Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2021/350 E. 2023/799 K. 25.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2021/350
KARAR NO: 2023/799
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 15/12/2020
NUMARASI: 2016/1140 Esas – 2020/895 Karar
DAVA: Sigorta (Trafik Sigortası Kaynaklı)
KARAR TARİHİ: 25/04/2023
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkiline ait bulunan … plakalı … marka 2011 model çekicinin ön kupası ve motorun tamamının 27.01.2016 tarihinde yandığını, olayın, Atalar maden ocağına hafriyat boşaltırken meydana gelmiş olup zemin çökmesi nedeniyle tıra ait dorsenin devrildiğini ve kanaatlerince aracın kırılan pistonundan çıkan hidrolik yağının egzozla temas etmesi sonucunda meydana geldiğini, davalının ise aracın kasko sigortacısı olup müvekkilinin zararını talebe rağmen hiçbir sebep göstermeksizin karşılamadığını, anılan nedenle işbu belirsiz alacak davasını açma zorunluluğunun doğduğunu, zararlarının mahkemece tespiti ile zarar miktarı belirlenecek olduğundan fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 5.000 TL müvekkil zararının olay tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; usule ve esasa ilişkin itirazlarının bulunduğunu, müvekkili sigorta şirketin sorumluluğu poliçe teminatı ile sınırlı olduğunu, yapılan hasar ihbarı üzerine hasar dosyası açıldığını yapılan incelemeler sonucu aracın iddia edildiği gibi basit bir kaza geçirmesi sonucu herhangi bir sebep olmaksızın alev alması ve müdahale edilmesine karşın yangının söndürülememiş olmasının mümkün olmadığının anlaşıldığını davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın kısmen kabulü ile; 192.000 TL hasar bedelinin 18.11.2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte poliçe teminat limiti içinde kalmak koşulu ile davalıdan alınarak davacı yana ödenmesine, Davacının kazanç kaybı talebinin reddine ” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müvekkili sigorta şirketin sorumluluğu poliçe teminatı ile sınırlı olduğunu, aracın herhangi bir sebep olmaksızın alev alması ve müdahale edilmesine karşın yangının söndürülememiş olmasının mümkün olmadığının anlaşıldığını, ekspertiz raporunda da açıkça ifade edildiği üzere, şoförün ifadesinde iddia edildiği gibi hidrolik yağının egzozla teması sonucu yangının çıkması için belli bir sürenin geçmesi ve bu sürede yangının söndürülmesi için gereken tedbirlerin alınması gerekliliğinin izahtan vareste olduğunu, kabul anlamına gelmemek üzere yangının bir an için bu şekilde çıktığı kabul edilse bile sorumluların Genel Şartlara göre hasarın büyümesi için üzerine düşen sorumluluklarını yerine getirmemiş olduğunu, yangının bu şekilde çıktığına ilişkin verilen ifadeler dışında bu iddiayı ispatlayacak herhangi bir delil bulunmadığını, İBB İtfaiye Daire Başkanlığı yangın raporuna göre de yangına sebep olacak herhangi bir bilgi ve bulguya rastlanmadığını, tüm bu hususlar meydana gelen hasarın Kasko Sigorta poliçesi kapsamında bir hasar olmadığını ortaya koyduğunu, bu sebeplerle hasarın poliçe özel ve genel şartları kapsamı dışında olduğu ve hasar ödeme talebinin reddedildiğinin sigortalıya yazılı olarak bildirildiğini ve dosyanın kapatıldığını, bilirkişi raporunun 4.fıkrasında bulunulan tespitin müvekkilinin iddialarını doğruladığını, hidrolik yağın kızgın egzos üzerine dökülmesi sonucu alev alması öngörülebilir bir husus olmasına karşın sorumluların bu konuda herhangi bir tedbir alamadıklarını, bilirkişi raporunda hatalı olarak olay yerinde bulunanların bu tehlikeyi farketmediği, bu nedenle tedbir almadıkları ancak bunun hasarı teminat dışına çıkartmadığı şeklinde hukuken hatalı bir değerlendirme yapıldığını, oysa olayda Mahkemenin ve bilirkişilerin asıl irdelemesi gereken noktanın bu kısım olduğunu, Genel Şartların ilgili maddesi tazminat hakkının eksilmesi ve düşmesinin hangi durumlarda sözkonusu olacağını belirlediğini, tazminat talebine ilişkin itirazlarının tam bu noktada toplandığını ancak ne Mahkemenin ne de bilirkişinin bu hususta teknik ve hukuki yönden detaylı, tatminkar bir inceleme yapmadığını, araçta meydana gelen yangın hasarı sonucu oluşan maddi zararın hesaplanmasında da tamamen afaki, herhangi bir teknik veriye dayanmayan usuller kullanıldığını, tespit edilen maddi zararın da olması gerekenden fazla olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur.Dava, maddi hasarlı trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır.Dosya kapsamından, 27.01.2016 tarihinde saat 19:00 sıralarında davacı şirketin mülkiyetinde ve