Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2021/399 E. 2023/1272 K. 22.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2021/399
KARAR NO: 2023/1272
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 22/12/2020
NUMARASI: 2016/1033 Esas – 2020/850 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ: 22/06/2023
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 02.08.2016 günü davalı …’ in işleteni ve davalı … Sigorta Şirketi tarafından 11.12.2015/2016 vadeli … numaralı ZMMS poliçesi ile teminat altında olan … plakalı hususi aracın davalı … sevk ve idaresinde iken … Caddesi … ‘ye gelmeden 100 metre önce, aynı istikamette seyir halinde bulunan davacıların desteği …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı motosiklete arkadan çarpması sonucu davacıların murisi …’ın vefat ettiğini, … plakalı araç sürücüsünün 2918 sayılı KTK‘nun 84/d (arkadan çarpma) maddesini ihlal ettiğini ve tam kusurlu olduğunu, davacıların desteği müteveffa …’a kazanın oluşumunda kusur atfedilemeyeceğini, müteveffanın vefat tarihinde Etiler’de bir restoranda fırıncılık yaptığını ve aylık 3.000,00 TL’nin üzerinde gelir elde ettiğini ve ailesinin geçimini ve çocuklarının eğitim giderlerini karşıladığını, dava öncesinde davalı sigorta şirketine yazılı tazminat taleplerinin 01.09.2016 tarihinde teslim edildiğini ancak herhangi bir maddi tazminat ödemesinin yapılmadığını belirterek, fazlaya dair haklar saklı kalmak kaydı ile şimdilik, 02.08.2016 tarihinde meydana gelen trafik sebebi ile vefat eden …’ın desteğinden yoksun kalan eşi … ve diğer davalılar çocukları için ayrı ayrı 100,00 TL olmak üzere toplam 400,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalı sigorta şirketi yönünden temerrüt tarihinden diğer davalılar işleten ve sürücü yönünden kaza tarihinden itibaren işleyecek temerrüt faizi ile birlikte, davacı müteveffanın eşi için 70.000,00 TL, çocukları için ayrı ayrı 35.000,00 TL olmak üzere toplam 175.000,00 TL manevi tazminatın sürücü ve işleten yönünden kaza tarihinden itibaren işleyecek temerrüt faizi ile birlikte müşterek ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … Sigorta Şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya konu 02.08.2016 tarihinde … plakalı aracın 11.12.2015/2016 vadeli … numaralı ZMMS poliçesi ile teminat altında olduğunu, ancak öncelikle sorumluluklarının sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında ve poliçe limitleri dahilinde olduğunu, kaza tespit tutanağından da anlaşılacağı üzere müteveffanın kaza sırasında kask ve koruyucu tedbirleri kullanmadığı ve kendi ölümü ile sonuçlanan kaza da kusurunun bulunduğunun dikkate alınmasını, kabul anlamına gelmemek kaydı ile davacıların maktulün desteğinde olduklarını ispatlamaları gerektiğini, SGK tarafından davacılara ödenen rücuya tabi bir ödemenin bulunup bulunmadığının tespitinin gerektiğini ve tazminat ödemesine ilişkin tüm belgelerin sigorta şirketine sunulmamış olması nedeni ile temerrütten söz edilemeyeceğini, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … cevap dilekçesinde özetle; ev hanımı olduğunu, herhangi bir gelirinin ve işinin olmadığını, … plakalı aracın kocasına ait olduğunu, sadece ruhsatın adına kayıtlı olduğunu, arabanın olaydan 1 gün önce araç bozulduğu için tamirci …’e bırakıldığını, …’in bir arkadaşıyla birlikte araç ile trafiğe çıktığını ve kazaya sebebiyet verdiğini, kaza ile hiçbir alakasının ve bağlantısının olmadığını, bu nedenle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Maddi tazminat isteminin kısmen kabulü ile davacı … için 213.125,52 TL, davacı Hanifi için 11.822,76 TL, davacı … için 11.822,76 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalı sigorta şirketi yönünden 14/09/2016, diğer davalılar yönünden kaza tarihin 02/08/2016 tarihinden itibaren işleyen yasal faizi ile müştereken ve müteselsilen davalılardan alınarak davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, davacı …’ın destekten yoksun kalma tazminat talebinin reddine,Tarafların ekonomik ve sosyal durumu, kazanın meydana geliş şekli, kusur durumu, paranın satın alma gücü nazara alınarak takdiren Davalılar … ve … aleyhine açılan manevi tazminat istemli davanın kısmen kabulü ile davacı eş … için 60.000-TL, …, … ve … için 25.000’er-TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 02/08/2016 tarihinden itibaren işleyen yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen davalılar … ve … den alınarak davacılara