Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2021/354 E. 2021/1538 K. 29.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2021/354
KARAR NO: 2021/1538
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 05/11/2020
NUMARASI: 2015/973 Esas – 2020/570 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
DAVA TARİHİ: 07/10/2015
BİRLEŞEN İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN
2016/1028 E. -2017/309 K. SAYILI DOSYASI
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ: 29/09/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı dava dilekçesinde özetle; 21/07/2015 tarihinde dava dışı … Ltd. Şti. adına tescilli, sürücü …’nün sevk ve idaresindeki … plaka sayılı kamyonet ile davalılardan … adına kayıtlı, sürücü davalı …’nın sevk ve idaresindeki … plakalı petrol tankerinin çarpışması sonucu meydana gelen kazada … plakalı araçta yolcu olarak bulunan … ile davacının annesi … ve davacının kardeşi …’ın vefat ettiğini, davacının ise yaralandığını, Malkara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2015/1160 soruşturma sayılı dosyasında alınan 23/07/2015 tarihli bilirkişi raporunda dava konusu kazada … plakalı araç sürücüsü …’nın asli kusurlu olduğu, … plaka sayılı araç sürücüsü …’nün ise tali kusurlu olduğunun belirlendiğini, vefat eden …’ın … Ltd. Şti.’nin sahibi olduğunu, davacının vefat eden annesinin ve kardeşinin desteğinden yoksun kaldığını, … plaka sayılı aracın … Sigorta şirketi nezdinde ZMMS poliçesi ve kasko sigorta poliçesi bulunduğunu, anılan şirketten ZMMS poliçesinden dolayı poliçedeki sorumluluk sınırı ve poliçe kapsamı içerisinde maddi tazminat talep edildiğini, aynı sigorta şirketine ait kasko poliçesinden dolayı da poliçedeki sorumluluk sınırı ve poliçe kapsamı içerisinde maddi manevi tazminat talep edildiğini, vefat edenlerin içinde bulunduğu … plaka sayılı … Ltd. Şti.’ne ait kamyonetin … sigorta şirketinin … nolu acentesine düzenlettirilen … poliçe nolu ZMMS poliçesi ve … Sigorta şirketinin … nolu acentesine düzenlettirilen …/0 nolu genişletilmiş kasko sigorta poliçesi bulunduğunu, … poliçe nolu ZMMS poliçesinden dolayı poliçedeki sorumluluk sınırı ve poliçe kapsamı içerisinde maddi tazminat talep edildiğini, … nolu kasko sigorta poliçesinden dolayı ise poliçedeki sorumluluk sınırı ve poliçe kapsamı içerisinde maddi tazminat talep edildiğini belirterek davaya konu kaza neticesinde annesi ve kardeşi vefat eden davacı küçük …’ın HMK’nın 107. maddesi uyarınca destekten yoksun kalma tazminatı tutarları belirli hale geldiğinde harç tamamlanmak üzere ve fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik ölen anneden dolayı 5.000,00 TL ve ölen kardeşinden dolayı 5.000,00 TL olmak üzere toplam 10.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının işleten ve sürücüler yönünden kaza tarihinden, sigorta şirketleri yönünden sigorta limiti aşılmamak üzere dava tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken müteselsilen tahsiline, anneden dolayı 250.000,00 TL ve kardeşten dolayı 250.000,00 TL olmak üzere toplam 500.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan sürücü …, … ve işleten …’dan kaza tarihinden, davalı sigorta şirketi … A.