Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2021/303 E. 2023/843 K. 27.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2021/303
KARAR NO: 2023/843
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 22/10/2020
NUMARASI: 2018/650 Esas – 2020/445 Karar
DAVA : Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat
KARAR TARİHİ: 27/04/2023
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; davacılardan …’ün eşi ve diğer davacıların annesi olan …’ün 16 Mayıs 2017 tarihinde geçirmiş olduğu trafik kazasında kaldırıldığı … Hastanesinde yaşamını yitirdiğini, davacıların müteveffanın mirasçıları olduğunu, … plakalı araç sürücüsü davalı …’ın kazada asli kusurlu olduğunu, bu kaza sebebiyle … hakkında İstanbul 50. Asliye Ceza Mahkemesinin 2017/244 esas sayılı dosyası ile kamu davası açıldığını, hayatını kaybeden …’ün, 69 yaşında olup, çocuklarından %50 zihinsel engelli olan … ve %90 zihinsel engelli olan …’ün evde bakımını kendisinin sağladığını, davalı sürücüsünün kazada kusurlu olduğunu, müteveffa …’ün ise herhangi bir kusuru bulunmadığını beyanla ölümlü trafik kazası nedeniyle, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere, 6100 Sayılı Yasa’nın 107. maddesine göre belirlenecek şekilde davacılar …, …, …, …, …, … ve … lehine ayrı ayrı 50.000’er TL olmak üzere toplam 350.000 TL manevi tazminatın davalı sürücü ve malik …’tan tahsiline, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere şimdilik 1.000 TL maddi tazminatın davalı sigorta şirketi … Sigorta A.Ş. ile araç sürücüsü ve maliki …’tan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılardan …, … ve …’e ödenmesine, faizin işleten ve sürücü yönünden olay tarihinden işletilmesine, trafik sigortası şirketinden ise noter ihtarnamesinin tebliği tarihinden itibaren davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde; müvekkili aleyhine huzurda ikame edilen davanın haksız ve kötü niyetli olup reddi gerektiğini, davacıların dava dilekçesinde kazanın oluşunu çarpıttıklarını, müvekkilini kusurlu göstermek için kaza ile hiç ilgisi olmayan ifade ve anlatımlar kullanıldığını, kaza anını gösteren olay anı CD.si incelendiğinde, müvekkilinin mezkur kazanın oluşmaması için olağan üstü gayret gösterdiğini, müvekkilinin, yol koşulları ve trafik kurallarına dikkat ederek seyir ettiğini, alınması gereken tüm önlemleri aldığını, ancak maktulün ağır kusurlu davranışları nedeni ile kazanın olmasının önüne geçilemediğini, müteveffanın kendi kusuru neticesinde meydana gelen olayda müvekkilinden maddi ve manevi tazminat talep edilemeyeceğini belirterek davanın reddini talep etmiştir. Davalı … Sigorta A.Ş. vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde; davaya konu kaza tespit tutanağından da anlaşıldığı üzere müteveffa …’ün de kazanın meydana gelmesinde kusurlu olduğunu, sigorta şirketlerinin ancak sigortalısının kusuru oranında sorumlu olduğundan öncelikle kusurun belirlenmesi, müteveffanın kendilerine destek olduğunu ve söz konusu kaza nedeni ile destekten yoksun kaldıklarını ispat etmeleri gerektiğini, sosyal güvenlik kurumlarınca davacılara yapılan ödemelerin tespiti halinde bunların tazminat tutarından mahsubuna, müvekkili şirketin usulüne uygun olarak temerrüde düşürülmediğini ve yasal faiz talep edilebileceğini belirterek davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, maddi ve manevi tazminat davalarının kısmen kabul kısmen reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davacılar vekili ile davalı … vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; maddi tazminat talepleri yönünden yerel mahkemenin kararının yasaya, usule ve hukuka uygun olduğunu, manevi tazminat talepleri yönünden ise kısmı kabul kararının eksik ve hatalı olduğunu, sürücünün tamamen kusurlu ve ağır ihmalinin ötesinde “olası kastla” hareket etmiş