünden ise dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile bu davacıya verilmesine, davacılar vekilinin fazlaya ilişkin talebinin reddine, davacılar vekilinin açtığı davanın davacılar ile cenaze ve defin giderlerinin tahsili davasının kabulü ile 800,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile bu davacıya verilmesine, davacılar vekilinin açtığı davanın davacı … ile ilgili destekten yoksunluk davasının kısmen kabulü ile 98.302,02 TL’nin davalılar … ve … yönünden 03/08/2015 tarihinden, davalı … Sigorta A.Ş yönünden ise dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile bu davacıya verilmesine, davacılar vekilinin fazlaya ilişkin talebinin reddine, davacılar … için 55.000,00 TL, … için 50.000,00 TL, olmak üzere toplam 105.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 03/08/2015 tarihinden itibaren değişen oranlarda işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve …den müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara verilmesine, davalı… Sigorta yönünden açılan davanın reddine” karar verilmiştir.
Bu karara karşı davalı … Sigorta A.Ş. vekili ile davalı … vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalı … Sigorta A.Ş. vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davanın ticari bir dava olmadığını ve görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğunu, maddi tazminat, mevduat faizi ve faiz başlangıç tarihi olarak bildirilen talebi kabul etmediklerini, davacı tarafın dava açılmadan önce müvekkili sigorta şirketine herhangi bir başvurusu bulunmadığını, başvurularda Sigorta Genel Şartlarında belirtilen evrakların eklenmesi gerektiğini, davacı tarafın eksik belgelerle başvuru yaptığından dava şartının yerine getirilmediğini, davacı tarafın, kanunda öngörülen dava şartını yerine getirmediğinden davanın usulden reddi gerektiğini, olayla ilgili açılan ceza davasının kusur durumunun kesinleşmesi açısından bekletici mesele yapılması gerektiğini, dosyada bilirkişi raporuna göre; davalı … Sigorta A.Ş.’ye ZMMS poliçesi ile sigortalı, davalı …e ait … plaka no’lu aracın diğer davalı sürücüsü …’ın %80 oranında kusurlu olduğunu bildirdiğini, müteveffanın anne ve babası için bilirkişi raporunda ayrı ayrı 3’er yıl fazla hesaplama yapılması sonucu anne için 21.400,00 TL baba için ise 6.200,00 TL tazminat belirlendiğini, tazminatların fahiş olduğunu belirterek istinaf talep etmiştir. Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; kazanın meydana gelmesinde müvekkilinin kusuru olmadığından, sorumluluğunun da söz konusu olmadığını, yerel mahkemenin yargılama aşamasında ileri sürülen itirazları incelemeksizin hüküm tesis ettiğini, 8 yaşındaki bir çocuğun başıboş bir şekilde dışarıya gönderilmesi ve trafik konusunda gereğince eğitilmemiş olmasının bakım ve gözetim yükümlülüğü bulunan anne – babanın kusurlu olduğunu gösterdiğini, mahkeme tarafından davacı sıfatındaki anne – babanın kusur durumuna ilişkin değerlendirme dahi yapılmadığını, mahkeme tarafından kesinleşmemiş, hüküm dahi kurulmamış ceza davasından alınan rapor esas alınarak karar verildiğini, hukuka aykırı kurulan kararın kaldırılması gerektiğini, aktüerya raporunda tazminat hesabının mühendis bilirkişi tarafından yapılmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacının yaşı gereği çalışıyor olmasının söz konusu olmadığını, buna rağmen asgari ücret baz alınarak varsayımsal bir değerlendirme yapıldığı, bu değerlendirmeye dayanılarak maddi tazminat hesaplaması yapılması ve bu doğrultuda hüküm kurulmasının doğru olmadığını, mahkemece hükmedilen manevi tazminat miktarının fahiş olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, ölümlü trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından, 03/08/2015 tarihinde saat 12:50 sıralarında, sürücü …’in, sevk ve idaresindeki … plaka sayılı araç ile iş yerinin önünden hareketle geri manevra yaparak seyrettiği