Ş. yönünden … nolu kasko poliçesi nedeni ile poliçe kapsamında ve limiti aşılmamak kaydı ile dava tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydı ile cenaze ve defin giderleri nedeni ile şimdilik 1.000,00 TL’nin davalılardan sürücüler ve işleten yönünden kaza tarihinden, davalı sigorta şirketleri yönünden poliçe kapsamı aşılmamak üzere dava tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … Sigorta Şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya konu kazaya karıştığı ifade edilen … plaka sayılı aracın müvekkili şirket tarafından 04/10/2014-2015 tarihleri arasında geçerli olmak üzere … nolu karayolu zorunlu mali mesuliyet trafik sigorta poliçesi ile 27/12/2014-11/09/2015 tarihleri arasında geçerli olmak üzere … nolu ihtiyari mali mesuliyet sigorta poliçesi ile sigortalandığını, müvekkili şirketin sorumluluğunun trafik poliçesindeki limitler ve sigortalı araca atfedilebilecek kusur ile sınırlı olduğunu, her halükarda müteveffaların müterafik kusurunun dikkate alınması gerektiğini, müteveffanın kardeşi yönünden destekten yoksun kalma talebinin reddi gerektiğini, dava konusu olayın ticari iş niteliğinde olmadığından davacı tarafın ticari faiz talep edemeyeceğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; Malkara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2015/1160 soruşturma sayılı dosyası kapsamında alınan bilirkişi raporunun hüküm kurmaya elverişli olmadığını, dava konusu kazada müvekkilinin kusuru olmadığını, bu sebeple manevi tazminat sorumluluğunun da bulunmadığını, davacı tarafın cenaze ve defin giderlerine ilişkin talebinin somut dayanağı bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … cevap dilekçesinde özetle; dava konusu kazanın oluşumunda kusuru bulunmadığını, söz konusu kazada … plaka sayılı aracın tam kusurlu olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … Sigorta vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin sorumluluğunun sigortalısının kusuru ve poliçe limiti kadar olduğunu, manevi tazminat taleplerinini sigorta poliçesi teminatı kapsamında bulunmadığını, davacının kardeşinin desteğinden yoksun kaldığına ilişkin hukuki şartların gerçekleşmediğini, davacının annesinin desteğinden yoksun kalmasına ilişkin olarak adli tıp kurumundan kusur raporu alınması gerektiğini, davacı murisinin takılması zorunlu emniyet kemerini takmadığından müterafik kusuru bulunduğunu, manevi tazminat taleplerinin poliçe teminatına dahil olmadığını, cenaze ve defin masraflarının poliçe teminatı kapsamında olmadığını, davayı kabul anlamına gelmemek kaydı ile müvekkili şirketin yalnızca dava tarihinden itibaren faizden sorumlu olabileceğini ve dava konusu olaya uygulanması gereken faizin yasal faiz olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; kazadaki tüm kusurun maliki olduğu aracın sürücüsü olan diğer davalı …’da olmadığını, bu sebeple kusur oranlarının Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinden alınacak rapor ile tespiti gerektiğini, manevi tazminat isteminin fahiş miktarda bulunduğunu ve ticari faiz istenmesinin de mümkün olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Birleşen İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/1028 Esas sayılı dosyasında dava dilekçesinde özetle; aynı trafik kazası nedeni ile … plakalı araçta yolcu olarak bulunan …, … ve …’ın vefat ettiği açıklanarak davacılardan …’ın vefat eden …’ın annesi, vefat eden …’ın da anneannesi, diğer davacılar … ve …’ın da …’ın kardeşleri, …’ın da dayısı olduğunu, davacılardan …’ın kızı …’ın vefatından dolayı 60.000,00 TL, vefat eden torunu …’dan dolayı 50.000,00 TL, davacı … için kız kardeşi …’in vefatından dolayı 60.000,00 TL, vefat eden yeğeni …’dan dolayı 50.000,00 TL ve davacı … için de vefat eden kız kardeşinden dolayı 60.000,00 TL, yeğeninin vefatı nedeniyle de 50.000,00 TL olup her bir davacı için 110.000,00 TL olmak üzere toplam 330.