olmasının ve tarafların sosyal ve ekonomik düzeylerine göre, ayrıca maddi tazminat hesabındaki yetersiz ve kısıtlı kurallar yüzünden tatmin edici bir manevi tazminata hükmedilmesi gerektiğini, hükmedilen manevi tazminat son derece düşük olduğunu, maktulün baktığı iki tane engelli çocuğuyla yapayalnız kaldığı da gözetildiğinde daha yüksek miktarda tazminata hükmedilmesi gerektiğini, diğer davacılar … ve … ise zihinsel engelli olup kendilerine bakan annelerinin yaşamını yitirmeleri sebebiyle tarifi mümkün olmayan manevi acı ve ızdırap yaşadıklarını belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; hükmedilen tazminat miktarlarının müvekkili için çok yüksek olduğunu, hakkaniyete uygun olmadığını, yargılamaya konu kazada müteveffanın esasen asli kusurlu olduğunu, mahkemenin hükme esas aldığı bilirkişi raporlarının dosya kapsamını yansıtmadığını, raporların ne kaza tespit tutanağı nede olayın görgü tanığının anlatımları ile de uyuşmadığını, mahkemece gerek manevi tazminat gerekse maddi tazminata hükmederken maktulün pasif yaşta olduğunun göz ardı edildiğini, mahkemece gerek maddi tazminat bakımından gerek manevi tazminat bakımından her bir davacı yönünden ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesinin kanuna ve hukuka aykırı olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, ölümlü trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından,16.05.2017 tarihinde davalı sürücü …’ın, sevk ve idaresindeki … plakalı aracı ile yolun karşı tarafına koşar adımla geçmekte olan yaya …’e çarpması ile meydana gelen trafik kazasında davacıların desteği yaya …’ün vefat ettiği, davacıların bu vefat nedeni maddi ile manevi tazminat talep ettiği anlaşılmıştır. Kaza tespit tutanağında, sürücü …’ın Trafik Kanununda yer alan KTK’nın 52/1-b mad. göre “araçların hızını, aracın yük ve teknik özelliklerine göre, yol hava ve trafik durumuna göre ayarlamamak”, yaya …’ün ise Trafik Kanununun 84.maddesinde yer alan yaya kural ihlallerinden KTK’nın 68/1c maddesine göre “yaya yollarında, geçitlerinde veya zorunlu hallerde taşıt yolu üzerinde trafiği tehlikeye düşürecek davranışta bulunmak” kuralını ihlal ettiği belirtilmiştir. Aynı olay nedeniyle açılan davada Ceza Mahkemesinde yerinde keşif yapılarak alınan bilirkişi raporunda,” Maktul yaya … ‘ün olayda asli kusurlu olduğu, sanık sürücü …’ın olayda tali kusurlu olduğu” bildirilmiştir. Ceza Mahkemesinde ATK Trafik İhtisas Dairesinden alınan raporda, “…Sanık sürücü … sevk ve idaresindeki otomabili ile mahal içi kavşağa yaklaşırken müteyakkız şekilde seyir etmesi, seyri sırasında mevzu bahis geçiş yapan yayaya karşı zamanında etkili direksiyon ve fren tedbiri alıp otomobilini durdurarak kazayı önlemesi gerekirken bu hususlara riayet etmeyerek dikkat ve yükümlülüklerine aykırı hareket etmekle müteveffa yaya ile eşit oranda kusurludur. Müteveffa yaya … gelen araçların seyir durumunu dikkate alıp gerekli ve yeterli kontrollerinin akabinde tedbirli bir şekilde geçişini gerçekleştirmesi gerekirken bu hususlara riayet etmediği, kontrolsüz bir şekilde taşıt yoluna girdiği, gelen sanık idaresindeki otomobile karşı korunma tedbiri almayarak kendi canını tehlikeye düşürdüğü kazada, dikkat ve özen yükümlülüklerine aykırı hareket etmekle sanık sürücü ile eşit oranda kusurludur.” kanaati belirtilmiştir. İlk Derece Mahkemesince alınan kusur bilirkişi raporunda ise” Kazanın meydana gelişinde, … plakalı aracın sürücüsü …’ın % 50 oranında kusurlu olduğu, müteveffa yaya …’ün de %50 oranında kusurlu olduğu” bildirilmiştir. Mahkemece alınan kusur raporu ile ceza yargılaması sırasında alınan kusur raporlarının birbiriyle örtüştüğü, kaza tespit tutanağı ve olayın oluşuna uygun düştüğü nazara alındığında kusura yönelik istinaf itirazı yerinde görülmemiştir. Bilirkişi raporundaki hesaplama desteğin pasif