Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2021/384 E. 2021/778 K. 26.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2021/384
KARAR NO: 2021/778
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 27/09/2018
NUMARASI: 2016/925 Esas – 2018/851 Karar
DAVA : İtirazın İptali (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 26/04/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı Şirkete ait … plakalı araç için ZMMS sigorta poliçesi tanzim edildiğini, bu aracın sürgü … in sevk ve idaresinde iken … plakalı arca çarptığını, sürücü … alkollü ve %100 kusurlu olduğunu, … plakalı araçta meydana gelen 12.201.50 TL bedelin hak sahibine ödendiğini, genel şartların B.4 maddesinin sigortacının kendi sigortalısına rücu hakkını düzenlediğini, yapılan icra takibine davalının itiraz ettiğini belirterek itirazın iptali ile %20 den az olmayan icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı cevap dilekçesi sunmamıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın kısmen kabulü ile davalı borçlunun itirazının kısmen iptali ile takibin 11.390,00 TL ana para ve 596,98 TL takip öncesi işlemiş faiz yönünden devamına, alacağın varlığın ve miktarın yargılama ile anlaşılması nedeni ile koşulları oluşmadığından icra inkar tazminatı talebinin reddine,” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı istinaf başvurusunda bulunulmuştur.Davalı istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Gaziantep’te ikamet ettiğinden duruşmalara bizzat katılamayacağını ve avukat vekil edemediğini fakat tüm tebligatlara süresinde cevap verdiğini, … plakalı aracı kiralama sözleşmesi düzenleyerek kiraladığını ve kira sözleşmesine göre araçta oluşabilecek tüm hasarların sorumlusunun kiralayan olduğunu, … isimli kişiye 3 günlüğüne kiraladığını ve alkol alarak maddi hasarlı trafik kazasına karıştığını sonra öğrendiğini, idari cezaların … yazıldığından bu kazada da sorumlunun … olduğunu, aracın hasarını da kendi karşıladığını, yerel mahkemenin eksik soruşturma ve delilleri tam olarak toplamadan karar verdiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davacı şirket vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; gerçek zararın kanıtlanmış olması nedeni ile hurda değeri düşülerek yapılan tespit doğrultusunda karar verilmesinin hatalı olduğunu, tam kabul kararı verilmesi gerektiğini belirterek istinaf talep etmiştir. Dava, trafik kazası nedeniyle davacı sigorta şirketi tarafından teminat dışı ödemenin davalıdan rücuen tahsili istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır.Davacı vekilinin istinaf talebi değerlendirildiğinde;HMK’nın 341/2. maddesine göre miktar veya değeri üçbin Türk Lirasını geçmeyen malvarlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir. Aynı kanunun 341/4. maddesinde de “alacağın tamamının dava edilmiş olması durumunda, kararda asıl talebinin kabul edilmeyen bölümü  üçbin Türk Lirasını geçmeyen taraf, istinaf yoluna başvuramaz.” düzenlemesi mevcuttur. Yeniden değerleme oranındaki artış sonucu somut olayda yerel mahkeme hükmünün verildiği 2018 yılı için HMK’nın 341/2. maddesindeki kesinlik sınırı 3.560,00 TL olacaktır.Dava, itirazın iptali istemine ilişkin olup dava değeri 12.201.50 TL’dir. Mahkemece davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verilmiştir. Bu halde, davanın reddedilen miktarı karar tarihine göre uygulanması gereken 2018 yılı için öngörülen kesinlik sınırının altında kaldığından, davacı vekilinin İlk Derece Mahkemesince verilen karara karşı HMK’nın 341/4.fıkrası gereğince istinaf hakkı yoktur. Yerel mahkemece, kanun yolunun açık olduğunun belirtilmesi de sonuca etkili değildir. Bu nedenle davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 352/1-b maddeleri gereğince reddine karar verilmiştir.Davalının istinaf talebi değerlendirildiğinde;Dosya kapsamından davalı şirket adına kayıtlı … plaklı aracın davacı sigorta şirketi nezdinde 10/07/2012 -10/07/2013 tarihleri arasında geçerli olmak üzere ZMMS poliçesi ile teminat altına alındığı, 06/01/2013 tarihinde davalı adına kayıtlı davacıya sigortalı aracın … yönetiminde iken 3. Şahsın kullandığı … plakalı kamyonete çarparak maddi hasarlı trafik kazasının meydana gelmesine sebebiyet verdiği kaza tespit tutanağına göre davacıya sigortalı aracın asli kusurlu olarak belirlendiği, davacı … tarafından 3.kişinin aracının hasarının ödendiği ve olay sırasında davacı sigorta şirketinin sigorta teminatı altına aldığı ve kazaya sebebiyet veren davalı adına kayıtlı aracın sürücüsünün alkollü olması nedeniyle yapılan ödemenin teminat dışı olmasından dolayı sigortalısından rücuen tahsili için dava açtığı anlaşılmaktadır. KTK’nın 3. maddesinde, “İşleten: Araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehin gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Ancak, ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır.” şeklinde tanımlanmıştır. Aynı Kanun’un 85/1. maddesine göre “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar. ” maddenin son fıkrasına göre ise “işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” İşletenin bu sorumluluğu bir tehlike sorumluluğudur. 2918 sayılı KTK’nın 3. maddesinde işleten sıfatının belirlenmesinde şekli ve maddi ölçüt olmak üzere iki ayrı ölçüden yararlanılmıştır. Şekli ölçüye göre trafik sicilinde malik görülen kişi işletendir. Maddi ölçüye göre ise trafik sicilinde adı geçen kişinin önemi bulunmamakta olup önemli olan araç üzerindeki fiili hakimiyet, araçtan ekonomik yarar sağlama, masraf ve rizikolara katlanma gibi ölçütlerdir. İşletenin belirlenmesinde doktrin ve Yargıtay’ın kabul ettiği görüş maddi ölçüdür (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 28/02/2019 tarih, 2016/6712 E. ve 2019/2237 K. sayılı kararı).Araç üzerinde trafik tescil kaydında malik görünen kişinin aracın fiili kullanıcısı olmadığı, araçtan ekonomik yarar sağlayanın masraf ve rizikolarına katlanan kişinin 3. bir kişi olduğu iddiasını ispatlamakla yükümlüdür. Somut olayda davalı tarafından sigortalı aracın sözleşme ile olay tarihinde sürücü … kiraya verildiğine dair kira sözleşmesi ibraz edilmiş ise de kira sözleşmesinin başlangıç tarihinin 05/01/2013 bitiş tarihinin 07/01/2013 olduğu ve 3 günlük bir kiralamanın söz konusu olduğu görülmektedir. Bu durumda uzun süreli bir kiralamadan bahsedilemeyeceğinden araç hakimiyetinin kiralayan kişiye geçmediği, aracı sigortalatan davalı malikin işleten sıfatının ortadan kalkmadığı, ZMMS poliçe kapsamında rücunun davalıya yapılmasında usule aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla bu yöndeki istinaf talebinin reddi gerekmiştir.2918 sayılı KTK’nun 48. maddesinde, alkollü içki alması nedeniyle güvenli sürme yeteneklerini kaybetmiş kişilerin karayolunda araç sürmelerinin yasak olduğu ifade edilmiştir. Karayolları Trafik Yönetmeliği’nin “Uyuşturucu ve Keyif Verici Maddeler ile İçkilerin Etkisinde Araç Sürme Yasağı” başlıklı 97/1. maddesinde ise alkollü içki almış olması nedeniyle güvenli sürme yeteneğini kaybetmiş kişilerin karayolunda araç sürmelerinin yasak olduğu açıklandıktan sonra, bu konu ile ilgili olan “b-2” bendinde, alkollü içki almış olarak araç kullandığı tespit edilen diğer araç sürücülerinden kandaki alkol miktarı 0.50 promil üstünde olanların araç kullanamayacakları belirtilmiştir.Dava, trafik sigortası sözleşmesinden kaynaklanan rücuen tazminat istemine