Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2021/280 E. 2023/445 K. 15.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2021/280
KARAR NO: 2023/445
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 01/10/2020
NUMARASI: 2015/769 Esas – 2020/425 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ: 15/03/2023
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalılardan …in sevk ve iadesindeki, davalı İETT İşletmeleri Genel Müdürlüğü’ne ait diğer davalı … sigortaya ZMMS poliçesi ile sigortalı … plaka sayılı otobüs ile yolculuk eden davacı müvekkilinin otobüsün arka kapısının kapatılmaması nedeni ile seyir halindeki otobüsten açık olan arka kapısından düştüğünü, süreklendiğini ve yaralandığını, otobüste bulunan yolcuların otobüs şoförüne bayan düştü diye seslenmesi üzerinde otobüsün durduğunu ve yaralı olan davacı yoldan geçen bir araçla hastaneye götürüldüğünü belirterek 5.000,00 TL maddi, 200.000,00 TL manevi tazminatın 05/11/2014 tarihli olay tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalılardan (sigorta şirketinin sorumluluğu poliçe limit ile sınırlı olmak kaydıyla) müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; Meydana gelen kazada müvekkile atfı kabil bir kusur bulunmadığını, orta ve arka kapıdan otobüse binmenin kurallara aykırı olduğunu, binişlerin ön kapıdan inişlerin ise orta ve arka kapıdan gerçekleştirilmesinin gerektiğini, müvekkil duraklarda durmaksızın 8-10 durak geçtikten sonra davacı beklediği durakta müvekkilin önünü kestiğini ve aracı durdurduğunu, müvekkil davacının önüne fırlaması ile son anda durduğunu, otobüsün durması üzerine davacı kulağında telefon ile otobüsün plakasını almaya çalıştığını, davacı binmenin yasak olduğu en arka kapıdan otobüse bindiğini, müvekkil kapıyı kapattığını ve hareket ettiğini ancak davacının son derece sıkışık olan o bölümde kapıya yaslanması sonucu otobüsün kapısı açılmış davacının düşerek yaralandığını, müvekkilin kapı kapanmadan hareket etmesinin söz konusu dahil olmadığını, müvekkile izafe edilmeye çalışılan kusur kapılar tam kapanmadan hareket ettiği iddiasının olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … Sigorta vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkil şirket, ancak sigortalısının kazadaki kusuru oranında ve maddi zararın varlığı ispat edildiği takdirde maddi zarardan sorumluluğu poliçe azami teminat limitiyle sınırlı olarak söz konusu olabileceğini, kusurun tespitini takiben bu davadaki taleplerle ilgili sigorta konusunda uzman bilirkişiden rapor alınmasını ve taleplerin sigorta poliçesi teminatına girip girmediğinin araştırılması gerektiğini, müvekkil şirket temerrüde düşürülmediğinden dava tarihinden faiz hükmedilmesi gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı İETT vekili cevap dilekçesinde özetle; Somut olayda kazanın meydana gelmesinde sürücü …’e müvekkil idareye atfedilebilecek herhangi bir kusur ile bulunmamakta olduğunu, nizami şekilde duraklarda yolcu alarak yoluna devam etmekte olan sürücü, otobüsün dolması üzerine bazı duraklarda mecburen yolcu alamayacağı için durmadığını, ancak otobüsten inmek için düğmeye basıldığı zaman sadece indirmek için durduğu duraklar olduğunu, somut olayda durağa yanaşan sürücü davacıya otobüsün dolu olduğu belirlenmesi ve davacıya otobüse binmek için zorlamaması yönünde ikazda bulunmasına rağmen davacı bu ikazı dikkate almadığını, sürücü göstermesi gereken tüm dikkat ve özeni göstererek davacıyı uyarmış ancak işine bir an evvel gitmek için acele ettiği anlaşılan davacının bu uyarılara itibar etmediğini, 2918 s. Kanun’un m.86.f.1 uyarınca işleten olarak herhangi bir sorumluluğunun da bulunmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, ” Davanın kısmen kabulü ile, davacı yararına sürekli iş göremezlikten kaynaklı 94.343,89-TL, geçici iş göremezlikten kaynaklı 8.622,68 TL olmak üzere toplam 102.966,57-TL maddi tazminatın davalılar İETT ve … yönünden haksız eylem tarihi olan 05/11/2014 tarihinden itibaren, davalı sigorta şirketi yönünden dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, Davalı sigorta şirketi yönünden manevi tazminat talebinin reddine, Davalılar İETT ve … yönünden manevi tazminat isteminin kısmen kabulü ile, takdiren 5.000,00-TL manevi tazminatın haksız eylem tarihi olan 