Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2021/251 E. 2023/972 K. 17.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2021/251
KARAR NO: 2023/972
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ: 17/07/2020
NUMARASI: 2015/1262 Esas – 2020/500 Karar
DAVA: Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat
KARAR TARİHİ: 17/05/2023
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, 03/04/2008 tarihinde … plakalı aracın …’a çarpması neticesinde …’un vefat ettiğini, vefat edenin kazada bir kusuru bulunmadığını, Adana 4. Asliye Ceza Mahkemesi 2008/447 E. sayılı dosyası ile ceza takibatı yapıldığını, kusur, maluliyet, tazminat ve tüm diğer haklarının fazla, üst ve sair haklarının saklı kalması kaydı ile 4.000 TL maddi tazminatın kaza tarihinden yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, destekten yoksun kalma tazminatı, mirastan ayrı ve bağımsız bir hak olduğundan destek iddialarının kanıtlanması gerektiğini, müteveffanın davacılara sürekli ve düzenli bir şekilde yardım ettiğinin somut delillerle kanıtlanamamış olması halinde davanın reddine karar verilmesini, yapılacak yargılama neticesinde aleyhe hüküm kurulması halinde, müvekkili şirketin sorumluluğunun kaza tarihi itibariyle vefat hallerinde Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası teminat limiti ile sınırlı olduğunu, aleyhe karar verilmesi durumunda müvekkili şirketin sorumluluğunun kaza tarihindeki poliçedeki teminat limitini aşamayacağını belirterek davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın kabulüne, 60.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının 04/06/2008’den itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Dava öncesinde başvuru üzerine davacıya 23.06.2008 tarihinde 5.792 TL tazminat ödemesi yapıldığını KTK’nın 111. maddesinde belirtilen 2 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiğini, Yerel Mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilerek aleyhine hüküm kurulduğunu, müteveffanın kaza tarihinde 2 yaşında olduğunu, müteveffa için anne ve babası tarafından sarf edilecek yetiştirme giderleri hesaplanan tazminattan indirilmesi gerektiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, ölümlü trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. 2918 sayılı KTK’nin “sorumluluğa ilişkin anlaşmalar” başlığını taşıyan 111. maddesi gereği, “Karayolları Trafik Kanunu ile öngörülen hukuki sorumluluğu kaldıran veya daraltan anlaşmalar geçersizdir. Tazminat miktarlarına ilişkin olup da, yetersiz veya fahiş olduğu açıkça belli olan anlaşmalar veya uzlaşmalar yapıldıkları tarihten başlayarak iki yıl içinde iptal edilebilir”. Bu madde hükmü gereğince, tazminat miktarlarına ilişkin olup da yetersiz veya fahiş olduğu açıkça belli olan anlaşmalar veya uzlaşmalar yapıldıkları tarihten itibaren 2 yıl içinde iptal edilebilirler. Yasadaki bu hükmünden yararlanmak için ibra belgesinin iptalinin açıkça ve ayrıca istenmesine gerek olmayıp, dava sırasında bu husus ileri sürülebileceği gibi yapıldığı tarihten itibaren 2 yıl içinde hükümlerinin kabul edilmediğine ilişkin bir irade açıklaması da yeterlidir. Yasada belirtilen 2 yıllık süre hak düşürücü süre olup, mahkemece res’en dikkate alınması gerekir. Davalı vekili ödeme yapıldığını iddia ederek hak düşürücü sürenin geçtiğini bu nedenle davanın reddi gerektiğini belirterek istinaf talep etmiştir. Ancak KTK’nın 111. maddesi gereğince hak düşürücü süreden red kararı verilebilmesi için ödeme yapılması yanında taraflara arasında ibraname düzenlenmiş olması gerekir. Davalı vekili davacının imzasını taşıyan ibraname sunmamıştır. Gerek ilk derece mahkemesince gerek dairemizce yazılan müzekkerelere cevap verilmemiş ve ibraname sunulmamıştır. Bu halde KTK’nın 111. Maddesi kapsamında düzenlenen ibraname bulunduğu ispat edilemediğinden davalı vekilinin hak düşürücü sürenin geçtiğine ilişkin istinafı yerinde görülmemiştir. Dosya kapsamından hükme esas alınan aktüerya raporunun istinaf talep eden davalı vekiline HMK 281. maddesi gereğince ihtarat içeren tebligat ile tebliğ edildiği halde davalı tarafın süresi içerisinde rapora itiraz etmediği anlaşılmaktadır. Bu durumda HMK’nın 281. maddesi çerçevesinde aktüerya raporunda ki hesaplama bakımından davacı lehine usuli kazanılmış hak oluştuğu gibi HMK’nın 357/1. maddesi gereğince Bölge Adliye Mahkemesince re’sen göz önünde tutulacaklar dışında İlk Derece Mahkemesinde ileri sürülmeyen iddialar ve savunmalar dinlemeyeceğinde aktüerya raporunda yapılan hesaplama yetiştirme giderleri hesaplanan tazminattan indirilmesi gerektiğine ilişkin istinaf itirazı yerinde görülmemiştir. Bu nedenlerle; davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalı vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 4.098,60 TL harçtan peşin alınan 1.024,65 TL harcın mahsubu ile bakiye 3.073,95 TL harcın davalı …’ den tahsili ile Hazineye irat kaydına,3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına,4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.17/05/2023