Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2021/397 E. 2022/2004 K. 09.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2021/397
KARAR NO: 2022/2004
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 15/10/2020
NUMARASI: 2018/1164 Esas – 2020/620 Karar
İHBAR OLUNAN:
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ: 09/11/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı … A.Ş. tarafından işletilen, davalı … yönetimindeki … plakalı şehirlerarası yolcu otobüsünün 08.09.2018 tarihinde seyir halindeyken, şoförün direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu yoldan çıkarak toprak zeminde sağ yan tarafına devrilip sulama kanalı betonuna çarptıktan sonra sürüklenerek durduğunu, meydana gelen kazada yolcu otobüsünde davacı anne … ile birlikte yolculuk yapmakta olan 8 yaşındaki …’ın vefat ettiğini, anne …’ın kızının maddi ve manevi desteğinden yoksun kaldığını, kazada yaralanan davacı kardeş …’ın da kaza nedeniyle tarifi imkansız bir acı yaşadığını belirterek fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydı ile HMK’nın 107/1 uyarınca belirsiz alacak olarak şimdilik, davacı anne … için, 1.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının, sürücü ve araç sahibi yönünden kaza tarihinden itibaren, sigorta şirketi yönünden temerrüt tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı anne …’a ödetilmesine, davacı anne … için 175.000,00 TL, davacı kardeş … için 125.000,00 TL olmak üzere toplam 300.000,00 TL manevi tazminatın, kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte, davalı sürücü … ve davalı araç sahibi/işleten … İşletmeleri A.Ş.’den müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesinde ve özetle; Müvekkili şirket nezdinde sigortalı … plakalı araç sürücüsü …’un direksiyon hakimiyetini kaybederek tek taraflı, ölümlü, yaralamalı ve maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, hatır taşımasının varlığı halinde hesaplanacak tazminatta indirime gidilmesi gerektiğini ayrıca müteveffanın kendi can güvenliği nedeniyle gerekli güvenlik tedbirlerini alıp almadığı ve müterafik kusurunun belirlenmesi için rapor alınması gerektiğini belirterek davanın zamanaşımı, husumet yönünden aksi taktirde esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … İşletmeleri A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; Otobüs şoförünün kusuru bakımından Aksaray Cumhuriyet Başsavcılığının 2018/11695 esas sayılı dosyasında soruşturmanın devam ettiğini ve henüz dosyada bir kusur raporu bulunmadığını, otobüs şoförü ile yapılan görüşmede kaza anında rahatsızlık geçirdiğini, tansiyon problemi yaşadığını, gözlerinin karardığını, her türlü hız ve şoför değiştirme kurallarına uyduğunu, şehirlerarası otobüs yolculuklarında yolcuların kemer takmasının zorunlu olduğunu, otobüs firmasının bu konuda gerekli uyarıları yolculuk sürecinde yaptığını, yolcuların bu durumdan dolayı kişisel sorumluluklarının bulunduğunu, dava dosyasının ihtiyari mali mesuliyet poliçesi kapsamında … AŞ ‘ye ihbarı gerektiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, “21.902 TL destekten yoksun kalma tazminatının tahsilde tekerrür olmamak üzere davalı ZMM sigortacısı … Aş’den dava tarihinden itibaren (sigorta limiti ve kusur ile sınırlı olmak üzere) diğer davalılardan kaza tarihi olan 08/09/2018 den itibaren yasal faiziyle alınarak davacı … a verilmesine, 2-… için 100.000 TL davacı … için 50.000.00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 08/09/2018 den itibaren yasal faiziyle araç maliki davalı … A.