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan işleten … ile sürücü …’dan kaza tarihinden, davalı sigorta şirketinden de poliçedeki manevi tazminat klozu ve limitiyle sınırlı olmak üzere dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Birleşen davanın davalısı … vekili birleşen davaya ilişkin cevap dilekçesinde özetle; istenen manevi tazminat miktarının fahiş olduğunu, davanın haksız olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Birleşen davanın davalısı … birleşen davaya ilişkin vekili cevap dilekçesinde özetle; manevi tazminat isteminin fahiş miktarda bulunduğunu ve ticari faiz istenmesinin de mümkün olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Birleşen davanın davalısı … Sigorta A.Ş. vekili birleşen davaya ilişkin cevap dilekçesinde özetle; … plakalı aracın müvekkili şirket tarafından birleşik kasko sigorta poliçesi ile teminat altına alındığını, Tekirdağ 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/628 E sayılı dosyasında sulhen vefat eden …’in annesi ve babasına toplamda 40.000,00 TL manevi tazminat ödendiğini dolayısıyla kalan tazminatın 60.000,00 TL olduğunu, teminatı aşan talebin reddedilmesi gerektiğini, istenen manevi tazminatın fahiş olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Asıl davada davacı … tarafından davalılar …, … ve … Sigorta Şirketi aleyhine açılan destekten yoksun kalma tazminat talebinin ve cenaze, defin gideri talebinin kabulü ile 205.504,43 TL destekten yoksun kalma tazminatı ile 1.000,00 TL cenaze defin giderinin avans faizi ile birlikte davalılar …, … ve … Sigorta Şirketi’nden (Davalı sigorta şirketi yönünden poliçe limiti ile sınırlı olmak kaydıyla) müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, uygulanacak faizin davalı … ve … yönünden davacının murislerinin ölüm tarihi olan 21/07/2015 tarihinden, davalı … Sigorta Şirketi yönünden temerrüt tarihi olan 07/10/2015 tarihinden itibaren işletilmesine, Asıl davada davacı … tarafından davalılar …, … ve … Sigorta Şirketi aleyhine açılan manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 120.000,00 TL manevi tazminatın avans faizi ile birlikte davalılar …, … ve … Sigorta Şirketi’nden (Davalı sigorta şirketi yönünden … numaralı Kasko poliçesi nedeni ile poliçe kapsamında ve limiti aşılmamak kaydı ile) müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, uygulanacak faizin davalı … ve … yönünden davacının murislerinin ölüm tarihi olan 21/07/2015 tarihinden, davalı … Sigorta Şirketi yönünden temerrüt tarihi olan 07/10/2015 tarihinden itibaren işletilmesine, Asıl davada davacı … tarafından davalılar … ve … Sigorta aleyhine açılan davanın reddine, Birleşen davanın kısmen kabulüne, davacı … lehine 15.000,00 TL manevi tazminatın, davacı … lehine 15.000,00 TL manevi tazminatın, davacı … lehine 15.000,00 TL manevi tazminatın avans faizi ile birlikte davalılar …, … ve … Sigorta Şirketi’nden (Davalı sigorta şirketi yönünden … numaralı Kasko poliçesi nedeni ile poliçe kapsamında ve limiti aşılmamak kaydı ile) müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara verilmesine, uygulanacak faizin davalı … ve … yönünden davacıların murislerinin ölüm tarihi olan 21/07/2015 tarihinden, davalı … Sigorta Şirketi yönünden temerrüt tarihi olan 07/10/2015 tarihinden itibaren işletilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı … vekilleri, davalı … Sigorta Şirketi vekili, davalı … vekili davalı … vekili ve davalı … istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davacı … vekilleri istinaf başvuru dilekçesinde özetle; dosyada mevcut kök ve ek raporda itirazlarının dikkate alınmayıp müvekkilin annesinden kalan destekten yoksun kalma tazminat bedelinin düşük olduğunu ölen kardeşten dolayı destekten yoksun kalma tazminatı talep edemeyeceği kararının hatalı olduğunu, müvekkil lehine annesi ve kardeşi yönünden verilen manevi tazminat tutarının düşük olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı … Sigorta Şirketi vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Hükmün sigorta limiti 60.000 TL üzerinden şahıslara ayrı ayrı paylaştırılması ve bunun üzerinden yargılama gideri ve vekalet ücreti de bölünerek ayrılıp açıkça yazılması gerektiğini, aynı zamanda alınacak harçlar da ayrı hesaplanması gerektiğini, hükmedilen manevi tazminatın fahiş olduğunu, ticari faiz değil yasal faize hükmedilmesi gerektiğini, hükme esas alının hesap raporunun hatalı olduğunu, kusur oranının hatalı olduğunu, …’ın kardeşinin vefatı nedeniyle asıl davada talep ettiği 5.000 TL’lik destekten yoksun kalma tazminat talebine hükümde ret kararı verilmesi ve lehine karşı vekalet ücreti hükmedilmesi gerektiğini, cenaze giderinin hiçbir inceleme ve araştırma yapmadan belirlendiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ettiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Birleşen dava davacıları vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Ağır Ceza Mahkemesinde alınan ve kesinleşen kusur raporu var iken ticaret mahkemesinin kusuru yeniden belirleyerek … yönünden %70 oranındaki tespitinin yasaya aykırı olduğunu, manevi tazminatın düşük olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; hükme esas alınan bilirkişi raporunun somut dayanaktan yoksun olduğunu, destek hesabının 18 yaşında kadar yapılması gerekirken 7 yıl fazla hesap yapılan raporun hatalı olduğunu, cenaze giderleri herhangi bir inceleme ve araştırma yapılmadan belirlendiğini, eğitim giderlerinin karşılanabileceği gerekçe gösterilerek asgari ücretin 5 katı üzerinden hesaplama yapıldığını belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Asıl ve birleşen davada davalı … istinaf başvuru dilekçesinde özetle; 22.11.2016 tarihli kök rapor ve 14.06.2017 tarihli ek rapor tamamen göz ardı edildiğini, tanzim edilen mübrez bilirkişi raporlarının açıkça delil olarak değerlendirilmemiş olması, Yerel Mahkeme dosyası tahtında tanzim edilen bilirkişi raporlarında da diğer araç sürücüsü davalı …’nün kazanın meydana gelmesindeki kusuru sabit olmasına rağmen Yerel Mahkemenin salt müvekkilimizin kusurlu olduğunun kabulü dosyada mübrez delillere açıkça aykırılık teşkil ettiğini, asıl davaya ilişkin sebebinde destekten yoksun kalma tazminatı hesabına esas alının aylık ücret miktarı kabul edilemeyip tazminat hesabında asgari ücretin 5 katı esas alınmış olup gerekçe olarak da davacının kaza yılındaki okul giderinin asgari ücretin 3 katı gösterildiğini, davacı yanın cenaze ve defin giderleri hususundaki maddi tazminat talebinin reddi gerekirken kabulü cihetine gidilmesi bozmayı gerektirdiğini, davacı yanın kardeşi …’ın vefatı sebebiyle talep edilen destekten yoksun kalma tazminatı hususunda hiçbir hüküm kurulmadığını, manevi tazminat miktarının yüksek olduğunu, Mahkemece yasal faizin hüküm altına alınması gerekirken avans faiz uygulanmasının hatalı olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, ölümlü trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından, 21.07.2015 günü saat 10.18 