Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2021/260 E. 2021/894 K. 20.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2021/260
KARAR NO: 2021/894
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ: 29/09/2020
NUMARASI: 2019/289 Esas 2020/512 Karar
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ: 20/05/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 05/02/2016 tarihinde sürücü … sevk ve idaresindeki … plaka sayılı aracın, o esnada yaya olan müvekkili …’e çarparak yaralanmasına sebebiyet verdiğini, kazanın oluşumunda davalı şirket nezdinde ZMMS poliçesi ile sigortalı olan … plakalı aracın kusurlu olduğunu, kaza ile ilgili 08/08/2018 tarihinde poliçe sorumlusu sigorta şirketine başvuru yaptıklarını ancak çeşitli nedenlerle taraflarına ödeme yapılmadığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 100 TL geçici işgöremezlik tazminatı, 100 TL maluliyet tazminatı olmak üzere toplam 200 TL’nin davalıdan başvuru tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; … plakalı aracın müvekkili şirket tarafından tanzim edilen 08.10.2015 – 14.06.2016 vadeli zorunlu mali mesuliyet sigorta poliçesi ile sigortalı olduğunu, müvekkili şirketin sorumluluğunun trafik poliçesindeki limitler ve sigortalının kusuru ile sınırlı olduğunu, HMK’nın 6. maddesi gereğince dosyanın ortak ve kesin yetkili İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesi gerektiğini davanın sigortalı araç sürücüsüne atfı kabil kusur bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “davanın reddine ” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur.Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; mahkemenin red kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, 2918 sayılı KTK’nın 111. maddesi gereğince bu Kanunla öngörülen hukuki sorumluluğu kaldıran veya daraltan anlaşmaların geçersiz olduğunu, somut olayda da müvekkilinin uzlaştığını ancak söz konusu uzlaşma ceza davasını kapsayan bir uzlaşma olduğunu, müvekkili yapılan uzlaşmayla ceza davasına ilişkin haklarından feragat ettiğini ancak Sigorta Hukuku kapsamında herhangi bir feragatta bulunmadığını, yapılan uzlaşma hukuk davasını kapsayacak şekilde olsa dahi taraflar arasında herhangi bir ibralaşma yapılmadığından ve de yapılan anlaşma sigorta şirketinin durumunu ağırlaştırmadığından, şirketin sorumluluğunun ortadan kaldırmadığını, Kanun hükümlerine göre araç işletilmesi sırasında zarar görenler uzlaşma yapılmış olsa dahi işleten ve onun sigortacısından kaza tarihindeki geçerli limitler dahilinde maluliyet tazminatı talep edebileceklerini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle madd tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır.Dosya kapsamından, 05.02.2016 tarihinde tarihinde davalı şirket nezdinde ZMMS poliçesi ile sigortalı olan dava dışı … sevk ve idaresindeki … plakalı aracın yaya olan davacıya çarpması ile gerçekleşen trafik kazası neticesinde, davacının yaralandığı ve bu yaralanma nedeniyle maddi tazminat talep edildiği anlaşılmaktadır. 5271 sayılı CMK’nın 253/17. bendinde; “Cumhuriyet savcısı, uzlaşmanın, tarafların özgür iradelerine dayandığını ve edimin hukuka uygun olduğunu belirlerse raporu veya belgeyi mühür ve imza altına alarak soruşturma dosyasında muhafaza eder. “CMK’nun 253/19. bendine göre ise “… Uzlaşmanın sağlanması halinde, soruşturma konusu suç nedeniyle tazminat davası açılamaz; açılmış olan davadan feragat edilmiş sayılır. Şüphelinin, edimini yerine getirmemesi halinde uzlaşma raporu veya belgesi,9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 38 inci maddesinde yazılı ilam mahiyetini haiz belgelerden sayılır.” hükmü yer almakta olup, anılan Kanun maddesinin 253/19. bendine göre uzlaşmanın sağlanması halinde soruşturma konusu suç nedeniyle tazminat davası açılamaz, açılmış olan davadan feragat edilmiş sayılır. Somut uyuşmazlıkta yaralanmalı trafik kazası nedeniyle Afyonkarahisar Cumhuriyet Başsavcılığının 2016/2407 sayılı soruşturma dosyası ile müştekiler …, …, şüphelinin … olduğu kovuşturmaya başlanmış, uzlaşma faaliyetleri kapsamında 16/05/2016 tarihli uzlaşma raporu düzenlenmiştir. Müşteki … imzalı beyanı ile “söz konusu kazadan dolayı şüpheliden her hangi bir hak ve alacağım talebim bulunmamakta olup uzlaşmak istiyorum” şeklinde beyanda bulunmuştur. Afyonkarahisar Cumhuriyet Başsavcılığınca da soruşturma kapsamında 30/05/2016 tarihli “…18/05/2016 tarihli uzlaştırıcı raporuna göre, … ve … şüpheli ile uzlaştıkları anlaşıldığından, 5271 SY’nın 253/19 maddesi uyarınca, uzlaşma nedeniyle kamu adına kovuşturma yapılmasına yer olmadığına,” karar verilmiştir. Açıklanan yasal düzenleme ışığında da uzlaşma raporunu düzenlenmekle davacının tazminat davası açma hakkı bulunmamaktadır. Uzlaşma tutanağında işletenin hukuki sorumluluğunu üstlenen sigortacı yönünden de haklar saklı tutulmamıştır. Uzlaşma raporu ilam mahiyetinde olacağından aksinin aynı kuvvetteki belge ile ispatlanması gerekir. Tüm bu nedenlerle uzlaşma raporu ilam mahiyetinde olduğundan ve uzlaşmanın sağlanması halinde, soruşturma konusu suç nedeniyle işletenin hukuki sorumluluğunu üstlenen davalı ZMSS sigortacısına karşı da tazminat davası açılamayacağından açılan davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunamamaktadır (Benzer yönde Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 27.01.2020 tarih, 2018/855 E. ve 2020/93 K., 27.01.2020 tarih, 2018/892 E. ve 2020/91 K. sayılı kararları).Bu nedenlerle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:1-Davacı vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Peşin alınan harç yeterli olduğundan başkaca harç alınmasına yer olmadığına,3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına,4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 361. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesine hitaben verilecek temyiz dilekçesi ile temyiz yasa yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.20/05/2021