Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2021/2524 E. 2023/848 K. 27.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2021/2524
KARAR NO: 2023/848
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ: 08/07/2021
NUMARASI: 2015/929 Esas – 2021/727 Karar
DAVA: Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat
KARAR TARİHİ: 27/04/2023
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacılar vekili dava dilekçesi ile; müvekkili …’nın, 15.06.2015 tarihinde saat 07:45 sıralarında Sancaktepe İlçesi … Mahallesi Nizamiye İETT durağından … hat numaralı davalı işleten İETT’ye ait ve diğer davalı sigortacı … Sigorta A.Ş. tarafından … poliçe numarası üzerinden ZMSS ile sigortalanan … plakalı otobüse bindiğini ve arka koltuğa oturduğunu, araç sürücüsü davalı …’ın yolcuları aldıktan sonra Kartal istikametine doğru hareket ettiğini ve yaklaşık 200 metre ilerledikten sonra yol üzerindeki tümsekten hızını hiç kesmeden geçtiğini ve arka koltukta oturan müvekkilinin oturduğu yerden havalanıp tutunma demirlerine çarpmasından dolayı yaralanmasına (omuriliğinin patlamasına) sebebiyet verdiğini, davalı…’ın % 100 kusurlu olduğunu, hastane raporlarından da anlaşılacağı üzere davacı …’nın psikolojisinin bozulduğunu, anksiyete bozukluğu teşhisi konulduğunu belirterek 50.000,00-TL manevi tazminatın davalılardan sürücü … ve işleten İETT’den müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı …’ ya ödemesine, davacı yaralanan …’nın annesi ve babası olan davacılar … ve …’ için ayrı ayrı 10.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan sürücü … ve işleten İETT Genel Müdürlüğünden müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı İETT vekili cevap dilekçesinde özetle; kaza sonrası alınan ifadeler incelendiğinde otobüs şoförünün 30-40 km hız ile giderken set üstünden geçme anında frene basması sonucu davacının düştüğünün anlaşıldığını, otobüs içindeki yolcu sayısı gözönüne alındığında sadece davacının böyle bir olay ile karşı karşıya kalmış olmasının onun kusurunun bulunduğunun göstergesi olduğunu, bu nedenle davacı yanın şoförün tam kusurlu olduğu şeklindeki iddialarının hukuki mesnetten yoksun olduğunu, yaralanma sonucu Kartal Eğitim ve Araştırma Hastanesine sevki sağlanan davacının, sonradan Tuzla’da bulunan bir özel hastaneye nakledilmesinin gerekçesinin anlaşılmadığını, otobüsün duraktan hareket ettikten 40-50 metre sonra set nedeniyle fren yaptığını, dolayısıyla içerdeki yolcunun düşmesine neden olacak sert bir fren olmadığını, kamera kayıtları da incelendiğinde gerçeğin aydınlanacağını, talep edilen maddi ve manevi tazminat miktarlarının felaketleri özendirecek nitelikte olduğunu, karşı tarafın sabit gelirle çalışan bir şoför olduğu gözönüne alındığında tam maddi bir yıkım yaratacak boyutta olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir. Davalı… Sigorta vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın reddine, mahkeme masrafı ve vekalet ücretinin davacı yanlara tahmiline karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın kısmen kabulüne; Maddi tazminat talebi yönünden; Davacı …’nın maddi tazminat talebinin kısmen kabulü ile; (21/06/2021 tarihli beyan ve 19/04/2019 tarihli ıslah dilekçesi gereği taleple bağlı kalınarak), 11.104,91 TL geçici iş göremezlik tazminatının, 382.383,81 TL sürekli iş göremezlik tazminatının davalılar … ve … yönünden kaza tarihi olan 15/06/2015 tarihinden itibaren, davalı sigorta şirketi yönünden (sigorta şirketi yönünden poliçe limitleri ile sınırlı olmak kaydıyla) dava tarihinden (dava açılmadan önce temerrüde düşürülmemesi sebebiyle) itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsil ile davacı …’ya verilmesine, davacı …’nın fazlaya ilişkin talebinin reddine; Manevi tazminat talebi yönünden; Davacıların manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile; davacı … için 20.000,00 TL, davacı … için 4.000,00 TL, davacı … için 4.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 15/06/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve …’den alınarak davacıya verilmesine, davacıların fazlaya ilişkin talebin reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacılar vekili, davalı … A.