sıralarında sanık sürücü …’nün sevk ve idaresindeki … plakalı kamyonetle Tekirdağ yönünden gelip Devlet Karayolu üzerinden Malkara yönünde seyirle 20.km civarına geldiğinde kendisi ile aynı yönde ve sağ şeritte gitmekte olan diğer sanık sürücü … sevk ve idaresindeki … plakalı boş akaryakıt tankerinin solundaki şeritten geçmek isterken aracının sağ ön-yan kısımları ile, orta refüj boşluğunun olduğu yerden Tekirdağ yönüne doğru “U” dönüşü yapmak düşüncesi ile sol tarafa doğru dönüşe geçen … idaresindeki söz konusu aracın sol yan kısımlarının çarpışması sonucu birden çok kişinin öldüğü, ölenlerden birinin asıl dosyadaki davacının annesi, diğerinin kardeşi olduğu birleşen dosyadaki davacılardan birinin kızı ve torunu, diğer davacıların kardeşi ve yeğeni oldukları asıl davada destekten yoksunluk tazminatı ve manevi tazminat, birleşen davada manevi tazminat talep edildiği anlaşılmıştır. Olay yeri ilk bulgularına göre düzenlenmiş trafik kazası tespit tutanağında, tanker sürücüsü …’nın, kontrolsüzce sola dönüş yaptığı, 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanununun 53 (1/b) (Sola dönüş kurallarına riayet etmediği) maddesi ihlalinin olduğu, kamyonet sürücüsü …nün kavşağa yaklaşırken hızının yüksek olduğu, aynı Kanunun, 54(1/a)(Geçme kurallarına riayet etmemek) ve 52 (1/a) (Kavşaklara yaklaşırken, dönemeçlere girerken, tepe üstlerine yaklaşırken, dönemeçli yollarda ilerlerken, yaya geçitlerine, hemzemin geçitlere, tünellere, dar köprü ve menfezlere yaklaşırken, yapım ve onarım alanlarına girerken, hızlarını azaltarak) kural ihlalinin bulunduğu ifade edilmiştir. Aynı olay nedeni ile Malkara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma dosyasında alınan 23/07/2015 tarihli kusur raporunda, olayda, davalı sürücü …’nın asli kusurlu ve %70 oranında, davalı sürücü …’nün tali kusurlu ve %30 oranında kusurlu olduğu belirlenmiştir. Tekirdağ 1. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığına hitaben, Adli Tıp Kurumu İstanbul Trafik İhtisas Dairesi uzmanlarınca düzenlenmiş 01/03/2016 tarihli raporda, olayda, davalı sürücü …’nın asli ve tam kusurlu, davalı sürücü …’nün kusursuz olduğu kanaati ifade edilmiştir. Ceza mahkemesince ATK raporuna itibar ederek kamyonet sürücüsü hakkında beraat kararı verilmiştir. İlk Derece Mahkemesince alınan bilirkişi raporunda ise davalı kamyonet sürücüsü …’nün, tali ve %30 oranında, davalı tanker sürücüsü …’nın, asli ve %70 oranında kusurlu bulunduğu kanaati belirtilmiştir. Ceza Mahkemesi kararlarının Hukuk Mahkemesindeki davaya etkisini düzenleyen 6098 sayılı TBK’nın 74. maddesinde “Hakim, zarar verenin kusurunun olup olmadığı, ayırt etme gücünün bulunup bulunmadığı hakkında karar verirken, ceza hukukunun sorumlulukla ilgili hükümleriyle bağlı olmadığı gibi ceza hakimi tarafından verilen beraat kararıyla da bağlı değildir. Aynı şekilde, ceza hakiminin kusurun değerlendirilmesine ve zararın belirlenmesine ilişkin kararı da, hukuk hakimini bağlamaz.” hükmü yer almaktadır. Bu durumda aynı olay nedeniyle ceza yargılama aşamasında alınan kusur bilirkişi raporları ile İlk Derece Mahkemesince hükme esas alınan kusur raporu arasında kusur oranlarında çelişki ortaya çıktığı halde İlk Derece Mahkemesince kusur oranları bakımından bilirkişi raporları arasında oluşan çelişkinin giderilmesi için rapor alınmadan ceza mahkemesi kararına itibar edilerek eksik inceleme ile yazılı şekilde sonuca gidilmesi doğru olmamıştır. Resmi makamlarca düzenlenmiş olan kaza tespit tutanağı aksi sabit oluncaya