Ş. ile sürücü davalı … dan alınarak davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacılar vekili ve davalı … A.Ş. vekili, … A.Ş. vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; yetiştirme giderleri adı altında bir indirim gerekmediğini, çocuk ölmüşse anne ve babanın destek tazminatı hesabının, 18 yaştan değil, ölüm tarihinden başlatılması gerektiğini, böyle yapılınca da, bakım ve yetiştirme giderlerinin tazminattan indirilmesi konusunun ortadan kalkacağını, raporda hesaplanan yetiştirme bedelinin sadece müvekkili anneye yükletilerek, annenin hak kazanacağı destekten yoksun kalma tazminatından düşülmesinin de hukuka ve hakkaniyete aykırı bir durum oluşturduğunu, müteveffanın annesi olan müvekkilin ve dava dışı babanın boşanmış da olsa yetiştirme bedellerine dava dışı babanın da katıldığı, sadece müvekkili tarafından karşılanmadığı hususunun göz ardı edilmiş olduğunu,bilirkişi raporu doğrultusunda, müteveffanın ileride muhtemel kazancına yönelik tespitine de itirazlarının olduğunu, davalı sigorta şirketine usulüne uygun ihbarda bulunmak suretiyle, dava tarihinden önce temerrüde düşürülmüş olduğunu, hükmedilen manevi tazminat miktarının düşük olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı … A.Ş. vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Hükme esas alınan bilirkişi raporuna itirazlarının değerlendirilmemiş, bilirkişi raporunda sigortalı araç sürücüsünün % 100 oranında kusurlu bulunmuş olduğunu, hükme esas alınan bilirkişi raporunda müteveffanın evleneceği ve çocuğu olacağı yaşların dahi belirtilmemiş olduğunu, bilirkişi raporunun denetime elverişsiz olduğunu, İlk Derece Mahkemesi tarafından müterafik kusur konusunda hukuka uygun detaylı bir değerlendirme yapılmadığını ve müvekkili sigorta şirketi aleyhine tazminata karar vermiş olduğunu, ıslah dilekçesine karşı itirazları ve zamanaşımı def’inin dikkate alınmadığını ve gerekçeli kararda da buna ilişkin bir karar verilmediğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı … A.Ş. vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Uygulanması gereken müterafik kusur indirimi hususunda bir değerlendirme yapılmadığını, hükme esas alınan aktüerya bilirkişi raporunun hatalı olduğunu, pay hesabının hatalı yapıldığını, yeniden bilirkişi incelemesi yapılması gerektiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, ölümlü trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından, 08.09.2018 tarihinde davalı sigorta şirketine ZMMS sigortalı, davalı … A.Ş.’ye ait, davalı … yönetimindeki … plakalı şehirlerarası yolcu otobüsün tek taraflı olarak yapmış olduğu trafik trafik kazasında yolcu olan destek …’ın vefat ettiği, davacıların bu vefat nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı ile manevi tazminat talep ettiği anlaşılmıştır. Aynı olay nedeniyle ceza yargılamasının yapıldığı Aksaray 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 2019/206 Esas sayılı dosyasına sunulan ATK İstanbul Trafik İhtisas Dairesi bilirkişi raporuna göre sürücünün asli derecede kusurlu olduğu, mahkemece aldırılan bilirkişi raporuna göre kazanın meydan gelmesinde davalı sürücü asli kusurlu olduğunun tespit edildiği görülmektedir. Bu durumda Mahkemece aldırılan kusur raporu ile ceza yargılaması sırasında alınan kusur raporlarının birbiriyle örtüştüğü ve olayın oluşuna uygun düştüğü nazara alındığında davalı sigorta vekilinin kusura yönelik istinaf itirazı yerinde görülmemiştir. Kazaya ilişkin tutulan trafik kazası tespit tutanağında desteğin emniyet kemeri takmadığına ilişkin bir saptama bulunmadığı gibi aksinin davalı tarafça da ispat edilememiş olması nedeniyle müterafik kusura yönelik istinaf itirazının yerinde olmadığı değerlendirilmiştir. Belirsiz alacak davasında zamanaşımı yalnızca dava açılan kısım için değil, tüm dava için kesilir. 