davalı şirkete sigortalı … plakalı çekicinin ön kupası ve motor kısmının Atalar Maden Ocağı’ndaki hafriyat boşaltma işlemi sırasında yanması şeklinde meydana gelen hasarın tazmini talep edildiği anlaşılmaktadır.Dava, kasko sigorta poliçesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir.Mal sigortaları türünden olan kasko sigortası poliçesinin teminat kapsamını belirleyen Kasko Sigortası Genel Şartları ‘nın A/1 maddesine göre; gerek hareket gerekse durma halinde iken sigortalının veya aracı kullananın iradesi dışında araca ani ve harici etkiler neticesinde sabit veya hareketli bir cismin çarpması veya aracın böyle bir cisme çarpması, müsademesi, devrilmesi, düşmesi, yuvarlanması gibi kazalar ile 3. kişilerin kötüniyet ve muziplikle yaptıkları hareketler, aracın yanması, çalınması veya çalınmaya teşebbüs sonucu oluşan maddi zararların bütününün sigortanın teminat kapsamındadır.Diğer taraftan 6102 sayılı TTK’nın 1409/1 ve 1410. maddeleri uyarınca, sigortacı geçerli bir sigorta ilişkisi kurulduktan sonra oluşan rizikolardan sorumlu olduğu gibi aynı Yasanın 1409/2. maddesi hükmüne göre kural olarak rizikonun teminat dışında kaldığına ilişkin iddianın sigortacı tarafından kanıtlanması gerekmektedir. Olayın sigortalının ihbar ettiği şekilde değil de sigortacının iddia ettiği şekilde gerçekleşmesi halinde ise bu oluş şeklinin Kasko Sigortası Genel Şartlarının A.5. maddesinde sayılan teminat dışında kalan hallerden olması gerekmektedir.İlkeler yukarıda anlatılan şekilde olmakla birlikte, sigortalı Kasko Poliçesi Genel Şartlarının 1.5. maddesi ve 6102 sayılı TTK’nın 1446. maddesi uyarınca rizikonun gerçekleştiğine dair doğru ihbar mükellefiyetini kasten yerine getirmez veya iyiniyet kurallarına açıkça aykırı şekilde sigorta teminatı dışında kalan bir hususu sanki bu oluşan rizikonun teminatı içinde imiş gibi ihbar ederse ispat külfeti yer değiştirip oluşan rizikonun teminat içinde kaldığını ispat yükü sigortalıya geçer. Sigortacı, rizikonun ihbar edilenden farklı şekilde oluştuğunu ve bu oluş şeklinin sigorta teminatı dışında kaldığını soyut iddialarla değil somut delillerle kanıtlamak zorundadır.Somut uyuşmazlıkta; davacıya ait, davalı yana 25.12.2015 -2016 vade tarihli olmak üzere genişletilmiş kasko sigortası ile sigortalı olan … plakalı aracın 27.01.2016 tarihinde … Mahallesi’nde taş ocağı içerisinde meydana gelen yangın nedeni ile hasarlandığı, yangın raporuna göre hasara neden olan yangının çıkış sebebinin tespit edilemediği anlaşılmaktadır.Mahkemece alınan ilk bilirkişi raporunda; her ne kadar yangının çıkış nedeni konusunda İtfaiye tarafından her hangi bir delil bulunmamış ise de, yangının sabotaj olduğu ve dış kaynaklı olduğu yönünde de her hangi bir tespit bulunmadığı ( KYO kararı verilmiş) diğer taraftan dorsenin devrilmiş olduğu hususu İtfaiye raporunda da belirtilmiş olması davacının yangının çıkış nedeni ile ilgili iddiasını güçlendirdiği, dorsenin her hangi bir neden ile devrilmesi halinde damperi kaldıran hidrolik sistemi içinde bulunan hidrolik yağının akması söz konusu olabileceği, yağın egzoz borusu üzerine dökülmesi halinde bir süre sonra alevli yangının çıkması da mümkün olup, devrilme sonucunda olay yerinde bulunanların böyle bir tehlikeyi fark etmeyip tedbir alamamaları sonrasında hidrolik yağın egzoz üzerinde aşırı ısınarak alevli yanmaya başlayabileceği, bu durumda oluşan hasarın kasko poliçesi kapsamında olacağı kanaatine varıldığı bildirilmiştir.Yine mahkemece alınan 13/07/2020 tarihli raporda ise; “…İtfaiye tarafından yangının sebebi belirlenememiş olsa da, dorsenin devrilmesi ile damperi kaldıran hidrolik sistemden yağ kaçağı olması ve bunun sıcak egzos borusu üzerine dökülmesiyle kısa sürede alevli yarngının çıkması mümkündür. Dosya içeriğinde başka bir ihtimali akla getirebilecek herhangi bir bulgu yoktur. Dorsenin devrildiği itfaiye raporunda da yer almıştır. ” açıklamasıyla sonuç olarak yangının aracın seyri sırasında zemin çökmesi nedeniyle römorkun (dorsenin) devrilmesi sonucunda çıkmış olduğu tespit edilmiştir. Bu durumda rizikonun teminat harici olduğu davalı tarafça ispatlanamadığı anlaşılmakla istinaf itirazları yerinde görülmemiştir.Bu nedenlerle; davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:1-Davalı vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 13.115,52 TL harçtan peşin alınan (100,00+3.178,89=)3.278,89 TL harcın mahsubu ile bakiye 9.836,63 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına,4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.25/04/2023