kadar geçerli bir belge olup tutanağın koruyucu tertibatlar bölümünde emniyet kemeri takılı göründüğünden, aynı şekilde yol kusuru olduğuna ilişkin belirleme bulunmadığından aksi de davalı tarafından ispatlanmamış olduğundan müterafik kusur ve yol kusuruna; Kamyonetin fenni muayenesi olmadığı halde trafiğe çıkmış olması idari nitelikte cezayı gerektirmekte olup kusura etkisi bulunmadığından bu yöndeki davalı … istinaf talepleri yerinde görülmemiştir. Mahkemece 15/02/2018 tarihli duruşmanın 1 nolu ara kararı ile birleşen davanın yenileninceye kadar dosyanın HMK’nın 150. maddesi gereğince işlemden kaldırılmasına karar verilmiştir. Birleşen davada davacılar vekilinin süresinde vermiş olduğu 20/02/2018 tarihli dilekçesi ile yenileme talep ettiği anlaşılmasına göre usulüne uygun olarak süresinde dava yenileme talebi yapılmıştır. Tebliğ için masraf yatırma ihtarının süresinde yerine getirilmemiş olması HMK’nın 150. maddesi gereğince işlem yapılması sonucunu doğurmayacağından başka bir ifadeyle tebliğ için gerekli gider avansının yatırılmamış olmasının sonucu farklı olduğundan bu yöndeki davalı … istinaf talebi de yerinde değildir. Trafik kazaları, nitelikleri itibariyle haksız fiillerdendir. Haksız fiillerde işleten ve sürücü için temerrüt tarihi, haksız fiilin meydana geldiği tarihtir. KTK’nın 99.maddesine göre, ZMSS Genel Şartları ile belirlenen belgeler ile birlikte sigorta kuruluşuna başvuru tarihinin 8.günden itibaren davalı Sigorta Şirketinin temerrüdünden söz edilebilir. Bu nedenle ıslah edilen kısım için ıslah tarihinden itibaren faiz işetilmesi gerektiğine; Kazaya karışan tanker ticari araç olduğundan Mahkemece ticari faize hükmedilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından faizin türüne; Yine davacının olay tarihinde 17 yaşında olması ve özel okulda okuduğu, ailenin gelir durumu göz önüne alındığında Üniversite okuması mümkün göründüğünden 25 yaşına kadar tazminat hesabı yapılmasında isabetsizlik bulunmadığından davacının destek süresine değinen istinaf talepleri yerinde görülmemiştir. Bir insanın ölümü hukuki anlamda bir zarar olmamakla beraber, bu yüzden yine de bazı zararlar meydana gelmiş olabilir. İşte BK’nın 45/II. maddesinin (6098 sayılı TBK m. 53) öngörmüş olduğu hal, ölüm sonucu vukua gelen bir kısım zararların tazminini hükme bağlamaktadır. Bu hükme göre, ölenin yardımından faydalananlar, bu yüzden yoksun kaldıkları faydayı, tazminat olarak, sorumludan isteyebilirler. Buna “destekten yoksun (muinden mahrum) kalma tazminatı” denir. Yasa metninden de anlaşılacağı gibi destekten yoksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan zarardır. Buradaki amaç, destekten yoksun kalanların desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır. Olaydan sonraki dönemde de destek olmasa bile, onun zamanındaki gibi aynı şekilde yaşayabilmesi için muhtaç olduğu paranın ödettirilmesidir. Yani haksız bir eylem sonucu desteğini yitiren kimse BK’nın 45/2. maddesine dayanarak uğradığı zararın ödetilmesini isteyebilir ( Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2016/4075 Esas ve 2018/12151 Karar sayılı kararı). Somut olayda davacı kazada vefat eden kardeşinden maddi olarak ne şekilde destek aldığını açıklamamış olduğu gibi vefat eden kardeşin olay tarihindeki yaşı da göz önüne alındığında davacıya maddi destekte bulunmasının da mümkün olmadığı anlaşıldığından davacının bu yöndeki istinafı talebi; Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin kabul görmüş pay esasına göre davacı dışında hayatta olan destek pay sahiplerinin paylarının da hesaba katılması gerektiğinden tüm payın kendisine verilmesi yönündeki davacı istinaf talebi yerinde değildir. Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin emsal nitelikteki 2013/16985 Esas ve 2015/3499 Karar sayılı kararında; “… Dava trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir. Davacılar dava dilekçesinde desteğin ticari minübüs işlettiği ve şoförlüğünü yaptığı aylık 3.500,00 TL gelir elde ettiğini iddia etmiş, ekonomik sosyal durum araştırmasında desteğin Solhan’da … şehirler arası otobüs sahibi olduğu aylık 3.000,00 TL geliri bulunduğu tespit edilmiş, hükme esas alınan aktüer bilirkişi raporunda desteğin gelirinin asgari ücretin 4.55 katı olduğu kabul edilerek hesaplama yapılmıştır. Böyle bir davada davacıların destek zararlarının belirlenebilmesi için desteğin gelirinin net olarak belirlenmesi gerekir. Oysa otobüs işletmecisi olan desteğin gelirinin belirlenmesinde çalışabilir durumda olan ve mirasçılarına intikal eden araçların gelirinin ayrıca hesaba katılması mümkün değildir. Bu durumda desteğin bedeni ve fikri çalışması sonucu elde ettiği gelirin tespit edilerek bu gelir üzerinde hesaplama yapılması gerekirken yazılı şekilde işletme gelirinin tazminat hesabında esas alınması doğru görülmemiştir.” belirlemesinde bulunmuştur. Somut uyuşmazlıkta; Aktüerya bilirkişisi raporunda bu hususa değinilmiş ancak dosyada buna ilişkin belge olmadığını belirterek ölen …’in ölen oğluna yaptığı okul harcamasından yola çıkarak geliri asgari ücretin 5 katı olarak hesaplamıştır. Hesaplamaya esas alınan ücret desteğin fikri ve bedeni çalışmasına ilişkin tespit edilmiş ücret olmadığından davalıların bu yöne ilişkin istinaf talepleri yerindedir. Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin kabul görmüş pay esasına göre “… çocuksuz durumda destek, desteğin gelirini eşi ile ortak paylaşacağı varsayımına dayalı olarak, gelirden desteğin %50 ve eşin %50 pay alacağı kabul edildiği; Çocukların eş ile birlikte destek payı alacağı durumda ise destek gelirden eşi ile birlikte 2’şer pay alırken çocuklara birer pay verileceği, yine eş, çocuklar ile ana babanın pay alacağı durumlarda desteğe 2 pay, eşe 2 pay, çocukların her birine 1’er pay, ana ve babaya 1’er pay ayrılarak böylece gelirin tamamının dağıtılacağı esasına dayalı olduğu; Çocukların sayısı arttıkça hem desteğe ayrılan pay, hem de eş ve çocuklar ile ana ve babaya ayrılacak payların düşeceği, Çocukların destekten çıkması ile birlikte destekten çıkan çocuğun paylarının destek, eş ve diğer çocuklara dağıtılarak, anne ve babaya verilmeyeceği; Böylece geriye kalan eş ve çocukların payları ile desteğin payının artacağı; Ana ve babadan birinin destekten çıkması ile payının diğerine aktarılacağı, ana ve baba ile çocukların tamamının destekten çıkması durumunda ise yine çocuksuz eş gibi desteğe 2 pay, eşe 2 pay esasına göre %50 pay desteğe, %50 pay eşe verilerek varsayımsal olarak gelir paylaştırılarak tazminatın bu ilkelere göre hesaplanmasının” benimsendiği değerlendirildiğinde; annenin destek payı talep etmiş olsun yada olmasın hesaplamada dikkate alınması gerektiğinden bu hesaplamanın bulunmadığı rapora itibar edilerek hüküm kurulması doğru olmamıştır. Cenaze gideri bilirkişi tarafından hesaplanmamış mahkemece resen değerlendirilmiştir. İlgili belediye başkanlığına yazı yazılarak kaza tarihi itibariyle cenaze defin giderinin ne olabileceği araştırılmadan karar verilmesi eksik incelemeye dayalı olmuştur. 