Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2021/333 E. 2023/938 K. 11.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2021/333
KARAR NO: 2023/938
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 20/10/2020
NUMARASI: 2016/70 Esas – 2020/581 Karar
DAVA: Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat
KARAR TARİHİ: 11/05/2023
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkillerinin müşterek çocuğu küçük …’in Beylikdüzü’nde bir özel okulda öğrenci olduğunu, davalılardan …’nin okul servis araç sürücüsü,davalı İsmet’in araç maliki,diğer davalı …Ltd.Şti’nin ise servis hizmeti veren, davalı … de servis aracının trafik sigortacısı olduğunu, müvekkillerinin müşterek çocuğu olan davacı …’ın içerisinde bulunduğu … plakalı aracın sürücüsü davalı …’nin sevk ve idaresinde iken 19/09/2014 tarihinde ters yöne girmek suretiyle … plakalı kamyon ile çarpıştığını, bu kaza sonucunda müvekkillerinin müşterek çocuğu küçük …’in de yaralandığını,küçük …’in bu kaza sonucunda yüzünde sabit iz kaldığını, ceza davası ile kazadaki tüm kusurun davalı sürücüde olduğunun belirlendiğini, müvekkili …’in yüzündeki sabit iz nedeniyle psikolojisinin ve seçebileceği mesleklerin etkilendiğini, manevi zarara uğradığını ileri sürerek ihtiyati tedbir ile fazlaya dair hakları saklı kalmak üzere şimdilik 10.000,00 TL hastane masrafı ve uğranmış ve uğranılacak maddi zararın(davalı … yönünden limitle bağlı kalınarak) ve uğranılan 150.000,00 TL manevi zararın(davalı … yönünden poliçe kapsımı dışında olduğu dikkate alınarak) kaza tarihi 19/09/2014 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faiziyle davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; kazaya karıştığı ifade edilen her iki aracın da müvekkiline trafik sigortası ile sigortalı olduğunu,kazaya karışan … plakalı aracın yolcu otobüsü olduğunu ve aracın zorunlu karayolu taşımacılık sigortasının müvekkili şirkete ait olmadığını, öncelikli sigortanın bu sigorta olduğunu ve bu sigorta limitini aşan taleplerin trafik sigortasına yöneltilmesi gerektiğini, davacının kusurunun da dikkate alınmasını talep ettiklerini, tedavi giderlerinden SGK’nın sorumlu olduğunu,temerrüte düşmediklerini, ticari faiz istenemeyeceği savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; … plakalı aracın müvekkiline ait olduğunu ve okul servisi olarak kullandığını, sürücüsünün ise davalı … olduğunu ve aracın işletilmesini kendisine bıraktığını, müvekkilinin tüm yükümlülüklerini yerine getirdiğini,kendisinden tazminat talep edilmesinin hakkaniyete aykırı olduğunu savunarak davanın reddini dilemiştir. Diğer davalılar davaya cevap vermemişlerdir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Maddi tazminat davasının kısmen kabulü ile kısmen reddine, 5.000,00 TL tedavi giderinin dava tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, manevi tazminat davasının kısmen kabulü ile kısmen reddine, 50.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 19/09/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve … San. Tic. Ltd. Şti ‘den tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı … Taş. San. Tic. Ltd. Şti. vekili ile davalı … vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalı … San. Tic. Ltd. Şti. vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; mahkeme dosyasında husumet itirazlarının bulunduğunu, müvekkili şirketin diğer davalılarla kaza yapan araçla ve öğrencinin okuduğu okulla herhangi bir bağı bulunmadığını, kendilerinin işleten olarak sorumlu olamayacağının açık olduğunu, bilirkişi raporunun hatalı olduğunu, karara esas alınmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, Yerleşik Yargıtay İçtihatlarına göre manevi tazminat tutarının zenginleştirici mahiyette olmaması gerektiğini, bu kapsamda davacı tarafından talep edilen ve mahkemece kısmen kabul edilen manevi tazminatın fahiş ve zenginleştirici seviyede olduğunu, davalı …’nın doğrudan kusurlu ve sorumlu iken mirasçılarının dahil ettirilmemesinin hukuka aykırı olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müvekkilinin dava konusu kaza açısından yükümlülüklerinin tümünü yerine getirdiğinden bir kusur ve sorumluluğu bulunmadığını, bu husus dikkate alınmadan hüküm tesis edildiğinden kararın bozulması gerektiğini, yerel mahkemece davacı lehine maddi tazminat olarak 5.000 TL tedavi gideri ile 50.000 TL manevi tazminata hükmedilmiş ise de dosyaya sunulan raporlarda yer alan kusur oranları ile hesaplamalarda esas alınan değerlerin hatalı olduğunu bu raporların dayanak alınarak verilen mahkeme hükmünün de hatalı ve hukuka aykırı olduğunu, yerel mahkemece davacı lehine 50.000 TL manevi tazminata hükmedilmiş ise de huzurdaki davaya konu kaza açısından davacı için manevi tazminat şartları oluşmadığından