Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2021/410 E. 2023/1084 K. 08.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2021/410
KARAR NO: 2023/1084
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 13/10/2020
NUMARASI: 2018/453 Esas – 2020/433 Karar
DAVA:Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat
KARAR TARİHİ: 08/06/2023
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 15/12/2017 tarihinde saat 22.30 sıralarında İzmir Fevzipaşa Bulvarı üzerinde Basmane istikametine doğru seyreden …’ın, sevk ve idaresindeki … plaka sayılı araç ile yaya konumunda olan müvekkili …’a çarpması neticesinde yaralamalı trafik kazası meydana geldiğini, meydana gelen trafik kazası sonucunda müvekkilinin ağır derecede yaralandığını, … plaka sayılı aracın davalı … Sigorta A.Ş. nezdinde kaza tarihini kapsar ZMMS poliçesi bulunduğunu, davalı … Sigorta A.Ş.’ye 18/04/2018 tarihinde yazılı başvuruda bulunulduğunu ancak ödeme yapılmadığını belirterek fazlaya ilişkin tüm dava ve tazminat talep hakları saklı kalmak kaydıyla 100,00 TL kalıcı iş göremezlik tazminatı, 100,00 TL geçici iş göremezlik tazminatı olmak üzere toplam 200,00 TL maddi tazminatın başvuru tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan kusuru oranında tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; 2918 sayılı KTK’ un 97. maddesi gereğince başvuru koşulunun yerine getirilmediğinden davanın usul yönünden reddi gerektiğini, davalı şirketin sorumluluğunun sigortalısının kusuru ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, kazaya karışan aracın müvekkili şirket nezdinde ZMSS poliçesiyle ile sigortalı olduğunu, bu poliçedeki kişi başı sakatlık ve ölüm teminatlarının ise kaza tarihi itibariyle kişi başına teminatla sınırlı olduğunu, müvekkili şirketin yalnızca dava tarihinden itibaren faizden sorumlu olabileceğini ve dava konusu olaya uygulanması gereken faizin yasal faiz olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Yerel mahkemece verilen hükmün kesin olduğu belirtilmiş olsa da mevcut davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığını ilk derece mahkemesinin, tazminat miktarını belirlemeden, dava dilekçesinde gösterilen miktar yönünden davanın reddine karar vermeden önce, işin esasına girerek sonucuna göre bir karar vermesi gerektiğini, yeteri kadar inceleme yapılmadan ve somut, objektif ve hukuki verilere dayanılmadan yanlış sonuçlara ve kanaate varılarak hazırlanan söz konusu 07/10/2019 tarihli bilirkişi kusur raporunun yargılamanın esasında dikkate alınmasının hatalı olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. İzmir Cumhuriyet Başsavcılığının 2018/17320 Soruşturma, 2018/6312 Karar sayılı dosyasının incelenmesinde; Taksirle Yaralama Suçunun şikayete bağlı suçlardan olması, mağdur …’ın şüpheli …’dan şikayetçi olmaması ve şüphelinin bilinçli taksirle yaralamaya sebebiyet verdiğine ya da genel güvenliği tehlikeye soktuğuna dair delil elde edilmemesi nedeniyle ” kovuşturma yapılmasına yer olmadığına” dair karar verildiği, İlk Derece Mahkemesince kusur oranlarının tespiti için alınan 10/05/2019 tarihli Adli Tıp Kurumu Başkanlığı Trafik İhtisas Dairesi raporunda; kusur izafesi yapılabilmesi için mahal özelliklerini ve tarafların seyir durumlarını belirten kaza tespit tutanağı veya bilirkişi raporunun gönderilmesi gerektiği, gönderildiğinde kusur izafesi yapılabileceği bildirilmiş, bunun üzerine talimat yazılarak bilirkişi raporu alınmıştır. Davacı tarafça mahkemece talimat yolu ile alınan bilirkişi raporuna itiraz edilerek ATK Trafik İhtisas Dairesinden rapor aldırılması talep edilmiş ise de mahkemece ATK Trafik İhtisas Dairesinin yazısının gereği yerine getirilmediği gibi davacı vekilinin itirazı reddedilerek davanın reddine karar verilmiş olması eksik incelemeye dayalı olmuştur. O halde İlk Derece Mahkemesince yapılması gereken, ATK Başkanlığı Trafik İhtisas Dairesinin yazısı gereği de yerine getirildiğinden kusur oranlarının belirlenmesi için dosyanın ATK Trafik İhtisas Dairesine gönderilmesi ile dosyada mevcut olan taraflarca sunulan deliller ve davacı tarafın itirazlarını da irdeler biçimde denetime elverir nitelikte kusur raporu alınması ve sonucuna göre karar verilmesi olmalıdır. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere : 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine,4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 08/06/2023