6100 sayılı HMK hükümleri gereğince davacının iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın, davanın başında belirtmiş olduğu alacak talebini HMK 107/1. maddesi hükmüne göre bilirkişi raporu ile tam ve kesin olarak belirlendiği anda arttırması mümkündür. HMK’nın 107/2. maddesi gereğince yapılacak bu artırım bir ıslah olmadığı gibi bu artırım nedeniyle zamanaşımının da gerçekleştiğinden söz edilemez (Benzer yönde Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 24.06.2019 tarih, 2016/20495 E.ve 2019/7842 K.sayılı kararı). Her ne kadar mahkemece bu konuda değerlendirme yapılmamış olması doğru değil ise de netice itibariyle zaman aşımına yönelik istinaf başvurusu yerinde değildir. Trafik kazası sonucu çocuk ölmeseydi ana ve babaya bakması muhtemeldir. Uygulamada çocuğun 18 yaşına gelmesi ile birlikte gelir elde edeceği ana ve babasına destek olacağı varsayılmaktadır. TMK’nın 185. madde hükmü gereğince, anne-baba birlikte çocukların bakımından sorumludur. Aynı Kanun’un 327. maddesinde ise “çocuğun bakımı, eğitimi ve korunması için gerekli giderler ana ve baba tarafından karşılanır” denilmektedir. Her baba ve annenin çocuğunu belli bir yaşa kadar büyütmek, yetiştirmek ödevi olup çocuğun ölümü nedeni ile artık yapılması gerekmeyecek yetiştirme giderlerinin belirlenecek destekten yoksun kalma tazminatından düşülmesi gerekmektedir. Bu kapsamda davacı vekilinin yetiştirme gideri alınmamasına yönelik istinaf başvurusu yerinde değildir. Ancak mahkemece destek çocuğun velayetinin anneye verilmesi nedeni ile %10 oranında yetiştirme giderinin hepsinin anneye yükletilmesi doğru olmamıştır. Yetiştirme giderinin annenin de çalışıyor olması nedeni ile % 5 anne, % 5 babaya ait olacak şekilde hesaplanması gerekmektedir. Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2019/2534 Esas ve 2020/7797 Karar sayılı kararında;”… Bir insanın ölümü hukukî anlamda bir zarar olmamakla beraber, bu yüzden yine de bazı zararlar meydana gelmiş olabilir. İşte BK’nın 45/II. maddesinin (6098 sayılı TBK m. 53) öngörmüş olduğu hal, ölüm sonucu vukua gelen bir kısım zararların tazminini hükme bağlamaktadır. Bu hükme göre, ölenin yardımından faydalananlar, bu yüzden yoksun kaldıkları faydayı, tazminat olarak, sorumludan isteyebilirler. Buna “destekten yoksun (muinden mahrum) kalma tazminatı” denir. Yasa metninden de anlaşılacağı gibi destekten yoksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan zarardır. Buradaki amaç, destekten yoksun kalanların desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır. Olaydan sonraki dönemde de, destek olmasa bile, onun zamanındaki gibi aynı şekilde yaşayabilmesi için muhtaç olduğu paranın ödettirilmesidir. … Dairemiz uygulamalarına göre 18 yaşında gelir elde etmeye başlayan desteğin belirli bir yaşta evleneceği ve bir yıl sonra bir çocuğu daha sonra ikinci çocuğunun olacağı varsayılarak hayatın olağan akışına göre bekar olarak ölen çocuğun ileride evleneceği ve en az iki çocuk sahibi olacağı kabul edilerek, desteğin evleninceye kadar gelirinin yarısını kendi ihtiyaçları yarısını da anne ve babası için ayıracağı varsayılarak bu dönemde desteğe iki anne ve babaya birer pay vermek suretiyle desteğin tüm gelirine oranlandığında evlenmeden önceki dönem için de anne ve babanın her birine %25 pay verilmesi gerektiği, desteğin ileride evlenmesi ile birlikte desteğe