Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2021/428 E. 2023/828 K. 26.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2021/428
KARAR NO: 2023/828
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 13/10/2020
NUMARASI: 2019/461 Esas – 2020/659 Karar
DAVA: TAZMİNAT
DAVA TARİHİ: 31/08/2016
BİRLEŞEN ANKARA 7.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’NİN 2017/912 ESAS SAYILI DAVASI
DAVA: TAZMİNAT
DAVA TARİHİ: 18/12/2017
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ: 26/04/2023
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Asıl davada davacılar vekili ; Davalıya sigortalı … plaka sayılı araç ile karşı yönden gelen … plaka sayılı araçların 03/08/2008 tarihinde neden oldukları kaza sonucu sigortalı araçta yolcu olarak bulunan ve davacıların desteği olan …’un öldüğünü belirtip, her bir davacı için 100,00 TL olmak üzere toplam 300,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.Asil davada davalılar vekili her iki dava ile ilgili cevap dilekçesinde özetle ; Ankara Mahkemeleri yetkisiz olduğu için dava dosyalarının İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemelerine gönderilmesine karar verilmesini istemişitir.Birleşen dosya davada davacı vekili ; Davalıya sigortalı … plaka sayılı araç ile karşı yönden gelen … plaka sayılı araçların 03/08/2008 tarihinde neden oldukları kaza sonucu sigortalı araçta yolcu olarak bulunan ve davacının oğlu ve desteği olan …’un öldüğünü belirtip, 100,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; poliçeden doğan sorumluluğunun kendi sigortalısının kusur oranında olmak üzere maddi zararlarda araç başına 25.000,00 TL ile sorumlu bulunduğunu; bu nedenle, … plakalı araç sürücüsünün, kazanın meydana gelmesinde bir kusurunun ve dolayısıyla davalı şirketin poliçeden kaynaklanan bir sorumluluğunun bulunup bulunmadığının tespitinin gerektiğini; ayrıca, davacının gerçek zararı talep etme hakkı bulunduğundan talep edilen bedelin de fahiş olduğunu; davacının icra inkar tazminatı isteğinin hukuka aykırı bulunduğunu; tazminat ödeme tarihinden itibaren faiz talebinin de yerinde bulunmadığını; davalının takipten önce temerrüte düşürülmediğini; davacının temerrüt faizi yönünden talebinin de haksız olduğundan davada takip tarihinden itibaren yasal faiz talep edilebileceğini belirterek davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “A)Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/702 Esas sayılı dosyanın davacılarının …, …, … (…) … ve davalısının … Sigorta Şirketi olan dava hakkında davanın kısmen kabulü ile;1-Davacı … (…) …’un davasının reddine, 2-Davacı …’un 27.251,18 TL destekten yoksun kalma tazminatının temerrüt tarihi olan 15/08/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı …’a velayeten … (…) …’a verilmesine, 3-Davacı …’un 55.687,20 TL destekten yoksun kalma tazminatının temerrüt tarihi olan 15/08/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı …’a velayeten … (…) …’a verilmesine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacılar vekili ve davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesinde 2016/702 Esas dosya numarası açılan davada, dava değeri her bir davacı için 100,00 TL olarak toplam 300,00 TL olarak belirlendiğini, birleşen Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesinde açılan 2017/912 Esas sayılı dosyada dava değerinin 100,00 TL olarak belirlenerek açılmış olduğunu, davanın toplam 83.038,38 TL olarak ıslah edildiğini, davada reddedilen miktarın herhangi bir ıslah yapmadıkları … (…) …’un dava değeri olan 100,00 TL olduğunu, bu nedenle gerekçeli kararda A bendi 8 maddede davanın reddedilen miktarının hatalı tespit edilip 100,00 TL vekalet ücreti yerine, aleyhine hükmedilen 6.216,01 TL lik karşı vekalet ücretinin hukuka aykırı olduğunu, bu miktarın karardan kaldırılarak reddedilen miktara hükmedilmesini talep ettiklerini, Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesinde açılan davada reddedilen miktarın 100,00 TL olduğunu, bu nedenle hükmün A bendi 4. maddesinde (mükerrer 4- olarak yazılan madde) düzenlenen yargılama gideri ödemesinin de hatalı hesaplanmış olduğunu, reddedilen miktar olan 100,00 TL esas alınarak, müvekkili davacı tarafından yapılan 1.922,00 TL yargılama giderinden, davanın kabul 0,99 ve red 0,01 oranına göre hesaplanarak 1920 TL nin davalıdan tahsili ile müvekkil davacıya verilmesine karar verilmesini talep ettiklerini, birleşen Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/912 Esas sayılı dosyasında da … için dava değerinin 100,00 TL olarak açılmış olduğunu, davanın 4. celsesinde dosyaya sunulan değer artırımı dilekçesinde davanın 41.961,61 TL değer artırımı ile 42.061,61 TL olarak ıslah edilmiş olduğunu, yargılama sonunda davanın kabulü ile davacı müvekkili için destekten yoksun kalma tazminatı olarak 42.061,61 TL nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verildiğini, bu dava açısından aleyhine reddedilen bir miktar olmamasına rağmen kararın B bendi 7. maddesinde reddedilen miktar üzerinden davalıya 6.216,01 TL vekalet ücreti verilmesinin kararı hukuka aykırı olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Maddi zararın tayini, belirlenmesi ve kriterlerinin kamu düzenine ilişkin olup gerek destek payları gerekse de hesaba esas alınan ve asgari ücretin kamu düzeninden sayıldığını, hesap bilirkişi raporunda fahiş hatalar olduğunu, müteveffanın babasının hayatta olduğu bilirkişi raporunda belirtilmiş olmasına rağmen bugüne kadar başvurmadığı sebebi ile destek payı ayrılmamasının yasaya aykırı olduğunu, destek payları belirlenirken davacı olsun-olmasın tüm hak sahipleri gözetilerek destek hesabı yapıldığını, bilirkişi raporunda hatalı şekilde, ölüm halinde bağlanan gelirin rücuya tabi olmadığı ifade edilmişse de olayın iş kazası teşkil edip etmediğinin incelenmemiş olduğunu, uzun vadeli sigorta kolundan kişinin sağlığında ödediği primler karşılığı olarak gelir bağlandı ise bu 5510 s.k. madde 39 gereği ancak kast halinde rücuya tabi olduğunu, kısa vadeli sigorta kolu (yani iş kazası kolundan) ölüm geliri bağlandı ise bu durumda 5510 sayılı kanun md.21 gereği rücuya tabi olacağından tazminattan indirilmesi gerekeceğini, bu hususun da kamu düzeninden olduğu halde, mahkemece değerlendirilmemiş, bilirkişi raporunda ise eksik değerlendirilmiş olduğunu, hükme esas alınan bilirkişi raporunun KTK md.90 ve konuya ilişkin Yerleşik Yargıtay kriterlerine aykırı olup bu yönüyle kararın kaldırılmasını talep ettiklerini, bedensel zararlarda tazminat hesaplasına esas alınacak gelirin somut ve net kriterlerle tespiti gerektiğini, salt beyana dayalı gelir tespitinin, usul ve yasaya uygun olmadığını, tazminatların haksız şekilde fahiş olarak yükseltilmesi sonucunu da doğurduğunu, asgari ücret üzerinden yapılan hesabın esas alınmasını talep ettiklerini, davacı …’un, sigorta poliçesinde “sigorta ettiren” sıfatını taşıyan araç maliki olduğunu, dolayısıyla kendisi tarafından ileri sürülecek tazminat taleplerinin Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası Genel Şartları A-3 (b) maddesi gereği teminat dışında olduğunu, kararda harcın hatalı hesaplandığını, müterafik kusur ve hatır taşıması indirimi taleplerinin reddi ya da kabulüne ilişkin herhangi bir değerlendirme yapılmamış olduğunu, müterafik kusuru dikkate alınmasını talep ettiklerini, dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesinin hatalı olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava ölümlü trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Destekten yoksun kalanların destek paylarını belirlerken desteğin gelirinin bir kısmını kendisine bir kısmını da eş ve çocukları ile anne ve babasına ayıracağı varsayılmalıdır. Bunun dışında destekten yoksun kalanlardan bir kısmının davacı olup diğer kısmının davacı olmadığı durumda talepte bulunmayan destek görenlerin paylarının da hesaplamada ve zararın teminat limitini geçmesi halinde garame hesabında göz önünde tutulması gerekmektedir. Destekten yoksun kalma tazminatının hesaplanmasında, destek payları doğru belirlenerek, destekten yoksun kalanlara müteveffanın sağlığında sağlamış/sağlayacak olduğu yardımın miktarı da doğru şekilde hesaplanmalıdır. Somut olayda, desteğin babasının hayatta olup hesap raporunda da desteğin babasına pay ayrılmadan davacılar için destek tazminatı hesabı yapılmıştır. Halbuki yerleşik Yargıtay uygulamaları gereği hayatta olmaları halinde desteğin anne ve babasına da destek payı ayrılarak tazminat hesabı yapılması gerekmektedir. Bu yöne değinen istinaf talebi yerindedir. Davacı …’in aracın işleteni olması nedeni ile bu davacı yönünden tazminat talebinin teminat dışı olması nedeni ile davacı eş …’e pay ayrılmamış olmasında isabetsizlik bulunmamaktadır. Desteğin kamu görevlisi olması nedeni destekten yoksun kalma tazminatının hesaplanmasında ücretin desteğin maaşı üzerinden yapılmasında isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak mahkemece davacılara rücuya tabi gelir bağlanıp bağlanmadığının araştırılmamış olması eksik incelemeye dayalı olmuştur. Kabule göre de; Mahkemece davacı … yönünden dava değerinin 100 TL olduğunun gözetilmeden, yargılama ve vekalet ücretine hükmedilmesi, birleşen dosya yönünden davanın kabulüne karar verilmesine rağmen davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesi, harcın hatalı hesaplanması usul ve yasaya aykırı olmuştur. Açıklanan nedenlerle, davacılar vekili ve davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1- Davacılar vekili ve davalı vekilinin vekilinin istinaf başvurusunun kısmen KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davacılar vekili ve davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.26/04/2023