Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2021/460 E. 2023/1052 K. 06.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2021/460
KARAR NO: 2023/1052
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 21. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 27/10/2020
NUMARASI: 2019/780 Esas – 2020/520 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ: 06/06/2023
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkilinin yolcu olarak bulunduğu … sevk ve idaresindeki tescilsiz motosikletin kontrolden çıkarak Konya-Ankara devlet karayolu kavşağında devrilmesi sonucu meydana gelen kaza dolayısıyla yaralandığını, kaza tespit tutanağına göre …’nın 2918 sayılı KTK’nun 52/1-b maddesini ihlal ettiğini, dava öncesinde davalıya yazılı başvurularına rağmen ödeme yapılmadığını, Selçuk Üniversitesinden alınan sağlık kurulu raporunda müvekkilinin %37 oranında sürekli maluliyetinin bulunduğunu belirterek fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla 50,00 TL geçici iş göremezlik ile 50,00 TL sürekli maluliyet olmak üzere toplam 100,00 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davacı ıslah dilekçesi ile talebini 51.021,77 TL’ye yükseltmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın tescilsiz araç maliki … ile sürücüsü …’na ihbarını talep ettiklerini, davayı kabul anlamına gelmemek kaydı ile sorumluluklarının sürücünün kusuru oranında ve kaza tarihindeki ZMMS poliçe limitleri ile sınırlı olduğunu, geçici iş göremezlik zararlarının yeni genel şartlarda yapılan düzenleme gereği tedavi giderlerinden sayılması nedeni ile sigorta şirketinin sorumlu olmadığını ancak dava tarihinden itibaren yasal faiz talep edilebileceğini belirterek davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın kabulü ile, 38.764,50 TL sürekli iş göremezlik tazminatı ile 12.257,28 TL geçici iş göremezlik tazminatı olmak üzere toplam 51.021,77 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Mahkemece hükme esas alınan Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Adli Tıp Anabilim Dalı tarafından hazırlanan raporun Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Yönetmelik kapsamında olmadığını, Selçuk Üniversitesi tarafından hazırlanan raporda davacının geçirdiği trafik kazasına bağlı yaralanması sebebiyle Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması Ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümleri kapsamında kişinin tüm vücut engellilik oranının %11 olduğu, iyileşme süresinin 18 aya kadar uzayabileceğinin belirtildiğini, yine aynı hastanenin 26.10.2018 tarihli engelli sağlık kurulu raporunda ise davacının engel oranının %37 olduğunun belirtildiğini, bu sebeple maluliyet raporları arasındaki çelişki giderilerek karar verilmesi ile müvekkili kurumun geçici iş göremezlik tazminatına ilişkin sorumluluğunun bulunmadığını, 01/06/2015 tarihli trafik genel şartları gereği sağlık gideri teminatından SGK’nın sorumlu olduğunu, davacının ceza davasında yaralanmasına sebebiyet veren şahıstan davacı ve şikayetçi olmadığından şahsi haklarından da vazgeçtiği artık hukuk mahkemesinde de dava açamayacağını, davacının ehliyetsiz sürcünün aracında yolculuk etmesi ve koruyucu ekipman olmadan araca binmesi sebebiyle müterafik kusur ve hatır taşıması indirimi yapılması gerekirken doğrudan aktüer hesabı üzerinden hüküm kurulduğunu, KTK’nun 21. maddesi uyarınca araçların trafik belgesi ve tescil plakası alma zorunluluğu olduğunu, kazaya sebebiyet veren motosikletin tescilsiz olması sebebiyle …’nın sorumluluğu bulunmadığını belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından, 26.11.2017 günü saat 21:30 sıralarında dava dışı sürücü … sevk ve idaresindeki tescilsiz motosikletle olay mahalline geldiğinde motosikletin hakimiyetini kaybetmesi sonucu devrilmesi sonucunda motosiklette yolcu olarak bulunan davacının yaralanması nedeniyle tazminat talep edildiği anlaşılmaktadır. 6100 sayılı HMK’nın 281. maddesinde tarafların, bilirkişi raporunun, kendilerine tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde, raporda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını, belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilecekleri düzenlenmiştir. Bu düzenleme gereğince usulüne uygun biçimde raporun tebliği üzerine, rapora itiraz hakkı bulunan tarafların bu haklarını kullanmamış olması halinde karşı taraf lehine usuli kazanılmış hak oluşacaktır. HMK’nın 357/1. maddesinde de Bölge Adliye Mahkemesince re’sen göz önünde tutulacaklar dışında, İlk Derece Mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunmaların dinlenemeyeceği, yeni delillere dayanılamayacağı düzenlemesine yer verilmiştir. Dosya kapsamından hükme esas alınan maluliyet raporunun istinaf talep eden davalı vekiline HMK 281. maddesi gereğince ihtarat içeren tebligat ile tebliğ edildiği halde davalı vekilinin süresi içerisinde rapora itiraz etmediği anlaşılmaktadır. Bu durumda HMK’nın 281. maddesi çerçevesinde maluliyet oranları bakımından davacı lehine usuli kazanılmış hak oluştuğu gibi HMK’nın 357/1. maddesi gereğince Bölge Adliye Mahkemesince re’sen göz önünde tutulacaklar dışında İlk Derece Mahkemesinde ileri sürülmeyen iddialar ve savunmalar dinlemeyeceğinden maluliyet raporuna ilişkin istinaf itirazı yerinde görülmemiştir. Somut olayda, mahkeme tarafından Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Ana Bilim Dalından alınan 04/03/2020 tarihli raporda davacının trafik kazasına ilişkin kaza tarihinden itibaren muayene evrakları incelerek kaza ile illiyet bağı değerlendirilerek kaza tarihine göre uygulanması gereken “Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik” hükümlerine göre değerlendirme yapıldığı, Oysaki istinaf talebinde belirtilen aynı Hastane tarafından verilen engelli sağlık kurulu raporunun kişisel başvuru olarak düzenlendiği, kaza ile illiyet bağı gösterilmeden, hangi yönetmelik hükümlerine göre düzenlendiği açıklanmadığından yeterli bir rapor niteliğinde değildir. Bu durumda engelli sağlık kurulu raporu ile Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Ana Bilim Dalından alınan raporunun çelişki oluşturduğundan bahsedilemeyeceğinden bu konudaki istinaf sebepleri yerinde değildir. Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin KTK’nın 98.maddesinin kapsamının belirlenmesi bakımından vermiş olduğu 02/03/2022 tarih, 2022/312 E. ve 2022/3685 K. sayılı kararında Sigorta şirketinin, işleten ve sürücünün yasadan ve sözleşmeden doğan bu yükümlülüğü, 6111 sayılı Kanun ile getirilen düzenleme ile sona erdirilmiş bulunduğunu, KTK’nın 98. maddesinde belirtilen tedavi giderleri yönünden sorumluluğun dava dışı Sosyal Güvenlik Kurumuna geçtiğini belirlemiş ancak geçici iş göremezlik yönünden sigorta şirketlerinin sorumluluğu devam ettiğini vurgulamıştır. Bu nedenle davalı vekilinin geçici iş göremezlik tazminatına ilişkin istinaf başvurusunun reddine karar verilmesi gerekmiştir (Benzer yönde Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2021/6911 E. – 2021/10351 K., 2021/5305 E. – 2021/7685 K. sayılı kararları). Davacının, ceza soruşturması kapsamında, sadece suça ilişkin şikayetinden vazgeçmesi ve şahsi haklarından açıkça vazgeçmemesine göre, hukuk mahkemesinde maddi ve manevi tazminat talep hakkının devam etmesine göre bu yöndeki itirazlar da yerinde görülmemiştir. (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2016/93 E.- 2018/10395 K. sayılı kararı). Dosya kapsamında bulunan Jandarma tarafından düzenlenen teslim tutanağı ve ruhsat fotokopisinden kazaya karışan motosikletin olaydan hemen sonra tescil kaydının yapıldığı ve plakası alındığı anlaşılmakla bu yöndeki davalı vekili itirazı yerinde değildir. Davalı vekili cevap dilekçesinde davacının hatır için taşındığı yönünde iddia ve savunma ileri sürmemiştir. Mahkemece, taşımanın hatır için olduğu değerlendirilerek tazminattan hatır indirimi yapılabilmesi için davalının bu yönde savunma getirmesi ve taşımanın hatır için olup olmadığı, tarafların yakınlığı, varsa hatır için taşımanın kimin arzusu ve ne amaçla yapıldığı gibi olayın özel şartlarını ortaya koyması gerekmektedir. Davalı tarafın, süresinde dosyaya sunulan cevap dilekçesinde hatır taşıması olduğuna dair iddiası ve savunması olmadığına göre İlk Derece Mahkemesince hatır indirimi yapılmamış olmasında bir isabetsizlik yoktur. Zararın meydana gelmesinde veya artmasında mağdurun da kusurunun bulunması halinde söz konusu olan müterafik kusur 6098 sayılı TBK 52.maddesi düzenlenmiştir. Mağdurun kusurunun zararın meydana gelmesinde başlıca etken olması halinde zarar verenin sorumluluğunun kalkması söz konusu olabileceği gibi belirlenen kusura göre zarar ve ziyandan indirim yapılmasını da gerektirebilir. Davacının, sürücü ile arkadaş olması nedeniyle araç sürücüsünün ehliyetsiz olduğunu bilebilecek durumda olduğu ve bu nedenle ehliyetsiz sürücünün aracına binmekle müterafik kusurunun bulunduğu gözetilerek belirlenen tazminattan %20 oranında müterafik kusur indirimi yapılmamış olması doğru olmamıştır. Açıklanan nedenle HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararı düzeltilerek bilirkişi raporunda hesaplanan tazminat tutarından %20 oranında müterafik kusur indirimi yapılarak toplam 40.817,41 TL sürekli ve geçici iş göremezlik tazminat talebinin kabulüne, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş; Müterafik kusur nedeniyle tazminattan indirilen miktar, yasal düzenlemelerden kaynaklanan hakkaniyet indirimi mahiyetinde olduğundan yargılama giderinin hesaplanmasında nazara alınmamış, davalı lehine bu kısım üzerinden vekalet ücretine hükmedilmemiş ve aşağıda yazılı olduğu şekilde esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: A-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere KALDIRILMASINA, Buna göre: 1-Davanın kısmen KABULÜ ile 40.817,41 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, 2-Alınması gereken 2.788,20 TL harçtan peşin alınan 44,40 TL harç ve 375,00 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 419,40 TL harcın mahsubu ile alınması gereken 2.368,09 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına, 3-Davacı tarafça yapılan 44,40 TL başvuru harcı, 44,40 TL peşin harç, 375,00 TL ıslah harcı, 1.200,00 TL bilirkişi ücreti, tebligat ve posta masrafından oluşan 912,50 TLolmak üzere toplam 2.576,30 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,4-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 5-Dosyada artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine, 6-Davalı tarafça yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
B-İSTİNAF İNCELEMESİ BAKIMINDAN; 1-Davalı tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının, istem halinde İlk Derece Mahkemesi tarafından kendisine iadesine, 2-İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan 71,00 TL posta ve tebligat giderinden ibaret yargılama gideri ile 162,10 TL istinaf başvuru harcının davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine, 3-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 4-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.06/06/2023