iki, eşe iki, anne ve babaya birer pay verilerek, yine desteğin tüm gelirinin oranlanarak anne ve babaya %16’şar pay ayrılması, desteğin bir çocuğunun olması durumunda iki pay desteğe, iki pay eşe, bir pay çocuğa ve birer pay anne ve babaya ayrılmak suretiyle desteğin tüm gelirine oranlandığında anne ve baba için %14’er pay verilmesi daha sonra ikinci çocuğun doğacağı varsayılarak bu kez desteğe iki, eşe iki, çocukların her birine birer ve anne ve babaya birer pay verilerek desteğin tüm gelirine oranlanarak anne ve babaya %12,5’er pay verilmesinin uygun olacağı, daha sonra anne ve babadan yaşam tablosuna göre hangisi destekten çıkacaksa kalan kişiye diğerinin payının ilave edilerek destek tazminatlarının varsayımsal hesabının yapılması gerekeceği, Dairemizin yerleşik uygulaması gereğidir.” belirlemesinde bulunmuştur. Mahkemece hükme esas alınan aktüerya bilirkişi raporu, yukarıda açıklanan ilke ve destek paylarına göre hazırlanmamış olması nedeniyle hüküm kurmaya elverişli değildir. Yine aktüerya bilirkişi raporunda, destek yaşasaydı elde edeceği asgari ücret düzeyindeki gelirden davacı annesine destek olacağı kabul edilerek zarar hesabı yapılmıştır. Ancak mahkemece davacı anne ve babanın sosyal ve ekonomik durumu, yaşadıkları yer, eğitim durumu konularında araştırma yapmadan desteğin yasaşaydı ileride asgari ücret düzeyinde gelir elde edeceğinin kabulü ile buna göre yapılan hesaplamaya göre karar verilmesi doğru olmamıştır. Trafik kazaları, nitelikleri itibariyle haksız fiillerdendir. Haksız fiillerde temerrüt tarihi, haksız fiilin meydana geldiği tarihtir. Ancak KTK’nın 99.maddesine göre, ZMSS Genel Şartları ile belirlenen belgeler ile birlikte sigorta kuruluşuna başvuru tarihinden itibaren 8 iş günü içinde sigortacının tazminatı ödeme yükümlülüğü bulunmaktadır. Bu sürenin sonunda ödememe halinde temerrüdün gerçekleştiği ve davalının temerrüt faizinden sorumlu olduğunun kabulü gerekir. Dava tarihinden önce davacı tarafça davalıya başvuru yapılarak temerrüde düşürüldüğü ispat edilemediğinde ise faiz başlangıç tarihinin dava tarihi olarak alınması gerekir. Bu bağlamda dava dilekçesi ekinde sigorta şirketine hitaben 22/10/2018 tarihli başvuru belge sureti sunulduğu, mahkemece bu yönde bir araştırma ve değerlendirme yapılmadan faiz başlangıç tarihinin dava tarihi olarak alınması yerinde olmamıştır. Davacılar vekili tarafından manevi tazminata yönelik istinaf başvurusundan feragat edildiği görülmekle bu yöne değinen istinaf başvurusu değerlendirmeye alınmamıştır. O halde mahkemece yapılması gereken ; -Davacı anne ve babanın sosyal ve ekonomik durumu, yaşadıkları yer, eğitim durumu konularında araştırma yaptırarak desteğin yaşasa idi elde edeceği gelirinin tespit edilmesi, -Dosyanın başka bir aktüerya bilirkişine tevdi edilerek yukarıda açıklandığı şekilde ailenin ekonomik ve sosyal durumuna göre desteğin ileride eğitim durumu ve geliri belirlenerek, Yargıtay yerleşik içtihatlarında gösterilen pay oranları ve yetiştirme giderine ilişkin ilkelere göre tazminat hesabı yaptırılarak sonucuna göre usuli kazanılmış haklarda gözetilerek karar verilmesi olmalıdır. Davacılar vekili, davalı … A.Ş. vekili ile … A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davacılar vekili, davalılar … A.Ş. vekili ile … A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun kısmen KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine,4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davacılar vekili, davalılar … A.Ş. vekili ile … A.Ş. tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.09/11/2022