Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2021/392 E. 2023/1081 K. 08.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2021/392
KARAR NO: 2023/1081
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ: 17/11/2020
NUMARASI: 2018/60 Esas – 2020/606 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ: 08/06/2023
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 19/10/2017 tarihinde müvekkilinin İçerenköy Mezarlığı yanındaki yoldan İçerenköy Merkez istikametine yaya olarak giderken karşıdan karşıya geçmek istediği esnada plakası bilinmeyen kamyonet tarzı aracın kendisine çarpması neticesinde yaralanarak geçici ve sürekli iş göremez duruma düştüğünü, sigortalısı belirlenemeyen araçların 3.kişilere vermiş olduğu zararlardan davalı Güvence Hesabının sorumlu olduğunu, davalı Güvence Hesabı’na başvuruda bulunulduğu halde tazminat ödemesi yapılmadığını belirterek şimdilik 1.000,00 TL maddi tazminatın kaza tarihi olan 19/10/2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili ıslah dilekçesi ile talebini 13.058,93 TL’ye yükseltmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; 6704 sayılı Kanun gereği dava açılmadan önce sigorta şirketlerine başvuru şartının bulunduğunu, müvekkili kurumun sorumluluğunun yalnızca bedensel kayıpları kapsadığından özürlülük ölçütü nispetinde olduğunu, müvekkili kurumun sorumluluğundan bahsedebilmek için işbu kazanın faili meçhul olduğuna dair kuşkuya yer bırakmayacak şekilde somut bir delil olmadığını, aksi durumda müvekkili kurumun sorumluluğundan bahsedilemeyeceğinden davanın husumet yönünden reddine karar verilmesi gerektiğini, geçici iş göremezlik tazminatının sorumluluk kapsamında bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın kabulü ile 5.582,52 TL geçici iş göremezlik tazminatı, 7.476,41 TL sürekli iş göremezlik tazminatı olmak üzere toplam 13.058,93 TL tazminatın dava tarihi olan 15/01/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Başvuru şartı yerine getirilmediğinden davanın reddi gerektiğini, maluliyet raporunun Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları a.5 (c) bendindeki şartları taşıması gerektiğini, kişinin resmi ve yetkili bir hastaneden alacağı sağlık kurulu raporu ve maluliyet oranının tespiti için tedavi sürecinin sona ermiş olması ve kişide bu kazadan dolayı sürekli bir hasara yol açılmış olması gerektiğini, kazanın plakası tespit edilemeyen araç sürücüsünün kusuru ile meydana geldiğinin davacı tarafça ispat edilmesi gerektiğini, söz konusu kazada, plakası tespit edilemeyen araca ilişkin bir iz, delil, görgü tanığı, kamera kayıtlarına rastlanılmadığını ayrıca epikriz raporunda, trafik kazası olduğunun belirtilmediğini bu sebeple söz konusu kazanın meydana gelmesinde kusurlu olduğu ileri sürülen plakası ve sürücüsü tespit edilemeyen aracın kusuru ve sorumluluğunun tespit edilmemesi dolayısıyla davanın kabulünün mümkün olmadığını, müvekkili kurumun geçici iş göremezlik tazminatına ilişkin sorumluluğunun bulunmadığını, kusura ilişkin tekrar değerlendirme yapılması gerektiğini, davacı yaya …’nın yolu kontrol etmeden dikkatsiz ve özensiz bir şekilde davranması sonucunda söz konusu trafik kazasının meydana geldiğini, bu sebeple kazanın meydana gelmesinde %100 kusurlu sayılması gerektiğini, Güvence Hesabı’nın bir sorumluluğu bulunmadığını belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından, 19/10/2017 tarihinde yaya olan davacı karşıdan karşıya geçmekteyken bir aracın çarpması ile yaralandığı, çarpan aracın plakasının tespit edilemediği, hastaneye götürüldüğü, davacının bu yaralanması nedeni maddi tazminat talep ettiği anlaşılmıştır. Dava konusu 19/10/2017 tarihli kaza ile ilgili ilk tespitleri içeren Trafik Kazası Tespit Tutanağı, kaza yeri krokisi ve kaza yeri terk bildirim tutanağı bulunmamaktadır. Ancak 04/12/2019 tarihli “tutanak” başlıklı belgede, şüpheli şahsın kullandığı kamyonet ile olay yerinden kaçmasından dolayı trafik ekiplerince herhangi bir kaza tutanağı tutulmadığı, müşteki şahsın hastanede vermiş olduğu ifade doğrultusunda işleme başlandığı, yapılan araştırmada olay yerini gösterir herhangi bir kamera sistemi tespit edilemediği, olayın devamında alınan kamera görüntüsünde bahse konu şüpheli şahsın kullanmakta olduğu kamyonetin görüntüsünün alındığı, olay saatinin gece geç saatlerde olması, havanın karanlık olması ve şüpheli kamyonetin farlarının yansımasından dolayı herhangi bir plaka tespit edilemediği, şüpheli şahsa ulaşılamadığı belirtilmiştir. Olay tanığı … beyanında; … Sokak-… Sokak kesişiminde taksi beklerken yolun karşısına geçmek istediklerini, ana yoldan gelen plakasını alamadığı beyaz renkli kamyonetin arkadaşı … un ayağının üzerinden geçtiğini ve durmadan yola devam ettiğini belirtmiştir. Dosya kapsamında bulunan 04/12/2019 tarihli tutanak, tanık beyanı ve hastane kayıtlarına göre davacının yaralanmasının trafik kazasına bağlı