sırada normal istikamete göre yolun solundan hareketle kaplamaya girip karşı yöne geçmeye çalışan müteveffa yaya … ‘a önce aracının arka kısımları ve sonrasında sol teker kısımları ile çarpması neticesinde ölümlü trafik kazası meydana geldiği anlaşılmıştır. Olaydan sonra kazalı yayanın bir araç ile hastahaneye götürülmesi nedeni ile kaza tespit tutanağı düzenlenmediği, Ceza Mahkemesince, 21/09/2016 tarihinde olay yerinde yapılan keşfe binaen hazırlanan 17/10/2016 bilirkişi raporunda sürücünün 1.derecede kusurlu, müteveffa yayanın ise 2.derecede kusurlu olduğunun belirtildiği görülmüştür. Ceza Mahkemesince ATK Trafik İhtisas Dairesince, dosya kapsamında bulunan olay anını gösteren görüntülerin yer aldığı CD ‘nin de incelenmesi ile hazırlanan raporda, sürücü …, idaresindeki araç ile olay mahalli yolda geri manevra işlemine başlamadan evvel ve geri manevrası esnasında, mutlak surette manevra yapacağı alanın güvenli halde olmasını sağlaması ve bu alanı sürekli gözetim altında tutarak tehlike ortamı yaratmayacak şekilde kontrollü olarak yapması, gerekirse yardım alması gerekirken olay anına ait görüntülerden de anlaşılacağı üzere bahsedilen bu hususlara riayet etmeksizin geri manevra yaptığı sırada karşıdan karşıya geçmek üzere kaplamaya giren müteveffa yayaya aracının arka kısımları ile önlemsizce çarparak, idaresindeki aracın altına alması neticesinde meydana gelen olayda; dikkat ve özen yükümlülüklerine aykırı davranışları ile asli derecede kusurlu, olay anında müdrik yaşta olmadığı anlaşılan müteveffa yaya … ise olay mahalli yolda karşıdan karşıya geçmeden evvel yol üzerindeki taşıtların hareketlerini yeterince kontrol altında bulundurması gerekirken sürücü idaresinde geri manevra yapan aracın manevra alanına seri bir şekilde girerek geçiş yapmak istediği sırada bu aracın çarpmasına maruz kalmış olmasında tali derecede kusurlu bulunmuştur. İlk Derece Mahkemesinde Bilirkişi … tarafından düzenlenen 25.04.2017 tarihli raporda özetle; manevraları düzenleyen genel şartlara uymama sebebiyle sürüdü …’in asli ve tam kusurlu olduğu kanaati açıklanmış, yayaya kusur atfedilmemiştir. Bilirkişi …dan 25/02/2019 tarihinde alınan raporda davalı sürücü %80 oranda, müteveffa yaya %20 oranında kusurlu bulunmuştur. Ceza mahkemesinden alınan kusur raporları ile İlk Derece Mahkemesinden alınan kusur raporları birbirleri ile örtüştüğü ve olay anını görüntüleyen CD kayıtları ile de uyumlu bulunduğundan Ceza Mahkemesi sonucunun beklenmesi de gerekmediğinden kusura ilişkin istinaf talebi yerinde görülmemiştir. Dava tarihi itibarı ile yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK’ nın 4/1. maddesine göre bu Kanunda öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır. Sigorta hukuku 6102 sayılı TTK’nın 6. kitabında 1401 ve devamı maddelerinde, zorunlu sorumluluk sigortası ise 1483 ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olduğundan açılan dava mutlak ticari bir dava niteliğinde olduğundan görevli mahkeme asliye ticaret mahkemesidir. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 97. maddesinde 6704 sayılı Kanun’un 5. maddesiyle değişiklik yapılarak, zarar görenin, dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerektiği düzenlenmiş, aynı değişiklikle Sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması hâlinde, zarar gören dava açabileceği veya 5684 sayılı Kanun çerçevesinde tahkime başvurabileceği belirtilmiştir. 