verilmesine, ” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacılar vekili ile davalı … vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda müvekkiller lehine hükmedilen maddi tazminat miktarının eksik hesaplandığını, müvekkiller lehine hükmedilmesi gereken maddi tazminat miktarının bilirkişi raporunda belirlenen ve mahkemece de hükmedilen maddi tazminat miktarının çok üzerinde olduğunu, müvekkillerinin desteği müteveffa …’ın fırıncı ustası olup 30-35 yıllık bir iş tecrübesine sahip olduğunu, işyerinde son olarak 3.300,00 TL maaş ile çalıştığını, ancak müteveffanın maaşının ücret bordrosunda eksik gösterildiğini, maaşının kalan kısmının kendisine elden ödendiğini, bu durumun 17.09.2019 tarihli duruşmada dinlenen tanık beyanları ile de açıkça ortaya konulduğunu, mahkemece müvekkili … için maddi tazminata hükmedilmemiş olup bu durumun kabulünün imkansız olduğunu, …’ın henüz öğrenim görmekte iken desteğini yitirmiş olup sonrasında da eğitimine devam ettiğini, cevaba cevap dilekçesi ekinde öğrenci belgesini dosyaya sunduklarını, bu durumun göz ardı edilmiş olmasının usul ve yasalara aykırı olduğunu, müvekkilleri lehine hükmedilen maddi tazminatta %15 mütefarik kusur indirimi yapılmış olup bu durumunda kabulünün mümkün olmadığını, müvekkillerinin desteği müteveffa …’ın üzerinde motosikletçi montu ve kaskı bulunmakta olduğunu, İstanbul 35. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2016/352 Esas sayılı dosyasının 13.04.2017 tarihli duruşmasında tanık …’ın ” …rahmetlinin üzerinde kaskı ve motosikletçi montu vardı. Kesinlikle motosikletine kasksız binmezdi. Daha önce kaza geçirmişti bu nedenle tedbirliydi.” beyanıyla açıkça ifade edildiğini, yaşanan kaza sonrası müteveffanın kardeşi …’a müteveffanın kaskının teslim edildiğini, müvekkilleri lehine hükmedilen tazminattan mütefarik kusur indirimi sebebiyle reddedilen miktar için karşı vekalet ücretine hükmedildiğini, mahkemenin bu kararının Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına aykırı olduğunu, müvekkillerinin lehine hükmedilen manevi tazminatın miktarının hakkaniyete aykırı olup söz konusu miktarı kabul etmenin mümkün olmayacağını, müvekkillerinin söz konusu kaza sonucu tek desteklerini yitirdiklerini ve derin elem ve üzüntü yaşadıklarını ve yaşamaya da devam edeceklerini, tüm bu hususlar göz önünde bulundurulduğunda müvekkiller lehine hükmedilen manevi tazminat miktarının yeterli olmadığını, uygun şekilde bir manevi tazminat miktarı belirlenmesi gerektiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müvekkilinin ehliyeti bulunmayan ve hiç araba kullanmamış bir ev hanımı olduğunu, dava konusu olay öncesinde müvekkilin eşinin, müvekkil adına kayıtlı … plakalı aracı kullanırken dava dışı başka bir kazaya karıştığı için aracı, tamirci …’e bıraktığını, dava dışı trafik kazasına ilişkin tutanağı eklediklerini, davalı …’in, müvekkilinin eşi tarafından kendisine tamir amacıyla bırakılan arabayı müvekkilinin izni ve bilgisi olmadan trafiğe çıkararak davaya konu kazayı yaptığını, müvekkilinin izni ve bilgisi dışında müvekkili adına kayıtlı araç ile tamircinin kaza yapması halinde müvekkilinin kazadan sorumlu tutulmasının hukuken mümkün olmadığını, davanın müvekkili yönünden husumet sebebiyle reddine karar verilmesi gerektiğini, Yerel Mahkeme’nin, müvekkilinin bu yöndeki beyanlarını hiçbir şekilde dinlemediğini, gerekçeli kararda müvekkilinin beyanına niçin itibar edilmediğine dahi yer verilmediğini, KTK’nın 104. maddesi koşullarının bulunup bulunmadığını da hiç değerlendirmediğini, mahkemenin kararında hükmedilen tazminat miktarlarının hukuka aykırı şekilde fahiş olup bu kararın kaldırılmasını talep ettiklerini, istinaf harcı ile yargılama giderlerini ödeme gücünden yoksun olan müvekkilinin adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesini talep ettiklerini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, ölümlü trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından, 02/08/2016 tarihinde saat 00:24 sıralarında, İstanbul İli, Sarıyer ilçesi, … Caddesi üzerinde davalı sürücü … yönetiminde Sarıyer yönüne seyir halinde olan … plakalı aracın ön ilerisinde sürücü … yönetiminde seyir halinde olan … plakalı motosiklete arkadan çarpması sonucu motosiklet sürücüsü …’ın ölümü ile sonuçlanan dava konusu trafik kazasının meydana geldiği anlaşılmıştır. Destekten yoksunluk zararının hesabında müteveffanın gelirinin belirlenmesi ve çalışma gücü kaybı zararının hesabında yaralanan veya malul olanın gelirinin