Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2021/247 E. 2021/562 K. 24.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2021/247
KARAR NO: 2021/562
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ: 18/12/2018
NUMARASI: 2018/1047 Esas – 2018/1335 Karar
DAVA: Tazminat (Trafik Sigorta Sözleşmesi Kaynaklı Rücuen)
KARAR TARİHİ: 24/03/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkiline ait … plakalı sayılı aracın park halindeyken davalının sigortalısına ait … plakalı aracın davacıya ait olan araca sağ arka yan kısmından çarptığını ve müvekkilinin aracının hasar gördüğünü, bu kaza nedeniyle aracın serviste tamir edildiğini, tamir süresince aracın kullanılamadığını, kaza sonucunda 11.886,00 TL hasar oluştuğunu ve bu hasarın davalı tarafça ödendiğini ancak müvekkilinin araçta meydana gelen değer kaybının karşılanmadığını, değer kaybının da karşılanması gerektiğini ve değer kaybının tazmini için davalıya ihtarname gönderilmiş ise de herhangi bir netice alamadıklarını belirterek, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla, belirsiz alacak davası olarak müvekkiline ait araçta meydana gelen değer kaybı nedeni ile 3.000,00 TL’nin kaza tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkili sigorta şirketinin sorumluluğunun Karayolları Trafik Kanunu’nun 85/1 ve trafik poliçesi genel şartlarının 1.maddesinden doğan kusur oranında ve poliçe limiti ile sınırlı sorumluluk olduğunu, sebepsiz zenginleşmeye mahal vermemek amacıyla kazaya karışan araç sürücülerinin kusur oranlarının belirlenmesini sonrasında da maddi tazminat miktarının tespitinin gerekli olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle usulden reddine,” karar verilmiştir. Davacı vekili tarafından bu karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, İlk Derece Mahkemesi, 31/12/2020 tarihli ek karar ile kararın kesin olarak verilmiş olması nedeni ile istinaf talebinin reddine karar vermiştir. Davacı vekili, bu ek karara karşı istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; dava konusu aracın değer kaybının tespit edilmesi mümkün olmayıp yargılama neticesinde ortaya çıkacağını, araçta oluşan değer kaybının varlığının ve miktarının belirlenebilmesinin ancak yargılama sırasında delilerin toplanıp değerlendirilmesinden sonra mümkün olabileceğini, Yargıtay içtihatlarının da bu yönde olduğunu bu nedenle mahkeme kararının usule aykırı olduğunu belirterek istinaf talep etmiştir. Dava, trafik kazası nedeniyle oluşan değer kaybı nedeni ile maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır.Açılan davada; HMK’nın 107.maddesine göre belirsiz alacak davası olduğu açıklanarak, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere araçta meydana gelen değer kaybı nedeni ile 3.000,00 TL tazminat talep edilmiştir. Dava dilekçesinde belirsiz alacak davası olarak fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak tazminat talep edilmiş olmasına göre, davacının istinaf incelemesine yönelik talebinin kararın kesin olarak verildiği gerekçesiyle reddi hatalı olmuştur. Bu nedenle 31/12/2020 tarihli ek karara karşı istinaf talebinin kabulü ile esasa ilişkin istinaf talebinin de değerlendirilmesine karar verilmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “Davacının belirsiz alacak davası açması için dava açacağı miktar ya da değeri tam ve kesin olarak gerçekten belirlemesi mümkün olmamalı ya da bu objektif olarak imkansız olmalıdır. Açılacak davanın miktarı biliniyor yahut tespit edilebiliyorsa, belirsiz alacak davası açılamayacağından davanın belirsiz alacak davası şeklinde açılmasında hukuki yarar yoktur.” gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 16.04.2019 tarih, 2017/17-1099 E. ve 2019/460 K. sayılı kararında “Somut olay bakımından davacının belirsiz tazminat alacağı davasına konu ettiği; aracında oluşan değer kaybının varlığının ve miktarının belirlenebilmesi, ancak yargılama sırasında delilerin toplanıp değerlendirilmesinden yani HMK 107/2 maddesinde belirtildiği gibi tahkikatten sonra mümkün olabilecektir. Bir başka anlatımla değer kaybının miktarının tespiti bilirkişi incelemesini gerektirmektedir. Bu nedenle davacının iddia ettiği zararın dava tarihi itibariyle miktar ve değerinin tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin davacıdan beklenemeyeceği kabul edilmelidir. Belirtilen nedenlerle, davacının davaya konu taleplerinin belirsiz alacak davasına konu olabilecek nitelikte olduğu ve dava tarihi itibariyle zararın miktar ve değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin davacıdan beklenemeyeceği anlaşılmakla HMK’nın 107. maddesine uygun olarak, aradaki hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar veya değeri belirtmek suretiyle dava açabileceği sonucuna varılmıştır. Bunun yanı sıra, somut olayda davacının iddia ettiği zararın varlığının ve miktarının tespiti açısından hukuki korunma sağlanması hususunda mahkemeye başvurmasında hâlihazırda korunmaya değer bir yararı bulunmaktadır. Bir başka ifadeyle, davacı hakkına kavuşmak için bir mahkeme kararına muhtaç konumda bulunduğundan, eldeki davayı açmasında hukuki yararı bulunmadığını kabul etmek mümkün değildir. O hâlde mahkemece davacının aracında değer kaybı bulunup bulunmadığı belirlenmek suretiyle karar verilmesi gerekirken, davacının dava açmakta hukuki yararı olmadığından bahisle istemin reddine karar verilmesi doğru değildir.” şeklinde karar verilerek değer kaybına dayalı tazminat davasının belirsiz alacak davası olarak açılabileceği kabul edilmiştir (Aynı yönde Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 25/06/2020 tarih, 2019/5261 E. ve 2020/4030 K. sayılı kararı). Somut uyuşmazlıkta araçta kaza sonucu oluşan değer kaybının tespiti, yapılacak yargılama sırasında bilirkişi incelemesi sonunda belli olacağına göre açılan davanın belirsiz alacak davası olduğuna ve elde ki davayı açmakta hukuki yararı bulunduğuna kuşku yoktur. Bu durumda İlk Derece Mahkemesince işin esasına girilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle usulden reddine kararı verilmesi doğru olmamıştır. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere : 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine,
4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.24/03/2021