Ş. vekili, davalı … vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; yerel mahkeme kararın gerekçesinde müvekkili …’nın % 23 oranında malul olduğunu belirtmiş olup, bu hususun kabulünün mümkün olmadığını, dolayısıyla zararlandırıcı trafik kazası olayına maruz kalan müvekkilinin hakkında ZMSS poliçe tanzim tarihindeki mevcut kanun hükümlerinin uygulanması gerektiğini, bu nedenlerle Anayasa Mahkemesi tarafından verilen genel şartlar hakkındaki iptal kararının yorumlanması ve Yargıtay tarafından verilen istikrar kazanmış kararlarda, Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümleri gereğince tespit edilen maluliyet oranı nispetinde hesaplama yapılması gerektiğinin açıkça belirtildiğini, tedavi giderleri taleplerinin reddinin doğru olmadığını, hükmedilen maddi tazminat kalemlerine yasal faiZ işletilmesinin kabul edilemeyeceğini, tüm müvekkilleri yönünden manevi tazminat talebinin kısmen reddi kararının kabul edilemeyeceğini, mahkeme tarafından, müvekkili … için 20.000-TL, annesi … için 4.000-TL, baba … için 4.000-TL manevi tazminata hükmedilmiş olup, bu miktarların ne günün koşullarına, nede taraflar arasında sosyo-ekonomik dengeye uygun bir karar olmadığını, tüm müvekkiller yönünden manevi tazminat taleplerinin kabulüne karar verilmesi gerektiğini, müvekkilleri yönünden ayrı ayrı hükmedilen manevi tazminat alacakları ile ilgili olarak kendi lehlerine hükmedilecek vekalet ücretinin de ayrı ayrı hesaplanarak hükmedilmesi gerektiğini belirterek istinaf talep etmiştir. Davalı … A.Ş. vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davacının davasını yargılama esnasında 2 kez ıslah ettiğini, mahkemenin de bu usuli hatayı göz ardı ederek 19.04.2019 tarihli ıslah dilekçesine göre karar verdiğini, kusur oranını kabul etmediklerini müteaddit kere ileri sürdükleri halde kusur incelemesi yapılmadığını ve ceza dosyasındaki kusur oranına bağlı kalınarak karar verildiğini, tazminat davalarında kusur belirlemede ölçünün “nedensellik bağı” olduğunu, tazminat davalarında önemli olan zarar ile eylem arasındaki neden-sonuç ilişkisi olduğunu, Mahkemenin bu kuralı göz ardı ederek davacıyı kusursuz kabul eden raporu yeterli gördüğünü ve eksik inceleme ile karar verdiğini, tüm kusuru duraktan çıkalı henüz çok kısa bir süre olmuş olması nedeniyle hızı da düşük olan otobüs sürücüsüne yüklemenin hukuka ve iyiniyet kurallarına aykırı olduğunu, kararda hükmolunan tazminat tutarlarına itirazlar değerlendirilmeden karar tesis edildiğini, … Sigorta’nın müvekkilinin kuruma ait otobüslerde yolculuk yapan kişilerin ferdi kaza ( koltuk) sigortası olduğunu, Ferdi Kaza Sigortası tarafından ödenen meblağ tazminattan düşülmesi gerektiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; dosyada kusur raporu alınmadığını, müvekkilinin söz konusu yaralanmada kusurunun bulunmadığını, tazminat davasında kusurun bir zarara neden olduğu kanıtlanmalı, başka bir anlatımla, kusur ile zarar arasında uygun nedensellik bağı kurulabilmesi gerektiğini, hukuk hakimi ceza mahkemesinde alınan kusur raporuyla bağlı olmadığını, kusur oranlarına ilişkin rapor aldırılmamış ve ceza dosyasındaki kusur oranları kabul edilerek eksik ve hatalı incelemeye dayalı olarak hüküm kurulduğunu, … Sigorta’nın diğer davalı İETT’ye ait otobüslerde yolculuk yapan kişilerin ferdi kaza (koltuk) sigortacısı olduğunu, bu nedenle sözkonusu ödemenin tazminat tutarından düşülmesi gerektiğini, hükmedilen tazminat tutarların fahiş olduğunu, davacı …’nın, kendi kusuru nedeniyle sebep olduğu yaralanma olayı sonrası normal yaşantısına geri döndüğünü, hesaplanan maluliyet oranının mesleğini engellemediğini, kararda hükmedilen maddi ve manevi tazminatlar sayesinde ömür boyu çalışanların biriktiremeyeceği bir servet edindiğini, bu durumun sebepsiz zenginleşmeye sebep olacak nitelikte olduğunu, hükmedilen manevi tazminatın ölçüsüz, orantısız ve oldukça fahiş olduğunu, fahiş hükmedilen manevi tazminatın kaldırılması gerektiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından, 15.06.2015 tarihinde saat 07.45 sıralarında, davalı sürücü …’ın kullandığı İETT bünyesindeki 18Y hat numaralı, … plakalı yolcu otobüsüne, Sancaktepe … Mahallesi … Caddesi … Tesisleri karşısında bulunan Nizamiye İETT durağından davacı …’nın yolcu olarak bindiği ve otobüsün arka koltuğuna oturduğu, davalı …’ın duraktan yolcularını aldıktan sonra Kartal istikametine doğru hareketlendiği, yaklaşık 200m ilerledikten sonra yol üzerindeki tümsekten (kasisten) geçerken otobüste yolcu olarak bulunan …’nın, oturduğu yerden havalanıp tutunma demirlerine çarpması sonucu yaralandığı, eldeki davada geçici ve sürekli sakatlık tazminatı ve manevi tazminat talep ettiği anlaşılmıştır.Davacılar vekilinin istinaf itirazlarının değerlendirilmesi; Trafik kazası nedeniyle açılan tazminat davalarında maluliyete ilişkin alınacak raporların nasıl düzenleneceğine ilişkin ne Karayolları Trafik Kanun’unda ne de Türk Borçlar Kanun’unda düzenleme yapılmamış, Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin içtihatları ile kaza tarihine göre dönemsel olarak uygulanması gereken Yönetmelikler açıklanmıştır. Buna göre maluliyete ilişkin alınacak raporların, 11/10/2008 tarihinden önce Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11/10/2008 tarihi ile 01/09/2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmelik’i, 01/09/2013 tarihi ile 01/06/2015 tarihleri arasında sonrada Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmelik’i, 01/06/2015 tarihi ile 20/02/2019 tarihleri arasında Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması Ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine, 20/02/2019 tarihinden sonrada Erişkinler için Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun olarak düzenlenmesi gerekir. (Yargıtay 4.Hukuk Dairesinin 2021/12907 E. ve 2022/6237 K., 2021/12288 E. ve 2022/6235 K., 2021/11515 E. ve 2022/5238 K. sayılı kararları).İlk Derece Mahkemesince tazminatın belirlenmesinde kaza tarihinde yürürlükte bulunan Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması Ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre düzenlenen olay ile illiyet bağı kuran maluliyet raporunun hükme esas alınmış olmasında usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından bu yöne ilişkin davacı vekilinin istinafı yerinde bulunmamıştır. Trafik kazası nedeniyle sağlık hizmet sunucularınca verilen tedavi hizmet bedellerinin tamamının Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanması esasının getirilmesi amacıyla, 25.02.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6111 sayılı Kanunun 59. maddesi ile 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 98. maddesi değiştirilmiş, anılan değişiklik ile trafik kazaları sebebiyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer bütün resmi ve özel sağlık kurum ve kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedelleri, kazazedenin sosyal güvencesinin olup olmadığına bakılmaksızın Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı kararlaştırılmıştır. Bu nedenle davacının dava konusu belgeli/faturalı sağlık giderlerinin tümünden Sosyal Güvenlik Kurumu, belgesiz/paramedikal giderlerden ise aracın işleteni, sürücüsü ve Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortacısı sorumludur. Mahkemece hekim bilirkişiden alınan raporda belgeli olan Gispir hastanesi evrakları toplamı belirlenmiş SGK sorumluluğunda olduğu belirtilmiştir. Bu giderler dışında dava dilekçesinde belirtilen elden doktor ödemesi vs. davacı tarafça ispatlanamamış olduğundan tedavi giderleri ile olarak verilen kararda isabetsizlik bulunmamaktadır. Dava dilekçesinde avans faizi talep edilmiştir. … plakalı yolcu otobüsü İETT bünyesindeki yolcu taşıyan ve ticari gelir elde eden araçtır. Dava dilekçesinde avans faizi talep edilmesine rağmen HMK’nın 26. maddesine ve talebe aykırı biçimde yasal faize hükmedilmesi doğru olmamıştır. İhtiyari dava arkadaşı olan davacıların her birinin ayrı ayrı manevi tazminat talebinde bulunmuş olması, her birinin davasının diğerinden bağımsız