belirlenmesi tazminatın doğru tespitinde önemli bir yer tutmaktadır. Desteğin ve malul kalanın kaza tarihi itibariyle mesleği ve geliri tespit edilmelidir. Kişinin herhangi bir işi yoksa, desteğin geliri asgari ücret kabul edilerek, raporun hazırlandığı tarihteki net asgari ücret üzerinden hesaplama yapılacaktır. Eğer desteğin, malul kalanın gelirinin asgari ücret üzerinde olduğu, bir başka anlatımla herhangi bir iş yerinde çalıştığı ya da bir meslek icra ettiği ve asgari ücret üzerinde bir gelir elde edildiği iddia ediliyorsa bunun ispat edilmesi gerekir. Tanıkla ispat yeterli bulunmadığından belgelerle ispat edilmesi gerekir. Somut olayda, davacıların murisinin usta fırıncı olduğuna ilişkin belge sunulmamış, esnaf odası ile yapılan yazışmada ise net bir gelir bildirilmemiştir. Davacının çalıştığı iş yerinden gönderilen bordro da yazılı ücrete göre yapılan hesaplamanın hükme esas alınmasında isabetsizlik bulunmamaktadır. Davacılar vekili davacı …’ın henüz öğrenim görmekte iken desteğini yitirmiş olup sonrasında da eğitimine devam ettiğini, cevaba cevap dilekçesi ekinde öğrenci belgesini dosyaya sunduklarını, beyan etmiş ise de yüksek öğrenim belgesinin ibraz edilmediği lisede öğrenim gördüğüne ilişkin belgenin ibraz edildiği görülmüştür. Olay tarihinde lisede olduğundan rapor tarihi itibari ile öğrenim durumunun sorulmamış olması eksik inceleme olmuştur. Kaza tespit tutanağında davacıların murisi için kaskı yok işaretlemesi yapılmıştır, olay tanığı arkadaşı kaskının olduğu yönünde beyanda bulunmuş ise de otopsi raporunda ölüm sebebi olarak künt kafa travmasına bağlı, kafatası kırığı ile birlikte beyin kanaması , beyin sapı herniasyonu ve gelişen komplikasyonlar olarak belirtildiğinden kaskın bulunmadığı anlaşılmaktadır. Kaldı ki murisin teslim edilen eşyaları arasında kaskın bulunmadığı da teslim yazısından anlaşıldığından müterafik kusur indirimi yapılmasında usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır. Haklarında destekten yoksunluk tazminatı ödenmesine hükmedilen davacıların talepleri, takdiren mütafik kusur indirimi uygulanması nedeni ile indirilmiş olduğundan indirilen ve reddedilen kısım yönünden davalılara vekalet ücreti takdir edilmesi doğru olmamıştır.Davalı HMK 104 maddesine dayanmaktadır. Aracın kaza tarihinden önce başka bir kaza geçirdiği için tamire bırakıldığını, tamire bırakılan yerden kendisinden izinsiz kullanıldığını iddia etmiştir. Buna ilişkin olarak da İstinaf dilekçesi ile birlikte 02/08/2016 tarihli maddi hasarlı trafik kaza tespit tutanağı örneğini ibraz etmiştir. İncelendiğinde … plakalı davaya konu aracın kazasına ilişkin olduğu olay saatinin 00,30 olarak göründüğü, dava konusu olayımızda ise desteğin hastaneye geliş tarihinin 01/08/2016 23.20 olarak göründüğü ancak kaza tespit tutanağında 02/08/2016 00,24 olarak yazıldığı anlaşılmıştır. Dolayısı ile ibraz edilen belge aracın olay öncesi tamir için sürücüye bırakıldığı iddiasını ispata yeter nitelikte bulunmadığından bu yöne ilişkin istinafın reddi gerekmiştir. TBK’nın “manevi tazminat” başlıklı 56/2.maddesi ve 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı çerçevesinde, somut uyuşmazlıkta olay tarihi, kazanın oluş şekli, kusur durumu, davacının yaralanmasının mahiyeti ve iyileşme süresi ile tarafların dosyaya yansıyan ekonomik ve sosyal durumları, manevi tazminatın belirlenmesine ilişkin ilkelerle birlikte dikkate alındığında mahkemece belirlenen manevi tazminat miktarların, manevi tazminat müessesinin amacına ve hakkaniyete uygun, yeterli ve makul olduğu kanaatine varıldığından davcılar ve davalının manevi tazminata ilişkin istinaf itirazları yerinde görülmemiştir. O halde Mahkemece yapılması gereken, davacı …’ın yaşı büyüdğü anlaşıldığından asil olarak kendisinin verdiği vekaletnameyi davacılar vekilinden istemek suretiyle usule ilişkin eksik hususu tamamlamak, davacı …’ın ibraz edilen belgede yazılı okuldan mezuniyet durumunu araştırmak, ölüm tarihi ile mezuniyet tarihi arasında tazminat alabileceğinden gelen cevaba göre sadece Hasan yönünden ek rapor alıp sonucuna göre tüm dosya kapsamı ile değerlendirme yapılmak sureti ile kazanılmış haklar da gözetilerek karar vermekten ibarettir. Açıklanan nedenlerle, davacılar vekili ile davalı … vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere : 1-Davacılar vekili ile davalı … vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davacılar ile davalı … tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.22/06/2023