talebin reddinin gerektiğini, kabul manasına gelmemek kaydıyla manevi tazminat koşullarının oluştuğu düşünüldüğünde dahi; hükmedilen manevi tazminatın miktarının fahiş olduğunu, Yargıtay İçtihatlarına göre manevi tazminat tutarının zenginleştirici mahiyette olmadığını belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından,19/09/2014 tarihinde saat 08.00 sularında sürücü …’nın sevk ve idaresindeki … plaka no’lu okul servisi ile olay mahalli 1936 no’lu trafik ışıklarında kendisi için direk yolda ışıklar yeşil yanarken, fakat kavşakta sola dönülmez levhası olmasına rağmen işaret levhasına uymayarak kavşaktan solda bulunan … Caddesine dönüş yaptığında aracının sağ arka yan kısmına (kavşak içinde), … Bulvarında Beykent istikametinden Gürpınar istikametine seyreden sürücü … sevk ve idaresindeki … plaka no’lu aracın ön kısmı ile çarpması neticesinde, servis hizmeti veren araçta bulunan davacı …’un da bulunduğu bir kısım öğrencilerin yaralandığı anlaşılmıştır. Trafik Tespit Tutanağında; kazanın oluşumunda … plaka no’lu aracın sürücüsü …’ya 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununda ve Yönetmelik madde 157/5’te belirtilen “geçmenin yasak olduğu yerden geçmek” kuralını ihlal etmesi nedeniyle kusur izafe edilmiş, … plaka no’lu aracın sürücüsü .. ‘e herhangi bir kusur izafe edilmemiştir. İlk Derece Mahkemesince alınan kusur raporu da kaza tespit tutanağına ve dosya kapsamına uygun olup davalı sürücünün %100 ve tam kusurlu olduğunu belirlemiş ve karşı araç sürücüsüne kusur verilmemiştir. Resmi mercilerce düzenlenmiş olan kaza tespit tutanağının aksine ilişkin veri bulunmadığından kusur raporuna ilişkin itirazın reddi gerekmiştir.HMK’nın 341/2. maddesine göre miktar veya değeri üçbin Türk Lirasını geçmeyen malvarlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir. Aynı kanunun 341/4. maddesinde de “alacağın tamamının dava edilmiş olması durumunda, kararda asıl talebinin kabul edilmeyen bölümü  üçbin Türk Lirasını geçmeyen taraf, istinaf yoluna başvuramaz.” düzenlemesi mevcuttur. Yeniden değerleme oranındaki artış sonucu somut olayda yerel mahkeme hükmünün verildiği 2020 yılı için HMK’nın 341/2. maddesindeki kesinlik sınırı 5.390,00 TL olacaktır. Bu halde, davacı için kabul edilen toplam maddi tazminat miktarı karar tarihine göre uygulanması gereken 2020 yılı için öngörülen kesinlik sınırının altında kaldığından İstinaf eden her iki davalının da maddi tazminat yönünden HMK’nın 341/4.maddesi gereğince istinaf hakkı bulunmadığından reddi gerekmiştir. Anayasa’nın 141/3. maddesi ”Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır” hükmünü içermektedir. Mahkeme kararlarında nelerin yazılacağı HMK’nın 297. maddesinde belirtilmiştir. Kanunun aradığı anlamda oluşturulacak kısa ve gerekçeli kararın hüküm fıkrasının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar, kararın gerekçesinin de sonucu ile tam bir uyum içinde, o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacak; kısaca, maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterecek nitelikte olması gerekir. Zira tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi sebeple haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtay’ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için, ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş; hükmün hangi sebeple o içerik ve kasamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması zorunludur. Somut olayda davalı olarak gösterilin sürücü …’nın vefatı nedeni ile mirasçılarının davaya dahil edilmesi gerekirken davacı vekilinin 03/07/2018 tarihli celsede ” biz ölü davalı … ‘nın mirasçılarını davaya dahil etmeyeceğiz, diğer davalılar yönünden davaya devam ediyoruz, …” beyanı sonrası Mahkemece “Davalı …’ nın dava sırasında öldüğünün ve mirasçılarının davacı vekilince davaya dahil edilmediğinin karar aşamasında dikkate alınmasına,” dair ara karar oluşturmasına rağmen bu davalı hakkında maddi tazminat kısmında mirasçılar davaya dahil edilmediği halde “davalılardan tahsili ” denilerek çelişkili hüküm kurulması ve manevi tazminat yönünden de hiç hüküm kurulmaması 6100 sayılı HMK’nun 297/2. maddesine uygun düşmemektedir. Davalı … Taş. San. Tic. Ltd. Şti. vekilinin bu yöne değinen istinaf talebi yerindedir. Dairemiz kararının niteliğine göre bu aşamada manevi tazminata ilişkin değerlendirme yapılmamıştır. Açıklanan nedenlerle, davalı … San. Tic. Ltd. Şti. vekili ile davalı … vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:1-Davalı … San. Tic. Ltd. Şti. vekili ile davalı … vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine,4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davalı … San. Tic. Ltd. Şti. ile davalı … tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.11/05/2023