olması ve aralarında ihtiyari dava arkadaşlığı bulunanların usul ekonomisi ilkesi dikkate alınarak birlikte dava açtıkları durumda da esasen birden fazla dava olduğu dikkate alınarak her bir davacı yönünden lehine hükmedilen tazminat miktarına göre ayrı ayrı vekalet ücreti verilmesi gerekir (Benzer yönde Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 25/11/2019 tarih, 2017/5605 E.ve 2019/11036 K.sayılı kararı). Bu nedenle İlk Derece Mahkemesince davacılar yararına yazılı olduğu şekilde tek vekalet ücretine hükmedilmesi doğru olmadığından bu yöne değinen davacılar vekilinin istinaf talebinin kabulü ile kararın bu yönden düzeltilmesi gerekmiştir. Davalı İETT vekili ve davalı … vekili istinaf itirazlarının değerlendirilmesi; Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2016/19844 Esas ve 2019/8286 Karar sayılı kararında; “…Belirsiz alacak davasında davacı, alacağının tam ve kesin olarak belirlenmesinden sonra HMK’nın 107.maddesine dayalı olarak bir kez alacağını artırabilir. Ayrıca davasını HMK’nın 176. ve devamı maddelerine göre bir kez de ıslah edebilir. Somut olayda, dava tarihi 12.11.2012 olup, dava tarihinde yürürlükte olan HMK’ya göre belirsiz alacak davası olarak açılmıştır. Mahkemece alınan bilirkişi raporunda zarar toplamı 68.815,51 TL olarak belirlenmiştir. Davacı vekili, 05.12.2013 tarihinde vermiş olduğu dilekçe ile alacağını fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 40.500,00 TL olarak ıslah etmiştir.Daha sonra ıslah edilmeyen 28.815,51 TL için tamamlama harcını 06.03.2015 tarihinde yatırmıştır. Belirsiz alacak davası olarak açılan davada harcını yatırarak bedel artırma talebinde bulunulabilir. Ayrıca bundan bağımsız olarak HMK’nun 176. maddesi gereği ıslah yapmak hakkı da mevcuttur. Mahkemece davacının ıslah dilekçesi ve bedel artırım talebi esas alınarak bir karar vermek gerekirken sadece ıslah dilekçesindeki talep gibi karar verilmesi ve bedel artırım talebinin dikkate alınmaması doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.” belirlemesinde bulunmuştur (Benzer yönde Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2021/6162 E. ve 2021/9730 K. sayılı kararı). Eldeki davada, davacı vekili, davasını belirsiz alacak davası şeklinde açmıştır. Mahkemece, bir kez talep arttırım dilekçesinden sonra verilen ve ıslah hakkı kullanılması niteliğinde olan 19/04/2019 tarihli ıslah dilekçesine göre hüküm kurulmasında isabetsizlik bulunmamaktadır. Olay ile ilgili kaza tespit tutanağı bulunmamaktadır. Ceza Mahkemesinde keşif yapılarak alınan bilirkişi raporunda davalı sürücü tam ve asli kusurlu bulunmuştur. ATK Trafik İhtisas Dairesinden alınan raporda da davalı sürücü tam ve asli kusurlu bulunmuştur. Ceza Mahkemesince bu rapora istinaden ve takdir teşdit uygulanarak oluşturulan karar istinaf incelemesinden geçerek kesinleşmiştir. Türk Borçlar Kanunu’nun 74. maddesi gereğince, hukuk hakimi ceza hakiminin tespit ettiği kusurla ve beraat kararı bağlı değil ise de Ceza Mahkemesince tespit edilen fiilin hukuka aykırılığı ve illiyet bağını saptayan maddi vakıalar yönünden Ceza Mahkemesi kararı ile bağlıdır. Bu durumda Ağır Ceza Mahkemesince hükme esas alınan ATK raporunda belirtilen hususlardaki maddi vakıalar Hukuk Mahkemesi için de bağlayıcı olacaktır. Her ne kadar İlk Derece Mahkemesince ayrıca kusur raporu alınmamış ise de davacı, tek taraflı olarak gerçekleşen trafik kazasında otobüs içinde yolcu olup kendisine sürüş kusuru yüklenemeyecektir. Tartışılması gereken zararın çoğalmasında müterafik kusurunun bulunup bulunmadığı hususudur. Dosya kapsamına göre davacı olay anında arka koltukta oturmaktadır. Otobüsün yoldaki kasise geldiğinde yaptığı fren nedeniyle oturduğu koltuktan havaya fırlamış ve tutma demirlerine çarpmıştır. ATK raporunda belirtildiği gibi alabileceği herhangi bir önlem bulunmadığından davacı yolcuya müterafik kusur da yüklenemeyecektir. Bu nedenle kusur raporu alınması da dosya için yenilik getirmeyeceğinden kusura yönelik istinaf talebi yerinde görülmemiştir. “…Zorunlu Koltuk Sigortasını öteki sigortalardan ayıran