6100 sayılı HMK’nın 297/2.maddesi gereğince; hükmün sonuç kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin taleplerden her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir. Mahkemeceava dilekçesinde açıkça davacının aynı kazada ölen kardeşinden dolayı da destekten yoksunluk tazminat talebi bulunduğu halde bu talep hakkında esasa ve vekalet ücretine ilişkin hüküm kurulmamış olması HMK’nın 297/2. maddesi hükmüne aykırı olmuştur. Yine asıl dava yönünden davacı vefat eden anne yönünden 5.000 TL, kardeş yönünden 5.000 TL olmak üzere 10.000 TL maddi tazminat talep ettiği, bilirkişi raporuna göre bedel arttırımı yapılırken kardeş için hesaplama yapılmadığı halde başlangıçta her iki destek yönünden yatırılan 10.000 TL üzerine 195.504,43 TL arttırım yapılarak talep 205.504,43 TL’ye çıkarılmış olmakla 10.000TL miktarın içinde aslında reddedilen 5.000 TL olduğu dikkate alınmaksızın harcı yatırılmamış olan 5.000 TL’de içinde olacak şekilde 205.504,43 TL talep doğrultusunda karar verilmesi de usul ve yasaya aykırı olmuştur. İlk Derece Mahkemesince kurulan hükümde davalı sigorta şirketinin poliçe limiti ile sorumlu olduğu yazılı olmakla birlikte poliçe limitinin açıkça gösterilmemiş olması, harç, yargılama gideri ve avukatlık ücretinin de poliçe limiti üzerinden hesaplanmamış olması doğru olmadığından buna değinen sigorta şirketi vekilinin istinaf talebi de yerindedir. O halde mahkemece yapılması gereken: -İlgili belediye başkanlığından kaza tarihi itibariyle cenaze defin giderinin ne olabileceğinin yazı yazılarak sorulması, -Aynı olay nedeniyle ceza yargılama aşamasında alınan kusur bilirkişi raporları ile İlk Derece Mahkemesince hükme esas alınan kusur raporu arasında kusur oranlarında çelişki ortaya çıktığı halde İlk Derece Mahkemesince kusur oranları bakımından bilirkişi raporları arasında oluşan çelişkinin giderilmesi için Karayolları Genel Müdürlüğü Fen Heyetinden seçilecek uzman bilirkişi kurulundan çelişkiyi giderecek şekilde kazanın oluşumunda kusur dağılımını belirleyen gerekçeli rapor alınması, – Desteğin sahibi olduğu Şirketin Yönetim Kurulundan desteğin şirketteki fikri veya bedensel çalışmasına ilişkin belgeler ile bu çalışmalarına ilişkin ödenen ücret var ise ölüm tarihine yakın tarihi içerir bordro örneklerini istemek ve belirlenen bu gelir üzerinden ve müteveffanın annesi de sağ olduğundan anneye düşecek pay da ayrılarak hesaplama yapılması için aktüer bilirkişiden ilk rapor tarihi itibariyle ek rapor alınması, Sonucuna göre yukarıda belirtilen talep, ıslah, yargılama gideri ve vekalet ücretine ilişkin açıklamalarda nazara alınarak kazanılmış haklar gözetilerek değerlendirme yaparak karar vermek olmalıdır. Kusur raporları arasındaki çelişki giderildikten sonra sonucuna göre manevi tazminatın belirlenmesi gerekeceğinden bu aşamada manevi tazminat miktarına ilişkin istinaf itirazı hakkında değerlendirilme yapılmamıştır. Açıklanan nedenlerle, davacı …, davalı … Sigorta Şirketi vekili, davalı … vekili, birleşen dava davacıları vekili, davalı … vekili, asıl ve birleşen davada davalı … vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davacı …, davalı … Sigorta Şirketi vekili, davalı … vekili, birleşen dava davacıları vekili, davalı … vekili, asıl ve birleşen davada davalı … vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davacı …, davalı … Sigorta Şirketi, davalı …, birleşen dava davacıları, davalı …, asıl ve birleşen davada davalı … tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.29/09/2021