ilişkindir. ZMMS’de sigortacının rücu hakkı, TTK’nın 1301/2. maddesi, 2918 sayılı KTK’nın 95/2. maddesi ile ZMSS poliçesi genel şartlarında düzenlemeye tabi tutulmuştur. ZMSS Poliçe Genel Şartlarının 4. maddesinde düzenlenen ağır kusur veya kasıt hali, oto yarışına katılma, ehliyetnamesiz motorlu araç kullanmak, uyuşturucu veya alkollü olarak araç kullanmak istiap haddinin aşılması, aracın çalınması veya gasp edilmesinde işletenin kusuru gibi haller sigortacının sigortalısına rücu sebeplerindendir. Yine davaya konu kazanın meydana geldiği tarih itibariyle yürürlükte olan Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının B.4.d maddesinde, tazminatı gerektiren olay, işletenin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin veya motorlu aracın hatır için karşılıksız olarak verildiği kişilerin uyuşturucu veya keyif verici maddeler almış olarak aracı sevk ve idare etmeleri esnasında meydana gelmiş veya olay yukarıda sayılan kişilerin alkollü içki almış olmaları nedeniyle aracı güvenli sürme yeteneklerini kaybetmiş bulunmalarından ileri geliyorsa, sigortacının sigorta ettirene rücu hakkı olduğu açıklanmıştır. Hasarın teminat dışı kalabilmesi için kazanın meydana geliş şekli itibariyle sürücünün salt (münhasıran) alkolün etkisi altında kaza yapmış olması gerekmektedir. Diğer bir anlatımla, sürücünün alkollü olması tek başına hasarın teminat dışı kalmasını gerektirmez. Üstelik, böyle bir durumda hasarın teminat dışı kaldığını ispat yükü, 6762 sayılı TTK’nun 1281. maddesi hükmü gereğince sigortacıya düşmektedir. Yargıtay’ın yerleşik uygulamalarında; sürücünün aldığı alkolün oranının doğrudan doğruya sonuca etkisi bulunmadığından, mahkemece nöroloji uzmanı, hukukçu ve trafik konusunda uzman bilirkişilerden oluşan bilirkişi kurulu aracılığıyla olayın salt alkolün etkisiyle gerçekleşip gerçekleşmediğinin, alkol dışında başka unsurların da olayın meydana gelmesinde rol oynayıp oynamadığının saptanması, sonuçta olayın tek başına alkolün etkisiyle meydana geldiğinin belirlenmesi durumunda, oluşan hasarın poliçe teminatı dışında kalacağından davanın kabulüne, aksi halde reddine karar verilmesi gerekeceği ilkesi benimsenmektedir (YHGK 23.10.2002 gün ve 2002/11-768-840; YHGK 7.4.2004 gün ve 2004/11-257-212; YHGK 2.3.2005 gün ve 2005/11-81-18; YHGK 14.12.2005 gün ve 2005/11-624-713; YHGK 10.12.2014 gün ve 2013/17-1199 E. 2014/1018 K. sayılı ilamları).İlk Derece Mahkemesince ilk bilirkişi heyetine nörolog bilirkişi ilave etmek suretiyle makine mühendisi bilirkişi ve nörolog bilirkişiden rapor alınmış ve kazanın münhasıran alkolün etkisiyle oluştuğu tespit edilmiştir. Bu durumda dava dışı hasarlanan araca davalı sigortalının zmms poliçesi kapsamında ödeme yapan davacı sigorta şirketinin sigorta genel şartları ve Karayolları Trafik Kanunu’nun 95/2.maddesi uyarınca ödediği hasar bedelini sigortalısından rücu etme hakkı doğduğundan verilen kararda isabetsizlik yoktur. Bu nedenlerle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 352/1-b maddeleri gereğince reddine ve davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:1-Davalı vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 352/1-b maddeleri gereğince REDDİNE,2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 818,83 TL harçtan peşin alınan 204,70 TL harçtan mahsubu ile bakiye 614,13 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,Davacı yönünden; istinaf incelemesi esastan yapılmadığından, istinaf başvurusu sırasında yatırılan istinaf karar harcının istek halinde mahkemesince davacıya iadesine,3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına,4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.26/04/2021