6704 sayılı Kanun’un 26.04.2016 tarih, 29695 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanması ile yayım tarihi olan 26.04.2016 tarihinden itibaren KTK’nın 97. maddesinde yapılan değişiklik yürürlüğe girmiştir. Yasal değişiklikle birlikte, artık mahkemeye dava açılmadan önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı olarak başvuru yapılması zorunlu hale getirilmiştir. KTK’nın 97. maddesi ile getirilen bu başvuru koşulu HMK’nın “dava şartlarını” düzenleyen 114/2. maddesinde yer alan “Diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümler saklıdır.” hükmü kapsamında özel bir dava şartıdır.Somut uyuşmazlıkta, Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/253 Esas sayılı dava dosyasının dava tarihi olan 15/03/2017 itibariyle 2918 sayılı KTK’nın 97. maddesinde yapılan değişiklik yürürlükte olup davacı tarafça dava tarihinden önce davalı sigorta şirketine başvuru yapılmadan dava açıldığı anlaşıldığından Dairemizce istinaf aşamasında davacı vekiline başvuruda bulunması için süre verilmiş ve sonucu beklenmiş, dava şartı eksikliği giderilmiştir.Davacı vekili dava dilekçesinde yasal-mevduat faizi şeklinde talepte bulunmuş, Mahkemece yasal faize hükmedilmiş olması nedeniyle faizin türüne; dava tarihinden önce davacı tarafça davalı Sigorta şirketine herhangi bir başvuru yapılmadığına göre faiz başlangıç tarihinin dava tarihi olarak alınmasında usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından faiz başlangıç tarihine; Hükme esas alınan bilirkişi raporunu düzenleyen bilirkişinin uzmanlığının teslim tutanağında aktüerya uzmanlığı olarak gözükmesi nedeni ile bilirkişinin uzmanlığına değinen istinaf itirazları da yerinde değildir. Dosya kapsamından hükme esas alınan aktüerya raporunun istinaf talep eden davalı … Sigorta vekiline HMK 281. maddesi gereğince ihtarat içeren tebligat ile tebliğ edildiği halde davalının süresi içerisinde rapora itiraz etmediği anlaşılmaktadır. Bu durumda HMK’nın 281. maddesi çerçevesinde aktüerya raporundaki hesaplama bakımından davacı lehine usuli kazanılmış hak oluştuğu gibi HMK’nın 357/1. maddesi gereğince Bölge Adliye Mahkemesince re’sen göz önünde tutulacaklar dışında İlk Derece Mahkemesinde ileri sürülmeyen iddialar ve savunmalar dinlemeyeceğinden aktüerya raporunda ki hesaplamaya ilişkin istinaf itirazı yerinde görülmemiştir. Müteveffa çocuk bu olay sebebiyle ölmeyip sağ kalmış olsa idi, ilk, orta ve lise öğrenimini tamamladıktan sonra, muhtemelen (18) yaşından itibaren ya bir işverene ait işyerinde hizmet akdi ile ve işçi olarak ya da diğer değişik işlerde çalışmaya ve kazanç sağlamaya başlayacak; elde edeceği ücret ve kazançları da yasal asgari ücretlerin altında olmayacaktır. Yargıtayın bu konudaki yerleşmiş içtihatlarında belirtilen hususlar dikkate alınarak aylık brüt yasal asgari ücretten gerekli yasal kesintilerden sonra kalan net aylık yasal asgari ücret üzerinden hesaplama yapılmasında usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından davalı … vekilinin bu yöndeki istinafının reddi gerekmiştir. Somut uyuşmazlıkta olay tarihi, kazanın oluş şekli, kusur durumu ile tarafların dosyaya yansıyan ekonomik ve sosyal durumları, manevi tazminatın belirlenmesine hakim olan ilkeler ile İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesi birlikte değerlendirildiğinde, TBK’nın 56/2.maddesi kapsamında davacılar lehine belirlenen manevi tazminat miktarının, manevi tazminat müessesinin amacına ve hakkaniyete uygun, yeterli ve makul olduğu kanaatine varıldığından bu yöne değinen davalı vekilinin istinaf itirazının reddi gerektiği sonucuna varılmıştır. Bu nedenlerle; davalı … Sigorta A.Ş. vekili ile davalı … vekili istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalı … Sigorta A.Ş. vekili ile davalı … vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-a-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 19.997,65 TL harçtan peşin alınan 4.999,43 TL harcın mahsubu ile bakiye 14.998,22 TL harcın davalı … Sigorta’dan tahsili ile Hazineye irat kaydına, b-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 19.997,65 TL harçtan peşin alınan 4.999,45 TL harcın mahsubu ile bakiye 14.998,20 TL harcın davalı …den tahsili ile Hazineye irat kaydına,3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına,4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.23/11/2023