önemli özelliklerden biri, taşımacı ile sürücü ve yardımcılarının “bir kusurları bulunmasa bile” zarar gören yolculara gereken ödemenin yapılmasıdır. Çünkü bu sigorta türünde, taşımacının sorumluluğu üstlenilmemekte, doğrudan yolcular ve görevliler için kazaya karşı bir güvence (teminat) sağlanmış bulunmaktadır. Meblağ sigortası olan koltuk sigortasında yolcunun ölümü halinde poliçedeki meblağın tamamı miras payları oranında mirasçılara eksiksiz ödenir. Mirasçı olmayan “destekten yoksun kalanlar” koltuk sigortasından yararlanamazlar. Bir destek tazminatı olmadığı içindir ki, tazminat hesabına gerek yoktur. Mirasçılar arasında ayrıca destekten yoksun kalanlar varsa, Koltuk Sigortasından paylarına düşen miktarın dışında ve bundan ayrı olarak, destekten yoksun kalma zararları için öteki sorumluluk sigortalarına başvurabilirler veya taşımacıya karşı dava açabilirler. Koltuk Sigortasından aldıkları sigorta bedeli hiçbir zaman ve hiçbir biçimde destekten yoksun kalma tazminatından indirilemez.” (Çelik, A. Ç.: Karayolu Yolcu Taşıma Taşımacının ve Sigortacının Sorumluluğu, İstanbul 2008, s. 338 vd.) (Yargıtay HGK 2018/17-504 E.- 2018/1258 K. sayılı kararı). Mahkemece açıklanan yukarıdaki gerekçe doğrultusunda Zorunlu Koltuk Sigortası poliçesi kapsamında ödenen meblağın tazminat miktarından indirilmemesinde isabetsizlik bulunmamaktadır. Karayolları Trafik Kanunu’nda manevi tazminat konusunda özel bir düzenleme yapılmadığından trafik kazası nedeniyle oluşan cismani zarar nedeniyle manevi tazminat talep edilmesi halinde TBK’da manevi tazminata ilişkin hükümler uygulanacaktır. TBK’nın “manevi tazminat” başlıklı 56/1.maddesinde, “Hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir. “. Yine 56/2.maddesinde ise “Ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir.” şeklinde düzenleme yer almaktadır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli, davacının uğradığı zararın kapsamı, davalının sorumluluğunun niteliği, kusur oranları ve özellikle caydırıcı bir etki doğuracak düzeyde olması gerektiği de göz önünde tutularak, meydana gelen trafik kazası sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amacıyla olay tarihindeki paranın alım gücüne uygun düşen tutarlara hükmetmesi gerekmektedir(Yargıtay HGK’nun 23/06/2004 tarih, 13/291-370 E.-K. sayılı kararı). Bu açıklamalar çerçevesinde, somut uyuşmazlıkta olay tarihi, kazanın oluş şekli, kusur durumu ile tarafların dosyaya yansıyan ekonomik ve sosyal durumları, manevi tazminatın belirlenmesine hakim olan ilkeler ile İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesi birlikte değerlendirildiğinde, TBK’nın 56/2.maddesi kapsamında davacı …’nın yolcu olarak bindiği otobüste omuriliğinden ağır yaralandığı, kendisi için belirlenen manevi tazminat miktarının, manevi tazminat müessesinin amacına ve hakkaniyete göre bir miktar az olduğu, manevi tazminat müessesinin amacına ve hakkaniyete uymadığı, aynı ilkelere göre yapılan değerlendirmeye göre davacı … için 50.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesinin uygun olacağı kanaatine varılmıştır. Bu nedenle; davacılar vekili, davalı … A.Ş. vekili, davalı … vekilinin istinaf başvurusunun reddine, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince, İlk Derece Mahkemesi kararı düzeltilerek aşağıda yazılı olduğu şekilde esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:A Davalı … A.Ş. vekili, davalı … vekilinin istinaf başvurusunun REDDİNE B Davacılar vekili, KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere KALDIRILMASINA, Buna göre: Davanın KISMEN KABULÜ İLE; Maddi tazminat talebi yönünden; 1-Davacı …’nın maddi tazminat talebinin kısmen kabulü ile; (21/06/2021 tarihli beyan ve 19/04/2019 tarihli ıslah dilekçesi gereği taleple bağlı kalınarak) -11.104,91 TL geçici iş göremezlik tazminatının, -382.383,81 TL sürekli iş göremezlik tazminatının davalılar … ve … yönünden kaza tarihi olan 15/06/2015 tarihinden itibaren, davalı sigorta şirketi yönünden (sigorta şirketi yönünden poliçe limitleri ile sınırlı olmak kaydıyla) dava tarihinden (dava açılmadan önce temerrüde düşürülmemesi sebebiyle) itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsil ile davacı …’ya verilmesine, Davacı …’nın fazlaya ilişkin talebinin REDDİNE, Manevi tazminat talebi yönünden;2-Davacıların manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile; Davacı … için 50.000,00 TL,Davacı … için 4.000,00 TL Davacı … için 4.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 15/06/2015 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılar … ve …’den alınarak davacıya verilmesine, -Davacıların fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