yaralanma olduğu ve çarpan aracın plakası tespit edilemediği anlaşıldığından bu yöne ilişkin istinaf yerinde değildir. Davalı vekili kusur raporu alınmadığını öne sürerek istinaf talebinde bulunmuş ise de mahkemece aktüerya raporu ile birlikte kusur raporu alınmıştır. Dosya kapsamından hükme esas alınan kusur ve aktüer hesaba ilişkin bilirkişi raporunun istinaf talep eden davalı vekiline HMK 281. maddesi gereğince ihtarat içeren tebligat ile 07/05/2020 tarihunde tebliğ edildiği halde davalı vekilinin süresi geçtikten sonra 06/07/2020 tarihinde rapora itiraz ettiği görülmektedir. Bu durumda HMK’nın 281. maddesi gereğince davacı lehine usuli kazanılmış hak oluştuğu gibi HMK’nın 357/1. maddesi gereğince de Bölge Adliye Mahkemesince re’sen göz önünde tutulacaklar dışında İlk Derece Mahkemesinde ileri sürülmeyen iddialar ve savunmalar dinlemeyeceğinden davalı vekilinin kusura ilişkin istinaf itirazı yerinde görülmemiştir. Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin KTK’nın 98.maddesinin kapsamının belirlenmesi bakımından vermiş olduğu 02/03/2022 tarih, 2022/312 E. ve 2022/3685 K. sayılı kararında; 25/02/2011 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 13/02/2011 tarihli 6111 sayılı Kanun’un 59. maddesi ile KTK’nın 98. maddesi değiştirilmiş, buna göre “trafik kazaları nedeniyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer resmi ve özel sağlık kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedellerinin kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı”, geçici 1. maddesi ile de “Bu Kanunun yayımlandığı tarihten önce meydana gelen trafik kazaları nedeniyle sunulan sağlık hizmet bedellerinin Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı, söz konusu sağlık hizmet bedelleri için bu Kanun’un 59. maddesine göre belirlenen tutarın %20’sinden fazla olmamak üzere belirlenecek tutarın üç yıl süreyle ayrıca aktarılmasıyla anılan dönem için ilgili sigorta şirketleri ve Güvence Hesabının yükümlülüklerinin sona ereceği” öngörülmüştür. Sigorta şirketi, motorlu aracın işletilmesinden kaynaklanan kaza nedeniyle zarar görenlerin tedavisi için ödenen giderleri zorunlu olarak teminat altına alır. Sigorta şirketinin, işleten ve sürücünün yasadan ve sözleşmeden doğan bu yükümlülüğü, 6111 sayılı Kanun ile getirilen düzenleme ile sona erdirilmiş bulunmaktadır. KTK’nın 98. maddesinde belirtilen tedavi giderleri yönünden sorumluluk dava dışı Sosyal Güvenlik Kurumuna geçmiştir. Yukarıda açıklandığı üzere geçici iş göremezlik ve geçici bakıcı gideri yönünden sigorta şirketlerinin sorumluluğu devam etmektedir. Bu nedenle davalı vekilinin geçici iş göremezlik tazminatına ilişkin istinaf başvurusu yerinde görülmemiştir. (Benzer yönde Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2021/6911 E. ve 2021/10351 K., 2021/5305 E. ve 2021/7685 K. sayılı kararları) Trafik kazası nedeniyle açılan tazminat davalarında maluliyete ilişkin alınacak raporların nasıl düzenleneceğine ilişkin ne Karayolları Trafik Kanun’unda ne de Türk Borçlar Kanun’unda düzenleme yapılmamış, Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin içtihatları ile kaza tarihine göre dönemsel olarak uygulanması gereken Yönetmelikler açıklanmıştır. Buna göre maluliyete ilişkin alınacak raporların, 11/10/2008 tarihinden önce Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11/10/2008 tarihi ile 01/09/2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmelik’i, 01/09/2013 tarihi ile 01/06/2015 tarihleri arasında sonrada Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmelik’i, 01/06/2015 tarihi ile 20/02/2019 tarihleri arasında Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması Ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine, 20/02/2019 tarihinden sonrada Erişkinler için Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun olarak düzenlenmesi gerekir. (Yargıtay 4.Hukuk Dairesinin 2021/12907 E. ve 2022/6237 K., 2021/12288 E. ve 2022/6235 K., 2021/11515 E. ve 2022/5238 K. sayılı kararları) İlk Derece Mahkemesince hükme esas alınan maluliyet raporunun dosya kapsamı ve davacının kaza nedeniyle düzenlenen tüm tıbbi belgeleri de incelenerek maluliyet oranının tespiti açısından kaza ile yaralanma arasındaki illiyet bağı da açıklanarak kaza tarihi itibari ile yürürlükte bulunan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkındaki Yönetmelik hükümlerine uygun şekilde düzenlenmiş olmasına göre bu yöne değinen istinaf itirazı yerinde değildir. Bu nedenlerle; davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:1-Davalı vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 892,05 TL harçtan peşin alınan 225,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 667,05TL harcın davalı Güvence Hesabı’ndan tahsili ile Hazineye irat kaydına,3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına,4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi. 08/06/2023