dönemde olduğu belirtilerek AGİ’siz yasal asgari ücret üzerinden yapıldığından ve pasif dönemde dahi yaşasaydı desteğin yargıtayın emsal kararlarına göre ailesinin ve eşinin bir takım ihtiyaçlarını karşılayacağından bu dönem için de tazminat hesabı yapılması gerektiğinden istinaf talebi yerinde görülmemiştir. İhtiyari dava arkadaşı olan davacıların her birinin ayrı ayrı manevi tazminat talebinde bulunmuş olması, her birinin davasının diğerinden bağımsız olması ve aralarında ihtiyari dava arkadaşlığı bulunanların usul ekonomisi ilkesi dikkate alınarak birlikte dava açtıkları durumda da esasen birden fazla dava olduğu dikkate alınarak; her bir davacı yönünden lehine hükmedilen tazminat miktarına göre ayrı ayrı vekalet ücreti verilmesi gerektiğinden Mahkemece manevi tazminat yönünden her bir davacı için kabul edilen kısım için ayrı ayrı olmak üzere karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 10/2.maddesi gereğince kabul ve red edilen manevi tazminat miktarları da dikkate alınarak vekalet ücretine hükmedilmiş olmasında ve isabetsizlik bulunmamaktadır (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 25/11/2019 tarih, 2017/5605 E. ve 2019/11036 K. sayılı kararı). Karayolları Trafik Kanunu’nda manevi tazminat konusunda özel bir düzenleme yapılmadığından trafik kazası nedeniyle oluşan cismani zarar nedeniyle manevi tazminat talep edilmesi halinde TBK’da manevi tazminata ilişkin hükümler uygulanacaktır. TBK’nın “manevi tazminat” başlıklı 56/2.maddesinde “Ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir.” şeklinde düzenleme yer almaktadır.Bu yasal hüküm gereğince, hükmedilecek para, zarara uğrayanda manevi huzur duygusunu doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer işlevi olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mal varlığı hukukuna ilişkin zararın karşılanması da amaç edinilmemiştir. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli, davacının uğradığı zararın kapsamı, davalının sorumluluğunun niteliği, kusur oranları ve özellikle caydırıcı bir etki doğuracak düzeyde olması gerektiği de göz önünde tutularak, meydana gelen trafik kazası sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amacıyla olay tarihindeki paranın alım gücüne uygun düşen tutarlara hükmetmesi gerekmektedir(Yargıtay HGK’nun 23/06/2004 tarih, 13/291-370 E.-K. sayılı kararı). Bu açıklamalar çerçevesinde, somut uyuşmazlıkta olay tarihi, kazanın oluş şekli, kusur durumu, ile tarafların dosyaya yansıyan ekonomik ve sosyal durumları, manevi tazminatın belirlenmesine hakim olan ilkeler ile İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesi birlikte değerlendirildiğinde, TBK’nın 56/2.maddesi kapsamında davacılar lehlerine eş ve annelerinin ölümü nedeni ile belirlenen manevi tazminat miktarlarının, manevi tazminat müessesinin amacına ve hakkaniyete uygun, yeterli ve makul olduğu kanaatine varıldığından bu yöne değinen istinaf talepleri de yerinde görülmemiştir. Bu nedenlerle; davacılar vekili ile davalı … vekili vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:1-Davacılar vekili ile davalı … vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-a)Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 179,90 TL harçtan peşin alınan 380,80 TL harcın mahsubu ile bakiye 200,90 TL harcın davacıya iadesine,b)Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 15.494,12 TL harçtan peşin alınan 2.221,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 13.273,12 TL harcın davalı …’tan tahsili ile Hazineye irat kaydına, 3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına,4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 361. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesine hitaben verilecek temyiz dilekçesi ile temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.27/04/2023