05/11/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılar İETT ve …’ten müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya dair istemin reddine ” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı … vekili, davalı İETT vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Davaya konu kazada müvekkilinin kusurunun bulunmadığını, Müvekkiline izafe edilmeye çalışılan kusurun kapılar tam kapanmadan hareket ettiği iddiasının olduğunu, müvekkilinin kullandığı aracın yeni bir araç olduğunu, bu araçların teknik özellikleri gereği kapılar kapanmadan istese de hareket ettirilemeyen bir araç olduğunu, araç gerek kapılar kapanmadan hareket etmeyeceği gibi hareket halindeyken de istense de kapıları açılmayacak şekilde imal edilmiş olduğunu, kapının ya teknik bir arızadan ya da yolcuların müdahalesi ya da zorlaması ile açılmış olabileceğini, davacının maluliyetinin tespit edilen oranda olmayıp bu hususta bilirkişi raporuna yapmış oldukları itirazların değerlendirilmeden hüküm kurulmuş olduğunu, maluliyeti kabul etmediklerini, davacının maluliyetinin kazadan değil daha önce geçirmiş olduğu sağlık sorunlarından kaynaklandığını, hesap raporunun da hatalı olarak düzenlenmiş olduğunu, davacının manevi tazminat talebinin reddinin gerektiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı İETT vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Davanın öncelikle görev ve yetki yönünden sonrasında ise esastan reddinin gerektiğini, görevli mahkemenin Asliye hukuk mahkemesi olduğunu, davacının olayın meydana gelmesinde tam ve ağır kusurlu olduğunu, sürücünün göstermesi gereken tüm dikkat ve özeni gösterdiğini, davacıyı uyardığını ancak işine biran önce gitmek için acele ettiği anlaşılan davacının bu uyarılara itibar etmediğini, sürücü ve idarenin kusurunun olmadığını, hükmedilen manevi tazminat miktarının fahiş olduğunu, sebepsiz zenginleşmeye neden olabileceğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından 05/11/2014 tarihinde davalı sürücü …’in sevk ve idaresindeki davalı İETT İşletmeleri Genel Müdürlüğü’ne ait … plaka sayılı otobüste bulunan davacının araçtan düşerek yaralandığı, bu yaralanma nedeni maddi ile manevi tazminat talep ettiği anlaşılmıştır. Dava, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 850 ve devamı maddelerine göre açılmış yolcu taşıma sözleşmesine aykırılık iddiasına dayalı maddi ve manevi tazminat talebinden ibarettir. 28.05.2014 tarihi itibariyle yürürlüğe giren 6502 sayılı Yasa’nın 3/k maddesinde “Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişi” tüketici, 3/ı maddesinde ise “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlem” tüketici işlemi olarak tanımlanmıştır. Aynı Yasa’nın 73/1. maddesinde tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemelerinin görevli olduğu belirtilmiş, 83/2. maddesinde ise taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve 6502 sayılı Yasa’nın görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasının engelleyemeyeceğine değinilmiştir. HMK’nın 1. maddesinde ise görev hususunun kamu düzenine ilişkin olduğu, mahkemece yargılamanın her aşamasında resen gözetileceği düzenlenmiştir.Somut olayda; kaza tarihi 05/11/2014 ve davanın açıldığı 16/07/2015 tarihi olması itibariyle 6502 sayılı Yasa’nın yürürlüğe girdiği, davacı-yolcunun ticari veya mesleki olmayan amaçlarla seyahat etmesi nedeniyle tüketici oldukları, davalıların ise işleten, taşıyıcı ve sürücü olup zararın, davalılardan müştereken ve müteselsilen talep edilmiş olmasına göre dava konusu taşıma işleminin 6502 sayılı Kanun’un 3/l. maddesi gereği tüketici işlemi olarak kabulü ile davanın Tüketici Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. Açıklanan nedenlerle, davalı … vekili ile davalı İETT vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/3. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dava dosyasının yeniden görülmesi için mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalı … vekili ile davalı İETT vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/3. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Dosyanın, yukarıda belirtildiği şekilde işlem yapılarak yeniden görülmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davalı … vekili ile davalı İETT tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.15/03/2023