Karar Harçları; 1-Maddi tazminat davası yönünden kabul edilen 11.104,91 TL geçici iş göremezlik tazminatı, 382.383,81 TL sürekli iş görememezlik tazminatı ile manevi tazminat davası yönünden davacıların kabul edilen toplam; 58.000,00 TL olmak üzere maddi ve manevi tazminat davalarının toplam kabul edilen 451.488,72‬ TL dava değeri üzerinden alınması gereken nispi karar harcı 30.841,19 TL’den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 273,24 TL harcın ve 1.359 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 1.632,24 TL harcın mahsubu ile bakiye 29.208,95- TL harcın davalılardan tahsili ile hazine adına irad kaydına, 2-Davacı tarafça yatırılan 273,24 TL peşin ve 1.359 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 1.632,24 TL harcın davalılardan alınarak davacılara verilmesine, Avukatlık Ücretleri 3-Maddi tazminat talebi yönünden; Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. 13. maddesindeki esaslara göre belirlenen 35.994,21 TL nispi vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacı …’ya verilmesine,4-Maddi tazminat talebi yönünden; Davalılar kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. 13. maddesindeki esaslara göre belirlenen 4.080,00 TL nispi vekalet ücretinin davacı …’dan alınarak davalılara verilmesine,5-Manevi tazminat talebi yönünden; Davacılar kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. 10.ve13/2 maddesindeki esaslara göre belirlenen; Davacı … için 9.200,00 TL,Davacı … için 4.000,00 TL Davacı … için 4.000,00 TL nispi vekalet ücretinin davalılar … ve …’den alınarak davacılara verilmesine, 6–Manevi tazminat talebi yönünden; Davalılar … ve … kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. 10. maddesindeki esaslara göre belirlenen 4.200,00 TL nispi vekalet ücretinin davacılar … ve …’dan alınarak davalılar … ve …’ne verilmesine,Diğer Yargılama Giderleri7-Davacı tarafından tarafından yapılan 27,70 TL başvuru harcı, 1.167,00 TL tebligat ve müzekkere gideri, 2.600,00-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 3.794,7 TL yargılama giderinin haklılık oranına göre 3.586,82 TL’sinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, kalan tutarın davacı üzerinde bırakılmasına, 8 Davalı tarafından yapılan 20,00TL yargılama giderinin haklılık oranına göre 0,59 TL’ sinin davacı taraftan tahsili ile davalı tarafa ödenmesine, kalan tutarın davalı üzerinde bırakılmasına, 9-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde Hukuk Muhakemeleri Kanununun 333.maddesi uyarınca ilgili tarafa iadesine,
B-İSTİNAF İNCELEMESİ BAKIMINDAN;1-Davacılar vekili, tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının, istem halinde İlk Derece Mahkemesi tarafından kendisine iadesine, 2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 27.846,94 TL harçtan peşin alınan 6.961,74 TL harcın mahsubu ile bakiye 21.065,10 TL harcın davalı İETT Genel Müdürlüğünden alınarak Hazineye irat kaydına, 3-a)İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan 159,00 TL posta ve tebligat giderinden ibaret yargılama gideri ile 162,10 TL istinaf başvuru harcının davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine, b)İstinaf aşamasında davalılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerilerinde bırakılmasına, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 361. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesine hitaben verilecek temyiz dilekçesi ile temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.27/04/2023